Deccal nedir, ne anlama gelir? Deccal kimdir, nasıl biridir? Deccal ’in ozellikleri nelerdir? Deccal ’den korunmak icin ne yapılabilir? Kıyamet alametlerinden Deccal.Yalancı, hilekĂ‚r, hakkı bĂ‚tıla, iyiyi kotuye karıştıran kimse mĂ‚nĂ‚sına gelen “DeccĂ‚l” hakkında Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de bir bilgi bulunmamaktadır. DeccĂ‚l ’in Ă‚hir zamanda ortaya cıkacağı, Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın kendisine verdiği birtakım imkĂ‚n ve kĂ‚biliyetlerle hĂ‚rikulĂ‚de hunerler sergileyeceği ve boylece bazı insanları saptıracak bir yalancı ve sahtekĂ‚r olduğunu ise hadîs-i şerîflerden oğrenmekteyiz.
NevvĂ‚s ibn-i Sem ’Ă‚n -radıyallĂ‚hu anh- şoyle anlatır:
Bir sabah Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz DeccĂ‚l ’den uzun uzun bahsetti. Sonunda yorulup sesini alcalttı. Sonra tekrar yuksek sesle konuştu. Biz O ’nun anlatışına bakarak DeccĂ‚l ’in Medîne civĂ‚rındaki hurmalıklara gelip dayandığını zannettik. Tekrar yanına gittiğimiz zaman uzuntumuzu anlayıp:
“–Hayrola, bu ne hĂ‚l?” buyurdular.
Biz de:
“–YĂ‚ ResûlĂ‚llah! Sabahleyin DeccĂ‚l ’den bahsettiniz. KĂ‚h alcak sesle kĂ‚h yuksek sesle konuştuğunuz icin, biz onun hurmalıklara gelip dayandığını sandık.” dedik.
Bunun uzerine şoyle buyurdular:
“–Sizin adınıza DeccĂ‚l ’den başka şeylerden daha cok korkuyorum. Şayet DeccĂ‚l, ben aranızdayken cıkarsa, onun oyununu bozar, delillerini curuturum. Eğer ben aranızdan ayrıldıktan sonra cıkarsa, artık herkes kendini ona karşı savunup korumalıdır. Zaten Allah TeĂ‚lĂ‚ mu ’minleri onun kotuluklerinden koruyacaktır.
DeccĂ‚l; kıvırcık saclı, patlak gozlu, (cĂ‚hiliye devrinde olen) AbduluzzĂ‚ bin Katan ’a benzeyen bir genctir. Sizden onu goren, Kehf Sûresi ’nin baş (ve son) tarafından onar Ă‚yet okusun.
O, Şam ile Irak arasındaki bir yerden cıkacak. Sağa-sola, her yana kotuluğunu yayacaktır. Ey AllĂ‚h ’ın kulları, îmĂ‚nınızı koruyup direnin!”
“–YĂ‚ ResûlĂ‚llah! DeccĂ‚l ’in yeryuzunde kalma suresi ne kadardır?” diye sorduk. Şoyle buyurdular:
“–Kırk gundur. Bir gunu bir yıl kadar, bir başka gunu bir ay kadar, bir diğer gunu de bir hafta kadardır; geri kalan gunleri ise sizin bildiğiniz gunler gibidir.”
Biz yine:
“–YĂ‚ ResûlĂ‚llah! Bir yıl kadar olan gunde, kılacağımız bir gunluk namaz kĂ‚fî gelecek mi?” dedik.
“–Hayır, siz namaz vakitlerini ona gore takdir ve hesap ediniz!” buyurdular.
Biz bu defa:
“–YĂ‚ ResûlĂ‚llah! Onun yeryuzundeki surati ne kadardır?” diye sorduk. Şoyle buyurdular:
“–RuzgĂ‚rın suruklediği bulut gibi insanların yanından gecer. İlĂ‚h olduğunu soyleyerek insanların kendisine îman etmelerini ister, onlar da îman ederler. Goğe yağmur yağdırmasını emreder, yağmur yağar. Yere bitki bitirmesini emreder, otlar, cayırlar biter. İnsanların otlatmaya gonderdikleri hayvanları daha gosterişli, semiz ve sutleri daha bol olarak doner.
Daha sonra başka insanların yanına giderek onları kendine inanmaya davet eder. Fakat onlar kendisine inanmayıp teklifini geri cevirirler. DeccĂ‚l de yanlarından ayrılıp gider. LĂ‚kin sabahleyin suları cekilip cayır ve cimenleri kurur, hayvanları da helĂ‚k olur.
DeccĂ‚l, bir oren yerine uğrayıp; «Definelerini ortaya cıkar!» der. O harĂ‚bedeki defineler, arı beyinin peşinden giden arılar gibi DeccĂ‚l ’in arkasından gider.
Sonra DeccĂ‚l, babayiğit bir genci yanına cağırıp onu kılıcıyla ikiye bicer; vucudunun her parcası bir yana duşer. Ardından ona seslenir. Delikanlı gulumseyen bir cehreyle ona doğru gelir.
DeccĂ‚l boyle işler yaparken, Allah TeĂ‚lĂ‚, Mesîh bin Meryem -aleyhisselĂ‚m- ’ı gonderir.
Mesîh, boyanmış iki elbise icinde, ellerini iki meleğin kanatları uzerine koyarak Dımaşk ’ın doğusundaki Akminare ’nin yanına iner. Mesîh, parıldayan yuzuyle başını yere eğince saclarından terler damlar, başını kaldırınca inci gibi nûrĂ‚nî damlalar dokulur. Onun nefesini koklayan kĂ‚fir derhĂ‚l olur. Nefesi, baktığı yere Ă‚nında ulaşır.
Mesîh, DeccĂ‚l ’in peşine duşer, onu (Kudus yakınındaki) BĂ‚bulud ’de yakalayıp oldurur. Sonra ÎsĂ‚ -aleyhisselĂ‚m-, Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın kendilerini DeccĂ‚l ’in şerrinden koruduğu birtakım insanların yanına gelir, onların yuzlerini okşayarak DeccĂ‚l fitnesinin sona erdiğini soyler ve kendilerine Cennet ’teki yuksek derecelerini haber verir…” (Muslim, Fiten, 110)[1]
DECCAL FİTNESİ Şuphesiz DeccĂ‚l fitnesi, insanoğlunun yeryuzunde goreceği en buyuk fitnedir. Nitekim Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“Hazret-i Âdem ’in yaratıldığı zamandan kıyĂ‚metin kopacağı Ă‚na kadar DeccĂ‚l ’den daha buyuk bir fitne yoktur.” buyurmuşlardır. (Muslim, Fiten 126)[2]
Bu sebeple butun peygamberler ummetlerine bu fitneden soz etmiş ve onları îkaz buyurmuşlardır.[3] Allah Rasûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz de DeccĂ‚l ’in fitnesinden AllĂ‚h ’a sığınmış, dolayısıyla bizim de ondan CenĂ‚b-ı Hakk ’a sığınmamızı tavsiye etmiştir.
Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz, buyuk DeccĂ‚l ’den once “ummetinden otuz kadar yalancı DeccĂ‚l” cıkacağını, bunların kendilerini peygamber olarak tanıtıp “Ben AllĂ‚h ’ın elcisiyim” diyeceklerini haber vermiştir.[4] Gercekten de tarih boyunca, anlatılan cinsten nice yalancılar cıkmış, Allah TeĂ‚lĂ‚ onların hepsini kahreylemiştir. Buyuk DeccĂ‚l de şuphesiz aynı Ă‚kıbete uğrayacak, rezil ve zelil olacaktır.
DECCAL NASIL ORTAYA CIKACAK? Rib ’î bin HırĂ‚ş şoyle anlatır:
Ebû Mes ’ûd el-EnsĂ‚rî -radıyallĂ‚hu anh- ile birlikte Huzeyfe ibn-i YemĂ‚n ’ın yanına gittim. Ebû Mes ’ûd ona:
“–Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’den DeccĂ‚l hakkında duyduklarını soyleyebilir misin!” dedi. Huzeyfe -radıyallĂ‚hu anh- da şunları soyledi:
“DeccĂ‚l, yanında bir su ve bir de ateş olduğu hĂ‚lde ortaya cıkacak. Bazılarının onun yanında gorduğu su, gercekte su olmayıp yakıcı ateştir. Bazılarının onun yanında gorduğu ateş de gercekte ateş olmayıp, soğuk ve tatlı bir sudur. Sizden DeccĂ‚l ’e kim yetişirse, ateş olarak gorduğu tarafta bulunsun. Zira o, tatlı, icimi guzel bir sudur.” (BuhĂ‚rî, EnbiyĂ‚ 50, Fiten 26; Muslim, Fiten 105, 108)
Sahîh-i Muslim ’de gecen bir rivĂ‚yete gore Rasûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“Ben DeccĂ‚l ’in yanında ne bulunduğunu iyi bilirim. Onun beraberinde iki nehir vardır. Biri beyaz su gibi gorunur, diğeri yanan ateş gibi. Bir kimse DeccĂ‚l ’e yetişirse, ateş şeklinde gorduğu nehre gelip gozunu yumsun. Sonra başını eğerek ondan icsin. Cunku o soğuk sudur.” buyurmuştur.
Daha başka rivĂ‚yetlerde, “DeccĂ‚l ’in yanında Cennet ve Cehennem ’e benzer iki şey bulunduğu, onun Cennet dediği şeyin ateş, yani Cehennem olduğu” da belirtilmektedir. (Bkz. Muslim, Fiten, 109)
Nemrûd ’un dağ gibi ateşini İbrahim -aleyhisselĂ‚m- ’a gul bahcesi yapan Allah TeĂ‚lĂ‚, DeccĂ‚l ’e kanmayan, onun oyununa gelmeyen îmanlı kişilere bu sahtekĂ‚rın sozde ateşini, tatlı ve serin bir su yapacaktır. Onun ateşi, mu ’minlere hicbir zarar veremeyecektir.
Muhtemelen DeccĂ‚l, insanları sağlam bir imtihandan gecirmesi, gercek mu ’minle oyle olmayanı birbirinden ayırması icin, kendisine buyuk imkĂ‚nlar verilmiş buyuk bir fitnecidir. Mu ’minler DeccĂ‚l ’i yalanlamalı; yanındaki ateş gibi, Cehennem gibi gorunen şeyden korkmamalıdır. Zira o, aslında ateş değil rahmettir; Cehennem değil, Cennet ’tir.[5]
DECCAL ’DEN KORUNACAK ŞEHİRLER Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle buyurmuşlardır:
“Mekke ile Medîne dışında, DeccĂ‚l ’in ayak basmadığı bir yer kalmaz. Mekke ile Medîne ’nin butun yollarında saf tutmuş melekler bu iki şehri korur. DeccĂ‚l; kumlu, corak bir yere iner. Ardından Medîne uc defa sarsılır; Allah TeĂ‚lĂ‚ orada bulunan kĂ‚fir ve munĂ‚fıkları dışarı cıkarır.” (Muslim, Fiten, 123)[6]
DeccĂ‚l ’in yeryuzunde Mekke ile Medîne dışındaki butun yerleşim bolgelerini dolaşacağını, dolayısıyla herkesin onunla cetin bir imtihana tĂ‚bî tutulacağını bu hadîs-i şerîf acıkca beyan etmektedir. Allah TeĂ‚lĂ‚ iki harem bolgesini, yani Mekke-i Mukerreme ile Medîne-i Munevvere ’yi ve dolayısıyla orayı terk etmeyen samimî muslumanları DeccĂ‚l ’den koruyacaktır.
DECCAL ’İN PEŞİNDEN GİDECEKLER Allah Resûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle buyurmuşlardır:
“İsfahan Yahudîlerinden taylasanlı yetmiş bin kişi DeccĂ‚l ’in ardından gider.” (Muslim, Fiten, 124)
DeccĂ‚l ’e inanan ve ona değer verenler arasında yahudîler en onde yer alacaklardır. DeccĂ‚l, yeryuzunun her yerini dolaşacağı gibi, İsfahan ’a da gidecektir. İsfahan yahudîlerinden taylasanlı yetmiş bin kişi ona arka cıkacaktır.
Bir gun Rasûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz, icinde Ummu Şerîk ’in de bulunduğu bir mecliste DeccĂ‚l ’den soz ederek;
“İnsanlar DeccĂ‚l ’den kacıp dağlara sığınırlar.” buyurmuşlardı. Yiğit İslĂ‚m mucĂ‚hidlerinin DeccĂ‚l karşısında tutunamayıp kacmaları Ummu Şerîk ’i hem uzmuş hem de meraklandırmıştı. Bu sebeple:
“–YĂ‚ RasûlĂ‚llah! O gun Araplar nerede olacak?” diye sordu.
AllĂ‚h ’ın Rasûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-:
“–Onlar o gun pek azdır.” buyurmak sûretiyle DeccĂ‚l ’in karşısında duramayacaklarını, onun şerrinden ve fitnesinden kacıp kurtulmaya calışacaklarını ifĂ‚de ettiler. (Muslim, Fiten, 125)[7]
YEDİ ŞEY GELMEDEN EVVEL ACELE EDİNİZ Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle buyurmuşlardır:
“Yedi şey gelmeden evvel, sĂ‚lih ameller işlemekte acele ediniz! Yoksa siz gercekten;
1. (İbadeti, helĂ‚l ve haram hudutlarını) unutturan fakirlik,
2. Azdıran zenginlik,
3. (Her şeyi) bozup perişan eden hastalık,
4. Aklı ve idrĂ‚ki zaafa uğratarak sacma-sapan konuşturan ihtiyarlık,
5. Ansızın geliveren olum,
6. Gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi DeccĂ‚l ve,
7. KıyĂ‚metten başka bir şey mi beklediğinizi sanıyorsunuz?
KıyĂ‚met ise, belĂ‚sı en muthiş ve en acı olandır.” (Tirmizî, Zuhd, 3/2306)
DECCAL ORTAYA CIKINCA... Alleh Resûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle anlatmışlardır:
“DeccĂ‚l ortaya cıkınca, mu ’minlerden biri onun bulunduğu tarafa doğru gider. DeccĂ‚l ’in silĂ‚hlı adamları onun onune cıkarak:
«–Nereye gitmek istiyorsun?» diye sorarlar.
«–Şu ortaya cıkan adamın yanına!» der.
DeccĂ‚lin adamları:
«–Sen bizim Rabbimize inanmıyor musun?» diye sorarlar.
O da:
«–Bizim Rabbimiz ’in gizli bir yanı yok ki O ’nu bırakıp başkasına inanalım.» der.
DeccĂ‚l ’in bazı adamları:
«–Oldurun şunu!» derler.
Bir kısmı ise:
«–Tanrınız, haberi olmadan bir kimseyi oldurmeyi yasaklamadı mı!» derler ve o mu ’mini DeccĂ‚l ’in yanına gotururler. O mu ’min DeccĂ‚l ’i gorunce diğer mu ’minlere:
«–Ey mu ’minler! Bu adam Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in kendisinden bahsettiği DeccĂ‚l ’dir!» diye seslenir.
O zaman DeccĂ‚l adamlarına:
«–Bunu iyice bir dovun!» der.
Onu dovmek uzere tutarlar. DeccÂl tekrar:
«–Yakalayın şunu, yarın kafasını!» der.
Sırtına ve karnına vurarak onu dayaktan gecirirler. Bu defa DeccĂ‚l:
«–Bana îmĂ‚n etmiyor musun?» diye sorar.
O mu ’min:
«–Sen yalancı Mesîh ’sin» der.[8]
DeccĂ‚l ’in emri uzerine onu testereyle baştan aşağı ikiye bicerler. DeccĂ‚l o zĂ‚tın ikiye bolunen cesedinin arasından yuruyup gectikten sonra ona:
«–Ayağa kalk!» der. O da doğrulup kalkar.
DeccÂl tekrar:
«–Bana îmĂ‚n ediyor musun?» diye sorar. O ise:
«–Senin hakkındaki kanaatim iyice pekişti.» dedikten sonra halka donerek:
«–Ey insanlar! O benden sonra artık kimseyi oldurup diriltemez!» der.
DeccĂ‚l onu kesmek icin yakalar. Fakat Allah TeĂ‚lĂ‚ o mu ’minin boynundan koprucuk kemiğine kadar olan kısmı bakır hĂ‚line donuşturur. Bu sebeple DeccĂ‚l ona bir şey yapamaz. Bunun uzerine DeccĂ‚l onu ellerinden ve ayaklarından tutup fırlatır. Halk onu Cehennem ’e attığını zanneder. HĂ‚lbuki o Cennet ’e atılmıştır.”
Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz, sozlerini şoyle tamamladılar:
“İşte bu mu ’min, Âlemlerin Rabbi ’ne gore insanların en buyuk şehîdidir.” (Muslim, Fiten, 113)[9]
DeccĂ‚l ’in mĂ‚hiyetini, onun hile ve duzenbazlıklarını cok iyi bilen bu mu ’minin, Hızır -aleyhisselĂ‚m- olduğunu soyleyenler olmuştur.
DeccĂ‚l ’in silĂ‚hlı adamlarının yanında DeccĂ‚l ’e meydan okuyan bu şuurlu mu ’minin; “Bizim Rabbimiz ’in gizli bir yanı yok ki O ’nu bırakıp başkasına inanalım!” demesi, mu ’minlerin CenĂ‚b-ı Hakk ’ı butun sıfatlarıyla tanıdıklarını, O ’nun varlığından, birliğinden ve kudretinden aslĂ‚ şuphe etmediklerini, O ’nun kusursuz ve mukemmel olduğuna îman ettiklerini ifĂ‚de icindir.
Bu durum, fitneler ve mĂ‚nevî tehlikeler karşısında gonullerin “mĂ‚rifetullĂ‚h” ile feyizlenmesinin ne kadar muhim olduğunu ortaya koymaktadır. Îman ve irfĂ‚nıyla DeccĂ‚l ’in karşısında yiğitce dik duran o mu ’minin hĂ‚li, Ă‚hir zaman fitneleri ve kıyĂ‚met alĂ‚metlerine dĂ‚ir Kur ’Ă‚n ve Sunnet bilgisinin bir mu ’mine ne kadar faydalı ve luzumlu olduğunu da acıkca ortaya koymaktadır.
Bu hadîs-i şerîf, DeccĂ‚l belĂ‚sının ortaya cıktıktan bir muddet sonra tamamen biteceğini gostermektedir. Dolayısıyla bu fitneyle imtihan edilecek mu ’minlerin vazifesi; îmanlarına daha sıkı sarılarak aslĂ‚ gevşememek ve korkuya kapılmadan DeccĂ‚l ’e karşı îman cesaretiyle direnmektir.
DECCAL ’İN OZELLİKLERİ Allah Resûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle buyurmuşlardır:
“Butun peygamberler, ummetlerini yalancı ve kor DeccĂ‚l ’in tehlikesine karşı uyarmışlardır. Şunu bilin ki, onun bir gozu kordur; ama sizin azîz ve celîl olan Rabbiniz tek gozlu değildir.
DeccĂ‚l ’in iki gozunun arasına kĂ‚fir (ke-fe-re) diye yazılmıştır.” (BuhĂ‚rî, Fiten 26, Tevhîd 17; Muslim, Fiten 101, 102)[10]
“…Onun bu gozu, uzum salkımından dışarı fırlamış uzum tanesi gibidir.” (BuhĂ‚rî, Fiten 26, Tevhîd 17; Muslim, ÎmĂ‚n, 274)[11]
Bu ve benzeri hadîs-i şerîflerde bildirildiği uzere DeccĂ‚l ’in bazı vasıflarını şoyle hulĂ‚sa edebiliriz:
1. DeccĂ‚l ’in iki gozu de sakattır. Sağ gozu, uzum salkımından dışarı fırlamış uzum tanesi gibi patlaktır. Sol gozu ise tamamen siliktir, ışığı sonmuştur, gormez.
DeccĂ‚l ’in mu ’minler tarafından rahatlıkla gorulebilecek, tanınabilecek ve hatırlanabilecek vasıflara sahip olarak yaratılması, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın mustesnĂ‚ bir lûtfudur. Fakat o cetin imtihanla karşılaştığında bu ilĂ‚hî lûtfun gereğini yerine getirebilmek, sarsılmaz bir îmĂ‚na sahip olan samimî mu ’minlerin kĂ‚rıdır.
2. DeccĂ‚l ’in iki gozunun arasına, onun yalancılığını gostermek uzere, “kĂ‚fir” veya “ke-fe-re” diye yazılmıştır. Her mu ’min, Arapca okumayı bilmese bile, kalbine doğacak bir ilham ile bu yazıyı anlayıp sezecektir. İlĂ‚hî rahmetten nasîbi olmayanlar ise okuma bilseler dahî bu yazıyı goremeyeceklerdir.
3. DeccĂ‚l ’in yanında, kendilerini imtihan ettiği kişilere mukĂ‚fat ve cezĂ‚ olarak vereceği Cennet ve Cehennem ’e benzeyen bir şey vardır. Fakat o yalancının Cennet dediği şey aslında Cehennem ’dir. Yani DeccĂ‚l ’in Cennet dediği yere giren kimse, ona inanmış, oyununa kanmış olduğu icin gorunuşte Cennet ’e, fakat gercekte Cehennem ’e girmiş olacaktır. Ona karşı cıktığı icin DeccĂ‚l ’in Cehennem ’ine atılan kimse de aslında Cennet ’e girmeyi hak etmiş olacaktır.
4. DeccĂ‚l ’in sacı kıvırcık olup yaşı da oldukca genctir.
5. İri cusseli, fakat kısa boyludur.[12]
6. DeccĂ‚l doğu tarafından, muhtemelen Horasan veya İsfahan ’dan yahut Şam ile Irak arasında bir yerden cıkacaktır.[13]
7. Allah TeĂ‚lĂ‚, Mekke ile Medîne ’yi meleklerle koruyacağı icin DeccĂ‚l bu iki mubĂ‚rek beldeye giremeyecektir.
8. DeccĂ‚l, kendisinden once cıkacak olan otuz kadar yalancı deccĂ‚l gibi once; “Ben AllĂ‚h ’ın elcisiyim.” diyecek,[14] sonra da ilĂ‚h olduğunu soyleyecektir.
9. DeccĂ‚l, zuhûr ettiği zamanda yaşayanlar icin ağır bir “îman imtihanı” olacağından, ona, yağmur yağdırma, yeşillikleri kurutma, yer altından defineleri cıkarma gibi buyuk imkĂ‚nlar verilecektir. DeccĂ‚l ’e verilen bu fevkalĂ‚de gucler, îmĂ‚nı zayıf kimseler icin buyuk bir tehlike teşkil edecektir.
10. DeccĂ‚l, Yahudî asıllı biri olduğu icin,[15] kendisine en cok ilgi gosterip destek verecek olanlar da yahudîler olacaktır.
11. DeccĂ‚l sadece bir kişiyi testereyle kesip ikiye bicecek, sonra onu diriltecek, buna rağmen o mu ’min kendisinin bir yalancı ve DeccĂ‚l olduğunu yuzune haykıracak, bu hĂ‚diseden sonra da DeccĂ‚l artık kimseyi oldurup diriltemeyecektir.
12. DeccĂ‚l ’i Hazret-i İsa AleyhisselĂ‚m oldurecek ve bu buyuk fitneye son verecektir.
DECCAL ’DEN KORUNMAK İCİN
DeccĂ‚l fitnesinden CenĂ‚b-ı Hakk ’a sığınmak, Peygamber Efendimiz ’in ummetine yaptığı muhim bir tavsiyedir. Nitekim, Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- şoyle buyurmuşlardır:
“Biriniz teşehhudu bitirdikten sonra şu duĂ‚yı okuyarak dort şeyden AllĂ‚h ’a sığınsın:
“AllĂ‚h ’ım! Cehennem azĂ‚bından, kabir azĂ‚bından, hayatın ve olumun iptilĂ‚larından ve DeccĂ‚l fitnesinin şerrinden Sana sığınırım!” (Muslim, MesĂ‚cid, 128)
Ayrıca Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz;
“Kehf Sûresi ’nin baş tarafından on Ă‚yet ezberleyen kimse DeccĂ‚l ’den korunur.” buyurmuştur. (Muslim, MusĂ‚firîn, 257; Ebû DĂ‚vûd, MelĂ‚him, 14)
Yine kaynaklarda, Kehf Sûresi ’nin sonundan on Ă‚yet okumanın tavsiye edildiği de kaydedilmektedir. Bu sûrenin baş tarafındaki ilk on Ă‚yette CenĂ‚b-ı Hakk ’ın zĂ‚tını ve sıfatlarını bilmekten soz edilmekte ve O ’nun AshĂ‚b-ı Kehf ’i zĂ‚lim Dakyanus ’un şerrinden koruduğu anlatılmaktadır. Muhtemelen bu alĂ‚ka sebebiyle, DeccĂ‚l ’i gorenlerin, bu sûrenin ilk on Ă‚yetini okumaları tavsiye edilmiştir.[16]
Hadîs-i şerîfte Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in;
“Sizin adınıza DeccĂ‚l ’den başka şeylerden daha cok korkuyorum...”[17] buyurmuş olması, esasen îmĂ‚nı kuvvetli kimseler icin DeccĂ‚l ’in buyuk bir tehlike teşkil etmeyeceğine işaret etmektedir.
Şu hĂ‚lde DeccĂ‚l fitnesinden korunabilmek icin takvĂ‚ ehli bir musluman olmak, ilmiyle amel eden ihlĂ‚slı Ă‚limler yetiştirmek, Kur ’Ă‚n ve Sunnet istikĂ‚metinde bir hayat yaşamak lĂ‚zımdır. Zira ancak boyle kimseler, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın lûtuf ve ihsĂ‚nı ile DeccĂ‚l denen hilekĂ‚rın karşısında yer alacaklar, ona mağlûp olmayacaklar ve neticede Cennet ’i hak edeceklerdir.
Şuphesiz ki DeccĂ‚l ’i tanımanın en şaşmaz olcusu “Kitap ve Sunnet”tir. Dînî bir iddia ile ortaya cıkan insanları dĂ‚imĂ‚ bu iki olcuyle mîzĂ‚n etmek gerekir.
Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in;
“…Eğer DeccĂ‚l ben aranızdan ayrıldıktan sonra cıkarsa, artık herkes kendini ona karşı savunup korumalıdır...”[18] buyurması da, her muslumanın dînini iyi bir şekilde oğrenmesi gerektiğini gostermektedir. İslĂ‚m ’ı iyice oğrenip yaşadıkları takdirde, DeccĂ‚l ’in buyuğu de kucukleri de muslumanları aldatamayacaktır.
Dipnotlar:
[1] Ayrıca bkz. Tirmizî, Fiten, 59; İbn-i MĂ‚ce, Fiten, 33.
[2] Ayrıca bkz. Ahmed ibn-i Hanbel, Musned, IV, 19-21.
[3] Tirmizî, Zuhd, 3; İbn-i MĂ‚ce, Fiten, 33.
[4] BuhĂ‚rî, Fiten, 25; Muslim, Fiten, 84.
[5] Burada şu hususu da belirtelim ki, kıyĂ‚met nasıl butun Dunya icin fevkalĂ‚de bir durumsa, kıyĂ‚metin habercileri olan alĂ‚metlerin de fevkalĂ‚de yanlarının bulunması gayet tabiîdir. Dolayısıyla kıyĂ‚mete yakın, bugunku tahayyul ve tasavvurların uzerinde olan birtakım hĂ‚diselerin meydana gelecek olmasına şaşırmamak gerekir. Nitekim bundan kırk-elli sene once tahmin bile edilemeyen şeylerin, ilim ve teknikteki hızlı ilerlemeyle bugun mumkun hĂ‚le gelmiş olduğu ortadadır. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde haber verilen kıyĂ‚met haberleri de vakti gelince mutlakĂ‚ gercekleşecektir. Zira CenĂ‚b-ı Hak icin hicbir gucluk yoktur.
[6] Ayrıca bkz. BuhĂ‚rî, FedĂ‚ilu ’l-Medîne 9, 26, 27, Tevhîd 31; İbn-i MĂ‚ce, Fiten, 33.
[7] Ayrıca bkz. Tirmizî, MenĂ‚kıb, 69; İbn-i MĂ‚ce, Fiten, 33.
[8] Hazret-i ÎsĂ‚ ’ya Mesîh denildiği gibi DeccĂ‚l ’e de Mesîh (Mesîhu ’d-DeccĂ‚l) denilmektedir. Mesîh, silmek mĂ‚nĂ‚sına gelen “mesh” kelimesinden turemiştir. DeccĂ‚l ’in bu isimle de anılması, kendisinden hayrın silinip alınması veya bir gozunun, hic yokmuş gibi tamamen silinmesi sebebiyledir. Zira DeccĂ‚l ’in yuzunun bir tarafı tamamen dumduz, dolayısıyla bir gozu kordur... (Bkz. BuhĂ‚rî, Ta ’bîr 11, 33) DeccĂ‚l ’e cok seyahat etmesi, mesafeleri silip supurmesi sebebiyle Mesîh dendiği de soylenmiştir.
Hazret-i ÎsĂ‚ ’ya “Mesîh” denilmesi ise, onun mubĂ‚rek elini hastalara surerek (meshederek) iyileştirmesi sebebiyledir. Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın bir Mesîh ’i diğer bir Mesîh ile yok etmesi ne kadar mĂ‚nidardır.
“Biz, hakkı bĂ‚tılın tepesine bindiririz de o, bĂ‚tılın işini bitirir…” (el-EnbiyĂ‚, 18) Ă‚yet-i kerîmesi, DeccĂ‚l ’in de aralarında bulunduğu butun bĂ‚tıl ehlinin Ă‚kıbetini dile getirmektedir.
[9] Ayrıca bkz. BuhĂ‚rî, Fiten 27.
[10] Ayrıca bkz. Ebû DĂ‚vûd, MelĂ‚him 14, Sunnet 25-26; Tirmizî, Fiten 56, 62; İbn-i MĂ‚ce, Fiten, 33.
[11] Ayrıca bkz. Tirmizî, Fiten, 60.
[12] Bkz. BuhĂ‚rî, Fiten, 26; Ebû DĂ‚vûd, MelĂ‚him, 14.
[13] Bkz. Muslim, Fiten, 110.
[14] Bkz. BuhĂ‚rî, Fiten, 25; Muslim, Fiten, 84.
[15] Bkz. Muslim, Fiten, 90.
[16] Bkz. Yaşar Kandemir, İsmail Lutfi Cakan, Raşit Kucuk, RiyĂ‚zu ’s-SĂ‚lihîn Tercume ve Şerhi, İstanbul: Kampanya Kitapları, 1434/2013, VII, 536-578.
[17] Hadîsin tam metni icin bkz. sf. 211-213.
[18] Hadîsin tam metni icin bkz. sf. 211-213.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları


İslam ve İhsan