Bilinen bir gercektir ki, insan zamanla her şeye alışır ve dayanır. Zor ve onemli olan, bel ve musibetle ilk karşılaşıldığı anda ona dayanabilmektir. Bu sebeple istenmeyen hallerle ilk karşılaşma anlarında sabırlı davranmak, o Ânı geciştirmeye bakmak gerekmektedir.Enes İbni MÂlik radıyallahu anh ’den rivÂyet edildiğine gore Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, (cocuğunun) mezarı başında (bağıra-cağıra) ağlayan bir kadının yanından gecti.

Ona:

- “Allah ’dan kork ve sabret!” buyurdu.

Kadın:

- Cek git başımdan; zira benim başıma gelen felÂket, senin başına gelmemiştir, dedi.

Kadın Hz. Peygamber ’i tanıyamamıştı. Kendisine, onun Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem olduğunu soylediler. Bunu duyar duymaz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ’in kapısına koştu, orada kapıcılar yoktu. (Ozur beyÂn etmek uzere Hz. Peygamber ’e):

- Sizi tanıyamadım, dedi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de:

- “Sabır dediğin, felÂketle karşılaştığın ilk anda dayanmaktır” buyurdu. (BuhÂrî, CenÂiz 32, 43; AhkÂm 11; Muslim, CenÂiz l4-l5. Ayrıca bk. Ebû DÂvûd, CenÂiz 23; Tirmizî, CenÂiz 13; NesÂî, CenÂiz 22)

ALLAH'A KARŞI SAYGILI OLMAK VE SABRETMEK

Hadiste sozu edilen kadının ismi tesbit edilememiştir. Rivayetlerden anlaşıldığına gore bu kadın, kaybettiği cocuğuna ağlıyordu. Hem de bağıra-cağıra ağlıyordu. Bu durum, Hz. Peygamber ’in, kendisini Allah ’a karşı saygılı olmaya ve sabra davet etmesinden anlaşılmaktadır.

Zavallı kadın, o kendinden gecmiş hali ile, kiminle konuştuğuna bakmadan:

- “Cekil git, başımdan. Benim uğradığım felÂkete sen uğramış değilsin” diye oldukca sert cevap verdi.. Aksi halde Hz. Peygamber ’i tanımasına rağmen bir muslumanın boyle bir soz soyleyeceği duşunulemez. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem daha fazla ustelemeyip, yoluna devam etti. Zira tavsiyesini tekrar edecek olsaydı, muhtemelen kadın daha ağır ve aşırı sozler soyleyecekti. Bu ise kadını icinde bulunduğu sakıncalı halden cok daha buyuk ve tehlikeli bir duruma duşurecekti.

Kimliği acıklanmayan bir sahÂbî, kadının bu hareketinin bilgisizlikten kaynaklandığını duşunmuş olacak ki:

- Sana takv ve sabır tavsiye edenin kim olduğunu biliyor musun?” diye sordu. Kadın bilmediğini soyleyince, onun Hz. Peygamber olduğunu haber verdi. Uzuntuden kendini kaybetmiş olan kadın, beyninden vurulmuşa dondu. Cocuğunun acısını unutup, Hz. Peygamber ’den af dilemek icin yollara duştu.

Oyle anlaşılmaktadır ki, kadıncağız, Hz. Peygamber ’in kapısında birtakım nobetcilerin bulunacağını ve kendisinin belki de Peygamber ’e ulaşmaya imkÂn bulamayacağını duşunuyordu.

Bir rivayete gore kadın yemin ederek “Ben seni tanımamıştım” diye ozur beyan etmiştir. İki cihan guneşi ve buyuk eğitimci Peygamber Efendimiz, hemen oracıkta, gercek sabrın ne demek olduğunu ona ve dolayısıyla biz ummetine tarif etmiş, “Asıl sabır, bel ile ilk karşılaşma anında ona tahammul edebilmektir” buyurmuştur. Kadının kendisine karşı soylediği soz ve kaba davranışı uzerinde hic durmamıştır. Zira onemli olan, muslumanların gerceği oğrenmesidir.

MUSLUMANIN İMANDAKİ OLGUNLUĞU

Bilinen bir gercektir ki, insan zamanla her şeye alışır ve dayanır. Zor ve onemli olan, bel ve musibetle ilk karşılaşıldığı anda ona dayanabilmektir. İlk sadme Ânını geciştirdikten sonra felÂketin etkisi yavaş yavaş azalır. Fakat o anda boş bulunmak, Allah korusun, aklını kacırmaktan, intihara kadar uzanan cok buyuk ve acı sonuclara vesile olabilir. Bu sebeple istenmeyen hallerle ilk karşılaşma anlarında sabırlı davranmak, o Ânı geciştirmeye bakmak gerekmektedir.

Sabır, en cok olum olayı karşısında gereklidir. Muslumanın imandaki olgunluğu biraz da olum olaylarında gosterdiği sabırla olculur. Halkın, ozellikle de kadınların olene ağıtlar yakarak ağlamaları, sanıldığının aksine bir huner ve mÂrifet değildir. Asıl mÂrifet o acılı Ânı, kadere rız gostererek atlatmaktır. Boyle anlarda insanı bekleyen tehlike, hadisimizde de gorulduğu gibi, Peygamber ’i ve hatta Allah TeÂl ’yı red anlamına gelecek sozler sarfetmektir. Zira uzuntu anında insanın direnci kırık olduğu icin ağzından cıkan sozleri kontrol etmesi fevkalÂde guctur. Boylesi hallerde, olgun mu ’minler, “İnna lillÂh ve inn ileyhi rÂci ’ûn: Biz Allah ’tan geldik yine O ’na doneceğiz” diyerek teslimiyet gosterir ve sabrederler.

HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ

1. Peygamber Efendimiz, cevresiyle ilgilenir, emir bi ’l-ma ’rûf nehiy ani ’l-munker yapar, daima nÂzik ve yumuşak davranırdı.

2. Nasihat ve tavsiyelere gosterilecek tepkilere hazır olmak ve onlara goğus germek gerekir.

3. Oluye bağıra-cağıra, yaka-paca yırtarak ağlamak yasaklanmıştır.

4. Kabir ziyÂreti cÂizdir.

5. Kadınlar kabir ziyÂretinde bulunabilirler. Cunku Peygamber Efendimiz, bu hanımı, kabir başına gelmekten değil, bağıra cağıra ağlamaktan men etmiştir. Zaten kabir ziyÂreti, insanın, Âhireti hatırlayıp ibret alması ve dunyaya dalmaması icin bir vesiledir.

Kaynak: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan