
İslam ’da iman nedir? İmanın sozluk ve terim anlamı nedir? Kısaca imanın tanımı.İman, sozlukte, “bir kişiyi soylediği sozde tasdik etmek, doğrulamak, soylediğini gonul huzuru ile benimsemek, karşısındakine guven vermek, icten ve yurekten inanmak” anlamlarına gelir.[1] İtikadla iman eş anlamlı olup, teslim olmak ve boyun eğmek anlamına da gelir.
Terim olarak iman; Allah TeÂl ’nın dinini kalbi ile onaylamak, yani Hz. Peygamber ’in getirdiği kesin olarak bilinen hukumlerin gercek ve doğru olduğuna gonulden inanmak demektir. Buna gore, imanın gerceği ve ozu kalbin tasdikidir. Kalbin tasdiki imanın değişmeyen temel unsurudur.
İMANDAN SONRA ALLAH ’I İNKAR EDENLERİN DURUMU İmanın kalben inanmaktan ibaret olduğunu gosteren Âyet ve hadislerden bazıları şunlardır: “Ey Peygamber! Kalpleri inanmadığı halde, ağızlarıyla inandık diyenlerden ve Yahudilerden kufur icinde koşuşanlar seni uzmesin..” [2] “Allah, doğru yola iletmek istediği kimsenin kalbini, İslÂm ’a acar..” [3]
Hz. Peygamber de kalpteki imanla ilgili olarak şoyle buyurmuştur: “Allah Cennet ehlini Cennet ’e, Cehennem ehlini de cehenneme koyacak, sonra da, bakın kalbinde hardal tanesi kadar imanı olan birisini bulursanız, onu Cehennem ’den cıkarın, diyecektir.” [4]
Bu duruma gore, kalbiyle inandığı halde, dilsizlik veya tehdit altında bulunmak gibi bir sebeple imanını dışa karşı acıklayamayan veya inancsız olduğunu soyleyen kimse de, kalbindeki imanı esas alınarak mu ’min sayılır. Nitekim sahÂbîlerden AmmÂr İbn YÂsir, Mekke doneminde Kureyş muşriklerinin ağır baskıları ve olum tehditleri karşısında dayanamayarak, kalben inanmakla birlikte, diliyle Musluman olmadığını ve Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) dininden cıktığını soylemiş, bu olayla ilgili olarak aşağıdaki Âyette onun mu ’min olduğu belirtilmiştir. “Kalbi imanla dolu olduğu halde, (inkÂra) zorlanan kimse haric, kim iman ettikten sonra Allah ’ı inkÂr eder ve kalbini kufre acarsa, işte Allah ’ın gazabı bunlaradır. Onlar icin buyuk bir azap vardır.” [5]
Ehl-i sunnetin iki itikad mezhebinin imamları MÂturidî (o.333/944) ve İmam Eş ’arî (o.324/936) imanda kalbin tasdikini yeterli gorurler. Ancak İmam MÂturidî, dil ile ikrarı yalnız dunyevi hukumler icin gerekli gorur.
Onların dayandığı deliller şunlardır: Kur ’an-ı Kerim ’de, diliyle iman ettiğini soyleyen fakat kalben inanmamış olan munÂfıkların bu sozlerine itibar edilmemiştir.[6] Gercek imanın kalpte kokleşmesi gerektiğini belirten Âyetler de bunu desteklemektedir.[7]
Diğer yandan ceşitli hadislerde, imanda kalbin tasdikine dikkat cekilir. UsÂme İbn Zeyd ’in (o.54/674) başından gecen şu olay bunu gosterir. UsÂme (r.a) şoyle anlatır: “Allah ’ın Elcisi bizi askerî bir seriyye ile gondermişti. Sabahleyin Cuheyne kabilesinin HurukÂt koluna bir baskın duzenledik. Ben yakaladığım bir adamı; “Allah ’tan başka ilÂh yoktur” dediği halde, korku yuzunden yalan soylediğini duşunerek oldurdum. Ancak bu durum beni cok duşundurdu. Donuşte olayı Rasûlullah ’a (s.a.s) anlattım. Hz. Peygamber bana şoyle buyurdu: “Oldurduğun adam doğru mu soyluyor, yalan mı soyluyor, kalbini yarıp baktın mı?” [8]
Ebû Hanîfe ve onu izleyen Pezdevî (o.482/1089) ve Serahsî ’ye (o.490/1097) gore, iman kalbin tasdiki ve dilin ikrarıdır. Cunku dilsizlik veya kufre zorlanma gibi bir ozur olmadığı halde, imanın soz veya davranışla acığa vurulmaması, kişi hakkında belirsizlik meydana getirir. Nitekim İmam MÂturidî de, kalple tasdikin gizli bir iş olması sebebiyle, dunyevî hukumlerin uygulanabilmesi icin, dil ile ikrarı gerekli gorur.[9]
Kur ’an-ı Kerim ’de şoyle buyurulur: “Kim iman ettikten sonra, Allah ’ı inkÂr ederse, Allah ’ın gazabı onların uzerindedir.” [10] Bu Âyette, dille ifade edilen inkÂrın kişiyi dinden cıkardığı belirtilmektedir. Buna kıyasla, imanın da kalbin tasdiki yanında, dille ifade edilen ikrarı da kapsaması gerekir. Hz. Peygamber şoyle buyurmuştur: “İnsanlar, Allah ’tan başka ilÂh yoktur, Muhammed O ’nun elcisidir, deyinceye kadar kendileriyle savaşmakla emrolundum. Ne zaman bunu soylerlerse, can ve mal guvenliğine sahip olurlar. Ancak kamu hukuku gereği uygulanan cezalar bunun dışındadır. İc yuzlerinin muhÂsebesi ise Allah ’a aittir.” [11]
İMAN KALBİN TASDİKİ DİLİN İKRARIDIR İmam ŞÃ‚fi, MÂlik, Ahmed İbn Hanbel, İbn Hazm (o.456/1064) ve İbn Teymiyye (o.728/1328) imanı şoyle tarif etmişlerdir: “İman; inanılması gereken şeyleri kalbin tasdiki, dilin ikrarı ve İslÂm ’ın ana esaslarını yerine getirmektir.” Burada “amel”in de tarife alınmasıyla kapsamın genişletildiği gorulur.[12] Ancak onlar bununla imanın kemalini kastetmişlerdir. Yoksa amel etmeyen kimsenin kufre duşeceği goruşunde değildirler. İmam Eş ’arî ’nin başka bir goruşune gore de iman; kalbin tasdiki yanında, soz ve amelden ibarettir. Bu yuzden de iman artar ve eksilir.[13]
Allah TeÂl imana delÂlet eden bir takım alÂmet ve şartlar ortaya koymuştur. Bunlar; İslÂm ’ın şartları dediğimiz; kelime-i şehÂdet, beş vakit namaz, zekat, oruc, hac ve benzeri hususlardan ibarettir. Bu ameller kimde gorulurse, o kimsenin mu ’min olduğuna hukmedilir ve namazda imam olmak, musluman bir kadınla evlenmek, cenaze namazının kılınması ve musluman mezarlığına gomulmek gibi dunyaya ait hukumlerden yararlanır. Bu ameller imana guc verir, imanın kalpteki ışığını artırır, insanı azaptan kurtarır, Allah ’ın lutuf ve yardımına ulaştırır.
Dipnotlar:
[1] İbnu ’l-Manzûr, LisÂnu ’l-Arab, XIII, 21.
[2] MÂide, 5/41.
[3] En ’Âm, 6/125.
[4] BuhÂrî, İmÂn, 15; Muslim, İmÂn, 82.
[5] Nahl, 16/106.
[6] MÂide, 5/41; Diğer Âyetler icin bk. Yûsuf, 12/7; En ’Âm, 6/125; Nahl, 16/106; HucurÂt, 49/14.
[7] bk. Nahl 16/106; MucÂdele, 58/22.
[8] Muslim, İmÂn, 41; Ebû DÂvud, Cihad, 95; İbn MÂce, Fiten, 1.
[9] Ali KÂrî, Şerhu ’l-Fıkhı ’l-Ekber, Mısır, 1323 H.s. 10, 76 vd.; Zebidî, Şerhu ’l-İhyÂ, Mısır, ts., II, 241; MÂturidî, Kitabu ’t-Tevhîd, nşr. Fethullah Huleyf, Beyrut 1970. s.380 vd., İbn Âbidîn, Reddu ’l-MuhtÂr, Beyrut, ts., III, 283.
[10] Nahl, 16/106
[11] BuhÂrî, CihÂd, 102; Muslim, İmÂn, 8; Ebû DÂvud, CihÂd, 104.
[12] Eş ’arî, MakÂlÂt, I, 293 vd.; CurcÂni, Şerhu ’l-MevÂkıf, İstanbul, 1311 H. III, 247; Zebidî, age, II, 243; İbn Teymiyye, Mecmûu ’l-FetÂvÂ, Riyad, 1381-1386. H., III, 151, VII, 644; A. Saim Kılavuz, İman Kufur Sınırı, İstanbul 1982, s. 23.
[13] CurcÂnî, age, III, 246 vd.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Donduren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
İMAN NEDİR? - VİDEO