
SÂdık DÂn -rahmetullahi aleyh- tarafından neşredilen Altınoluk Sohbetleri'nin, Altınoluk Dergisi Ayın Sohbeti koşesinde yer alan "Tevekkul Nedir?" yazısı bizlere muhim ipucları veriyor. Tevekkulun, calışmayı terk edip bir koşeye cekilmek olmadığını belirten muellif, tedbir almanın, kalbin tevekkulune mani olmayacağını dile getiriyor.Tevekkul kelime koku itibariyle, vekîl kılma, başkasına havÂle etme, Allah -celle celÂluhû- ’ya guvenme, gucunun yetmediği yerde Allah -celle celÂluhû- ’dan bekleme anlamlarına gelir.
Cuneyd-i BağdÂdî kuddise sirruh buyurur:
– Tevekkul, ne kesb, yani kazanmakdır, ne de işi bırakıp boş oturmaktır. Tevekkul: Hak TeÂl ’nın vadine inanan kalbin, sukûn icinde yani, rızık endişesinden uzak bulunmasıdır. İbn Abbas radıyallahu anhdan, rivayete gore şoyle demiştir:
Yemenliler “Biz mutevekkil kimseleriz” diye, hic bir yol hazırlığı yapmadan yola cıkarlarmış. Yolda şundan bundan yardım ister hatta dilenirlermiş. Bunun uzerine Allah TeÂl ve Tekaddes Hazretleri:
“Kendinize azık edinin, şuphe yok ki azığın en iyisi Allah korkusudur” (Sûre-i Bakara, 197) Âyetini indirdi.
TEVEKKUL NEDİR? - VİDEO GECİMİNİ SAĞLAYAN KİŞİ ALLAH YOLUNDADIR Bir gun sabahın erken vaktinde gucu kuvveti yerinde olan bir genc, bir kısım işlerini gormek icin yola cıkmıştı. Onu goren, ashab-ı kiram “Keşke şu delikanlı gencliğini Allah yolunda harcasaydı” dediler. Bunlara karşı Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
– Oyle demeyin. Şayet o dilencilikten kurtulmak icin cıkmış ise Allah yolundadır. İhtiyar anne ve babasının gecimini temin etmek veya kucuk yavrularını beslemek icin cıkmış ise yine Allah yolundadır. Ancak boy gostermek (oğunmek) ve gosteriş yapmak icin calışıyorsa işte o zaman şeytan yolundadır. (İhya-ul-Ulûm, 2; 163)
Demek ki, farz namazını kılan ve CenÂb-ı Hakk ’ın diğer emirlerini yerine getiren kimsenin rızık yolunda attığı her adım ibÂdet sayılır. Tabii ki hadis-i şerifte belirtildiği gibi, bu kalbin taşıdığı niyetle alakalıdır.
HAZRETİ DÂVUD -ALEYHİSSELAM- ORNEĞİ Bizlere elinin emeği ile gecinmek hususunda en guzel orneklerdan birini veren Hazreti DÂvûd aleyhisselÂm, aynı zamanda hukumdardı.
Muslumanın manevî yonden ilerlemek icin dunyadan el etek cekmesine ihtiyac yoktur. O bir yandan Allah ’a karşı kulluk vazifesini yerine getirirken, diğer yandan da dunyaya ait calışmasını da sevab defterine yazmasını bilir.
KİM ALLAH'A TEVEKKUL EDERSE ALLAH ONA YETER - VİDEO CALIŞMAK NÂFİLE NAMAZDAN DAHA KIYMETLİ Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, bir tatlı su kenarına cekilip ibÂdet etmeyi arzu eden bir kimseye şu cevabı vermişti:
– Oyle yapma, cunku sizden birinizin Allah yolunda calışması yetmiş sene (nafile) namaz kılmakdan daha faziletlidir. (Musned, 2, 524)
Calışmayı terk edip bir koşeye cekilmek, insanı başkasına muhtac hale getirir. Muslumanlık ise, muslumanın izzetini rencide edecek boyle bir duruma asl musade etmez. Fakir olsun, dilencilik etsin, yuz suyu doksun istemez. Muslumana yuce şahsiyet kazandıran dinimiz elbette ki buna fırsat bırakmaz. Yuce Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:
– Sizden birinin sırtı ile odun taşıması, Allah ’ın kendisine fazlından zenginlik verdiği bir kimseye gelerek dilenmesinden daha hayırlıdır.
MALIN SENİN OLSUN BANA CARŞININ YOLUNU GOSTERİR MİSİN? Ashab-ı kiramın hayatlarında ne guzel ornekler vardır. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, Sa ’d bin Rebi ile Abdurrahman bin Avf hazretlerini manevî kardeş yapmışlardı. Sa ’d bin Rebî, Abdurrahman bin Avf hazretlerine şoyle bir teklifte bulundu:
– Kardeşim, benim pek cok servetim var, malımın yarısı senin olsun!
Bu tekliften cok memnun olan Abdurrahman bin Avf hazretleri şoyle cevap verdi:
– Kardeşim ailelerin, malın sana mubarek olsun, bana alış-veriş edilen carşının yolunu gosterir misin?
Boyle cevap vermekle Rebi ’nin malına dua etmiş, fırsat bilip de malın yarısına coreklenmek istememişti. İslÂm ahlÂkı ve vakarı uzerine carşıya giderek, alnının teri ile kazanc teminini tercih etmiştir.
ALLAH'A TEVEKKUL ETMEK TESLİM OLMAK - VİDEO TEVEKKULUN YERİ KALPTİR! Tevekkul her işte Allahu TeÂl ’ya tam inanmak ve guvenmekdir. Tevekkulun mahalli kalbdir. Yani tevekkul bir kalb işidir. Zahirde, tedbirini almak, kalbin tevekkulune mani değildir. Takdir Allahu TeÂl ’dandır. Bir şey zorlaşırsa gene onun takdiri iledir. Butun kullara gereken, ancak Allah ’ı mabud tanımakdır. O ’na tam mÂnÂsıyla imÂn ve itimat etmektir. Mal, mansıb, akıl, makam ve evlÂda itimat ve tevekkul her zaman iyi netice vermez. Cunku bunlar da, ayrıca onları halkeden ve rızıklarını tekefful eden Allah ’a muhtacdırlar.
Kaynak: SÂdık DÂnÂ, Altınoluk Sohbetleri-3, s. 82-84.
İslam ve İhsan