Hayatı nasıl yaşamalıyız? Kur ’an-ı Kerim ’de insanın nasıl yaşaması gerektiğiyle ilgili ikazlar.İş, guzel bir kul olarak yaşamak ve guzel bir kul olarak can verebilmektir. Cunku CenÂb-ı Hakk ’ın arzu ettiği, Hazret-i Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in hayÂtından hisse alan, zarîf, derin, ince, rakîk ve hassas bir kul olabilmektir.
Rabbin; «Ne guzel kul!» iltifÂtına mazhar olabilmek, ancak Hakk ’a gonul verebilmenin sevdÂsına duşebilme netîcesindedir. Bu ilÂhî muhabbet ile rûhÂniyetin galebe hÂlinde olabilmesi; gonlun kirden-pastan temizlenebilmesi iledir ki, o gonulde Hak guneşinin nûru parlasın... Bu hÂlin netîcesinde de -inşÃ‚allÂh- aldığımız her nefes, son nefese hazırlık mÂhiyetinde olacaktır.
Diğer taraftan, butun mÂnevî kayıp ve zararlar, AllÂh ’ı unutmanın neticesindedir. Âyet-i kerîmede buyrulur:
“AllÂh ’ı unutan ve bu yuzden AllÂh ’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın! İşte onlar fÂsık olanlardır.” (el-Haşr, 19)
Hakîkaten, butun gunahlar, AllÂh ’ı unuttuğumuz zaman devreye girmeye başlar. Zîr bir kul, “AllÂh” derken ve olum gerceğinin farkında iken ibÂdet ve davranışlarına îtin gosterir, bir gonlu incitmemenin hassÂsiyeti icinde yaşar. YÂni hicbir kimseye ne dili ile ne de davranışları ile bir diken batıramaz... Bu nezÂketi Yûnus Emre Hazretleri ne guzel ifÂde eder:
Gonul Calab ’ın tahtı
Calab gonule baktı
İki cihan bedbahtı
Kim gonul yıkar ise
KUR'ÂN-I KERİM'DE YAPILAN İKAZLAR CenÂb-ı Hak, hayÂtımızın hazin bir Âkıbete dûcÂr olmaması icin nefeslerimizin ve kalb atışlarımızın ne şekilde olması gerektiğine dÂir Kur ’Ân-ı Kerîm ’de pek cok îkÂzlarda bulunur. Bu bakımdan butun mesele:
“Ey îmÂn edenler! AllÂh ’tan O ’na yaraşır şekilde korkun ve Musluman olarak can verin.” (Âl-i İmrÂn, 102) Âyet-i kerîmesinin muhtevÂsında yaşayabilmektir. Aksi takdirde şu fÂnî Âlemde omur uzun olmuş, kısa olmuş, hicbir şey ifÂde etmez. Netîcede butun omurler:
“(İnsanlar) kıyÂmeti gordukleri gun dunyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar...” (en-NÂziÂt, 46) ilÂhî beyÂnının tecellîsine muhataptır.
CUNEYD-İ BAĞDÂDİ HAZRETLERİ'NİN NASİHATİ Dolayısıyla butun yapacağımız, bir akşam vakti yahut bir kuşluk vakti kadar kulluk, ibÂdet ve tÂat... Bu hususta Cuneyd-i BağdÂdî Hazretleri ’nin şu nasihati ne buyuk bir îkÂzdır:
“Dunyanın bir saati, kıyÂmetin bin senesinden daha kıymetlidir. Zîr orada kurtuluşa kavuşturacak bir amel yapılamaz.”
İşte onumuzdeki her mevsim, her gun ve saat; bu kulluk, ibÂdet ve tÂat icin buyuk bir fırsattır. Bilhassa şu gunlerde îf edilen hac, başlı başına bir son nefes tÂlimidir. Hac ki, onun manzarası, bir mahşer sahnesi... Orada giyilen ihram, kefen iklîmi... Arafat, tevbe ve iltic mekÂnı... Şeytanı taşlama, dunyevî ve nefsÂnî bağlantılardan kopma netîcesinde icimizdeki nefsi ne nisbette taşlamamız gerektiğinin şuuruna varabilmek... NihÂyetinde anadan doğmuş bir bebek gibi gunahsız hÂle gelerek Hakk ’a vuslatı hatırlamak... Kısaca son nefese nasıl adım atmamız gerektiğinin kucuk bir provası... CenÂb-ı Hak, boyle bir haccı cumlemize ihsÂn buyursun!
YÂ Rabbi! Son nefesimizi CemÂl-i İlÂhî ’ne kavuşma aşk ve iştiyÂkıyla verebilmeye medÂr olacak feyizli bir omur yaşamayı cumlemize nasîb eyle. Âmîn!..
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan