Bilgisayarın işletim sistemi her acıldığında ‘MERHABA HOŞ GELDİNİZ’ diyor. Canlı bir varlık olmamasına rağmen onun bizi her gorduğunde merhaba demesi hoşumuza gidiyor. Oysa anahtarı olmasına karşın kac kişi bir ‘hoş geldin’ cumlesini duyabilmek icin zile basıyordur. Ne zormuş bu ’hoş geldin’ i duymak. Televizyondaki dizilerden bir sahne kacırılmasın diye kapıdaki selamlaşma anı kacırılıyor.
Bu kısa ama onemli cumleyi soylememizi engelleyen ya televizyon oluyor ya da bilgisayara. Her ikisi de bize teknolojinin armağanı. Teknoloji dediğimiz şey ise insanoğlunun bilincli ve istekli cabasının sonucu. Bunlar dış dunya ile iletişim sağlamamızı kolaylaştırıyorlar bir bakıma. Evet oyle de bir bakıma da bizleri yalnızlığa, ice cekilmeye itmiyorlar mı? Cocuklarımızın derslerini gereğince calışmalarına engel olmuyorlar mı?
Cocuğumuz varsa sadece ona değil de eve bilgisayar alsak, boylelikle o da biz de kullanabilsek, evdeki catışmaları en aza indirebiliriz. Herkesin kendi kullanım saati olursa cocuğun derslerini yapması icin zamanı ayırmasına katkıda bulunabiliriz. Bunu yapmadığımız zaman cocuğumuzun cazip bilgisayar oyunlarından başını kaldırıp ta derse yonelmesi, dışarıya cıkıp arkadaşlarıyla konuşması, iletişimini guclendirmesi zor olacaktır.
Bir de bilgisayar virusleri, solucanları var yaşantımızı zorlaştıran. İşimizi bilgisayarla yapmak alışkanlığına ulaştığımız icin butun verilerimiz bilgisayarın hard diskinde. Her gun yedekleme de yapmıyoruz haliyle. Mail kutularımızdaki maillere zaman zaman gereksinim duymaktayız. Ama o da ne? Bilgisayarımız acılmıyor. Hastalıklı beyinlerin ya da bunu bir sektor olarak algılayan yine sağlıksız kuruluşların tehdidi altındayız. Zaman kazanacağız derken, zaman kaybetmeye başlıyor ve ruh sağlığımızı yitirme tehdidi altında kalıyoruz.
Acaba bilgisayarı yaşantımıza bu kadar fazla sokmakla yanlış mı yaptık? Bilgisayarı kullanacağız, işlerimiz kolaylaşacak derken bilgisayar mı bizi kullanmaya başladı? Bilgi işlemek, elektronik beyin derken acaba biraz da tembelliğe mi alıştık? Bilgisayarın gelişme ve yenilenme hızı bizim hızımızı aştığı icin onu yakalamakta zorluk cekmeye mi başladık?
Bilgisayar bir donem varlıklı olmanın, gucun simgesiydi belki. Nasıl siyah televizyonla başlayıp evlerimizde ikinci, ucuncu televizyonumuz olduysa evdeki bilgisayar sayımız artıyor mu yoksa. Masa ustu bilgisayarların yanı sıra taşınabilir bilgisayarımızla bilgilerimizi, programlarımızı istediğimiz odaya ya da şehire taşır mı olduk?
Bilgisayardan vazgecemeyeceğimiz ortada, ama onu yararlı bir calışanımız olarak kullanmayı becerebilsek bari. Yoksa bilgisayar verimliliğimizi duşurmeye başlayacak ve en buyuk zaman calıcımız olarak ortada durmaya devam edecek.
Sabah internetteki gazetelere şoyle bir gozatsak,
Sevdiğimiz koşe yazarlarının bize o gun iletmek istediği mesajları hızlıca okusak,
Arama motorlarını daha sık kullansak,
Daha sonra işimiz yarayacağını duşunduğumuz web sitesi adreslerini sık kullanılanlar listemize eklesek,
Belgelerimizi topladığımız klasorleri alt dizinler halinde tutarak bilgileri tasnif etsek,
Bilgileri kaydederek, CD ya da DVD ye yedekleme alışkanlığını edinsek,
CD lerin uzerine kalıcı murekkepli kalemimizle neyi icerdiğini ve tarihini eklemeyi unutmasak,
Bilgisayarı sadece oyun icin kullanmasak, oyun icin kendimize kısıtlı zaman ayırsak,
Virus ve solucan tarama programlarını duzenli olarak kullansak,
Bilgisayardan daha verimli yararlanmış oluruz.
Son soz: Bilgisayarın yararları da zararları da ortada. BİLGİSAYARI BİZ KULLANDIĞIMIZ SURECE YARARLI, BİLGİSAYAR BİZİ KULLANMAYA BAŞLADIĞI SURECE ZARARLIDIR.
Av. Ali Ulusoy
Bilgisayarlar Yaşantımıza Oylesine Girdi ki...
Sohbet Muhabbet0 Mesaj
●63 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sohbet Muhabbet
- Bilgisayarlar Yaşantımıza Oylesine Girdi ki...