
KıyÂmet gunu insanlar cok cetin ve şiddetli bir hesap ile karşılaşacaklardır.
CenÂb-ı Hak şoyle buyurur:
“Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu gorur. Kim de zerre kadar kotuluk yapmışsa onu gorur.” (ez-ZilzÂl, 7-8)
“O gun ki, ne mal fayda verir ne evlÂt! Ancak AllÂh ’a kalb-i selîm ile gelenler mustesnÂ!..” (eş-ŞuarÂ, 88-89)
HÂsılı Âhiret, hem kotuler hem de iyiler icin mutlak olması gereken zarûrî bir Âlemdir. Zira iyilerin mukÂfÂta nÂil, kotulerin de cezÂlarına dûcÂr olmalarından daha tabiî bir şey olamaz. Nitekim bu fÂnî Âlem şartlarında dahî iyilerin başını sokacağı yerler ve kotulerin de icine konulacağı zindanlar olmasaydı, hayat cekilmez hÂle gelirdi!
Bir misal vermek gerekirse: Bir tiyatro grubunun, birinci sahneyi sergiledikten sonra perdeyi kapatıp, hÂdiseleri paramparca, dağınık ve îzÂha muhtac bir vaziyette bırakarak oyunu bitirdiği hic gorulmemiştir. Boyle bir durum soz konusu olsa, duşunceleri tam harekete gecmiş, sinirleri gerilmiş, oyunun ve yazarının maksadını ve ana fikrini oğrenmeye heveslenmiş seyirciler ne duşunur acaba?! Akıllı bir cocuk bile oyunun bu şekilde bitirilmesini uygun gormez. O hÂlde her şeyi mukemmel yaratan ve her işten haberdar olan AllÂh ’ın, bu koskoca kÂinat kıssasını, bir cocuğun bile yapmadığı şekilde bitirmesi nasıl duşunulebilir?![1]
HİCBİR DAVRANIŞIMIZ KARŞILIKSIZ KALMAYACAK
İnsanoğlu kendi vucûdunu ısıran bir sineğe bile kızıp onu cezalandırmak istemekte, diğer taraftan da bir kahvenin hatırını kırk yıl saymaktadır. Dolayısıyla kendisinden bir omur boyu sÂdır olan musbet ve menfî davranışların Allah indinde karşılıksız kalacağını duşunmek kadar abes bir gaflet olamaz. Zira bu dunyada zÂlimin zulmu, mazlumun Âhı; kÂfirin kufru, mu ’minin de îmÂnı vardır.
CenÂb-ı Hak buyurur:
“İnsanoğlu başıboş bırakılacağını mı sanır?” (el-KıyÂme, 36)
“Biz ’im sizi boş yere, bir oyun ve eğlence olarak yarattığımızı ve sizin Biz ’e dondurulup getirilmeyeceğinizi mi sandınız?” (el-Mu ’minûn, 115)
“(İnsan) «KıyÂmet gunu de ne zamanmış?» diye sorar. Gozler (hayret ve dehşetle) kamaştığı, Ay tutulduğu, Guneş ve Ay birleşip (karardığı) zaman... İşte o gun insan: «Kacacak yer neresi?» diyecektir. Hayır, hayır! O gun kacıp sığınacak hicbir yer yoktur! O gun herkesin varıp karar kılacağı yer, ancak Rabb ’inizin huzûrudur. O gun insana, onden yolladığı ve geri bıraktığı ne varsa hepsi haber verilecek.” (el-KıyÂme, 6-13)
[1] Prof. Dr. M. S. Ramazan el-Bûtî, Kubra ’l-YakîniyyÂti ’l-Kevniyye, s. 180.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Din İslÂm, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan