ÎmÂnın altı esasından biri olan kelime-i şehÂdetin dort isbatı.
1. İsbÂt-ı zÂtullÂh (AllÂh ’ın zÂtının varlığının isbÂtı)

2. İsbÂt-ı sıfÂtullÂh (AllÂh ’ın sıfatlarının isbÂtı)

3. İsbÂt-ı ef ’ÂlullÂh (AllÂh ’ın fiillerinin isbÂtı)

4. İsbÂt-ı sıdk-ı RasûlullÂh (Haber verdiği her husûsta AllÂh Rasûlu ’nun doğruluğunun isbÂtı)

Bu bakımdan kelime-i şehÂdet kısaca “Âmentu” dediğimiz îmÂnın altı şartının bir muhru gibidir. Nitekim Âmentu ’de îmÂnın altı esasının ardından onceki ve sonraki ifadelere işareten “hakkun/haktır” kelimesiyle başlayan şehÂdet, icmÂlen îmÂnın butununu ihtiv eder. Bunlara hulÂsaten temas edecek olursak, şoyledir:

“AllÂh ’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, Âhiret gunune, kadere ve hayrın ve şerrin AllÂh ’tan olduğuna îmÂn ettim. Haktır. ŞehÂdet ederim ki AllÂh ’tan başka ilÂh yoktur. Yine şehÂdet ederim ki, Muhammed -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- O ’nun kulu ve rasûludur.”

MUSLUMAN OLMANIN ESASLARI
Bir kul, İslÂm ’ın beş temel esası ile muslim, yÂni Musluman olur. ÎmÂnın altı şartı ile de mu ’min olmak hususiyeti gercekleşir.

Dolayısıyla bir insanın sadece mucerred bir şekilde “inandım” demiş olması, gercek mÂnÂda muslim ve mu ’min olması icin yetmez. Gerci îmÂn, AllÂh ’ın varlığını ve Hazret-i Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in nubuvvetini kalb ile tasdîk ve dil ile ikrÂr şeklinde hulÂsa edilmekte ise de bu inanışta sağlam bir vukûfiyet ve doğru bir istikÂmet gerekir. Kısaca îmÂn, İslÂm nazarında tam ve mukemmel sayılıp sahibini selÂmete cıkarabilecek bir olgunlukta olmalıdır. Bu ise evvelemirde AllÂh ’ın sıfatları husûsunda yanlış bir iddi sahibi olmamayı gerektirir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İslam İman İbadet, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan