
Allah ’ı unutmak nasıl olur? İnsan Allah ’ı neden unutur? Allah ’ın en cok buğz ettiği iki şey nedir? Bir kul icin en buyuk felaket; Allah ’ı unutmak...AllÂh ’a dost olmak icin, nefsin esÂretinden kurtulmak gerekir. Diğer bir ifÂdeyle, nefsin arzularına mağlup olmamalı ki Hakk ’ın dostluğuna erilebilsin.
ALLAH ’I UNUTMAK NASIL OLUR? CenÂb-ı Hakk ’ın kuluna vaad ettiği ebedî saÂdete mukÂbil dunyevî arzulara kapılarak Rabbini unutmak, -Ferîduddîn AttÂr ’ın naklettiği bir hikÂyede olduğu gibi- bir pÂdişÃ‚hın yanında buyuk îtibÂrı olan bir av kopeğinin, bir av esnÂsında basit bir kemik parcasına takılıp, asıl sahibi olan pÂdişÃ‚hı unutması gibi bir ahmaklıktır. Dunya imtihanında insan da tıpkı bu misaldeki gibi pek cok kemiklere veya olta ucundaki yemlere muhÂtaptır.
Hazret-i MevlÂn ne guzel buyurur:
“Nice balık vardır ki su icinde her şeyden eminken boğazının hırsı yuzunden oltaya tutulmuştur.”
Bir kulun, nefsÂnî arzularının esiri olup Rabbini unutması da bundan farksızdır. Dunyanın aldatıcı yaldızlarına kanarak Hak katındaki ulvî mevkiini zÂyî etmek, nÂdide pırlantalarla bezenmiş altın bir vazoyu, Âdi bir teneke parcası karşılığında satmak gibi bir hamÂkattir. Hazret-i MevlÂnÂ, insanın bu garip aldanışını da şu teşbih ile îzah eder:
“Kuzunun kurttan kacmasına şaşılmaz. Zira kurt, kuzunun duşmanı ve avcısıdır. Asıl hayret edilecek şey; kuzunun kurda sevdÂlanıp gonul kaptırmasıdır.”
Gercek mu ’min, mahlûkÂtın en şerefli varlığıdır. O, muhabbet sermÂyesini yanlış kullanarak bu şeref ve haysiyetini kaybedecek derecede alcalamaz. Bir yudumluk dunya lezzetine aldanacak kadar kuculemez. Maddî yapısının hev ve heveslerini tatmin etmeyi, gercek saÂdet zannetme sefÂletine duşmez. Âyet-i kerîmede buyrulur:
“(Rasûlum!) HevÂsını (nefsÂnî arzularını) kendisine ilÂh edinen kimseyi gordun mu?” (el-Furkan, 43)
ALLAH ’IN EN COK BUĞZ ETTİĞİ İKİ ŞEY Hadîs-i şerîfte ise:
“Yeryuzunde tapılan sahte tanrılardan AllÂh ’ın en cok buğz ettiği, hev ve hevestir.” buyrulur. (Heysemî, I, 188)
Zunnûn-i Mısrî Hazretleri de muhabbet ve buğzu doğru kullanmanın yolunu şoyle îzah eder:
“AllÂh ’ın dostu olup nefsin hasmı olmak gerekir; nefsin dostu olup AllÂh ’ın hasmı olmak değil!..”
Yani AllÂh ’a dost olmak icin, nefsin esÂretinden kurtulmak gerekir. Diğer bir ifÂdeyle, nefsin arzularına mağlup olmamalı ki Hakk ’ın dostluğuna erilebilsin. Fakat îmÂnın rehberliğinden mahrum bir şekilde, muhabbetini nereye hasredeceğini bilmeyen kimse, okyanus ortasında dumeni kırılan bir gemi gibidir. NefsÂnî yaldızlar, onu peşinde surukler durur. Aklı, iz ’Ânı, vicdÂnı dumûra uğratır. Zira hak ile meşgûl olmayan kalbi, bÂtıl işgÂl eder. Tıpkı duşman istilÂsına uğramış bir ulke gibi, suflî muhabbetlere esir olmuş bir kalpte de huzur kalmaz.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek Ahlakından 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan