DuÂ; rahmet kapılarının anahtarı, mu ’minin silÂhı, dînin direği, goklerin ve yeryuzunun nûrudur. Kime du kapıları acılmışsa, ona hayır, hikmet ve rahmet kapıları acılmış demektir.DuÂ, kulluğun ve ibÂdet hayÂtının ozu mevkiindedir. Zîr AllÂh ’ın en cok hoşnut olduğu şeylerden biri de, kulunun, acziyetini idrÂk ederek el acıp hÂlini Rabbine arz etmesi, du ve ilticÂda bulunmasıdır. Bu yuzdendir ki AllÂh TeÂlÂ, duÂya tenezzul etmeyip kendisinden bir şey istemeyen kimseyi azÂba uğratır.

Nitekim Âyet-i kerîmede buyrulur:

“(Ey Rasûlum!) De ki: Eğer sizin kulluk ve yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!..” (el-FurkÂn, 77)

DuÂ; rahmet kapılarının anahtarı, mu ’minin silÂhı, dînin direği, goklerin ve yeryuzunun nûrudur. Kime du kapıları acılmışsa, ona hayır, hikmet ve rahmet kapıları acılmış demektir. Sıkıntı ve darlık zamanında duÂsının kabûl olmasını isteyen kimse, bolluk ve rahatlık zamanında da duÂyı bol yapmalıdır. Buyuk ruhlar, hayatlarını dÂim du hÂlinde yaşayanlardır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları

PEYGAMBERLERİN YAPTIĞI DUALAR

https://www.islamveihsan.com/peygamberlerin-yaptigi-dualar.html
İslam ve İhsan