İman ve amel arasında bir ilişki var mıdır? İman ve amel ilişkisi neden onemlidir? İman ve salih amel ilişkisi kısaca.Amel, iradeye dayalı iş, davranış, ibadet, hayırlı iş ve eylem demektir. Allah TeÂl ’nın ve Resûlu ’nun rızasına uygun olan butun iş, hareket, hayır ve iyilikler: dînî, ferdî ve ahlÂkî gorevler ve ibadetler “salih amel” adını alır. Allah ’ın rızasına uygun olmayan işlere de “salih olmayan amel” denir. Nitekim, Nûh tufanında, Hz. Nûh ’un kufur ehli olan oğlunun boğulmaktan kurtulması icin dua etmesi uzerine, Yuce Allah şoyle buyurdu: “Ey Nûh, o senin ailenden değildir. Cunku onun işlediği amel, salih olmayan bir ameldir.” [1]
İMANIN GECERLİ OLMASININ ON ŞARTI Ehl-i sunnet inancına gore, ameller imanın ayrılmaz bir parcası değildir. Yani, kişi amel eksikliğinden dolayı, işlediği gunahı helÂl saymadığı surece mu ’min sayılır ve dinden cıkmaz. Belki Âsi ve gunahkÂr olur. Allah TeÂl dilerse onu affeder, dilerse azap eder. Bu goruşun dayandığı deliller şunlardır:
1. Kur ’an-ı Kerîm ’de, “İman edenler ve salih amel işleyenler...” diye başlayan pek cok Âyet vardır.[2] Burada imanla amel ayrı ayrı zikredilir. Eğer amel imandan bir parca olsaydı, “iman edenler” denildikten sonra, ayrıca “sÂlih amel işleyenler” denmesine gerek kalmazdı.
2. Bazı Âyetlerde buyuk gunahın imanla birlikte bulunabileceği belirtilir. “Eğer mu ’minlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa, aralarını bulup barıştırın. Onlardan biri diğerine karşı saldırıya devam ederse siz, o haksız saldırganla Allah ’ın emrine donunceye kadar savaşın.” [3] Bu Âyette, birbirine saldırıp, buyuk gunah sayılan oldurme fiilini işleyen iki mu ’min topluluğuna da “mu ’minler” denilmiştir. Bu durum, helÂl olduğuna inanılmadıkca bir haramı işlemenin kişiyi dinden cıkarmayacağını gosterir.
3. Bazı Âyetlerde, iman amelin gecerli olabilmesi icin on şart olarak zikredilmiştir. “Her kim mu ’min olarak sÂlih ameller işlerse, artık o ne zulumden ne de hakkının ciğnenmesinden korkar.” [4] Gecerli bir imanın da; Allah ’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gunune, kadere, hayır ve şerrin Allah ’tan olduğuna inanmayı kapsamına alması gerekir
Kur ’an-ı Kerim ’de şoyle buyurulur: “Asra yemin olsun ki, insan şuphesiz maddî-mÂnevî buyuk kayıp icindedir. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, birbirine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.” [5] “Şuphe yok ki, inkÂr edip, inkÂrcı olarak olenler, dunya dolusu altını kurtulmalık (fidye) olarak vermek istese bile, hicbirinden kabul edilmeyecektir. İşte onlar icin can yakıcı bir azap vardır. Onların bir yardımcıları da yoktur.” [6]
Diğer yandan amel ile iman arasında yakın bir ilişki vardır. Amelsiz iman, kurtuluş ve ahiret mutluluğuna eriş icin yeterli değildir. Kalbe yerleşen iman nurunun dış etkilere karşı korunması, beslenmesi ve guclendirilmesi gerekir. Bu da ibadet ve diğer salih amellerle gercekleşir.
İnsanoğlu yeryuzune yalnız imanla yukumlu tutulmak icin değil, belki salih ameller işleyerek, Allah ’a kulluk etmesi icin gonderilmiştir. Kur ’an ’da şoyle buyurulur: “Ben, cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” [7] “Hanginizin daha iyi amel işleyeceğini denemek icin olumu ve hayatı yaratan O ’dur.” [8]
Salih ameller ikiye ayrılır. Birincisi; bedenî ibadetler gibi, amel eden kimsenin bizzat kendisine yarar sağlayan ve kendisini yetiştirip kemale ermesine yarayan amellerdir. Namaz, oruc, hac, kutsal savaşa katılma, kufurle mucadele gibi ameller bu niteliktedir. İkincisi; zekat ve sadaka gibi, başkalarına yararı olan amellerdir.[9]
Dipnotlar:
[1] Hûd, 11/46.
[2]. bk. Bakara, 2/277; Yûnus, 10/9; Hûd, 11/23; Ankebût, 29/7, 9, 58; LokmÂn, 31/8; Asr, 103/3.
[3] HucurÂt, 49/9. Ayrıca bk. Bakara, 2/178; Tahrîm, 66/8.
[4] TÂhÂ, 20/112.
[5] Asr, 103/1-3.
[6] Âl-i İmrÂn, 3/91.
[7] ZÂriyÂt, 51/56.
[8] Mulk, 67/2.
[9] Elmalılı, Hak Dini Kur ’an Dili, VIII, 6079, 6080.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Donduren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları


İslam ve İhsan
CİBRİL HADİSİ