Haşr ve mahşer ne demektir? Haşr nasıl olacak? Mahşer gunu nasıl olacak? Mahşer gunu insanların halleri nasıl olacak? Haşr ve mahşer nedir kısaca?Haşr; toplama, bir araya getirme demektir. CenÂb-ı Hakk ’ın kıyÂmet gununde, dunya hayÂtında işlediklerinin hesÂbını sormak uzere oluleri diriltip bir araya toplaması anlamına gelir. Mahşer ise Âhiret hayÂtında butun insanların, dunyÂda yaptıklarının hesÂbını Allah huzûrunda vermek uzere tekrar dirilip toplanacakları yer demektir.
KIYAMETTEN SONRA İNSANLARIN TEKRAR DİRİLİP HESAP VERMEK UZERE TOPLANDIKLARI YER CenÂb-ı Hak, olumlerinden sonra dirilteceği butun mahlûkÂtı, hesap ve mîzÂn icin Mahşer meydanında toplayacaktır. Nitekim bu hakîkat, Âyet-i kerîmelerde şoyle ifÂde buyrulmaktadır: “Ey Rabbimiz! Gelmesinde şuphe edilmeyen bir gunde, insanları mutlaka toplayacak olan Sen ’sin. Allah asl sozunden donmez.” (Âl-i İmrÂn, 9. Bkz. el-Kehf, 99)
“O gunde Sûr ’a uflenir ve Biz o zaman gunahkÂrları, gozleri (korkudan) gomgok bir hÂlde Mahşer ’de toplarız.” (TÂhÂ, 102)
“Rabbine andolsun ki, muhakkak sûrette onları (o insanları) şeytanlarla birlikte Mahşer ’de toplayacağız; sonra onları diz ustu cokmuş vaziyette Cehennem ’in cevresinde hazır bulunduracağız.” (Meryem, 68)
“O gun insanlar amellerini gormeleri (karşılığını almaları) icin darmadağınık geri donup gelirler.” (ez-ZilzÂl, 6)
MAHŞER GUNU NASIL OLACAK? Bir hadîs-i şerîflerinde Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, insanların toplanacağı Mahşer meydanını şoyle tasvir etmişlerdir: “KıyÂmet gunu insanlar; beyaz, du­ru ve kepekten arınmış undan yapılan corek gibi bir saha uzerinde toplanırlar.”
Hadîsin rÂvîlerinden biri, şu acıklamayı yapmıştır: “O sahada, hic kimse icin bir şeye delÂlet edecek, yol gosterecek (dağ-taş gibi) herhangi bir al­met yoktur!” (BuhÂrî, Rikāk, 44) Nitekim Kur ’Ân-ı Kerîm ’de, Sûr ’a uflendiği zaman dağların un ufak olup savrulacağı, yerlerinin dumduz ve bomboş kalacağı, herhangi bir iniş veya yokuşun bulunmayacağı bildirilmektedir.[1]
Mahşer meydanına toplanacak insanlar, dunyadaki mÂnevî durumlarına gore farklı hÂllerde oraya geleceklerdir. Bu hususta da Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-: “KıyÂmet gunu sizler yaya olarak, binitli olarak ve yuzustu surunerek Mahşer yerine toplanacaksınız.”[2] buyurmuşlardır.
MAHŞER GUNU İNSANLARIN HALLERİ NASIL OLACAK? Mahşer meydanına yuzustu surunerek gelecek olanlar, İslÂm ’ın hidÂyet nûrundan uzak duran gÂfillerdir. Bu hakîkat, Âyet-i kerîmelerde şoyle bildirilmektedir: “Allah kime hidÂyet verirse, işte doğru yolu bulan odur. Kimi de hidÂyetten uzak tutarsa, artık onlara, Allah ’tan başka dostlar bulamazsın. KıyÂmet gununde onları kor, dilsiz ve sağır bir hÂlde yuzukoyun haşrederiz. Onların varacağı ve kalacağı yer Cehennem ’dir ki, ateşi yavaşladıkca onun alevini artırırız.” (el-İsrÂ, 97)
“Yuzukoyun Cehennem ’e (surulup) toplanacak olanlar; işte onlar, yerleri en kotu, yolları en sapık olanlardır.” (el-FurkÂn, 34)
Enes bin MÂlik -radıyallÂhu anh- şoyle anlatır:
“Bir kişi gelip: «‒Ey AllÂh ’ın Rasûlu! KÂfir kıyÂmet gunu yuzu uzerinde nasıl haşrolunur?» diye sordu.
Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz: «‒Dunyada onu iki ayağı uzerinde yuruten Allah, kıyÂmet gu­nunde yuzu uzerinde yurutmeye kÂdir değil midir?» diye cevap ver­diler.”
Bu hadîsi rivÂyet eden KatÂde -radıyallÂhu anh- sonunda şoyle der: “‒Evet, Rabbimiz ’in izzetine yemin ederim ki, kÂdirdir!” (BuhÂrî, Rikāk, 45; Muslim, MunÂfikûn, 54)
Mahşer meydanında vukū bulacak hÂdiselerden biri de Guneş ’in insanlara yaklaştırılmasıdır. Nitekim Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bu husustaki hadîs-i şerîflerinde şoyle buyurmuşlardır: “Guneş, kıyÂmet gunu insanlara bir mil[3] mesÂfe kalıncaya kadar yaklaştırılır. İnsanlar, işledikleri kotu amelleri kadar tere batarlar. Kimi topuklarına, kimi dizlerine, kimi de kuşak yerlerine kadar ter icinde kalır; bazılarının da ter Âdeta ağızlarına gem vurur.” (Muslim, Cennet, 62; Tirmizî, KıyÂmet, 2/2421)
“KıyÂmet gunu insanlar Mahşer yerinde (sıkışma, şiddet ve Guneş ’in yaklaşması sebebiyle) terleyecektir. Oyle ki; dokulen ter, yetmiş zirÂʻ derinliğinde yere gece­cek, daha sonra yukselerek ağızlarını gemleyecek ve hatt kulaklarına ula­şacaktır.” (BuhÂrî, Rikāk, 47) “«O gun insanlar Âlemlerin Rabbi icin ayağa kalka­caklar!»[4]
Onlardan biri, kulaklarının yarısına kadar ulaşmış olan teri icinde ayağa kalkacaktır.” (BuhÂrî, Rikāk, 47; Muslim, Cennet, 60) Yeri gelmişken, berzah ve Âhiret hayatının kendine has şart ve imkÂnlarının, bu dunyadaki hayat şartlarından cok farklı olacağını ifÂde etmek lÂzımdır. Mesel bu dunyada Guneş yeryuzune yaklaştırılacak olsa butun her şey yanar ve kul olur. Yine buyuk bir tûfan sebebiyle bu cihÂnın her tarafı sular altında kalsa, butun insanlar olur. LÂkin Âhirette ise bu gibi şeyler, herkesin kendi hÂline gore tecellî edeceğinden, kıyÂmet gunu Guneş ’in yaklaştırılmasıyla bir gunahkÂr cok buyuk azap hissedecek, fakat asl olmeyecektir. Cunku orada olum yoktur. Yine Guneş ’in harÂretinden Mahşer ahÂlisi terlediğinde, herkes kendi teri icine gark olacak, fakat kendi teri yanındakilere asl zarar vermeyecektir. Bu aynen, kıyÂmet gununde herkesin kendi ışığında yuruyeceği hakîkati gibidir.
Nitekim Kur ’Ân-ı Kerîm ’de şoyle buyrulmaktadır: “Mu ’min erkeklerle mu ’min kadınları, onlerinden ve sağlarından, (amellerinin) nurları aydınlatıp giderken gorduğun gunde (onlara); «‒Bugun mujdeniz, zemininden ırmaklar akan ve iclerinde ebedî kalacağınız Cennetlerdir.» denilir. İşte buyuk kurtuluş budur. MunÂfık erkeklerle munÂfık kadınların, mu ’minlere; «‒Bizi bekleyin, nûrunuzdan bir parca ışık alalım!» diyeceği gunde kendilerine; «‒Arkanıza donun de bir ışık arayın!» denilir. Nihayet onların arasına; icinde rahmet, dışında (munÂfıklar tarafında) azap bulunan ve kapısı olan bir sur cekilir.” (el-Hadîd, 12-13) O dehşetli gunde her insanın nûru, ancak kendine yetecek kadar olup başkasına fayda vermeyecektir. İşte bu husus, kıyÂmet gununun farklı ve hÂrikulÂde hÂllerinden biridir.
Dunyada bunun misÂli, şuna benzemektedir: Mu ’min bir kimse, îmÂnının ışığında yurur, yanındaki kÂfir de kufrunun karanlığı icinde kalır ve îman nûrundan hic istifÂde edemez. KezÂ, Âm biri de gozu goren birinin yanında yurur, ancak o goren kimsenin gozunun nûrundan istifÂde edemez.
İmÂm ŞÃ‚rÂnî Hazretleri, Mahşer gunu insanların dokeceği muthiş ter hususunda şoyle demektedir: “Şu muhakkaktır ki o gun terleyen insanlar, dunyada iken Aziz ve Celil olan AllÂh ’ın rızÂsı uğrunda cihÂd etmek, hacca gitmek, oruc tutmak, namaz kılmak, Muslumanların işlerini gormek, insanlar suyundan icsinler diye kuyular kazmak gibi amel-i sÂlihlerde ve hayır işlerinde ter dokmemişlerdir. (Bunlardan uzak kalmışlardır.) Bu sebeple Mahşer meydanında terlere batarlar. Bunun yanında Mahşer meydanında beklerken hissettikleri hayÂ, korku ve endişe sebebiyle de ter dokerler.” (İmÂm ŞÃ‚rÂnî, Olum KıyÂmet Âhiret, sf. 159)
VelhÂsıl, Mahşer gununun o kadar dehşet verici korkuları vardır ki, kabrinde Cennet ’e gideceği mujdelenen insanlara dahî, bu ilÂhî rahmet ve mağfireti unutturacak hÂllerin yaşanacağı haber verilmiştir.[5] Butun bu korkulardan CenÂb-ı Hakk ’a sığınırız.
Dipnotlar:
[1] Bkz. TÂhÂ, 105-107.
[2] Tirmizî, KıyÂmet, 3/2424. Krş. Muslim, Cennet, 57.
[3] Hadîsin rÂvîlerinden Suleym bin Âmir: “AllÂh ’a yemin ederim ki, Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- mil ile yeryuzundeki mesafe olcusunu mu, yoksa goze surme cekmek icin kullanılan mili mi kastetti, bilmiyorum!” demiştir.
[4] el-Mutaffifîn, 6.
[5] Bkz. İbnu ’l-Cevzî, BustÂnu ’l-VÂizîn ve RiyÂdu ’s-SÂmiîn, Beyrut 1419, s. 36.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları


İslam ve İhsan
KIYAMET GUNU HAŞR NASIL OLACAKTIR?