Havz ne demektir? Havz-ı Kevser nasıl bir yerdir, ozelliği nedir? Havz-ı Kevser ile ilgili hadisler.Kabirlerinden susuz bir vaziyette cıkacak olan insanların, susuzluklarını giderebilmek icin canhıraş bir şekilde, Mahşer meydanında bulunan Havz ’a koşacakları haber verilmektedir. LÂkin oraya herkes varamayacaktır.
Nitekim bir hadîs-i şerîfte, dunyada iken îman nîmetinden yuz cevirip bÂtıl yollara sapan kimselerin, Havz ’ın suyunu icmekten men edilecekleri şoyle haber verilmektedir:
Resûlullah sallÂllÂhu aleyhi ve sellem Efendimiz bir gun kabristana gittiler ve:
“SelÂm size ey mu ’minler diyarının sÂkinleri! İnşÃ‚allah bir gun Biz de sizin yanınıza geleceğiz.” (diyerek orada medfun bulunan kabir ehlini selÂmladılar. Ardından da
“–Kardeşlerimizi gormemizi cok isterdim!” buyurdular. AshÂb-ı kirÂm şaşkınlıkla:
“–Biz Siz ’in kardeşleriniz değil miyiz, y RasûlÂllah?” diye sordular. Resûl-i Ekrem sallÂllÂhu aleyhi ve sellem Efendimiz:
“–Sizler benim ashÂbımsınız, kardeşlerimiz ise henuz gelmemiş olanlardır.” buyurdular. Bunun uzerine ashÂb-ı kirÂm:
“–Ummetinizden henuz gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksınız, ey AllÂh ’ın Rasûlu?” diye sordular. Rasûlullah sallÂllÂhu aleyhi ve sellem Efendimiz de onlara:
“–Bir adamın alnı ve ayakları beyaz olan bir atı olduğunu duşunun. O adam bu atını, hepsi de simsiyah olan bir at surusu icinde tanıyamaz mı?” diye sordular. SahÂbe-i kirÂm:
“–Evet, tanır ey AllÂh ’ın Resûlu!” cevÂbını verdiler. Bunun uzerine Resûlullah sallÂllÂhu aleyhi ve sellem Efendimiz şoyle buyurdular:
“–İşte kardeşlerimiz de abdestten dolayı yuzleri nurlu, el ve ayakları parlak olarak geleceklerdir. Ben, onceden gidip Havz ’ımın başında ikram etmek icin onları bekleyeceğim.
Dikkat edin! Birtakım kimseler, yabancı devenin suruden kovulup uzaklaştırıldığı gibi, benim Havz ’ımdan kovulacaklardır. Ben onlara; «Buraya gelin!» diye nid edeceğim. Bana:
«–Onlar Sen ’den sonra hÂllerini değiştirdiler, (Sen ’in Sunnet ’ini terk edip başka yollara saptılar!)» denilecek.[1] Bunun uzerine ben de:
«–Uzak olsunlar, uzak olsunlar!» diyeceğim.” (Muslim, TahÂret 39, FedÂil 26)[2]
Havz ’ın suyundan sadece oraya vÂsıl olabilenler icecektir. Havz ’dan icemeyenler ise, Sırat ’tan da gecemeyecek olanlardır.
BU SUDAN İCEN BİR DAHA SUSAMAZ! Peygamber sallÂllÂhu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde Havz ’ını şoyle tÂrif buyurmuştur:
“Benim havzım, bir aylık yuruyuş mesafesi kadar buyuktur. Suyu sutten daha beyaz, kokusu miskten daha hoştur. Bardakları da semÂnın yıldızları gibi coktur. Kim on­dan icerse, bir daha ebediyyen susamaz.” (BuhÂrî, Rikāk, 53; Muslim, FedÂil, 27)
Dolayısıyla Havz ’dan icemeyen ise ebediyyen suya kanamayacak, dÂim susuzluk cekecektir.
RivÂyete gore Havz ’ın yanına ilk varacak olan Resûlullah sallÂllÂhu aleyhi ve sellem Efendimiz ’dir. Herkesten evvel oraya varıp ummetine ikram etmek icin hazırlanacaktır.[3] Havz ’a ilk gelecek insanlar ise MuhÂcirlerin fakirleridir. Yine Resûlullah sallÂllÂhu aleyhi ve sellem Efendimiz şoyle buyurmuşlardır:
“(KıyÂmet gunu) her peygamberin bir havzı vardır ve onlar kimin havzına daha fazla kişi geliyor diye birbirlerine karşı iftihar edip sevinirler. Ben, havzına en fazla kişi gelen peygamber olmayı umid ediyorum!” (Tirmizî, KıyÂmet, 14/2443)
Bizler de Âlemler SultÂnı sallÂllÂhu aleyhi ve sellem Efendimiz ’in bu umîdini boşa cıkarmamak icin, O ’nun Sunnet-i Seniyye ’sine tam bir ittib hassÂsiyeti icinde olmalıyız. Ayrıca en yakınlarımızdan başlayarak cevremizdekileri de bu istikÂmette yaşatabilmeye gayret etmeliyiz.
Dipnotlar:
[1] Bunların, Allah Rasûlu sallÂllÂhu aleyhi ve sellem Efendimiz ’e beyʻat ettikten sonra dinden donen az sayıdaki bedbaht bedevîler olduğu soylenir. Nitekim diğer bir hadîs-i şerîfte Efendimiz sallÂllÂhu aleyhi ve sellem şoyle buyurmuşlardır: “…Bana şoyle denir: «‒Sen onlardan ayrılınca topukları uzere gerisin geri donduler ve o gunden beri bu irtidatları uzere devam ettiler!».” (Muslim, Cennet, 58) Havz ’a varamayacak olan insanlarla alÂkalı muhtelif goruşler de vardır. Bunları şoyle sıralamak mumkundur:
MunÂfıklar ve murtedler. Efendimiz sallÂllÂhu aleyhi ve sellem ’in zamanında yaşayıp da O ’nun vefÂtından sonra irtidÂd edenler, yani dinden cıkanlar. Buyuk gunah işleyenler. Yanlış îtikÂdî mezheplere uyanlar ve bid ’at ehli kimseler. (Suyûtî, ed-DîbÂc al Sahîhi Muslim ibn-i HaccÂc, DÂru İbn-i AffÂn, 1416, II, 34) Âsîler. Yani İslÂm ’dan değil de istikÂmetten donenler, sÂlih amelleri terk edip kotu işler yapanlar. (Nevevî, Şerhu Sahîhi Muslim, XV, 64) [2] Ayrıca bkz. NesÂî, TahÂret, 110/150; İbn-i MÂce, Zuhd, 36; Muvatta, TahÂret, 28; Ahmed, II, 300, 408. [3] Muslim, FedÂil, 25-45; Tirmizî, KıyÂmet, 15/2444; İbn-i MÂce, Zuhd, 36; Ahmed, V, 275; Heysemî, X, 360-367. Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
KEVSER HAVUZUNDA KİMLER TOPLANACAKTIR?