
Vatan mudafaasından maksat, sadece sahip olunan toprakları korumak olmayıp, bunun arka planındaki esas gaye, o topraklar uzerinde yaşayan insanların dinini, canını, malını, ırz ve namusunu korumak ve milletin fertlerini hurriyet icinde yaşatmaktır.Osman radıyallahu anh 'den rivayet edildiğine gore, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
"Allah yolunda hudutta bir gun nobet tutmak, başka yerlerde bin gun nobet tutmaktan daha hayırlıdır." (Tirmizî, FezÂilu'l-cihÂd 26. Ayrıca bk. NesÂî, CihÂd 39 )
VATAN NOBETİ TUTMANIN FAZİLETİ Hadiste gecen ve hudutta nobet tutmak diye tercume ettiğimiz "ribÂt" kelimesinin ceşitli anlamları varsa da, bir cihad tabiri olarak bizim tercih ettiğimiz mÂna hepsini kapsayıcı bir ozellik taşır. RibÂt, Allah uğrunda savunma yapmak ve duşmanın hucumunu onlemek uzere bir yerde hazır vaziyette beklemektir. Muslumanları korumak maksadıyla muslumanlarla kÂfirler arasında oluşturulan muşterek hududa da aynı ad verilir.
İslÂm ulkesiyle gayr-ı muslimlerin yaşadığı bir ulkenin sınırındaki hudut karakollarına da ribÂt denilir. Buralarda nobet tutan mucahidler murÂbıt diye adlandırılır. Cihad icin at besleme ve hazır bulundurmaya ribÂt denildiğini de gormekteyiz. Nitekim Kur'an'da şoyle buyurulur: "Onlara karşı gucunuz yettiği kadar kuvvet ve cihad icin bağlanıp beslenen atlar hazırlayın. Bununla Allah'ın duşmanını, sizin duşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz Allah'ın bildiği duşman kimseleri korkutursunuz" [EnfÂl sûresi (8), 60].
İslÂm Âlimleri bu Âyetten hareketle her cağın ihtiyacı olan butun silÂhlara sahip olmanın, savaş arac ve gereclerini uretmenin ve hazır bulundurmanın muslumanların en temel gorevlerinden biri olduğunu belirtirler.
VATAN NOBETİ EN KUTSAL GOREVLERDEN BİRİDİR Bir ulke icin hudutlarının guvenliğini sağlamak her zaman buyuk onem taşır. Yeryuzunde istiklÂlini elde etmiş her milletin uzerinde yaşadığı bir coğrafya vardır. Bu coğrafya vatan diye adlandırılır. Vatan edinilen coğrafyanın kara, deniz ve hava sahaları o ulkenin egemenlik alanlarıdır. Bunlardan herhangi birine yapılacak tecavuz veya hududu ihlÂl hareketi savaş sebebi sayılır. Bu yuzden savaşlar cok kere ulkelerin hudutlarında cereyan eder. İşte bu hudutları beklemek ve oralarda nobet tutmak en kutsal gorevlerden biri olup, sulh zamanı da olsa askerlik vazifesi İslÂm nazarında cihad sayılır.
Bir ulkenin her yerinde yapılan askerlik gorevi aynı şekilde kabul edilmekle birlikte, bu askerlerin hepsinin gayesi vatanı duşmana karşı korumak olduğu icin, hudut nobeti one cıkarılmıştır. Ulkenin herhangi bir yerinde nobet tutan asker de, dış duşmanların icerideki uzantısı kabul edilen ic duşmanlara veya kendi vatanlarına ihanet eden hainlere ve capulculara karşı aynı şekilde kutsal bir gorevi yerine getirmektedir.
Vatan mudafaasından maksat, sadece sahip olunan toprakları korumak olmayıp, bunun arkaplanındaki esas gaye, o topraklar uzerinde yaşayan insanların dinini, canını, malını, ırz ve namusunu korumak ve milletin fertlerini hurriyet icinde yaşatmaktır. Bunu başaramayanlar devlet olma gucunu kaybederler. Cunku belirlenmiş hudutları olmayan hicbir devlet duşunulemez.
SINIRDA NOBET TUTAN ASKERLERİN ALLAH'IN İNDİNDEKİ DEĞERİ Devlet olmanın ilk şartı da herkesce kabul edilmiş sınırlara sahip olmaktır. Bu sınırları korumak ve devletini devam ettirebilmek icin her ulke her zaman yeterli sayıda askerî bir guce sahip olmak zorundadır. Musluman fertlerin herbiri kendilerini bu vazifeyle mukellef bilir ve cihadı en kutsal gorev kabul ederler. Kur'an'da cihada daima hazırlıklı olunması emredilir: "Ey inananlar! Sabredin, direnip duşmanınıza ustun gelin. Cihada hazırlıklı, uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki, başarıya eresiniz" [Âl-i İmrÂn sûresi (3) 200]. Halid İbni Velîd'in dediği gibi, yeryuzu cihaddan başka bir şeyle korunamaz.
İşte bu onemi ve fazileti sebebiyle, sınırda bir gece nobet beklemek, cennette bir kamcının işgal ettiği yer, Allah yolunda bir sabah ve akşam yuruyuşu, dunyadan ve dunyanın butun nimetlerinden daha hayırlı, daha ustun kabul edilmiştir. Peygamber Efendimiz bu hadisleriyle bize bir gerceği daha oğretmiş olmaktadır. O da, Âhiretteki en kısa zamanın ve en kucuk mekÂnın bile dunyadaki en uzun zaman ve en geniş mekÂndan daha hayırlı ve daha faziletli olduğudur. Bunları kazanma yollarının en başta gelenlerinden biri ise, Allah yolunda cihad etmektir.
MU'MİNİN DUNYADA ULAŞABİLECEĞİ EN YUKSEK MERTEBE Ozellikle hudutta nobet tutmak, diğer yerlerde nobet tutmaktan daha faziletlidir. Cunku orada hayÂtî tehlike daha cok olup, surekli uyanık ve dikkatli olma mecburiyeti vardır. Ayrıca her an duşmanla karşı karşıya gelme ve bir catışmaya girme ihtimÂli daha yuksektir. Bu sebeple hudut boylarında bir gun nobet tutmak, hudutlar dışındaki yerlerde bin gun nobet tutmaktan daha hayırlı ve faziletli kabul edilir.
Hatta DÂrimî'nin rivayetinde, Hz. Osman Resûl-i Ekrem Efendimiz'den duyduğu bir hadisi sahÂbîlerle kendisi arasında ayrılığa sebep olur endişesiyle once gizlemeyi tercih ettiğini fakat daha sonra bu fikrinden vaz gecerek nakletmeyi uygun gorduğunu soyler. Bu hadis, Efendimiz'den işittiği "Allah yolunda hudutta bir gun nobet beklemek, hudut dışındaki yerlerde bin yıl nobet tutmaktan daha hayırlıdır" (DÂrimî, CihÂd 32) sozudur. Gorulduğu gibi burada bin gun yerine bin yıl denilmiştir. Bunların her biri, hudut boylarında tutulan nobetin onemini ve ustunluk derecesini ortaya koyar, mu'minleri ulkelerini korumaya ve surekli cihad halinde bulunmaya teşvik eder.
Bir kimse askerlik gorevi yaparken vazife başında olurse, o şehid olarak Rabb'ine kavuşur. Şehidin amel defteri kapanmaz ve dunyada işlediği guzel ve hayırlı işlerin sevabı da kıyamete kadar devam eder. Şehid, kabirde meleklerin sorgulamalarından ve kabir azÂbından muaf tutulur. Sağlıklı bir îmana ve cihad şuuruna sahip olmak bunun yegÂne şartıdır. Bu sebeple butun hadislerde "Allah yolunda" kaydının yer aldığını gormekteyiz. İslÂm inancına gore şehitlik, bir mu'minin dunyada ulaşabileceği en yuksek mertebedir. İleride gelecek hadislerde bu konu uzerinde ayrıca durulacaktır.
HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ 1- Allah yolunda cihad en ustun, en faziletli, en hayırlı iş ve eylemdir.
2- Allah'ın hoşnutluğunu umarak hudut boylarında nobet tutmak, en faziletli cihad şekillerinden biridir.
3- Kur'an ve Sunnet'te Allah yolunda cihad daima teşvik edilmiştir.
4- Cennet'teki en kısa zaman ve en dar mekÂn, dunyadaki en uzun zaman ve en geniş mekÂndan daha ustun ve daha hayırlıdır.
5- Hudutta nobet tutan mucÂhid gorev başında iken olurse şehid olur ve amel defteri kıyamete kadar kapanmaz; cennette rızkı devam eder, kabir sorgusundan ve kabir azÂbından kurtulur.
6- Cihaddan elde edilen sevap, nafile oruc ve namazdan elde edilen sevaptan kat kat ustundur. Cunku cihadda devletin hudutları icinde yaşayan butun fertlerin dinini, vatanını, canını, malını, ırz ve namusunu korumak vardır. Namaz ve orucun sevabı ise ferdin kendine mahsustur.
7- Duşmanla savaşın ve cihadın her ceşidinin sadece Allah yolunda ve Allah rızası icin yapılması, sahih bir niyet ve tam bir ihlasa sahip olunması gerekir.
Kaynak: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan