
Sozlukte “Allah ’a guvenmek” anlamındaki vekl kokunden tureyen tevekkul “birinin işini ustune alma, birine guvence verme; birine işini havale etme, ona guvenme” mÂnasına gelir. Kur ’an ’da da değinilen tereddutsuz iman ve Allah ’a tam guven (yakîn ve tevekkul) ile ilgili ayetler.Kur ’an ’da gecen yakîn ve tevekkul ayetleri.
1. “Mu ’minler Hendek Harbi icin toplanıp gelmiş duşmanı gordukleri zaman, “Allah ’ın ve Resûlunun bize va ’dettiği işte budur, Allah ve Resûlu doğru soyledi” dediler. Bu onların iman ve teslimiyetlerini artırıp (pekiştirdi).”(AhzÂb Sûresi (33), 22)
Hendek Harbi oncesinde yıkıcı propagandalarla direncleri kırılmaya calışılan Medineli muslumanlar, Kureyş ordusunun geldiğini gorunce, Allah ’ın ve Resûlu ’nun zafer va ’dini hatırlamış, guvenleri artmış ve zaferi gozleriyle goruyormuşcasına tereddutsuz ve kesin bir teslimiyetle duşmanı karşılamışlardı. Gelen ordu, muslumanların korkularını değil, imÂn ve teslimiyetlerini, yakîn ve tevekkullerini arttırmıştı. Zira Allah TeÂlÂ:
“Ey mu ’minler, yoksa siz, sizden once yaşamış olan kavimlerin başına gelenler size gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara oylesine dokundu ve onlar oylesine sarsıldılar ki, Peygamber ve onunla birlikte iman edenler en sonunda “Allah ’ın yardımı nerde kaldı?” dediler. İşte o zaman (onlara): ‘Bilesiniz Allah ’ın yardımı cok yakın! ’ (denildi.)” [Bakara sûresi (2), 214] buyurmuştu. Hz. Peygamber de once zor anlar yaşanacağını ama sonucta Arap kabilelerinin dağılıp gideceğini ve zaferin mu ’minlerin olacağını onceden mujdelemişti. Mu ’minlerin bu ilÂhî ve peygamberî va ’adlere olan guveni, gozleriyle gordukleri duşman ordusundan daha kesindi. O yuzden de asl korkmadılar, sarsılmadılar. Âyet bu gerceği anlatmakta, candan iman ve Allah ’a guvenin, inananları tehlikeler karşısında nasıl guclendireceğini gostermektedir.
2. “Bazı munÂfık kişilerin muslumanlara ‘duşmanlarınız size hucum icin hazırlandılar; aman onlardan sakının! ’ demeleri, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve ‘Allah bize yeter, ne guzel vekildir O! ’ dediler. Bunun uzerine onlara hic bir zarar dokunmadan, Allah ’ın nimet ve ikrÂmlarıyla donduler. Boylece Allah ’ın rızÂsına tÂlip oldular. Allah buyuk kerem sahibidir.” (Âli İmrÂn Sûresi (3), 173-174)
RivÂyetlere gore Kucuk Bedir Gazvesi demek olan Bedr-i suğr ’da Ebû SufyÂn komutasındaki muşriklerle karşılaşmaya hazırlanan İslÂm askerlerine bazı munÂfıklar, Kureyş ve yandaşlarının buyuk bir guc oluşturduklarını soyleyerek onları caydırmaya calışmışlardı. Ne var ki bu haber, mu ’minlerin Allah ’a guvenlerini ve zafere olan inanclarını iyice pekiştirmiş ve kuvvetlendirmişti. “Allah bize yeter, duşmanın sayısı onemli değil!” şeklindeki teslimiyetleri Allah ’ın rızÂsını her şeyden onde tutmaları, en kucuk bir sıkıntıya duşmeden başarılı olmalarını sağlamıştı. Zira Allah TeÂl kendisine guvenenlerin guvenini asla boşa cıkarmaz.
Mu ’minlerde bulunması gerekli olan, inancta tereddutsuzluk ve Allah ’a sarsılmaz itimad, onların en buyuk gucu ve başarılarının sırrıdır.
3. “Olumsuz ve daima diri olan Allah ’a guvenip sığın!” (FurkÂn Sûresi (25), 58)
Guven ve sığınma duygusunun insana gercekten guven verebilmesi icin sığınılacak kimsenin fÂnî olmaması gerekir. Bu duygu hic olmeyene, yokluğu duşunulmeyecek olana yonelik olmalıdır ki, kişiyi guclu ve diri tutsun. İşte bu Âyette Allah TeÂlÂ, habîbine ve onun şahsında muslumanlara hitÂben kendisini, olumsuzluğu ve surekli diriliği ile tanıtmaktadır.
4. “Mu ’minler Allah ’a guvenip dayansınlar!” (İbrÂhim Sûresi (14), 11)
Onceki Âyette Hz. Peygamber ’e asıl guveneceği yeri gosteren Allah TeÂlÂ, bu Âyette de mu ’minleri sadece kendisine dayanmaya cağırmaktadır. Tevekkul Allah ’a yonelik olursa, bir anlam ifade eder. Aksi halde o, sadece aldanmak demek olur. İslÂm dışında kalmış olan insanlar değişik varlıklara bel bağlayabilirler. Ama mu ’minler sadece Allah ’a bel bağlamalıdırlar. Onlara bu yakışır.
5. “Bir işe azmettiğinde artık Allah ’a guven!” (Âl-i İmrÂn Sûresi (3), 159)
Tereddut, guvensizlik işareti ve sonucudur. Oysa mu ’min, nasıl imanında tereddutsuz olmak zorunda ise, on araştırmasını usûlune uygun olarak yaptığı bir konuda belli bir şekilde harekete karar verdi mi, otesini Allah ’a bırakmalıdır. Kararsızlık gostermemelidir. Sonuc, gorunurde olumsuz da olsa, hareket kurala uygun yapılmış olur ve bu başlı başına bir başarıdır. Cunku mu ’mine yakışan, tedbiri alıp takdire rıza gostermektir. Nitekim bir başka Âyette Allah TeÂl şoyle buyurmuştur:
6. “Allah ’a guvenene, Allah kÂfidir!” (Talak Sûresi (65), 3)
Allah TeÂlÂ, kendisine guveneni başkasına muhtac etmez. Yardım tevekkule bağlıdır. Ozellikle bir işe karar verdikten sonra gosterilecek teslimiyet ve tevekkule... “Allah bize yeter, o ne guzel vekildir” Âyetinde ifade edilen tevekkule...
7. “Gercek mu ’minler o kişilerdir ki, Allah anıldığı zaman yurekleri titrer. Allah ’ın Âyetleri okunduğunda bu Âyetler onların imanlarını pekiştirir de sadece Rab ’lerine guvenip dayanırlar.” (EnfÂl Sûresi (8), 2)
Yakîn ve tevekkulun mu ’minde meydana getireceği kemÂlin iki belirtisi bu Âyette acıklanmaktadır:
a. Sadece “Allah” ismi soylendiği, başkaca hic bir sıfatından bahsedilmediği zaman bile “yureklerin titremesi.”
b. Allah ’ın Âyetleri okunduğunda “imanların artması” yani iyice pekişmesi, Allah ’a guven ve itimadın devamı.
Bunlar imanın kalitesini, yakîn ve tevekkul seviyesini gostermektedir. Âdeta mu ’min ile Allah arasındaki duygusal mesÂfe ve iletişimin olcusunu ortaya koymaktadır. Bahis konusu titreme ve imanda pekişme, alınan mesÂfenin son derece ileri ve iyi bir noktada olduğuna işaret sayılmaktadır. Tabiî aksi de o olcude uzaklığın işaretidir. Allah korusun.
Kaynak: Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan