
Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, “Bugun dunya milletleri ve bilhassa genc nesiller, ateizm ve deizme doğru kayıyor. Bunun başlıca sebepleri nelerdir?” sorusunu cevapladı.
Bugun dunya milletleri ve bilhassa genc nesiller, ateizm ve deizme doğru kayıyor. Bunun başlıca sebepleri nelerdir? Efendim bugun İslÂm coğrafyasını sarmış bulunan global kultur istîlÂsı var. Nasıl bir duşman istilÂsı olur, bugun de kultur istilÂsı var. NefsÂniyeti tahrik eden reklÂmlar, luks, israfı kamcılayan modalar, televizyonun yanlış programları, internetin yanlış sokakları, menfî telkin ve propagandaları, muthiş bir mÂnevî erozyonu beraberinde getiriyor. İnsanların akıl ve gonul dunyaları hercumerc oluyor.
GÂye ile vÂsıta birbirine karışıyor. Yaşamak icin, keyif icin yiyip icmek oluyor hayat. Kalpler dunyanın esiri, nefisler şehevî arzuların kolesi hÂline geliyor. Ruhlarda tatminsizlik, insanlığı ferdî ve ictimÂî buhranlara surukluyor.
Uhrevî endişelerden uzakta kalmak istiyor. Âhiretsiz bir dunya anlayışı insanlara telkin ediliyor. Ve İslÂm bilinmiyor -maalesef-.
GARAUDY NEDEN MUSLUMAN OLDU İstanbul ’da -aşağı yukarı- 20-30 sene gecmiş olan bir hÂdiseyi ben nakletmek istiyorum:
Bu, Fransız Komunist Partisi Sekreteri Garaudy İstanbul ’a gelmişti. Yıldız Sarayı ’nda bir konferans veriyordu. Soru-cevaptı, bugunku gibi. Ona dediler ki:
“–Siz dediler, komunisttiniz dediler. Hem de komunizmi yeni baştan tedvin edecek derecede bir komunisttiniz dediler. Marks ’ın butun fikirlerini… Şimdi ise Musluman oldunuz. Nicin Hıristiyandınız, katoliktiniz, nicin komunisttiniz, nicin Muslumansınız?”
O da dedi ki:
“–Ben dedi, katoliktim dedi. Amerika ’ya dedi, tahsile gittim. O zaman trostler, karteller, bilmem kac ton buğdayı yakıyorlardı, bilmem kac ton sutu de dokuyorlardı. Butun piyasayı ellerinde tutmak icin, monopol, tek bir ellerinde olması icin. Bu acımasızlığa, bu merhametsizliğe icimden isyan geldi. Bu isyan beni dedi, komunizme surukledi dedi.
Baktım komunizm de ruhsuz, bir şey vermiyor, alıp goturuyor, vicdanlar kuruyor. Onun icin katolikliğe bir kopru kurayım, bir mÂneviyat vereyim komunizme; baktım bu da olmadı dedi. Oyle kaldım dedi.
Sonra dedi, benim icin «vur emri» cıkarıldı dedi. (Onu soylemiyor nicin cıkarıldığını.) Bir asker dedi, bana goz yumdu, ben de kactım dedi. Kendim sosyolog olduğum icin, sosyal antropolog olduğum icin merak ettim dedi, bu asker beni niye bıraktı? Gittim buldum onu.
«–Niye beni bıraktın dedim, bana vur emri verildiği hÂlde?»
Cevaben dedi ki:
«–Ben Muslumanım dedi. Ben Muslumanım dedi. Senin ne işlediğini bilmiyorum ki ben dedi. Senin nicin canına kıyacaklarını bilmiyorum dedi. Ben buna Âlet olmak istemedim dedi. Onun icin sana goz yumdum, sen de kactın.» dedi.
O zamana kadar ben İslÂm ’ı bir aşiret dîni zannediyordum dedi. Merak ettim dedi. İlk defa kendim iktisatcı olduğum icin iktisattan başlamak istedim:
FÂiz nedir? Cunku komunizmde fÂiz yasaklanıyor. Bir istismar sistemi. İslÂm ’da nedir fÂiz? Onu merak ettim dedi.
(Aynı şu ifadeyi kullandı

BilÂl ’in dedi, bir hÂdisesi beni rahata kavuşturdu. BilÂl, Allah Rasûlu ’ne bir hurma goturur. Rasûlullah hurmaya bakar:
«–BilÂl, bu hurmayı nereden aldın? Bu Medîne hurması değil.» der.
O da der ki:
«–Şu hurmayla trampa ettim, onu getirdim.» der.
Rasûlullah:
«–كَمِثْلِ الرِّبٰوا der, fÂiz gibidir.» der.
Bana Rasûlullah bir yol gosterir:
«–Sen bu hurmayı başka bir eşya ile trampa yap. Trampa ettiğin eşya ile git istediğin hurmayı al.» dedi. Şeklini değiştirdi.
Baktım ki Rasûlullah dedi, en ufak bir taviz vermiyor fÂize.
Bu hÂdise dedi beni butun İslÂm ’ın tamamını tedkik etmeye yonlendirdi.
Burada dedi, Ebû Hanîfe ’nin dedi, şÃ‚heser dedi bir hukukculuğu karşıma cıktı dedi. Nasıl bir hukuk mantalitesi! Bu beni ferahlattı, bana yol gosterdi dedi. Fakat dedi, bugun şunu soyleyeyim dedi, maalesef dedi, İslÂm dunyası Ebû Hanîfe gibi bir hukukcuyu tanımıyor dedi. Ebû Hanîfe ’nin dedi, hukukî mantalitesini ben oğretiyorum dedi.
Siz dedi, sağlamsınız dedi. Fakat kendinizi hasta zannediyorsunuz dedi. Siz hastayı taklit ediyorsunuz dedi. Hic insan hastayı taklit eder mi?..” dedi.
Kısacası -daha devam ediyor- bu şekilde bir onun şeyi oldu. Hakikaten bugun -maalesef- Batı dunyası hasta. Menfaatperest, pragmatist…
HIRİSTİYANLIK NASIL BOZULDU Tabi Hıristiyanlık doldurmuyor, ici boş. İlk darbeyi Pavlos ’tan yedi. Şeriati kaldırdı. “Siz dedi, Benî İsrail değilsiniz dedi. Siz dedi, rahat yaşayın dedi. Krallar sizin dunyevî hukukunuzu onlar tesis edecek.” dedi.
Sonradan konsiller toplandı arka arkaya. Bu konsiller, Hıristiyanlığın akāidini temin ettiler. Yani insanlar akāide karar verdi.
325 ’te toplanan İznik Konsili, Îs ’nın Rab olduğuna karar verdi.
381ʼde Kadıkoyʼde toplanan konsil, Rûhu ’l-Kudusʼun de Rab olduğunu kabul etti. Ondan sonraki konsiller; Meryem dedi, bir Rab doğurdu, o da dedi, tanrı mıdır, değil midir dedi, yarı tanrı yarı insandır dedi. Kimi şoyle dedi…
Sonra ikona, bu, heykeller, ressamlar heykel yapardı, kiliseye bırakırlardı, o kudsiyet kazanırdı. Bir zaman onun haram olduğunu, bir zaman caiz olduğunu vs… Boyle karmakarışık bir şey…
Zaten bunun akāid kısmını şûrÂlar temin etti. Şeriat de kaldırıldı. İci bomboş. Kilise, menfaati icin gunah cıkarma usulu getirdi. Cıkacak gunahını itiraf edecek vs… Ne oldu? İnsanlarda bir tatminsizlik başladı. Ve Hıristiyanlıkta birtakım defolar bulmaya başladılar, ateist oldular.
Ateizm ’in de hicbir mantıkî tarafı yok. Yani nasıl kendi kendine olabilir? Şu, nasıl lamba kendi kendine olabilir? Hicbir şey yok. Fakat kendileri nefsÂnî hayatı rahatca yaşayabilmek icin o tarafa doğru gitti.
HIRİSTİYANLAR İSLAM YERİNE NEDEN ATEİST OLUYOR? Ben bir misyonere -İslÂm ’la şereflendi- kendisine sordum:
“–Bugun dedim, Hıristiyanlığın ici boşaldı dedim, kiliseler satılıyor dedim. İslÂmiyet ’e akın oluyor dedim elit zumrede ama, niye boyle buyuk kitleler hÂlinde olmuyor?”
Dedi:
“–İslÂm zor dedi. Hıristiyanlık bomboş dedi. Her şey serbest dedi. Muslumana namaz var dedi beş vakit dedi, oruc var dedi, zekÂt var dedi, infak var dedi, ahlÂkî hukumler var dedi, hukukî hukumler… Bunların hicbiri Hıristiyanlıkta yok.” dedi.
Onun icin bu boşluk, insan rûhunun bunalımı, ateizme doğru itti. Bilhassa bu Avrupa ’da ateizm gittikce devam ediyor.
Tabi bu, CenÂb-ı Hakk ’ın bu kadar ilÂhî azameti karşısında kalp kor oluyor. Yani -Allah korusun- bir hazine uzerinde ac olen bedbahtlardan farkı kalmıyor bunların. Bu kadar ilÂhî azamet tecellîleri karşısında…
KALBİN KOR OLMASI HÂlbuki bu kÂinat bir tefekkur dershÂnesi, bir îman laboratuvarı. Burada inanmamak icin akla iptal damgası vurmak lÂzım. Kalbin kor olması lÂzım.
Bir Allah dostu buyuruyor ki:
“CenÂb-ı Hak o kadar zÂhirdir ki zuhûrunun şiddetinden gÂibdir.”
Bak şuna (ciceğe), bir kara topraktan nasıl cıkıyor? Kac kolorist calışıyor, kac dekorator calışıyor?.. CenÂb-ı Hak kime veriyor bunu? Diğer yıldızlarda var mı?
Onun icin bir Ârif zÂt diyor:
“Bu cihan, Âkiller icin (akıl sahipleri icin) seyr-i bedÂyî (ilÂhî azameti, ilÂhî sanatı seyretmek); ahmaklar icin yemek ile şehvet!..”
Yemekle şehvet ne yapıyor; ateizme doğru goturuyor, rahat…
Şu kÂinÂta baktığımız zaman, seyrettiğimiz zaman şu kÂinÂtı, zerreden kureye her şeyde bir mukemmellik soz konusu. Yani her şeyde ilÂhî bir duzen, ilÂhî bir tanzim goze carpıyor.
Mesel birkac misÂl verirsek:
AnÂsır-ı erbaa diyoruz, dort unsur, yani ateş, hava, su ve toprak. Hicbiri diğerinin sınırını gecmiyor.
İşte dunyanın ici bir mağma, bir ateş okyanusu; Guneş bir ateş okyanusu yukarıda… Hicbiri taşmıyor.
Su; hidrojen, oksijen değişmiyor.
Toprak; verimsiz olmuyor. Her mevsim aynı verimini veriyor.
Hava; değişmiyor. Bir değişse ne olur? Hatt yine bir hÂtıra:
Bir gun Medîne ’den donuyordum, hostesler geldi. Dediler ki:
“–Siz hocaymışsınız.” dediler.
“–Yok, oyle zannediyorlar.” dedim.
“–Bize bir tavsiyede bulunun.” dediler.
“–Bakın dedim, siz hep ucakta gidiyorsunuz. Havada oksijen az, ucaktaki oksijen, yerdeki oksijen kadar, devamlı oksijeni veriyorsunuz. Arıza yaptığı zaman «maskeler gelecek» diyorsunuz.
Hic yeryuzunde bir kimse diyebiliyor mu; «Yarın acaba havanın 21 oksijeni 77 azotu değişir, bir oksijen tupuyle gezeyim.» diyor mu? Bir ateist bile ilÂhî irÂdeye teslim hÂlinde. Fakat kalbin korluğu mÂnî oluyor…”
“Guneş, Ay bir hesapladır.” (er-RahmÂn, 5) buyuruyor CenÂb-ı Hak. Hic Guneş, Ay bir takdim-tehir yapıyor mu? Uzaklaşıyor mu, yakınlaşıyor mu? Bir uzaklaşsa ne olur? Kutuplar olur her yer. Bir yaklaşsa ne olur?..
23,5 derecelik Dunya ’nın eğimi bir duz olsa ne olur? Mevsimler birbirine girer.
Donme hızı biraz yavaş olsa ne olur? Isı farkları cok yuksek olurdu. Daha hızlı olsa, ruzgÂrlar, fırtınalar birbirine katardı.
Yer kabuğu, biraz daha kalın olsaydı, canlıların hayatı icin elzem olan oksijen bulunmazdı, cekerdi.
Denizler oyle.
Meteorlar oyle, biraz daha ince olsaydı (atmosfer), yeryuzunu doverdi.
VelhÂsıl ceşitleri artırabildiğimiz kadar artırırız. Yani bir, bunu yazmanın, şey yapmanın imkÂnı yok. Her şey, zerreden kureye, bir şey yok. Kendisine insan baksın. Hicbir eksiği var mı? Hic vucudunda fazladan bir kemik var mı? Yahut eksik bir kemik var mı vucudumuzda?
Neye ihtiyacın var; iki ayak lÂzım, CenÂb-ı Hak iki ayak ihsan ediyor. İki kol lÂzım, iki kol ihsan ediyor. Gozumuz, kulağımız, nerede en cok yer yapacak? Başta. Başka yerde değil, başka mekÂnda değil.
Tabi bu kadar ilÂhî azamet karşısında ne oluyor bu? Allah korusun, kalbin Âm olması oluyor.
Onun icin CenÂb-ı Hakk ’ı, mumkun değil inkÂr etmek. Her şey CenÂb-ı Hakk ’ın şÃ‚hidi olmak durumunda.
CenÂb-ı Hak Tûr Sûresi ’nde guzel bir cevap veriyor, cok guzel bir cevap:
“Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar?..” (et-Tûr, 35)
Kendileri, hicbir yaratıcı yokken, kendi kendilerine mi yaratıldı onlar? Soruyor CenÂb-ı Hak. Hic kendi kendine yaratılan bir şey var mı? Onun icin en cok bunların ateizme suruklenmesi, bu zihnî beraberlik, zamanla kalbî beraberliğe geliyor. O da onları o tarafa surukluyor maalesef.
DEİZM NEDİR? KUR ’ÂN-I KERİM ’İN DEİSTLERE CEVABI Tabi bu da bugun de onun bir fitnesi, “Deizm” cıktı. Allah vardır diyor, fakat diyor, -inkÂr edecek durum yok cunku- nasıl diyor, koyunu yarattı diyor, ciceği yarattı, insanı da oyle yarattı diyor. Yani başıboş…
CenÂb-ı Hak Kur ’Ân-ı Kerîm ’de:
“İnsan, başıboş bırakılacağını mı zannediyor?” (el-KıyÂme, 36)
“Biz abes olarak yaratmadık, huzurumuza gelip (hesap vermeyeceğini mi) zannediyor?” (el-Mu ’minûn, 115) buyuruyor.
“Biz gokleri ve yeri bir oyun eğlence olsun diye yaratmadık.” (Bkz. ed-DuhÂn, 38; el-EnbiyÂ, 16) buyuruyor. Hep CenÂb-ı Hak îkaz ediyor.
Tabi deizm de ayrı bir hastalık. Cunku Hıristiyanlığın insanlar icini boşaltması, Deizm ’e doğru insanları surukledi.
İslam ve İhsan