
Rızık da ecel gibi insan daha dunyaya gelmeden Rabbimiz tarafından belirlenmiştir. Ecel nasıl kesin ise rızık da oyle kesindir ve herkesin rızkı tıpkı eceli gibi bellidir. Bu sebeple rızkını verenin Allah olduğuna iman eden mumin kimseye minnet etmez, korkmaz ve kaygı duymaz. Şair Nesimi ne guzel dile getirmiş bu hakikati: “Rızkımı veren Huda ’dır, kula minnet eylemem.”
Cenab-ı Hakk ’ın sana yeterince rızık vermesi ve azmana sebep olacak şeyi vermemesi, senin uzerindeki ilahî nimetin tamamındandır.
İbn Ataullah İskenderi
Ey salik, kÂinatta gozle gorduğumuz ve goremediğimiz nice varlıklar yaratmış, her birinin varlığını devam ettirmesi icin de turlu rızıklarla nimetlendirmiş Hak Teala. En kucuk bir bocekten, kuştan fillere, devasa balinalara kadar her canlının rızkını vermeyi de taahhut etmiştir: “Yeryuzunde hicbir canlı yoktur ki, rızkı Allah ’a ait olmasın.” (Hûd, 11/6.) Yuce Rabbimiz rızıkların paylaşımı hususunda ise kader planında bir taksimat yapmıştır. Her işi hikmetle eyleyen Yuce Allah, kimine az kimine cok verir ama hicbir canlıyı rızıksız ve kendi başına bırakmaz: “Nice hayvanlar var ki, rızkını (biriktirip de yanında) taşıyamıyor. Cunku onların da sizin de rızkınızı Allah veriyor. O, her şeyi işitir ve bilir.” (Ankebut, 29/60.)
RIZIK DA ECEL GİBİDİR
Rızık da ecel gibi insan daha dunyaya gelmeden Rabbimiz tarafından belirlenmiştir. Ecel nasıl kesin ise rızık da oyle kesindir ve herkesin rızkı tıpkı eceli gibi bellidir. Hicbir canlı dunyada kendisine taksim edilen rızkını tuketmeden olmez. Abdullah b. Abbas (r.a.) şoyle der: “Allah Teala rızıkları yarattığı zaman, bu rızıkları yeryuzunun değişik yerlerine dağıtması icin ruzgÂrlara emir buyurdu; onlar da emri yerine getirdiler. İnsanlardan kiminin rızkı yuz bin değişik yere, kiminin rızkı on bin yere, kimininki bin yere, kimininki yuz yere, kimininki bundan daha az veya daha fazla yere dağıtılmıştır. Kiminin rızkı da evinin kapısına bırakılmıştır; girip cıktıkca onu bulur. Her kul kendisi icin yazılmış olan rızkın peşinden koşar ve bu koşma kendisi icin taksim edilen rızık bitinceye kadar devam eder. Rızkı bitince olum meleği gelir ve ruhunu alır.” (Ebu Talib el- Mekki, Kutu ’l-Kulub, c. 4, s. 232.)
Sonsuz rahmet ve merhamet sahibi olan Hak Teala kendine inanana da inkÂr edene de, itaat edene de isyan edene de, calışana da calışmayana da rızkını verir. Her insan icin calıştığı vardır ama kimi helal yoldan kimi ise haram yoldan kazanır rızkını. Kimisi calışıp cabalayıp alın teri ile kazandığını rızık olarak getirir evine, kimi ise yanlış yollara sapar haram lokma gecirir evladuiyalinin kursağından.
“RIZKIMI VEREN HUDA ’DIR KULA MİNNET EYLEMEM”
Ey salik, sakın ola bu hakikatler apacık ortada iken rızık icin endişeye duşme ve Allah ’tan gayrının onunde eğilip alcalma. Zira Rabbimiz rızkımız icin yeryuzune dağılıp calışmamızı emrediyor. (Cuma, 62/10.) Sen helal icin calış, O, emeğini zayi etmez, seni kimseye muhtac etmez. Rızkını verenin Allah olduğuna iman eden mumin kimseye minnet etmez, korkmaz ve kaygı duymaz. Şair Nesimi ne guzel dile getirmiş bu hakikati: “Rızkımı veren Huda ’dır, kula minnet eylemem.” Musluman izzet ve onur sahibidir, rızık endişesini taşımaz ve bilir ki O ’nun yardım ve nimeti kendisine dayanıp guvenenlerledir: “Eğer siz Allah ’a gereği gibi guvenseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak cıktıkları hÂlde akşam doymuş olarak donerler.” (Tirmizi, Zuhd, 33.)
Ey salik, rızık hususunda tam teslimiyet ve tevekkulle Yuce Yaratan ’a sığın ama calışmayı ve yeryuzune dağılıp nasibin olan rızkı aramayı da bırakma! Adamın biri işi gucu bırakmış, nerede akşam orada sabah avare avare dolaşmaktaymış. Ariflerden bir zat onun bu hÂlini gorunce hÂl hatır sorma bahanesiyle yanına gelmiş: “Birader senin işin gucun, sanatın yok mu? Gorduğum kadarıyla gucun kuvvetin yerinde, neden calışmıyor, rızkını kazanmak icin gayret gostermiyorsun?” diye sormuş. Adamcağız: “Efendim, ben seneler evvel kendi tarlamda calışırken sakat bir kuş gordum. Bu hayvancağız nasıl yaşar, nasıl hayatını idame ettirir diye duşunurken bir başka kuşun gagasında getirdiği yiyecekle bu sakat kuşu beslediğini gordum. İşte o gunden beri bu kuşun rızkını ayağına getiren Mevla benim de rızkımı verir diye işi gucu bıraktım.” deyince arif zat: “Sen gorduğun bu hadiseden hisse alamamışsın. Hic kendine bakmadın mı, senin gucun kuvvetin yerinde; sakat kuş gibi başkasına muhtac olmaktansa sağlam kuş gibi olup duşkunlere, zayıflara yardım edeyim diye duşunmek sana yakışmaz mıydı?” diye uyarmış bu gafil adamı. HikÂyede gectiği gibi bu tevekkul başkasına muhtac olacak şekilde işi miskinliğe ve tembelliğe vurarak boş hayallerle avunmak değil, calışarak cabalayarak kendine yazılan rızkı aramaktır.
SABIR VE ŞUKUR
Yuce Allah ’ın bize nasip ettiği rızka da razı olmamız gerekir. Neden başkası varlık icinde zevkusefa suruyor neden ben darlık icindeyim demekten de sakın. Zira kiminin nasibine cok duşer kiminin nasibine de az duşer. Hırsa kapılıp, ac gozluluk edip elimizdekine şukur etmez isek darlık ve sıkıntı peşimizi bırakmaz, dunya ve ahirette bedbahtlardan oluruz. Bu sebeple Hz. Peygamber şoyle buyuruyor: “Sizden biri, mal ve yaradılışca kendisinden ustun olana bakınca, nazarını bir de kendisinden aşağıda olana cevirsin! Boyle yapmak, Allah ’ın, uzerinizdeki nimetini kucuk gormemeniz icin gereklidir.” (Buhari, RikÂk, 30.)
O ’nun taksimatı hep hikmetle doludur, az vermesi de cok vermesi de bir hikmete mebnidir. Sen cok istersin ama vermemesi senin hayrınadır. Belki o varlık ve zenginlik senin Cenab-ı Hakk ’ı unutup şımarmana, helakine sebep olacaktı. Karun gibi kendini mustağni gorup kaybedenlerden olmak da var. Az vermesindeki hayırları gor de sana verilen rızkına rıza goster, şukrunu artır ki Hak Teala da nimetini artırsın.
Ey salik, unutma her faninin aldığı nefesler sayılı olduğu gibi yiyeceği lokmalar da sayılıdır. Sana yazılan son lokmayı yemeden gocmezsin bu fani Âlemden. Sakın ola rızık icin endişe etme, rızkın gelir seni bulur. Mevlana Hazretlerinin şu sozunu de aklından cıkarma:
“Rızkın sana Âşıktır, o senin sabırsızlığını bilir de emekleye emekleye sana doğru gelir. Ey rızkının gec kaldığından korkan zavallı! Sabrın olsaydı rızkın gelir, Âşıklar gibi sana sarılırdı.”
Kaynak: Dr. Lamia Levent ABUL
İslam ve İhsan