Techiz nedir? Tekfin ne demek? Teşyi nedir? Olunun ardından yapılan techiz, tekfin ve teşyi ne demek?Olen kişinin ardından yapılacak işler.
TECHİZ, TEKFİN VE TEŞYİ NEDİR?[1] VefĂ‚t eden din kardeşimizin cenĂ‚ze namazını kılmak ve onu kabre defnetmek farz-ı kifĂ‚ye,[2] diğer hizmetler ise sunnet ve mustehab[3] kılınmıştır. Şayet bu vazifeler ihmĂ‚l edilirse, butun bolge halkı farzı terk etmiş sayılarak gunahkĂ‚r olur.
Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz, cenĂ‚zenin techîzine dĂ‚imĂ‚ ihtimam gostermişler, bu vazifeyi yapan kimselerden de oluyu guzelce yıkayıp kokulayarak kefenlemelerini istemişlerdir. Bu vazifenin ehemmiyetini ifĂ‚de sadedinde şoyle buyurmuşlardır:
“Oluyu yıkayıp da onda gorduğu hoş olmayan hĂ‚lleri gizleyen kimseyi Allah TeĂ‚lĂ‚ kırk kere bağışlar. Oluyu kefenleyene ipekten yapılmış Cennet elbiseleri giydirir. Kabir kazıp oluyu defnedene, bir fakiri kıyĂ‚mete kadar kalacağı bir eve yerleştirmiş gibi ecir verir.” (HĂ‚kim, I, 506/1307)
Bir kimsenin tekfîni esnĂ‚sında dikkat edilmesi gereken bir husus da, insanın hayatta iken rahatsızlık duyacağı şeyleri vefĂ‚t etmiş kişiye de edeben yapmamaktır. MeselĂ‚ meyyit cok sıcak veya cok soğuk suyla yıkanmamalıdır.
Bunun yanında cenĂ‚zenin techîz ve tekfîni, israf ve cimriliğe kacmadan, vasat bir şekilde yapılmalıdır.
CĂ‚bir -radıyallĂ‚hu anh- şoyle anlatıyor:
“Bir gun Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir hutbe îrĂ‚d ettiler. Hutbede, ashĂ‚bından vefĂ‚t etmiş ve kifĂ‚yetsiz bir kefene sarılıp geceleyin defnedilmiş bir zĂ‚ttan bahsettiler. Sonra uzerine namaz kılınabilmesi icin, mecbur kalınmadıkca cenĂ‚zenin geceleyin gomulmesini yasakladılar. Daha sonra da şoyle buyurdular:
«Biriniz kardeşini kefenlediği zaman, kefenini guzel yapsın!»” (Muslim, CenĂ‚iz, 49; Ebû DĂ‚vûd, CenĂ‚iz, 29-30/3148; NesĂ‚î, CenĂ‚iz, 37)
Kefen Neden Beyazdır? Yine Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- şoyle buyurmuşlardır:
“Beyaz renk elbise giyiniz. Cunku beyaz elbise, temiz ve daha hoş gorunumludur. Olulerinizi de beyaz kefene sarınız!” (Tirmizî, Edeb, 46/2810)
Cenazeyi Bekletmek Caiz Mi? Ayrıca Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, cenĂ‚zenin fazla bekletilmeyip bir an evvel defnedilmesi hususunda şu tavsiyede bulunmuşlardır:
“CenĂ‚zeyi suratli taşıyın. Eğer o iyi biriyse, bu onun icin bir hayırdır; onu bir an evvel kabirdeki hayır ve sevĂ‚bına kavuşturmuş olursunuz. İyi biri değilse, bu da bir şerdir; onu cabucak omuzlarınızdan atmış olursunuz.” (BuhĂ‚rî, CenĂ‚iz, 51; Muslim, CenĂ‚iz, 50, 51)
Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in bu husustaki tĂ‚limĂ‚tına rağmen, bazı yerlerde cenĂ‚ze namazına yetişebilmek adına mevtĂ‚nın bekletildiği gorulmektedir. HĂ‚lbuki aslolan, mevtĂ‚yı kesinlikle bekletmeyip hemen defnetmektir. Zira cenĂ‚ze namazı, daha evvel ifĂ‚de ettiğimiz gibi, farz-ı kifĂ‚yedir. Hazır bulunan cemaat namazı kılar, yetişemeyenler de geldiklerinde, isterlerse kendileri yeniden kılabilirler.[4] Ayrıca gelemeyenlerin, bulundukları yerde gıyĂ‚bî cenĂ‚ze namazı kılmaları da mumkundur.
Ancak cenĂ‚zenin otopsi vb. zaruret sebebiyle bekletilmesi gerekiyorsa, o zaman morga konulabilir. LĂ‚kin zaruret olmadan morga veya soğuk depolara koymak, cenĂ‚zeye eziyet hukmune girer.
Kabrin Başına Taş Koymak Caiz Mi? Kabrin başına taş koymak, yerini belli etmek cĂ‚izdir. Muttalib bin Ebî VedĂ‚a şoyle anlatır:
Osman bin Maz ’ûn -radıyallĂ‚hu anh- vefĂ‚t ettiği zaman, cenĂ‚zesi Medîne ’den dışarı cıkarıldı ve gomuldu. Osman -radıyallĂ‚hu anh-, muhĂ‚cirlerden ilk vefĂ‚t eden kimse idi. Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bir adama Osman -radıyallĂ‚hu anh- icin bir kaya (getirerek mezar yerini belli etmesini) emrettiler. Adam (bir taş aldı, fakat) taşımaya guc yetiremedi. Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- bizzat gidip kollarını sıvadılar (taşı kendileri aldılar).”
RĂ‚vî der ki:
“Sanki ben, kollarını sıvadığı sırada ResûlullĂ‚h ’ın o mubĂ‚rek kollarının beyazlığını gorur gibiyim.
Sonra kayayı getirip Osman ’ın baş tarafına koydular ve:
«–Bununla, kardeşimin kabrini tanır ve bulurum. Ailemden olenleri de bunun yanına gomerim.» buyurdular.” (Ebû DĂ‚vûd, CenĂ‚iz, 57-59/3206. Bkz. İbn-i MĂ‚ce, CenĂ‚iz, 42)
Kabirde Ağlamak Gunah Mı? Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Hudeybiye Umresi icin Mekke ’ye giderken EbvĂ‚ ’ya uğramışlardı:
“‒Şuphesiz Allah TeĂ‚lĂ‚ Muhammed ’e annesinin kabrini ziyaret etmesi icin izin verdi!” buyurdular.
Sonra yanına varıp kabri guzelce duzelttiler ve yanında ağladılar. Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ağladığı icin Muslumanlar da ağladılar. Daha sonra nicin boyle yaptığı sorulduğunda ise şoyle buyurdular:
“‒Annemin bana olan şefkat ve merhametini hatırladım da onun icin ağladım.” (İbn-i Sa‘d, I, 116-117. Ayrıca bkz. Muslim, CenĂ‚iz, 105-108)
Peygamberimizin Duzelttiği Kabir Kabri duzgun yapmak; İslĂ‚m ’ın emrettiği, işini sağlam ve nezĂ‚ketle yapma esĂ‚sının bir gereğidir.
Nitekim oğlu İbrahim ’in kabri ortulduğu zaman Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- kabrin yanında bir taş kadar yerin duzgun olmadığını gorduler. Bir taraftan orayı mubĂ‚rek elleriyle duzeltirken bir yandan da şoyle buyuruyorlardı:
“Sizden biriniz, bir iş yaptığı zaman, onu sağlam yapsın! Cunku boyle yapmak, acıya uğrayan kişilerin gonlunu tesellî eden hususlardan biridir!” (İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, 141-142)
Diğer rivĂ‚yete gore Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz, oğlu İbrahim ’in kabrinin kenarındaydılar. LĂ‚hitte bir acıklık gorduler. Mezar kazan kişiye orayı duzlemesi icin biraz camur verdiler ve şoyle buyurdular:
“‒Bunun oluye ne zararı ne de faydası olur; lĂ‚kin (kabrin duz olması) dirinin gozunu aydın eder, onu mesrur ve memnun eder!” (İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, 142, 143; BelĂ‚zurî, EnsĂ‚bu ’l-EşrĂ‚f, I, 451)
Toprağı sağlamlaştırmak icin kabrin uzerine su serpmekte bir beis yoktur. Oğlu İbrahim gomulduğu zaman, Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“‒Bir kırba su getirecek kimse var mı?” diye sordular.
EnsĂ‚rdan bir zĂ‚t hemen bir kırba su getirdi.
Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- o zĂ‚ta:
“‒Onu İbrahim ’in kabrinin uzerine serp!” buyurdular. (İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, 141)
Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, bir taş getirilmesini emrettiler. Taş, Hazret-i İbrahim ’in kabrinin başına dikildi.[5] Kabrinin uzerine ilk defa su serpilen de, o oldu.[6]
Kabre Ağac Dikmenin Oluye Faydası Var Mıdır? Kabrin uygun bir yerine ağac dikmek ve etrafını yeşillendirmek de guzel gorulmuştur. Nitekim bir hadîs-i şerîfte bildirildiği uzere Re­sûl-i Ek­rem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efen­di­miz, iki kab­rin ya­nın­dan ge­cer­ken o kabirlerde bulunanların azap gorduğunu haber vermişlerdi. Sonra da yaş bir hur­ma da­lı is­temiş, o dalı iki­ye ayır­ıp bun­la­rı ka­bir­le­rin ba­şı­na bi­rer bi­rer dik­mişler ve:
“Ku­ru­ma­dık­la­rı mud­det­ce on­la­rın azĂ‚­bı­nı ha­fif­let­me­le­ri umu­lur.” buyurmuşlardı. (Mus­lim, Ta­hĂ‚­ret, 111)[7]
Mu­fes­sir, muhaddis ve fıkıh Ă‚limi olan İmĂ‚m Kur­tu­bî, bu ha­dîs-i şe­rî­fin îzĂ‚hında şoyle demektedir:
“Hadîste gecen, «ku­ru­ma­dık­la­ rı mud­det­ce» ifĂ‚desi, o dal­la­rın yaş kal­dık­la­rı mud­det­ce tes­bih et­tik­le­ri­ne işa­ret et­mek­te­dir. Ni­te­kim Ă‚lim­le­ri­miz şoy­le de­miş­ler­dir:
«Ka­bir­le­re ağac dik­mek­ten ve ora­da Kur ’Ă‚n-ı Ke­rîm oku­mak­tan ora­da­ki mevtĂ‚ isti­fĂ‚­de eder. Bir ağac dik­mek bi­le olu­le­rin azĂ‚­bı­nı ha­fif­le­tir­se, bir mu ’mi­nin Kur ’Ă‚n oku­ma­sın­dan kim bi­lir ne ka­dar is­ti­fĂ‚­de eder­ler? Olu­ye he­di­ye edi­len şe­yin se­vĂ‚­bı da ken­di­si­ne ula­şır.»” (Kur­tu­bî, X, 267)
Kabrin Ustune Basmak Caiz Midir? Kabirlerin uzerine basmak ve oturmak mekruhtur. Bu hususta Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle buyurmuşlardır:
“Birinizin kor uzerine oturup elbisesini yakması, oradan da ateşin bedenine ulaşması, kendisi icin bir kabrin uzerine oturmasından daha hayırlıdır.” (Muslim, CenĂ‚iz, 96; Ebû DĂ‚vûd, CenĂ‚iz, 77; NesĂ‚î, CenĂ‚iz, 105)
Yine bu mevzuyla ilgili olarak Hazret-i CĂ‚bir -radıyallĂ‚hu anh- da, Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in kabirlerin kireclenmesini, uzerine oturulmasını ve uzerine bina yapılmasını yasakladığını nakletmiştir.[8]
Ayrıca oluyu kabre defnettikten sonra “telkin”de bulunma hususunda ihtilĂ‚f edilmiş, bunu yapmanın guzel olacağını soyleyenler olmuştur. Nitekim “Olulerinize YĂ‚sîn okuyunuz.”[9] hadîs-i şerîfi de hem olumden once hem de olumden sonra YĂ‚sîn Sûresi ’ni sık sık okuma tavsiyesi olarak anlaşılmaktadır.
Dipnotlar:
[1] Techîz: VefĂ‚t eden kimse icin genel olarak yapılması gereken hazırlıklar.
Tekfîn: VefĂ‚t eden kimsenin kefenlenmesi.
Teşyî: VefĂ‚t etmiş kimsenin tabuta konulup musallĂ‚ya, yani cenĂ‚ze namazının kılınacağı yere ve namazdan sonra da kabristana taşınması.
[2] Farz-ı kifĂ‚ye: Bir veya yeterli sayıda kişi tarafından yerine getirilmesi ile başkaları uzerinden sorumluluğu kalkan farz.
[3] Mustehab: Yapılması dînen emredilmediği hĂ‚lde makbul sayılan şeyler. İşleyen sevap kazanır, işlemeyen gunaha girmez.
[4] CenĂ‚ze namazını ikinci defa kılmak, Hanefîlere ve MĂ‚likîlere gore mekruhtur. ŞĂ‚fiîlere ve Hanbelîlere gore ise cenĂ‚zeye yetişemeyenin, definden sonra bile olsa, ayrıca cenĂ‚ze namazı kılması cĂ‚izdir; hattĂ‚ ŞĂ‚fiîlere gore bu, sunnettir.
[5] İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, 144; BelĂ‚zurî, EnsĂ‚b, I, 451.
[6] İbn-i Abdilberr, İstiĂ‚b, I, 59; İbn-i Esîr, Usdu ’l-GĂ‚be, I, 51; KastalĂ‚nî, MevĂ‚hibu ’l-Ledunniyye, I, 259.
[7] Hadîs-i şerîfin tam metni icin bkz. sf. 131.
[8] Bkz. Muslim, CenĂ‚iz 94; Ebû DĂ‚vûd, CenĂ‚iz 76; Tirmizî, CenĂ‚iz 58.
[9] Ebû DĂ‚vûd, CenĂ‚iz 19-20; Ahmed ibn-i Hanbel, Musned V, 26, 27; İbn-i HibbĂ‚n, Sahih, V, 3.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan