
İnsanın vucûdunda ve kÂinatta muşÃ‚hede edilen mukemmel Âhenk ve nizÂm, onları yaratan varlığın birliğine en kuvvetli delildir. Bu hassas denge ve muazzam buyukluk, sonsuz bir kudreti gerektirmektedir.KELİME-İ TEVHİD İLE İMANINIZI TAZELEYİN - OSMAN NURİ TOPBAŞ
Butun Peygamberlerin tebliğ etti­ği akÂidin temelini tevhid inancı oluşturmuştur. CenÂb-ı Hak şoyle buyurur:
“Senden once hicbir rasûl gondermedik ki ona mutlaka: «Benden başka İlÂh yoktur; şu halde bana kulluk edin» diye vahyetmiş olmayalım.” (EnbiyÂ, 25)
HZ. İBRAHİM ’İN (A.S.) TEBLİĞİNDEKİ HİKMETLER Hz. İbrÂhîm (a.s), tevhîdi anlatmaya babası Âzer ’den başlamıştı. Ona yumuşak bir uslûpla şoyle buyurdu:
“–Babacığım! İşitmeyen, gormeyen ve sana hicbir faydası olmayan şeylere ni­cin tapıyorsun? Babacığım! Bana, sana verilmeyen bir ilim verildi. Bana tÂbî ol ki seni sırat-ı mustakîme ulaştırayım. Babacığım, şeytana tapma! Cunku şeytan, RahmÂn ’a isyÂn etmiştir. Ey babacığım! Doğrusu ben sana RahmÂn ’dan bir azap dokunup da şeytana dost olmandan korkuyorum!” (Meryem, 42-45)
Âzer ise kızarak:
“«–Ey İbrÂhîm! Sen benim ilÂhlarımdan yuz mu ceviriyorsun? Eğer (onlara dil uzatmaktan) vazgecmezsen, and olsun ki seni taşlarım. Uzun sure benden ayrıl git!» dedi.” (Meryem, 46)
Fakat İbrÂhîm (a.s), Âzer ’e yine yumuşak bir dil ve ed ile mukÂbele etti:
“«Sana selÂm olsun! Rabbimden senin icin mağfiret dileyeceğim. Cunku O, bana karşı cok lutufkÂrdır» dedi.” (Meryem, 47)
YAHUDİLİK Yahûdiliğin onemle vurguladığı en temel ilke Tanrı ’nın birliğidir. Tevrat ’a gore ilk insanla onun cocukları ve Nûh,[1] İbrÂhim, İshÂk, Yakub ve Yûsuf -aleyhimusselÂm- hep bir olan Allah ’a dÂvet etmişlerdir. Hz. Musa ’ya verilen on emirde ve Tevrat ’ın diğer yerlerinde en cok vurgulanan husus Allah ’ın birliğidir.[2] Hz. DÂvûd ’a verilen Zebur/Mezmurlar ’da tek olan Tanrı ’ya dua edilmektedir. Hz. İsa da şeriattaki birinci emrin Allah ’ın birliği olduğunu vurgulamıştır. (Markos, 12:28-29)
HIRİSTİYANLIK Yahudilik ’teki aşırı teşbihler Tanrı ’nın bir insan gibi tasvir edilmesine; Hıristiyanlıktaki aşırı sevgi, beşer olan Hz. İsa ’nın ilÂhlaştırılmasına, dolayısıyla tevhîdden teslîse duşulmesine yol acmıştır. İslÂm ise bu noktada tevhîd anlayışında zamanla oluşan bulanıklığı gidermiş, Yahudi ve Hıristiyanları tevhîdde birleşmeye dÂvet etmiştir.[3]
TEVHİDİN TARİHİ İmam MÂturîdî, tevhîdin tÂrihî, aklî ve kozmolojik delillerle sÂbit olduğunu soyler ve şoyle der:
“Tevhîd ehlinin inandığı Allah ’tan başka ciddî anlamda Tanrılık iddiasında bulunan, tanrılığını ispat edecek fiiller işleyen veya mucizelerle donanmış Peygamberler gonderen birinin ortaya cıktığını tarih kaydetmemiştir.” (MÂturîdî, KitÂbu ’t-Tevhîd, s. 17-23)
Aklî ve kozmolojik deliller de Yaratıcı ’nın bir tek olduğunu gostermektedir. Kur ’Ân-ı Kerîm ’de şoyle buyrulur:
“Allah evlÂt edinmemiştir; O ’nunla beraber hicbir ilÂh da yoktur. Eğer oyle olsaydı her ilÂh kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine galebe calardı. Allah, o (muşriklerin) yakıştırdığı şeylerden munezzehtir.” (Mu ’minûn, 91)
“Eğer yerde ve gokte Allah ’tan başka ilÂhlar bulunsaydı, yer ve goklerin nizamı kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş ’ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan munezzehtir.” (EnbiyÂ, 22)
“GOKLERİN VE YERİN RABBİ KİMDİR?” İnsanın vucûdunda ve kÂinatta muşÃ‚hede edilen mukemmel Âhenk ve nizÂm, onları yaratan varlığın birliğine en kuvvetli delildir. Bu hassas denge ve muazzam buyukluk, sonsuz bir kudreti gerektirmektedir. Âyet-i kerimede bu hususa şoyle dikkat cekilir:
“(Rasûlum!) De ki: «Goklerin ve yerin Rabbi kimdir?». «Allah ’tır!» de ve devam et: «O ’nu bırakıp da kendilerine bir fayda sağlamaya veya başlarına gelen bir belayı uzaklaştırmaya gucu yetmeyen birtakım tanrılar mı edindiniz?» De ki: «Hic kor ile goren bir olur mu? Yahut karanlıklarla aydınlık eşit olur mu? Yoksa Allah ’ın yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratma işi kendilerine şupheli mi geldi?» De ki: «Her şeyin yaratıcısı Allah ’tır. O tektir, her şeyin ustunde mutlak hÂkimdir.»” (Ra‘d, 16)
“O ’na, hic bir şey yaratmaya guc yetiremeyen, kendileri de yaratılıp duran mahlûkları mı ortak koşuyorlar? HÂlbuki o ortaklar, kendilerini putlaştıranların imdadına yetişemezler. Hatta onlar kendilerine bile yardım edemezler.” (‘rÂf, 191-192)
“De ki: «Sizin Allah ’a ortak saydığınız şeriklerden mahlûkatı yoktan yaratıp olumden sonra tekrar diriltebilecek biri var mı?» De ki: «İlkin yaratıp olumden sonra tekrar diriltmeye ancak Allah kÂdirdir. Oyleyse nasıl oluyor da bu hakikatten saptırılıyorsunuz!»” (Yûnus, 34)
Kendisine bu tur hakikatler vahyedilen bir Peygamberin, insanlara tevhîdden başka bir şey anlatması imkÂnsızdır.[4] Kur ’Ân-ı Kerîm ’de şoyle buyrulur:
“(Rasûlum!) Muhakkak ki sana da, senden onceki Peygamberlere de şu gercek vahyolunmuştur ki: «Andolsun ki, eğer şirke duşersen yaptığın butun makbul ameller boşa gider ve Âhirette kaybedenlerden olursun!»” (Zumer, 65)
[1] Tekvîn, 1:26-28; 4:26; 6:9.
[2] Cıkış, 20:2-3; Tensiye, 6:4-5.
[3] Âl-i İmrÂn, 64; Prof. Dr. O. F. Harman, “İslam” mad., DİA, XXIII, 4. Teslis inancını ilk defa ortaya atan Pavlus, yahudiler tarafından olumle tehdit edilince kuzeye kacar ve teslise dayalı Hıristiyanlığı tebliğ eder. O zamanlar bircok Hıristiyan tarafından reddedilen teslis inancı, daha sonraları Yunanlıların cok tanrılı dinlerinden etkilenen Bizans idarecileri tarafından Hıristiyanların resmî dini haline getirilir. Fred Reed, Shattered İmages isimli kitabında Hıristiyanlık ’taki tevhid inancının nasıl tahrip edilip teslise donuşturulduğunu detaylıca anlatır.
[4] Al-i İmrÂn, 79.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan