Allah ’ın 99 ismi ve anlamı nedir? EsmÂ-i Husn olarak da bilinen Allah ’ın en guzel isimleri nelerdir? Allah ’ın 99 ismi ve anlamı sırasıyla.En guzel isimler tamlaması, Allah ’ın butun isimleri icin kullanılan bir terimdir. Bunlara “esmÂ-i ilÂhiye” de denir.
Kur ’an-ı Kerim ’de şoyle buyurulur: “En guzel isimler Allah ’ındır. O halde O ’na bu isimlerle du edin.” [1] “En guzel isimler O ’nundur. Goklerde ve yerde olanlar O ’nun şanını yuceltmektedirler. O mutlak ustundur, tam hukum ve hikmet sahibidir.” [2]
Allah ’ın isimlerinin cok olması, bu isimlerin sahibinin birden cok olmasını gerektirmez. “De ki: İster Allah deyin, ister rahmÂn deyin, hangisini deseniz olur.” [3]
Hz. Peygamber bir hadislerinde, Allah TeÂl ’nın 99 isminin bulunduğunu, bu isimlere inanan ve inancı doğrultusunda yaşayan kişinin cennete gireceğini bildirmiştir.[4] CenÂb-ı Hakk ’a, bu isimlerle hitab ederek dua edilmesi, duanın kabulune sebep olur. Ancak ilÂhî isimler 99 ’dan ibaret de değildir. Bunlar CenÂb-ı Hakk ’ın en meşhur isimleridir.
ALLAH ’IN 99 İSMİ VE ANLAMI Tirmizî ve İbn MÂce ’nin rivÂyet ettikleri bir hadiste bu 99 isim tek tek sayılmıştır.[5] Bu isimler şunlardır:
1. Allah, 2. Rabb, 3. RahmÂn (esirgeyen), 4. Rahim (bağışlayan), 5. Melik (buyrukları tutulan), 6. Kuddûs (eksikliklerden arınmış) 7. SelÂm (esenliğe cıkaran) 8. Mu ’min (guven veren), 9. Muheymin (hukmu altına alan), 10.Azîz (mutlak ustun), 11. CebbÂr (zorla boyun eğdiren), 12. Mutekebbir (yegÂne buyuk), 13. HÂlik (yaratıcı), 14. BÂrî (eksiksiz yaratan), 15. Musavvir (her şeye şekil veren), 16. GaffÂr (cok bağışlayan), 17. KahhÂr (isyankÂrları kahreden), 18. VehhÂb (karşılıksız veren), 19. RezzÂk (cok rızık veren), 20. FettÂh (hayır kapılarını acan), 21. Alîm (her şeyi bilen), 22. KÂbız (ruhları alan), 23. BÂsıt (rızkı genişleten), 24. HÂfid (kufur ehlini alcaltan), 25. RÂfi ’ (mu ’minleri yukselten), 26. Muiz (yucelten, azîz kılan), 27. Muzill (değersiz kılan), 28. Semî ’ (her şeyi işiten), 29. Basîr (her şeyi goren), 30. Hakem (hukmeden, iyiyi kotuden ayırt eden), 31. Adl (adaletli), 32. Latîf (kullarına lutfeden), 33. Habîr (her şeyden haberli olan), 34. Halîm (yumuşaklık sahibi), 35. Azîm (azametli olan), 36. Gafûr (cok bağışlayıcı), 37. Şekûr (az amele bile cok ecir veren), 38. Âlî (yuce, yuceltici), 39. Kebîr (buyuk), 40. HÂfız (koruyucu), 41. Muhît (kuşatan), 42. Hasîb (hesaba ceken), 43. Celîl (yucelik sıfatları bulunan), 44. Kerîm(cok comert, bağışlayan, gunahın yerini sevapla dolduracak kadar bağışı bol) 45. Rakîb (gozeten), 46. Mucîb (duaları kabul eden), 47. VÂsî (ilmi ve rahmeti geniş), 48. Hakîm (hikmet sahibi), 49. Vedûd (mu ’minleri seven), 50. Mecîd (şerefi yuksek), 51. BÂis(oldukten sonra dirilten ve peygamber gonderen), 52. Şehîd (her şeye tanık olan), 53. Hakk (gerceğin ta kendisi), 54. Vekîl (kulların işlerini yerine getiren) 55. Kavî (guclu), 56. Metîn (guclu, kuvvetli, sağlam), 57. Velî (mu ’minlerin dost ve yardımcısı), 58. Hamîd (ovguye lÂyık), 59. Muhsî (her şeyi sayan, bilen), 60. Mubdî (yoktan var eden), 61. Muîd (oldurup, yeniden dirilten), 62. Muhyî (hayat veren, dirilten), 63. Mumît (olduren), 64. Hayy (diri), 65. Kayyûm (her şeyi ayakta tutan), 66. VÂcid (istediğini istediği anda bulan), 67. VÂhid (şanı yuce ve keremi bol), 68. Samed (hicbir şeye muhtac olmayan), 69. Kadîr (kudret sahibi), 70. Muktedir (her şeye gucu yeten), 71. Mukaddim (istediğini one alan), 72. Muahhir (istediğini geri bırakan), 73. Evvel (başlangıcı olmayan), 74. Âhir (sonu olamayan), 75. ZÂhir (varlığı acık olan), 76. BÂtın (zat ve niteliği gizli olan), 77. VÂlî (sahip), 78. MuteÂlî (eksikliklerden yuce), 79. Berr (iyiliği cok olan), 80. TevvÂb (tevbeleri cok kabul eden), 81. Muntekim (isyancılardan intikam alan), 82. Afuv (affedici), 83. Raûf (şefkati cok olan), 84. MÂliku ’l-mulk (mulkun gercek sahibi), 85. Zu ’l-celÂli ve ’l-ikrÂm (ululuk ve ikram sahibi), 86. Muksit (adaletli), 87. CÂmi ’ (birbirine zıt şeyleri bir araya getirebilen), 88. Ganî (zengin, kimseye muhtac olmayan), 89. Muğnî,(dilediğini muhtac olmaktan cıkaran) 90. MÂcid (şanı yuce), 91. MÂni ’ (istediği şeylere engel olan), 92. DÂrr (dilediğini zarara sokan), 93. HÂdî (hidÂyete erdiren), 94. Bedî ’ (cok guzel yaratan), 95. BÂkî (varlığı surekli olan), 96. VÂris (mulkun gercek sahibi), 97. Reşîd (yol gosteren), 98. Sabûr (cok sabırlı), 99. NÂfi ’ (dilediğine fayda veren) [6]
İnsanda Allah fikri ve kutsal bir varlığa bağlanma meyli fıtrî ve doğuştandır. Nitekim Âdem (a.s) ’in birtakım isim ve bilgilerle mucehhez kılınması ve yeryuzunde Allah ’ın bir halifesi, yani yeryuzunde O ’nun adına hareket edecek bir temsilci olarak gonderilmesi bunu gosterir.[7]
Peşin hukumlerden arınmış ve objektif duşunme yeteneği kazanmış olan akıl, Allah ’ın varlığını kavramakta gucluk cekmez. Ozellikle yalnızlık ve felÂket anlarında ruhun derinliklerindeki bu duygu kendini gosterir.
Kur ’an-ı Kerim ’de buyuk bir sıkıntı, felÂket ve darlıkla karşılaşan kimsenin Allah ’a yonelişi şoyle tasvir edilir: “İnsana bir zarar dokunduğu zaman yan ustu yatarak veya oturarak yahut ayakta bize yalvarır. Fakat biz onun sıkıntısını giderdiğimiz zaman, sanki kendine dokunan bir zarardan dolayı bize hic yalvarmamış gibi, eski yoluna doner gider.” [8]
Deniz yolculuğunda karşılaşılan sıkıntılar da yolculara daima Allah ’ın varlığını hatırlatır. Ayetlerde bu durum şoyle ifade buyurulur: “Sizi karada ve denizde yuruten O ’dur. Gemide olduğunuz zamanı duşunun: Gemiler, yolcuları hoş bir ruzgÂrla alıp goturduğu ve yolcular bununla sevindikleri bir sırada, birden gemiye, şiddetli bir kasırga gelip de her yerden gelen dalgalar onları sardığı ve artık kendilerinin tamamen kuşatıldıklarını, (bir daha kurtulamayacaklarını) sandıkları zaman, dini yalnız Allah ’a hÂlis kılarak O ’na yalvarmaya başlarlar: “Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, şuphesiz şukredenlerden olacağız.” (derler). Fakat Allah onları selÂmete erdirince de bakarsın ki, yeryuzunde yine haksız yere taşkınlıklarda bulunuyorlar.” [9]
Goklerin ve yerin yaratılışı uzerinde duşunmek, bunların bir rastlantı sonucu var olamayacağını anlamak icin yeterlidir. Gok cisimlerinin dengeli hareketi, galaksilerin akla durgunluk veren buyukluğu ve ince hesaplarla uzaydaki seyirleri, sonsuz kudret sahibi Allah ’ın varlığını gosteren delillerdir. Dunyamızdan 1,3 milyon kat daha buyuk olan guneşin uzayda her metre kareye 167.400 beygir gucu kadar enerji yayması, bu enerjilerin ancak, iki milyonda birinin dunyamıza ulaşması, bu dev enerji kaynağının buyuk yıldızlar safına bile girmemesi, bize evrenin buyukluğu ve onu yaratanın yuceliği hakkında bir fikir vermektedir. Saniyede ucyuz bin kilometre hızla giden ışık uzerinde duşunduğumuzde, dunyamıza 150 milyon km. kadar uzaklıkta bulunan guneşin ışığı 7,5-8 dakikada dunyamıza ulaşırken, en yakın sayılan kutup yıldızı ışığının 40 yılda ulaşması ve dunya yaratılalıdan beri halen ışığı dunyamıza ulaşamamış uzaklıktaki yıldızların belirlenmiş olması, pozitif bilimin Allah ’a imanı guclendiren verilerindendir.
İnsan, yer ve goklerin yaratılışı uzerinde duşunmeye teşvik edilir. Âyetlerde şoyle buyurulur: “Onlara, gokleri ve yeri kimin yarattığını sorsan, şuphesiz; ‘Allah ’ derler. Sen de; ‘el-hamdu lillÂh (hamd, Allah ’a mahsustur) ’ de”.[10] “De ki goklerin ve yerin Rabbi kimdir? De ki: “Allah ’tır” [11]
“Ustlerindeki goğe bakmıyorlar mı? Onu, nasıl yapmış ve nasıl suslemişiz? Onda hicbir catlak yoktur. Ve yeri nasıl uzatmışız, tespit edici kazıklar atmışız ve orada gonul acan her turlu cifti bitirmişiz. Butun bunlar, Allah ’a yonelen her kul icin bir ibret ve oğuttur.” [12]
Diğer yandan butun delillerin ve yaratma zincirinin CenÂb-ı Hakk ’a bağlanıp, daha ilerisinin duşunulmemesi gerekir. “Allah butun varlıkları yarattı, fakat Allah ’ı kim yarattı?” gibi bir soru yersizdir. Cunku Allah TeÂl ezelîdir, başlangıcı yoktur, doğmamış ve yaratılmamıştır. Akıl, sonradan var olmuş şeylerin, bir var edene muhtac olduğunu ve bu zincirin Allah ’ta sona ermesi gerektiğini kabul ve ispat etmiştir. Şeytanın kendisine bu şekilde bir vesvese verdiğini soyleyen bir sahabiye Rasûlullah (s.a.s); “Ben Allah ’a iman ettim” demekle yetinmesini tavsiye etmiştir. [13]
Dipnotlar:
[1] A ’rÂf, 7/180. [2] Haşr, 52/24. [3] İsrÂ, 17/110. [4] BuhÂrî, DeavÂt, 68, Tevhîd, 12; Muslim, Zikr, 2; Tirmizî, DeavÂt, 82. [5] Tirmizî, DeavÂt, 82; İbn MÂce, DuÂ, 10. [6] Bu isimlerden 16 kadarı, Haşr sûresi 59/23-24 ’te yer almıştır. Diğerleri icin bk. Muhammad Fuad Abdulbaki, Mu ’cemu ’l-Mufehres li ElfÂzı ’l-Kur ’Âni ’l-Kerim, ilgili maddeler. [7] Bakara, 2/30-33. [8] Yûnus, 10/12. [9] Yûnus, 10/22, 23. [10] Lokman, 31/25. [11] Yûnus, 10/6. [12] KÂf, 50/6-8. [13] Sahîh-i Muslim, Terc, A. Davudoğlu, İstanbul 1973, I, 483; Şerafettin Golcuk, İslÂm Akaidi, Konya 1983, s. 81.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Donduren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları


İslam ve İhsan
ALLAH ’IN 99 İSMİ (ESMAUL HUSNA)