İki goz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz.Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur:
“İki goz vardır ki, onlara cehennem ateşi değmez:
1- Allah icin ağlayan goz,
2- Allah yolunda nobet tutarak uyanık sabahlayan goz.” (Tirmizî, FedÂilu ’l-CihÂd, 12/1639)
Cehennemden ÂzÂd olmuş bu iki gozun en muhim hasletleri; haşyetullah, şefkat, merhamet, fedakÂrlık, hizmet ve gayrettir.
Samîmî gozyaşları ile Âlemi seyredenler icin o damlaların her biri, bağrında binbir okyanus sergileyen aynalar gibidir ki, her zerrede ilÂhî esrar ÂşikÂr ve ayÂndır. Nice okunamayan hikmet sayfaları onunla okunur. Zîr gozyaşı, kelimelerin taşıyamayacağı mÂnÂları yuklenen ve ifÂde edebilen bir lisandır ki, kul onunla, kendisinin bile hayÂl edemeyeceği şeyleri Rabbinden istemiş olur… Onun icin sevdÂlar gozyaşı pınarının başında tesellî bulur. Garipler onun kıyısında dinlenir.
ALLAH İCİN DOKULEN GOZYAŞININ DEĞERİ AllÂh icin gozlerden dokulen bir damlanın değerini şu kıssa ne guzel ifÂde eder:
Cuneyd-i Bağdadî -kuddise sirruh-, bir gun yolda giderken gokten meleklerin indiğini ve yerden bir şeyler kapıştıklarını gordu. Onlardan birine:
“–Kapıştığınız şey nedir?” diye sordu.
Melek cevap verdi:
“–Bir AllÂh dostu buradan gecerken iştiyakla bir «Ã‚h!..» cekti ve gozunden birkac damla yaş dokuldu. Bu vesîle ile CenÂb-ı Hakk ’ın rahmet ve mağfiretine nÂil olalım diye o damlaları kapışıyoruz.” [1]
İSLÂM'DA NOBET TUTMANIN FAZİLETİ MuhÂrebeler, coğu kere hudutlarda cereyan ettiği icin hudutları beklemek ve oralarda nobet tutmak en mukaddes vazîfelerden biri olup sulh zamanı da olsa askerlik vazîfesi İslÂm nazarında cihÂd sayılmıştır.
Nitekim bir başka hadîs-i şerîfte de şoyle buyrulur:
“AllÂh yolunda bir gun hudut nobeti tutmak, dunyÂdan ve duny uzerindeki her şeyden daha hayırlıdır.” (BuhÂrî, CihÂd, 6)
ALLAH YOLUNDA ASKERLİK YAPMANIN SEVABI Vatan mudÂfaasından maksat, sadece sÂhip olunan toprakları korumak değildir. Bundaki asıl gÂye, o topraklar uzerinde yaşayan insanların dînini, canını, malını, ırz ve namusunu korumak ve milletin fertlerini hurriyet icinde yaşatmaktır. Tabiî ki bu da bir vatan coğrafyası uzerinde mumkun olacağından, bu gÂye, vatan mudÂfaası olarak ifÂde edilmiştir.
Onun icin bir kimse askerlik vazîfesi yaparken vazîfe başında olurse, o şehîd olarak Rabbine kavuşur. Şehîdin amel defteri kapanmaz ve dunyÂda işlediği guzel ve hayırlı işlerin sevÂbı da kıyÂmete kadar devÂm eder. Şehid, kabirde meleklerin suallerinden ve kabir azÂbından muaf tutulur. Ancak bunda sıhhatli bir îmÂna ve cihÂd şuuruna sÂhip olmak zarûreti vardır. Bu sebeple butun hadîs-i şerîflerde “AllÂh yolunda” kaydı vardır. [2]
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Tarihte Yolculuk/Gonul Bahcesinden Son Nefes, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan