
Mu ’minin mÂnevî seviyesi, AllÂh ’ın ve Resûlu ’nun emirlerine itaati nisbetindedir. ÎmÂnın kemÂlÂtı da bu itaattaki titizlik, hassÂsiyet, muhabbet ve aşk nisbetinde artar.AllÂh ’a ve Resûlu ’ne muhabbet ve itaatte mertebe kateden kimseler, iki cihanda da ilÂhî lutuflara mazhar olurlar. Âyet-i kerîmede buyrulur:
“Kim AllÂh ’a ve Resûlu ’ne itaat ederse, işte onlar, AllÂh ’ın kendilerine lutuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sÂlihlerle beraberdir. Bunlar ne guzel arkadaştır!” (en-NisÂ, 69)
ResûlullÂh -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- de şoyle haber vermiştir:
“Rabbiniz -azze ve celle- buyuruyor ki: «Eğer kullarım Bana îcÂb ettiği şekilde itaat etseler, Ben onlara yağmuru (dahî

AllÂh ’ın emirlerine itaati, muhabbet ve teslîmiyet ile îf ederek değişen şartlar karşısında rız hÂlini muhÂfaza edebilenlerin gonul Âlemleri, hikmet, hayır ve feyz mecrÂsı olur. Bunun zıddına, haramlardan ve şupheli şeylerden korunmayan kalb ve bedenler ise, baştanbaşa bir şer barınağı ve ahlÂksızlık yuvasına donuşur.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan