Ahiret, hem kotuler hem de iyiler icin elzem bir Âlemdir. Zîr iyilerin mukÂfata nÂil, kotulerin de cezÂlarına dûcÂr olmalarından daha tabiî bir şey olamaz.
Dunya hayatı tamamlanıp bittikten sonra buyuk meleklerden İsrÂfîl -aleyhisselÂm-, bir Sûr ufurecek ve o Sûr ile insanlar dirilip kalkacak ve mahşer yerine geleceklerdir.
DİRİLİŞ İLE İLGİLİ AYETLER

O gun insanların diriltilmesi, yoktan var edici olan Hakk TeÂl icin pek kolay bir keyfiyettir. CenÂb-ı Hakk, Âyet-i kerîmelerde bu hususla alÂkalı olarak şoyle buyurur:

“İnsan der ki: «Olduğum zaman sÂhiden diri olarak (kabrimden) cıkarılacak mıyım?» İnsan duşunmez mi ki, daha once o hicbir şey olmadığı hÂlde biz kendisini yaratmışızdır.” (Meryem, 66-67)

“İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanır? Evet, bizim, onun parmak uclarını bile aynen eski hÂline getirmeye gucumuz yeter!” (el-KıyÂme, 3-4)

“İnsan gormez mi ki, biz onu bir nutfeden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apacık duşman kesilmiş! Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misÂl getirmeye kalkışıyor ve «Şu curumuş kemikleri kim diriltecek?» diyor.”

“De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Cunku O, her turlu yaratmayı gayet iyi bilir. Yeşil ağactan sizin icin ateş cıkaran O ’dur. İşte siz, ateşi ondan yakıyorsunuz. Gokleri ve yeri yaratan onların benzerlerini yaratmaya kÂdir değil midir? Evet, elbette kÂdirdir. O, her şeyi hakkıyla bilen yaratıcıdır.”

“Bir şey yaratmak istediği zaman O ’nun yaptığı «Ol!» demekten ibarettir. Hemen oluverir. Her şeyin mulku kendi elinde olan AllÂh ’ınşÃ‚nı ne kadar yucedir. Siz de O ’na doneceksiniz.” (YÂsîn, 77-83)

“O oluden diri, diriden de olu cıkarıyor; yeryuzunu olumunun ardından O canlandırıyor. İşte siz de (kabirlerinizden) boyle cıkarılacaksınız.” (er-Rûm, 19)

“De ki: «İster taş olun, ister demir, isterse aklınıza (yeniden dirilmesi) imkÂnsız gibi gorunen herhangi bir yaratık. Bunlar, AllÂh ’ın sizi yeniden diriltmesini gucleştiremez.» Diyecekler ki: «Bizi tekrar (hayata) kim dondurecek?» De ki: «Sizi ilk kez yaratan!» Bunun uzerine onlar sana alaylı bir tarzda başlarını sallayacak ve: «Ne zamanmış o?» diyecekler. De ki: «Yakın olsa gerek!..»” (el-İsrÂ, 50-51)

“Ey insanlar!

Eğer yeniden dirilmekten şuphede iseniz, şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alekadan (aşılanmış yumurtadan), sonra uzuvları (once) belirsiz, (sonra) belirlenmiş canlı et parcasından (uzuvları zamanla oluşan cenînden) yarattık ki size (kudretimizi) gosterelim. Ve dilediğimizi, belirlenmiş bir sureye kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak dışarı cıkarırız. Sonra guclu cağınıza ulaşmanız icin (sizi buyuturuz). İcinizden kimi vefÂt eder; yine icinizden kimi de omrun en verimsiz cağına kadar goturulur; t ki bilen bir kimse olduktan sonra bir şey bilmez hÂle gelsin. Sen, yeryuzunu de kupkuru ve olu bir hÂlde gorursun; fakat biz, uzerine yağmur indirdiğimizde o, kıpırdanır, kabarır ve her ceşitten (veya ciftten) ic acıcı bitkiler verir.” (el-Hacc, 5)
NASIL YAŞARSANIZ OYLE OLURSUNUZ

Yaşatan, olduren ve dirilten CenÂb-ı Hakk ’ın beyÂn buyurduğu bu Âyet-i kerîmeler de gosteriyor ki, diriliş muhakkak gercekleşecektir. O hÂlde onemli olan:

“Nasıl yaşarsanız oyle olursunuz; nasıl olurseniz oyle dirilirsiniz!” beyÂnından nasîb alarak o gune varmaktır.

Yûnus ne guzel soyler:

Ey yÂrenler, ey kardaşlar,

Korkaram ben olemdiyu.

Olduğumu kayırmazam,

Ettiğimi bulamdiyu..

Zîr CenÂb-ı Hakk buyurur:

“Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu gorur. Kim de zerre kadar kotuluk yapmışsa onu gorur.” (ez-ZilzÂl, 7-8)

“O gun ki, ne mal fayda verir ne evlÂd! Ancak AllÂh ’akalb-i selîm ile gelenler mustesnÂ!..” (eş-ŞuarÂ, 88-89)

ŞÃ‚ir Ârif Nihad, bu ifadelerden aldığı ilhÂmla şoyle der:

Dediler: «Cehennemde odun bulunmaz;

Yolcu, yakacağını kendi goturur!»

Anladım ki Cennete giden de burdan

Gulunu zambağını kendi goturur!

Yûnus da Âhırete hazır olarak gitmenin ehemmiyetine dikkat ceker:

Yarın anda bitmez işin,

Bugun bunda bitmeyince!..

HÂsılı Âhiret, hem kotuler hem de iyiler icin elzem bir Âlemdir. Zîr iyilerin mukÂfata nÂil, kotulerin de cezÂlarına dûcÂr olmalarından daha tabiî bir şey olamaz. Nitekim bu fÂnî Âlem şartlarında dahî iyilerin başını sokacağı yerler ve kotulerin de icine konulacağı zindanlar olmasaydı, hayat cekilmez bir hÂl alırdı? Sırf bu hikmet dolayısıyla bile Âhiret yurdunun mevcudiyetine îmÂn mumkundur.

HÂsılı insanoğlu kendi vucûdunu ısıran bir sineğe bile kızıp onun cezasını vermekte ve bir kahvenin hatırını da kırk yıl saymaktadır. Dolayısıyla kendisinden bir omur boyu sÂdır olan musbet ve menfî davranışlarının AllÂh indinde karşılıksız kalacağını duşunmek kadar abes bir gaflet olamaz. Zîr bu dunyÂda zÂlimin zulmu, mazlûmun Âhı; kÂfirin kufru, mu ’minin de îmÂnı var. ŞÃ‚yet bunların mukÂfat ve mucÂzÂtı olmasaydı, butun mevcudÂtı insanın emrine ÂmÂde kılan ilÂhî program mÂnÂsız kalır, insanın yaratılışı da abes olur ve bu da CenÂb-ı Hakk ’ın adÂlet sıfatına muhÂlif olurdu. Oysa Hakk TeÂl butun noksanlıklardan munezzeh olduğu gibi bundan da munezzehtir.
DUNYA İMTİHANI İLE İLGİLİ AYETLER

Nitekim CenÂb-ı Hakk buyurur:

“İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?” (el-KıyÂme, 36)

“Bizim sizi boş yere, bir oyun ve eğlence olarak yarattığımızı ve sizin bize dondurulup getirilmeyeceğinizi mi sandınız?” (el-Mu ’minûn, 115)

“Biz gokleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları oyun olsun diye yaratmadık.” (ed-DuhÂn, 38)

“İnkÂrcılar: Kıyamet bize gelmeyecek, dediler. De ki: Hayır! Gaybı bilen Rabbim hakkı icin o, mutlaka size gelecektir. Goklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile O ’ndan gizli kalmaz. Bundan daha kucuk ve daha buyuğu de şuphesiz, apacık kitaptadır (yazılıdır).” (es-Sebe, 3)

“AllÂh -ki ondan başka hicbir ilÂh yoktur- elbette sizi kıyamet gunu toplayacaktır, bunda asla şuphe yoktur. Soz bakımından AllÂh ’tan daha doğru kim vardır!” (en-NisÂ, 87)

“Ey îmÂn edenler! AllÂh ’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği KitÂb ’a ve daha once indirdiği kitÂba iman (da sebat) ediniz. Kim AllÂh ’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gununu inkÂr ederse tam mÂnÂsıyla sapıtmıştır.” (en-NisÂ,136)

“(İnsan) «KıyÂmet gunu de ne zaman (mış?» diye) sorar. Gozler (hayret ve dehşetle) kamaştığı, ay tutulduğu, guneş ve ay birleşip (karardığı) zaman... İşte o gun insan: «Kacacak yer neresi?» diyecek. Hayır o gun kacılmayacak. Sığınacak hicbir yer olmayacak. O gun herkesin varıp karar kılacağı yer, ancak Rabbinizin huzurudur. O gun insana, onden yolladığı ve geri bıraktığı ne varsa hepsi haber verilecek.” (el-KıyÂme, 6-13)

Kaynak: İslam İman İbadet, Osman Nuri Topbaş

Kıyamet Gunu Haşr Nasıl Olacaktır? - Video
İslam ve İhsan