Cehennem, her turlu nimeti lutfeden CenÂb-ı Hakk ’a karşı nankorluk eden isyankÂr ve zÂlim insanların cezalandırılacağı yerdir. CenÂb-ı Hak Kur ’Ân-ı Kerim ’de, “Allah ’ın sınırları”nın ihlÂl edilmemesi gerektiğini, aksi takdirde azap ve cezalandırmasının cok şiddetli olduğunu devamlı hatırlatır. Buna rağmen hÂl itaatsizliğe devam eden insanlar artık en şiddetli azabı hak etmiş demektir.KUR ’AN-I KERİM ’DE GECEN CEHENNEMİN OZELLİKLERİ Cehennem ateşi uzaktan kÂfirleri gorunce, onun ofkelenişini ve ağır uğultusunu işitirler. Elleri boyunlarına bağlı olarak cehennemin dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yok oluvermeyi isterler. Onlar icin ateşten bir elbise hazırlanmıştır. Başlarının ustunden kaynar su dokulur. Onlara kanlı, irinli kaynar sular icirilir, yutmaya calışırlar ama boğazlarından geciremezler. Onlar icin kuru dikenden başka yemek yoktur, o ise ne besler ne de aclığı giderir. Olum her yandan geldiği hÂlde yine de olmezler. Bunun arkasından pek şiddetli bir azap daha vardır.[1]
Âyet-i kerimelerde şoyle buyrulur:
“Âyetlerimizi inkÂr edenleri muhakkak ki yarın ateşe atacağız. Derileri iyice yandıkca onları başka derilerle değiştiririz ki acıyı iyice hissetsinler! Şubhesiz Allah mutlak gÂliptir, yegÂne hukum ve hikmet sÂhibidir.” (Nisa, 56)
“Orada yuzlerini alevler yalar da, ateş dudaklarını yaktığında dişleri sırıtıp kalıverir.” (Mu ’minûn, 104)
Resûlullah (s.a.v) Cehennem ’den bahsederek şoyle buyurur:
“Şuphesiz kıyamet gununde Cehennemliklerin azabı en hafif olanı, ayaklarının altına kor konulup da bu sebeple beyni kaynayan kişidir. O kişi, hic kimsenin kendisinden daha şiddetli bir azap gormediğini zanneder. HÂlbuki kendisi, azabı en hafif olan kimsedir.” (BuhÂrî, EnbiyÂ, 1; Rikak, 51; Muslim, ÎmÂn, 362-364)
Ebû Saîd (r.a) şoyle anlatır:
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) şoyle buyurdular:
“Kıyamet gunu olum alaca bir koc sûretinde getirilip Cennet ’le Cehennem arasında durdurulur. Sonra:
«–Ey Cennet halkı, bunu tanıyor musunuz?» denilir. Onlar da başlarını uzatıp bakarlar:
«–Evet, bu olumdur” derler. Sonra:
«–Ey Cehennem halkı, bunu tanıyor musunuz?» denilir. Onlar da başlarını uzatıp bakarlar:
«–Evet, bu olumdur» derler. Bunun uzerine emredilir ve olum kesilir. Sonra:
«–Ey Cennet ehli ebediyet uzeresiniz, artık olum yok! Ey Cehennem halkı, ebediyet uzeresiniz artık olum yok!» denilir.”
Bundan sonra Resûlullah Efendimiz (s.a.v):
“Onlar gaflet icindeyken ve îmÂn etmemişken işin bitiriliverdiği o pişmanlık gununun dehşetine karşı onları îkÂz et!” (Meryem, 39) Âyetini tilÂvet buyurdular.
Allah Resûlu (s.a.v), (bu Âyet-i kerimeyi okurken, gaflet icerisinde olanları gostermek icin) eliyle dunyaya işaret etti. (Muslim, Cennet, 40)
Tirmizî ’nin rivÂyetinde şoyle buyrulur:
“…Koc yatırılır ve kesilir. Eğer, Allah Cennet ahÂlîsinin yaşamasına hukmetmemiş olsaydı, sevinc ve sururlarından olurlerdi. Cehennem ahÂlîsinin orada ebedî kalmasına hukmetmemiş olsaydı onlar da uzuntulerinden olurlerdi.” (Tirmizi, Tefsir, 19/3156)
[1] Bkz. İbrahim, 15-17; Hac, 19; FurkÂn, 12-14; GÂşiye, 2-7.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları


İslam ve İhsan