Zaman dilimini ifade eden gun, onemine binaen Kur ’an-ı Kerim ’de yuzlerce defa zikredilmiştir. Belirtilen gunler icinde dunyaya ait olanlar olmakla beraber genellikle gundem; ceza gunu, ahiret gunu, kıyamet gunu, diriliş gunu, haşr gunu, fasıl gunu gibi tanımlarla ahirete muteallik gunler kastedilmektedir.Dunya hayatında da insan icin onemli gunler vardır. Doğum gunu, olum gunu, kavuşma gunu, ayrılma gunu, kazanma gunu, kaybetme gunu gibi. İyi gunler hatırlandıkca insana mutluluk, kotu gunler hatırlandıkca uzuntu verir. Fakat dunyanın sevinci de uzuntusu de gecicidir. Kalıcı olan kazanc ve kayıp, sevinc ve uzuntu ahirete mutealliktir. Oyle ise kalıcı olan kazanc elde etmek, kalıcı olan zarardan kurtulmak icin butun gayreti ahiret istikametine yonlendirmek gerek. Dunyaya yonelik gayretlerin de ahirete muteallik meyveleri olmalıdır.

BUYUK GUNU CİDDİYE ALIN!

Ahirete inanan herkesin Kur ’an ifadesiyle o “buyuk gun”u ciddiye alması gerekir. Zira o gun, insanların hesap vermek icin Rablerinin huzuruna cıkacakları gundur. (K. Kerim, Mutaffifin: 6) “O gun en buyuk duruşma gunudur.” Hz. Peygamber (s.a.v.) bu duruşma anını şoyle belirtiyor: “Hic bir kul, kıyamet gununde, omrunu nerede tukettiğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, vucudunu nerede yıprattığından sorulmadıkca bulunduğu yerden kıpırdayamaz.” (Tirmizi, Kıyamet, 1) O gun, her şeyin ortaya dokuleceği gundur. Hic kimsenin haksızlığa uğramayacağı, herkesin hakettiğini tam olarak elde edeceği gundur.

“Kim zerre kadar bir iyilik yapmışsa onun mukafatını gorur. Kim de zerre kadar kotuluk yapmışsa onun karşılığını gorur.” (Zilzal, 7-8)

AKILLI İNSAN O BUYUK GUN İCİN HAZIRLIK YAPAR

Akıllı insan o buyuk gun icin hazırlık yapar, o gun kaybetmekten, rezil olmaktan korkar, daimi bir hassasiyet uzere olur. “Ve oyle bir gunden korkun ki, o gun hic kimse kimsenin adına hic birşey odeyemez, kimseden şefaat kabul edilmez ve kimseden fidye alınmaz onlara yardım da edilmez” (Bakara, 48) “Eğer yeryuzunde bulunan şeylerin hepsi ve onunla beraber bir misli daha zalimlerin olsa kıyamet gunu azabın kotuluğunden kurtulmak icin hepsini fidye olarak verirlerdi. Cunku o gun kendileri icin hic hesaba katmadıkları şeyler ortaya cıkar.” (Zumer, 47)

Dunyada işlenen her şeyin tam olarak karşılığının goruleceği o gun mutlak hakimi Cenab-ı Haktır.

“O gun kimse kimseye hic bir yardımda bulunamayacaktır. O gunu emir ve hukum yalnız Allah ’a aittir.” (İnfitar, 19) O gun pişmanlık, ozur, temenni, rica hic bir şey işe yaramayacaktır. Para, pul, makam, şohret, guc, kuvvet devre dışı kalacaktır. Tertemiz bir fıtrat, saf bir iman, selim bir kalp ancak fayda verecektir. “O gun mal da, cocuklar da fayda sağlamaz. Ancak Allah ’a tertemiz bir kalple gelen fayda gorur.” (Şuara, 88-89)

O gun hic birşeyi gizleyip saklamak da mumkun değildir. Yer yuzu, uzerinde işlenen her şeye şahitlik eder. İnsanın organları da kendi aleyhine şahitlikte bulunur. “O gun biz onların ağızlarını muhurleriz. Kazandıkları şeyleri bize elleri soyler, ayakları da şahitlik eder.” (Yasin, 65) O gun, bebekleri bile ak saclı ihtiyar haline getirecek dehşetli bir gundur. O gun bu hale duşmemek icin bebekler gibi sorumsuz değil, yaşlılar gibi sorumlu ve hassas davranmak gerekir.

Buraya kadar ifade ettiklerimiz o gunun cok zor bir gun olduğuna dair Kur ’an ve sunnetten yaptığımız bir kısım nakillerdi. O gunun kÂfir, zalim ve mucrimler icin daha nice felaketler ihtiva ettiğine dair daha başka naslar da vardır. Fakat bu zorluk ve felaketlerin bizzat gunun kendisinden değil, yapılan kotu amellerin neticelerinden kaynaklandığını bilmemiz gerekir. Zira aynı gun muminler, amel-i salih sahipleri icin felaket değil, bilakis saadet sebebi olacağı yine ilahi naslarla ifade edilmektedir.

O GUN GULEN SEVİNEN YUZLER VARDIR

“O gun pırıl pırıl parlayan, gulen, sevinen yuzler vardır.” (Abese, 38-39) “O gun bazı yuzler ağaracak, bazı yuzlerde kararacaktır. Yuzleri kararanlara: İmanınızdan sonra inkar mı ettiniz? Oyleyse inkarınızdan dolayı tadın azabı, denecektir. Yuzleri ağaranlar ise Allah ’ın rahmeti icindedirler. Orada ebedi olarak kalacaklardır.” (Al-i İmran, 106-107) “O gun Rablerine bakan ve ışıl ışıl parlayan yuzler vardır.” (Kıyame, 22-23)

Butun mesele o felaket gununu saadet gunune cevirebilmektir. Bu da Allah ’a isyanı bırakıp O ’na itaate yonelmekle mumkundur. “Deki: Ben Rabbime isyan edersem buyuk gunun azabından korkarım. Her kim o gunde azapdan geri cevrilirse, Allah ona rahmet etmiş olur. Bu, apacık bir kurtuluştur.” (En ’Âm, 15-16)

O gunu ciddiye almak akıllı olmanın gereğidir. En ufak bir tehlikeye karşı tedbir alanlar ebedi felaket karşısında lakayt kalamazlar. Hz. Omer “Rabbinin azabı mutlaka gercekleşecektir. Onu geri cevirecek hic bir şey yoktur.” (Tur, 7-8) ayetini okuduğunda bayılmıştır.

Mahkemede aslolan adalettir. Rahmet de asıl olmakla beraber haksıza karşı gosterilen rahmet haklının aleyhine tecelli edecek şekilde cereyan etmelidir. Cenab-ı Hak iyiliklerin karşılığını zayi etmez. Fakat kotuluklerin cezasını hafifletebilir veya tamamen ortadan kaldırabilir. Onun adlinde de rahmetinde de hikmet vardır. Kullara karşı sadece adeletle muamele edecek olsa hic kimse o gunun sıkıntılarından kurtulamaz. Bizim icin O ’nun rahmetine sığınmaktan başka care yok. Bununla beraber MevlÂnın rahmetini celbedecek amelleri de mumkun mertebe yerine getirmek gerekir ki, O ’ndan yardım istemeye yuzunuz olsun. Her daim okuduğumuz fatiha suresinde “Ancak Sana ibadet eder ve ancak Senden yardım dileriz.” diyoruz. Demekki once kulluk yapacağız, sonra yardım isteyeceğiz. Hic olmazsa mizanın sevap kefesi gunah kefesinden ağır gelmelidir. “Sevap tartısı ağır gelen kimse, razı olacağı bir hayat icindedir. Ama sevap tartısı hafif gelen kimseye gelince onun gideceği yer bir cehennem cukurudur.” (KÂria, 6-9)

Bazı mufessirlere gore en son nazil olan ayet şudur: “Allah ’a donduruleceğiniz ve sonra da haksızlığa uğramadan herkese kazandığının tam olarak odeneceği gunden korkun.” (Bakara, 28) Son ayette o gune yani hesap gunune vurgu yapıldığına gore butun soz ve davranışlarımızı o gunu nazar-ı dikkate alarak ayarlamalıyız.

O gun uzak değildir. Kur ’an Kerimde o gun “yarın” olarak ifade edilmektedir. “Ey iman edenler! Allah ’tan korkun ve herkes yarın (hesap gunu) icin ne hazırlayıp gonderdiğine baksın.” (Haşr, 18)

Dunyadaki bir gunun hesabını iyiden iyiye yapanlar asıl buyuk ve onemli gunun hesabını unuturlarsa bu korkunc bir gaflet demektir. O gunden gafil olanları yuce Mevla şoyle tehdit etmektedir: “Sizin bu gununuze kavuşmayı unuttuğunuz gibi bugun biz de sizi unutacağız.” (Casiye, 34) Mevl icin elbette unutmak soz konusu değildir. Maksat bu gafilleri gormezden gelmeyi, onlara rahmet nazarıyla bakmamasıdır. MevlÂnın onemsemediği kimse gercekten de onemsizdir. Butun mesele Mevlanın razı olduğu ve değer verdiği kimselerden olabilmektir. Bu da MevlÂya ve hesap gunune onem vermekle mumkundur.

Kaynak: Ali Rıza Temel , Altınoluk Dergisi, 2011 - Ekim, Sayı: 308, Sayfa: 010

KIYAMET GUNU HAŞR NASIL OLACAK?
İslam ve İhsan