İlk Muslumanların maruz kaldıkları işkence, eziyet, hakaret, karşı karşıya bulundukları guclukler ve mÂniler birer ilahi imtihandı.Ebû Abdullah HabbÂb İbni Eret -radıyallahu anh- şoyle dedi:
Hırkasını başının altına yastık yapmış KÂbe ’nin golgesinde dinlenirken Resûlullah ’a -sallallahu aleyhi ve sellem- (muşriklerden gorduğumuz işkencelerden) şikÂyette bulunduk ve :
- Bize yardım dilemeyecek, Allah ’a bizim icin dua etmeyecek misiniz? dedik. Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şoyle cevap verdi:
- “Onceki ummetler icinde bir mu ’min tutuklanır, kazılan bir cukura konulurdu. Sonra da bir testere ile başından aşağı ikiye bicilir, eti-kemiği demir tırmıklarla taranırdı. Fakat butun bu yapılanlar onu dininden donduremezdi. Yemin ederim ki Allah mutlaka bu dini hÂkim kılacaktır. Oylesine ki, yalnız başına bir atlı, Allah ’tan ve surusune kurt saldırmasından başka hicbir şeyden endişe etmeksizin San ’a ’dan Hadramut ’a kadar emniyetle gidecektir. Ne var ki, siz sabırsızlanıyorsunuz.”
BuhÂrî ’nin bir başka rivayetinde ifade, “Peygamber -aleyhisselÂm- hırkasına burunmuştu. Bizler muşriklerden cok işkence goruyorduk” şeklindedir. (BuhÂrî, MenÂkıb 25. Ayrıca bk. BuhÂrî, İkrÂh 1, MenÂkıbu ’l-ensÂr 29, Ebû DÂvûd, CihÂd 97)
HADİSİN ACIKLAMASI Hadîs-i şerîf İslÂm ’ın ilk yıllarında Mekke ’de Muslumanların ne kadar bunaldıklarını, ne olcude sabra zorlandıklarını gostermektedir. Oyle ki Resûlullah ’a -sallallahu aleyhi ve sellem- gelip:
“Bizim icin Allah ’tan yardım dilemeyecek misiniz? Biz artık dayanamıyoruz. Oysa biz inanıyoruz ki, siz dua ederseniz bu sıkıntılarımız biter” dediler. Bu bir bakıma son kozlarını kullanmaya teşebbus edecek kadar bunaldıklarını ve bir anlamda umitsizliğe kapıldıklarını gostermektedir.
Hz. Peygamber burada, imÂnları uğrunda daha ağır imtihanlardan gecirilmiş insanlardan ornekler vermek suretiyle once, onları “beterin daha beteri olacağı” noktasında bilgilendirmiş ve ne yapmaları gerektiğini dolaylı olarak hatırlatmıştır. İnsan, kendi başına gelenin başkalarının da başına gelmiş olduğunu gormek veya duymakla biraz olsun rahatlar. Aynı kaderi birileriyle paylaşmış olmak onu belli olcude rahatlatır. Bu, tabiî ve psikolojik bir durumdur. Bu hadîs-i şerîfte de boylesi bir uygulamayı gormekteyiz.
Ayrıca, gelecekte neler olacağının, daha doğrusu, istikbaldeki aydınlığın mujdelenmesi, o guzel gunler adına sıkıntıya dayanma gucu verecektir. Karanlık gecelerin kararıp kalmayacağını, elbette bir aydınlık sabaha ulaşacağını hatırlatmak, istikbaldeki olumlulukları anlatmak mevcut sıkıntıyı ve umitsizliği kesinlikle hafifletecektir. Modern toplumlarda da bu usûl uygulanmaktadır. Yaşanan sıkıntıların belli bir zaman sonra ortadan kalkacağını, o gunlere kavuşabilmek icin bugun bazı fedakÂrlıklara katlanmak gerektiğini hatırlatma yontemini hemen hemen her ulke yonetimi zaman zaman kullanmaktadır.
İSLAM HAKİM OLACAK Sevgili Peygamberimiz burada, cekilen sıkıntıların bir yandan tarihî boyutunu ve şiddetini ortaya koyarken bir taraftan da İslÂm ’ın aydınlık geleceğinden en kucuk bir tereddut duymadığını kesin bir dille ve pek carpıcı ve guven verici bir ornekle anlatmaktadır. Zira San ’a ile Hadramut arası yayalar icin on bir gunluk bir mesÂfedir. Bu iki şehrin misal verilmesi, muhtemelen İslÂm hÂkimiyeti altına girecek toprakların genişliğinden kinÂyedir. Yemen ’de bile emniyeti temin edecek olan İslÂm, Mekke-Medine gibi yorelerde asayişi daha kolaylıkla sağlayacaktır, demek istenmiştir.
Bu hadiste, Hz. Peygamber ’in ne kadar gercekci olduğu gorulmektedir. İslÂm hÂkimiyetinde Muslumanların sahip olacağı yegÂne korku Allah korkusu olacaktır. Bir de olsa olsa yırtıcı hayvanların saldırısından endişe edilebilecek, fakat insanlardan bilincli ve irÂdî olarak gelecek herhangi bir baskı, saldırı ve tecÂvuz bulunmayacaktır. Bu İslÂm ’ın hÂkim olduğu topraklarda beşer planında tam bir guven ve huzur ortamının kurulacağını mujdelemektir. Hz. Peygamber, her nimetin bir kulfeti ve bedeli olduğunu, her kulfetin de mutlaka bir nimete vesile olacağını boylece ortaya koyduktan sonra “Ama siz acele ediyor, sabırsızlık gosteriyorsunuz” buyurmak suretiyle o gunku Muslumanları sabra davet etmiş, her şeyin, Allah ’ın takdirine bağlı olarak belli bir zamanı bulunduğu fikrini vermiştir.
O halde nasıl sabırla koruk, uzum olursa, her sıkıntı da sabır ve zamanla gecer. Buyuk neticeler buyuk fedÂkarlık ister.
HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ 1. Din ve imanından dolayı kişinin uğradığı azab ve işkenceye sabır, takdire değer bir meziyettir,
2. Hz. Peygamber ’in verdiği haberler aynen gercekleşmiştir.
3. İslÂm, sulh ve sukûn, emniyet ve selÂmet dinidir.
4. Din ve iman duşmanlığı, yeni bir olay değildir.
5. Hz. Peygamber ashÂbını gecmiş ummetlerden misaller vererek ve geleceğe dair acıklamalarda bulunarak eğitmiştir.
Kaynak: Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan