İnternette gorduğum tum etkili calışma yontemlerini topladım Hepsi sizin icin
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Etkili ve verimli ders calışma yontemleri

Etkili ders calışmanın bir yolu var mıdır? Varsa bunu nasıl gercekleştirebiliriz? Surekli başarma potansiyelinde olduğumuzu duşunup ne kadar akıllı olduğumuzdan dem vuruyor ama bunun gereklerini yerine getirmiyorsak ortada ciddi bir sorun var demektir. Oğrencilerin kendilerine ozgu bir başarma modeli yoksa beklentilerini karşılamakta gucluk cekeceği cok acıktır.

Oğrencinin bir başarı modelini oluşturabilmesi icin;

-Kendini tanıması, guclu ve zayıf olduğu yonlerini bilmesi

-Oğrenme etkinliği suresince kendine soz gecirebilmesi

-İcindeki potansiyeli fark edip, geliştirmesi

-Kendine ozgu calışma tekniklerini geliştirip, başarılı olduğu tekniği icselleştirmesi

-Kendine hedef belirlemesi ve bu hedefe ulaşmak icin motivasyonunu canlı tutması

oldukca onem taşır. İyi bir oğrenme modeli kazanılması icin oğrenen kişinin kendini disipline edebilmesi gerekir.

Okulda kazanılan icsel disiplin kişiye okul dışı yaşantısında da katkı sağlar. Gecen gunlerde Galatasaray lisesinde okuyan bir oğrencimle konuşuyorduk. Ona Galatasaray lisesindeki eğitimin nasıl olduğunu sordum. Bana “Aslında bizim cok iyi hocalarımız var ama kotu hocalarımızda var” dedi. Ben de “O zaman Galatasaray lisesinden mezun olanların OSS’de kazandıkları başarıyı nasıl acıklayacağını sordum." Bana “Cunku biz cok disiplinli calışmak zorundayız, okulda bizi zora alıştırıyorlar dolayısıyla başarıya odaklı bir oğrenci kitlesi var. Zora alıştığımızdan OSS’ye hazırlanmakta gucluk cekmiyoruz” şeklinde bir cevap verdi. Bu cok onemli oğrenciye kazandırılan icsel disiplin hayatın her safhasında “kişinin altın mahareti” niteliğine burunuyor.

Ders calışmanın doğru disipline edilebilmesi icin oğrenenin başarma azminde olması ve kucukte olsa başarılarının zevkine varması gerekir. Ders calışmaya başlarken eğer zorlanıyorsak oncelikle sevdiğimiz derslerden calışmaya başlamak mantıklı bir davranış olacaktır. Ders calışmak icin masanız dağınık olmamalı, odanızda poster gibi dikkati dağıtan gorsel malzemeler olmamalı gibi klişeleşmiş onerilerde bulunmayacağım ya da yerde uzanarak daha iyi anladığınızı duşunuyorsanız boyle ders calışmak doğru değildir demeyeceğim. Herkesin bir calışma şekli vardır eğer başarılı olduğunuzu duşunuyorsanız nasıl anlıyorsanız o şekilde ders calışmaya devam edin. Ama mutlaka calışmanızın sonucunda kendinizi sınayıcı sorular sorun. Ne anladım, neler yaptım, neleri yapmadım bundan sonraki calışmamda nasıl davranmalıyım gibi sorularla kendi doğru calışma stilinizi bulun. Bir oğrencinin uzun sure ders calışması; doğru cevaplarını artırıp yanlış cevaplarını azaltmıyorsa verimli bir calışmadan soz edilemez. Ustelik calışıyorum calışıyorum yapamıyorum duşuncesinin kok salmasına neden olur ki bu cok tehlikelidir. Oğrenen kendi geri bildirimini calışma suresinin sonunda mutlaka yapmalıdır.


Her oğrenenin merak ettiği bir diğer soruda ne kadar calışmalıyımdır. Bu sorunun da tek bir cevabı yok. Bazı oğrenciler uzun sure dikkatini canlı tutabilirken bazı oğrenciler kısa surede sıkılıp farklı derslere yonelebilir ya da calışmalarını sonlandırabilir. Oğrenme temel bilgilerin uzerine inşa edildiği icin cabuk sıkılan oğrencilerin konuyla ilgili guncel hayatla daha fazla bağlantı kurması gerektiğini soyleyebiliriz. Ancak genel olarak ders calışma suresinin gunluk olarak 1-2 saatten az olmaması gerekir. Bunu 40 dakika ders 10 dakika mola şeklinde yaparsanız dikkatinizi daha uzun sure canlı tutabilirsiniz. Yine de şunu soylemek isterim: Her oğrenenin mutlaka kendi stili vardır. Eğer kendi stilinizde başarı sağlamışsanız aynı şekilde devam edin yok calışıyor ve başarı sağlayamıyorsanız doğru calışmıyorsunuz demektir.

Oğrenciler nasıl ders dinlemeli, not almanın ve ozet cıkarmanın oğrenme uzerine etkisi nedir, oğrenmede hedef belirlemenin onemi gibi konuları sonraki bloglarda incelemeye devam edeceğiz. Kendi oğrenme ve calışma stilinizi doğru olarak belirlemenizi diliyorum. Hepinize iyi haftalar.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Etkili Oğrenme

"Oğretmeniniz konuyu anlatır. Ve siz daha once belki birkac kez dinlediğiniz bu konuyu sıkılarak da olsa bir kez daha dinlersiniz.
Anlamışsınızdır. Ders bitmiştir. Olay bitmiştir.
Gercekten de bitmiş midir?
Yoksa daha işin başında mıyız?"
Evet, arkadaşlar daha işin ilk adımındayız, daha başındayız.



Bilmek ve oğrenmek

Oncelikle, Sokrates’in meşhur sozunu hatırlayalım: “Bildiğim tek şey, hicbir şey bilmediğimdir” diyor, Sokrates. Oysa o cağının-toplumunun en bilge kişisi olarak tanınıyor. Yine de, “hicbir şey bilmiyorum” diyor; cunku bir şeyi, bir konuyu bildiğini sanmanın, bildiğini varsaymanın oğrenmenin onundeki en buyuk engel olduğunu biliyor.
Hepimiz icin oyle değil midir? İster gunluk hayatta, ister derslerde anlatılsın, bir konuyu bildiğimizi varsayıyorsak, alıcılarımızı – zihnimizi buyuk olcude anlatılanlara kapatırız. O anda bazen başka şeyler duşunur, bazen de soylenenlere cevap hazırlamakla meşgul oluruz – anlamaya calışmak yerine.
Boylece, dersleri oğrenmenin birinci şartı ortaya cıkıyor: Konuyu acık, onyargısız bir zihinle dinlemek.
Ozellikle gecen yıllarda da aynı sureci yaşayan, aynı dersleri goren oğrencilerimiz icin en temel şart bu olsa gerektir: “Ben zaten biliyorum”culuğu bırakmak.
Gelelim tekrar dinlemeye. Oyle ya oğrenmenin, ozellikle de derslerdeki oğrenmenin en onemli yollarından biridir, dinlemek.


Anlamak icin aktif dinleme


Dinlemek, bir başkasını, konuşan bir kişiyi izlemek, takip etmek anlamında dinlemek, pasif bir eylemi, bir ceşit eylemsizliği cağrıştırıyor.
Gercekten oyle midir?
Dinleme ile işitmeyi birbirinden ayırdığımızda, dinlemenin aktif bir eylem olduğu gorulur. Dinleme, kişinin sesleri bilincli olarak, bilerek ve isteyerek algılamasıdır. Bu ozellikleriyle din*leme, işitmeden ayrılır. Dinlemede de, işitmede de kulak aractır. Sadece algıladığı sesi beyine iletilir. Beyine iletilen sesler bazen sadece işitilmekle kalırken, bazen de dinlenir. Dinlemenin işitmeden cok farklı bir işlevi vardır. Dinleme beyindeki dinleme merkezinin eğitimi ile ilgi*lidir.

Dinleme eğitimine dinleme ceşitlerini oğrenmekle başlayabiliriz:
1. Pasif Dinleme: Seslerin bi*lincli olarak, ama verilmek istenen mesajın ne olduğunu anlamaya calışmadan algılanılmasıdır. Orneğin, ders calışırken muzik dinlemek veya cok gurultulu bir ortamda kulağınıza bazı seslerin calınması gibi. Dersler acısından, oğrenme acısından en berbat dinleme yoludur.
2. Secerek Dinleme: Bu metotta dinlediğin şeyde neyi aradığını goz onunde bulundurarak dinleme yapılabilir. Kimi*leri cok uzun bir konuşmada ilginc sayılabilecek bir veya birkac konuyu oğrenmek isteyebilir. Bu durumda sadece o bahislerin gectiği bolumler secilir ve o bolumler dikkatle dinlenir. Anlatılan konunun ana hatlarını, temel fikri kacırmamak icin bazen hepimizin başvurması gereken bir yoldur.
3. Katılımlı Dinleme: Konuşmacıyı onu dinlediğinizi, onun soylediklerine değer verdiğinizi gosteren bir dinleme şeklidir. Bu tepkiyi kimi zaman sozlerinizde, kimi aman da jest ve mimiklerimizle gosterebiliriz.
4. Duygusal Dinleme: Din*leyicinin soylenenleri, konuşmacının duygu ve duşuncelerine katılarak ve kendisi*ni onun yerine koyarak dinlemesidir. Bazen oğretmeninizin yerine kendinizi koymanız onu ve anlattıklarını anlamanızı son derece kolaylaştıracaktır.
5. Eleştirel Dinleme: Bir fer*din dort yaşından on altı yaşına kadar kazanması gereken bir din*leme şekli de, eleştirel dinlemedir. Eleştirel dinlemede, insana soyle*nenlerle, kendi dunyasındaki gerceklerin karşılaştırılması ve bunları değişik acılardan yorum*layıp değerlendirme fırsatı verir. Bu tur dinlemeye ulaşmak icin ise, alt yapısının cok sağlam ve yukarıda bahsedilen butun din*leme becerilerinin gercekleştir*ilmesi gerekmektedir. Derslerde ikide birde oğretmeninizin sozunu kesmemek şartıyla yararlanılabilecek bir yoldur.
Buraya kadar anlattıklarımızdan hareketle, etkili bir dinlemenin tam anlamıyla gercekleştirilebilmesi icin, oncelik*le iyi bir hafıza eğitimine ihtiyac duyulduğu ortaya cıkmaktadır. Hafızayı besleyen unsurları kendi icinde tasnife tabi tuttuğumuzda ise, olumlu ve olumsuz etkileşimlerin bir birini iterek veya cekerek hafızada farklı bir yapının gercekleşmesine sebep olduğunu gormekteyiz. Bu yapılanmayı mumkun olduğunca en olumluya cevirmek icin butun olumsuzluk*ları, ciddi ve sistemli bir eğitimle en aza indirmenin gerekliliği ortaya cıkmaktadır. İyi bir dinleme icin, iyi bir dinleyiciye de ihtiyac duyul*duğu hep goz onunde bulundurul*ması gerekmektedir.
Sozlu olarak iletilen mesajların doğru algılanabilmesi ancak aktif bir dinleme ile mumkun olduğu dikkate alınırsa, hem dinleyicinin hem de konuşmacının ortak sorumluluğu paylaşması gerek*mektedir. Konuşmacının dinleyen*lerin ilgi ve meraklarını surekli zinde tutmak icin, kendi konusuna hÂkim olması ve kullandığı dili, etkili ve kurallarına uygun bir tarz*da kullanması gerekmektedir.
Buna bağlı olarak, sesinin tek duze olmaması teatral bir anlatım uslubunu, aşırıya kacmadan gercekleştirmesi; buna bağlı olarak dinleyicinin de, kimi, nicin, neden dinlediğini ve bu dinlemeden ne beklediğini ozumsemesi gerekmektedir.
Bu sayılık sozumuzu Mevlana'nın şu sozuyle noktalıyoruz: "Sen ne soylersen soyle, soylediğin şey, karşındakinin anlayabildiği kadar*dır."
Şimdi, olumsuz dinleme alışkanlıklarıyla devam edeceğiz.
Neden iyi bir dinleyici değilsiniz?

İyi bir oğrenci, başarılı ve sevilen bir kişi olabilmenin ilk koşullarından birisi de iyi bir dinleyici olabilmektir. Peki iyi bir dinleyici olmanın onundeki engeller nelerdir? İşte bu engeller (ya da kotu dinleme alışkanlıkları):

1. Konuya ilgi duymama: Aslında bir OSS adayının derslerde kendisine anlatılan konulara ilgi duymamak gibi bir luksunun olmadığını belirtmekle başlayalım. Ama bir konuya gercekten ilgi duyarak, merakla yaklaşmanın sağlayacağı kazancın buyukluğu de ortadadır:
Oncelikle, karşınızdaki konuşmacıyı dinleyerek kendine duyduğu saygıyı artırmanız ve dolayısıyla daha verimli ve canlı bir konuşma yapmasını sağlamanız mumkundur.

İkincisi, yeni sozcukler oğrenmeniz ve sozcuk dağarcığınızı geliştirmeniz mumkundur. Araştırmalar gosteriyor ki, orta oğrenimini tamamlamış bir kişinin sozcuk dağarcığı ancak birkac bin sozcukten oluşuyor ve gunluk yaşamında bunların ancak birkac yuzunu kullanıyor. Başarılı ve eğitimli bir kişide ise bu sayı birkac yuz daha fazla olabiliyor. Bu kişilerin başarısı buyuk olcude sorunlara daha farklı ve fazla cozum getirebilmesinden kaynaklanıyor ki, bu da bu kişilerin sozcuk dağarcığının zenginliği ve dolayısıyla cok yonlu duşunebilmeleriyle ilgilidir.

Ucuncusu, ilgili ve merak duyarak gercekleştirilen bir dinlemenin sadece karşımızdaki konuşmacının tarzını ve performansını değil, konuşmasının –mesajının iceriğini de kavramamızı sağlayacağı acıktır. Dolayısıyla “Bu konuşmada benim icin ne var?” sorusuyla yaklaşıp konuşmanın değerli anlarını sabırla izleyen kişi kazanclı cıkacaktır.

2. Dış goruntuyle aşırı meşgul olup iceriği kacırma: Oğretmeninizin o gun hangi kravatını taktığı, corabının rengiyle pantolonunun renginin uyuşup uyuşmadığı, sacını hangi kuafore yaptırdığı gibi sorular sizi daha fazla meşgul ediyorsa o dersten pek bir şey anlamayacağınızı soyleyebiliriz. A. Einstein, Princeton Universitesi kampusu-ne lastik ayakkabılı, kısa pantolonlu ve corapsız olarak geldiğinde ders boyunca kıkırdayıp duranlar, onun anlattıklarını kacırdılar. Etkili ve iyi birer dinleyici olanlar ise anlattıklarıyla ilgilendiler.

3. Konuşmacının sozunu kesmek: Konuşurken sozunuzun kesilmesini istemezsiniz değil mi? Oğretmeninizin anlattığı şeyi anlayana kadar ‘icinizdeki ateşi’ bastırıp sonra, soyleyeceğinizi soylemeniz, sorunuzu sormanız herkes icin en iyisidir.

4. Ayrıntılara odaklanıp asıl anlatılmak isteneni kacırmak: Her konunun bir ozu, her konuşmanın bir ana mesajı vardır. Ama siz konuşulanlar icerisinden o an ilginizi ceken ya da size bir olayı cağrıştıran bir ayrıntıya takılıp kalırsanız, konunun ozunu elbette kacırırsınız. Bu nedenle derslerin serbest cağrışım saatleri (!) olmadığını unutmamak gerekir.

5. Anlatılanları anlamaya calışmak yerine kafamızdaki mevcut taslağa oturtma: Gecen sayımızda aktardığımız Sokrates’in sozunu hatırlamanın tam yeri: “Bildiğim bir şey varsa, o da hicbir şey bilmediğimdir.” Evet, gecen yıldan veya onceden gelen bir bilgi birikiminiz var elbette. Ama o size yeterli olmamış, onlar sizi başarıya ulaştırmamış. Artık yeni bilgilere, yeni kavramlara, yeni taslaklara zihninizi acma zamanı. Dolayısıyla oğretmenlerinizin anlattıklarını eski şablonlara oturtmaya calışmak yerine, oğretmeninizin anlattığını anlamaya calışın.

6. Etkin olmayan bir beden durumu sergileme: “Ben boyle daha dinliyorum.” diye sıranın uzerine iyice kapanan, başını elinin ustune yaslayan arkadaşlar peşinen uyumaya hazırlanmışlar demektir; kendileri ne kadar aksini iddia ederlerse etsinler.Unutmayın: Fiziksel duruşunuzla zihinsel durumunuz doğrudan bağlantılıdır.

7. Şaşkınlık yaratma: Dersle, konuyla, konuşmayla ilgisi olmayan hareketlere, seslere sebep olma veya goz yumma da sizin konuyu anlamanızı, konuşmadan yararlanmanızı engelleyecektir.

8. Zor ve farklı gelen sozcukleri atlama: Anlamadığınız ya da daha once hic duymadığınız bir sozcukle karşılaştığınızda, kopmak ve dinlemeyi bırakmak yerine, not edin ve dinlemeye devam edin; sonra sorarsınız. Bir sozcukten dolayı konuyu anlamamanız soz konusu olmayacağı gibi, konunun ozuyle ilgili bir sozcuk ise zaten oğretmeniniz onu acıklayacaktır.

9. Duygularımızın mesajı, ana konuyu engellemesine izin verme: Oğretmeninizin anlattığı konu ya da konuşmacının savunduğu fikir hoşunuza gitmeyebilir, siz farklı duşunuyor olabilirisiniz. Ama bu durum dinlemenize ve anlamanıza engel olmamalıdır. Farklı duşunuyor olsanız bile, onu dinleyip anlamak, kendi fikrinizi daha etkili savunmanızı sağlayacaktır; belki kendi yanılgınızın farkına varacaksınızdır.

10. Duş kurma: Ortalama bir kişi dakikada en fazla 150 sozcuk soyleyebilir. Oysa 280 sozcuğu anlayabilir. Aradaki bu farktan doğan zaman boşluklarını duş kurarak değerlendirmek de, konuyu zihninizde oturtmak veya not almak icin değerlendirmek de sizin elinizdedir. Duş kurmaya başlarsanız bunun kaybına razısınız demektir.
Nasıl daha etkili bir dinleyici olabilirsiniz?

Etkili dinlemenin on altın kuralını birer madde halinde sıralayalım:
1. Kim konuşursa konuşsun değerli bir şeyler oğrenmek icin dinlemek.
2. Mesajı iletene veya iletme tarzına takılmadan mesajın iceriğini izlemeye ve yakalamaya calışmak.
3. “Etkin sessizlik”i kullanmak, kişi konuşmasını bitirene kadar dinlemek.
4. Ayrıntılara takılmadan, asıl konuyu yakalamak.
5. Konuşmacının hareketleriyle sozlerini eşleştirmek.
6. Dikkatli bir beden duruşuyla kişiye doğru yonelmek.
7. Şaşkınlıkları denetlemek ve elemek.
8. Aşina olmadığınız konu ve kavramlara yoğunlaşmak ve zihninizi zorlamak.
9. Duygusal denetim uygulamak.
10. Duşunme ve anlama hızınızın yuksekliğini, not alarak ve anlatılanları zihnimizde duzenleyerek avantaja donuşturmek.
Tek başına dinlemenin, iyi bir dinleyici olmanın başarı icin yeterli olmadığı acıktır. Ancak dinleme, anlama ve başarmanın bir on-şartı, bir gerek-şartıdır. Bu acıdan size duşen, yukarıdaki maddelerin her birini dikkatle okumak ve sizde hangi sorun veya olumsuz alışkanlıkların bulunduğunu tespit edip bunları duzeltmektir.

Etkili ders calışma tekniklerini uygulamakta zorluk cekenler bu yazıyı da okumalı: http://www.aciklise-dershanesi.com/r...acaksiniz.aspx

ETKİLİ OĞRENME ALIŞKANLIKLARINI NASIL KAZANACAKSINIZ!
YGS - LYS: Sınav giderken neleri alacaksınız?
YGS - LYS Oncesi Uzmanından Tavsiyeler

ETKİLİ CALIŞMA TEKNİKLERİ


Ana, baba ve oğretmenlerin oğrenciden genel beklentisi, onların "derslerine cok calışıp, başarılı olmaları" yonundedir. Beklenti boyle olunca başarısızlığın nedeni, "yeterince calışmamak" olarak gorulmekte ve oğrenciden surekli daha cok calışması istenmektedir. Oysa gerekli olan "Bilincsizce cok calışmak" değil; verimli ders calışma yollarını iyi bilerek ve bunlardan gereğince yararlanarak etkili calışmaktır.
Verimli ders calışma yollarını oğrenmek isteyen oğrencinin, once bu yonde olumlu alışkanlıklar kazanmaya kararlı ve niyetli olması gerekir. Buna karar verdikten sonra ders calışmasını aksatan ya da kolaylaştıran alışkanlıklarının bir listesini yapmalıdır. Bir yandan listede yer alan olumsuz alışkanlıklarını bırakmaya calışırken obur yandan da olumlu alışkanlıklarını pekiştirmek icin caba gostermelidir. Calışma ve denemeler, olumsuz alışkanlıklar atılıncaya, olumlu alışkanlıklar iyice yerleşinceye kadar surdurulmelidir.
ETKİLİ DERS CALIŞMA YOLLARI NELERDİR?

I- AMACLARINIZI BELİRLEYİNİZ

Her calışma bir amaca yonelik olmalıdır. Bu amaclar, bir problemin cozumunu oğrenmek, bir yazıdaki ana duşunceyi bulabilmek vs. olabilir. Bunları iyi belirleyerek calışmaya başlayan kişiler, bu yakın amaclara ulaşa ulaşa sınıfını gecmek, okulunu bitirmek ve sınavı kazanmak biciminde ozetlenen uzaktaki amaclarına da ulaşmaktadırlar.
II- PLANLI CALIŞINIZ

Birden cok iş ya da ders uzerinde aynı gunde calışmanız gerektiğinde hangisinden işe başlayacağınızı bilemediğiniz ya da calışmaya başlamak icin karar veremediğiniz anlar oluyor mu? Bu soruya yanıtınız "evet" ise, sizin planlı calışmayı bilmediğinizi kolayca soyleyebiliriz. Bu tur bir durumla, yani aynı zamanda birden cok dersi calışmayla yuz yuze geldiğinizde, derslerden her birinin uzerinizde yarattığı ruhsal baskı, bunlardan herhangi birine kendinizi tumuyle vermenizi engelleyerek ve verimsiz bicimde işlerden birini bırakıp otekine atılmanıza neden olacaktır.
Bu tur kararsızlık ve karışıklık ancak hangi dersi ne zaman yapacağınızı belirli bir sıraya koymakla yani "Karar Vermekle" ortadan kalkar. İşte calışmada plan; "nasıl", "ne zaman" ve "nerede" calışacağınıza karar vermek demektir.
Oğrenciler gunluk ve haftalık bolumleri de olan aylık calışma planlarında;
Hangi derslere, haftanın hangi gunleri calışacaklarını,
Gecmiş konuların tekrarına ne zaman yer vereceklerini,
Sınav tarihlerini,
Hazırlayacakları odevlerin neler olduğunu ve zamanını,
Planlarına aldıkları, ancak ceşitli nedenlerden oturu zamanında yapamadıkları calışmala-rını ne zaman tamamlayacaklarını,
Dinlenme, muzik dinleme, televizyon izleme, spor yapma sinema ve tiyatroya gitme gibi ders dışı etkinliklere ne zaman yer vereceklerini gostermelidirler.
Gunluk calışma cizelgelerinde; okulda gecen saatler, ders calışma, eğlenme, dinlenme, ev işlerine yardım ve uyku saatleri gosterilmiş olmalıdır.
Calışmaya başlayacağı zaman kendini yorgun ve isteksiz hisseden oğrenci calışma saatlerini yanlış secmiş demektir. Beklemeden gunluk calışma cizelgesinde gerekli değişikliği yap-malıdır.

III- ZAMANI VERİMLİ KULLANINIZ
Oğrenciler bedensel, zihinsel, duygusal yapıları, ilgileri ve yetenekleri bakımından birbirle-rinden farklıdırlar. Bir oğrencinin isteyerek calıştığı ve hemen oğrendiği bir dersi bir başka oğ-renci zor oğrenebilir. Bir başka oğrenciyse cabuk yorulabilir ya da calışmak istemeyebilir. Bu nedenle bir ders ya da konu icinde ayrılacak sure oğrenciden oğrenciye değişir. Her oğrenci zamanı kendine gore ayarlamalıdır.
Bir saat calıştıktan sonra araya 5-10 dakikalık dinlenme koymak yararlı olur. Bu sayede bir saatlik calışma sonunda dağılan dikkat ve azalan verim tekrar kazanılır.
Ders calışmak icin gerekli gucun toplanabilmesi bakımından eğlenmeye ve spora da za-man ayrılmalıdır. Ancak bu sure gereğinden fazla olmamalıdır.
IV- VERİMİ AZALTICI ETKENLERİ ORTADAN KALDIRINIZ

Calışmaya başlamadan once, yorgunluk, uykusuzluk, ağrı, sızı, elem duygusu, korku, of-ke, aşırı kaygı, fazla heyecan, endişe, aclık, aşırı tokluk, aile dertleri, normalin altında ve us-tundeki fiziki şartlar (cok sıcak, cok soğuk gibi) acelecilik, telaş, arac ve gerec noksanlığı gibi etkenlerin elden geldiğince giderilmesi gerekir.
V- UYGUN BİR CALIŞMA ORTAMI SECİNİZ

Calışma yerinin secimi cok onemlidir. Calışma yeri derli toplu, yalın elden geldiğince sabit ve sakin olmalı, ayrıca ışık, ısı gibi fiziksel sorunları da cozumlenmiş olmalıdır. Ayrı bir yerin sağlanamaması calışmadan kacmanın bir nedeni olmamalı, elverişsiz koşullarda da ders calışmaya alışmalıdır.
Yatakta, koltukta ve divanda uzanarak calışmak, dikkatin toplanmasını gucleştirecek, oğ-rencinin calışmak icin daha cok zaman yitirmesine neden olacaktır.
VI- DİKKATİNİZİ UYANIK TUTUNUZ

İnsanda dikkat her an vardır, onemli olan bunun calışılan konu uzerinde toplanabilmesidir. Sevilen ve ilgi duyulan bir konu, dikkatin uyanık tutulmasına yardım eder. Daima belirli yerler-de calışmak, gurultunun bulunmadığı ortamlarda calışmak, sandalyede oturarak calışmak, masada gerekli araclar dışında başka şeyler bulundurmamak, calışma yerini 18-20 derece sıcaklıkta tutmak, işleri sıraya koymak, işleri bitirmede kendinizle yarış kararı almak, her sefe-rinde bir ceşit işle calışmak dikkatin dağılmasını onleyici yontemlerdir.
VII- DERSE HAZIRLIKLI GELİNİZ

Başarılı olmanın yollarından biri de derslerin işlenmesine etkin olarak katılmaktır. Derslerde surekli edilgin durumda kalan oğrencilerin işlenen konuları anlamaları zordur. Oğrenciler okula gelmeden once, o gun işleyecekleri konuları gozden gecirmelidirler. Bu sayede hem derslerin işlenişine katılmak icin gerekli guveni kazanırlar, hem de oğretmenin anlattıklarını daha kolay anlarlar.
Gerek işlenecek konulara hazırlanırken, gerekse işlenen konular gozden gecirilirken, an-lamakta zorluk cekilen yerler belirlenmeli, bu konularla ilgili sorular hazırlanıp, derste oğretme-ne sorulmalıdır. Oğretmenlerin derse hazırlıklı gelen, soru soran, derse kalkan oğrencileri da-ha cok sevdikleri de unutulmamalıdır.


VIII- NOT TUTUNUZ
Oğrencilerin buyuk bir kısmı not tutma tekniğini bilmemektedir.
Not tutarken;
Anlatılanlar oğretmenin ağzından cıktığı gibi değil, anlaşıldığı gibi yazılmalıdır.
Oğretmenin anlattığı konunun ana fikri ve anlamları kavranıncaya kadar beklenilmelidir.
Zamanın coğu yazmakla değil, dinlemekle, fikirleri kavramaya calışmakla gecmelidir.
Konu; grafik, şekil, istatistik vb. bilgilere dayalı olarak anlatılıyorsa notlar arasına bunlarda alınmalıdır.
Onemli fikir ve paragrafların aynen yazılmasında fayda vardır.
Yazıların duzgun ve okunaklı olmasına onem verilmelidir. Once musvette yapma, sonra temize cekilme yoluna gidilmelidir.
IX- ARAC - GEREC VE KAYNAKLARDAN YARARLANINIZ

Oğrenci, herhangi bir konunun oğrenilmesinde, basılı araclara ne kadar baş vurursa, oğ-renme ilgisi ve zihinsel yetileri de o kadar cok genişleyecektir.
Basılı oğrenme araclarından yararlanmada cizelge grafik, harita ve resimlerin ozel bir onemi vardır. Bunlar sayfalarca anlatılan bilgileri topluca ve bir arada vererek o konunun kavranmasına yardımcı olmaktadırlar.
X- VERİMLİ OKUYUNUZ

Okuma, oğrenmenin en temel yoludur. Oğrenmede hızlı okuma onemli ve gereklidir. Hızlı okumayla hem okunanlar daha iyi anlaşılır, hem de zamandan kazanılır. Okuma hızı lise oğrencileri icin yaklaşık 200 - 250 sozcuktur. Bu hız okunulan yazının niteliğine ve okumanın amacına gore ayarlanmalıdır. Vakit gecirmek amacıyla bir hikaye veya roman okurken okuma hızı oldukca yuksek olabilir. Ama okuma yorum yapma, eleştirme ozet cıkarmak icin yapılıyorsa okuma hızı yavaş olmalıdır.
Hızlı okumanın en onemli yolu sesiz okumadır. Sessiz okuma hızı arttırdığı gibi anlamayı da kolaylaştırır. Hızlı ve anlamlı okuma becerisi kazanabilmek icin bol bol okuma calışmaları yapılmalıdır. Once gazete, oyku ve roman gibi şeylerle işe başlamalı giderek boş zamanları okuyarak de-ğerlendirme alışkanlığı kazanılmalıdır.
XI-ARALIKLI TEKRARLAR YAPARAK UNUTMAYI ONLEYİNİZ

Oğrenilenler zamanla unutulabilir. Unutmayı onlemenin iki yolu vardır. Bunlardan biri oğre-nilen bilgileri yeri geldikce kullanmak, diğeri de aralıklı olarak tekrar etmektir.
Oğrenciler oğrendiklerini yeri geldikce kullanırken hem bunların işe yaradığını gorecekler, hem de yeni bilgiler edinmeye motive olacaklardır.
Aralıklı olarak yapacakları tekrarlar sayesinde ise bir taraftan eski oğrendiklerini hatırlarken diğer yandan da sınavlara her an hazır durumda olacaklardır.


Etkili ders calışma tekniklerini uygulamakta zorluk cekenler bu yazıyı da okumalı: http://www.aciklise-dershanesi.com/r...acaksiniz.aspx
ZAMAN DUZENLEME VE PLANLI CALIŞMA

Caba, enerji ve zamanı en ekonomik şekilde kullanmak istiyorsak bir programa bağlanmalıyız. Zamanı boşa gecirmek, yaşamı boşa gecirmektir. Ve boşa gecen zaman asla telafi edilemez.
Bazı oğrenciler icin ozellikle derslerin başlangıcında calışmaya duzenli bir bicimde yoğunlaşma zor gelir. Bu zorluk genellikle uzun sureli planlama ve calışma programının yokluğundan kaynaklanır. Oğrenciler zamanlarını planlamayı ve bunu yazılı hale getirmeyi onemli bulmazlar. Oysa yapılan calışmalar derslerdeki başarı ile gercekci planlama arasında onemli ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.
Aşağıda verilen durumlar bir coğumuza tanıdık gelebilir;
Arkadaşlarınız birlikte sinemaya gitmeyi onerdi. Bu filmi gormeyi cok istiyordunuz fakat odevinizi bitirmek zorundasınız.
Onemli bir sınavdan onceki gece. Calışmaya başlamanız gerek ama okunacak cok yer var. Zaman yeterli değil.
Tum zamanınızın nereye gittiğini merak ediyor musunuz ? Calışmalar ve odevler son anda mı kalıyor ? Sınavdan veya odev teslim tarihinden once kendinizi baskı altında hissediyor musunuz ? Zamanınızı kontrol etmek ister misiniz ?
Zamanı iyi planlamak sizin elinizdedir. Zamanı akıllıca kullanmak sizi daha başarılı kılacak ve duşunduğunuzden daha fazla zaman yapmak istedikleriniz icin size kalacaktır. O halde zamanı planlamayı oğrenin ve bunu uygulamak icin istekli ve sabırlı olun. Unutmayın eski alışkanlıklardan kurtulmak zaman alır ve palanlı yaşamak başlangıcta cok zor gelebilir. Bu nedenle kendinizi zorlamanız gerekir. Katlanacağınız kısa sureli sıkıntı daha sonra sizi mutlu ve başarılı yıllara goturecektir.
Oğrenciler calışma planı hazırlamadan once ders calışma suresi, calışılması gerekli dersler v.b. konularda oğrenme ilkelerini bilmek zorundadır. Bu ilkeler;
Calışma planı hazırlarken hangi dersin hangi saatte calışılacağı karalaştırılmalıdır. Zor yada ağır oğrenilen dersler icin en verimli saatlerin ayrılması uygundur. Zihnin uyanık ve canlı, konsantrasyonun en yuksek olduğu zamanlar en verimli saatlerdir. Calışma icin en verimli ve canlı, konsantrasyonun en yuksek olduğu zamanlar en verimli saatlerdir. Calışma icin en verimli saat bireylere gore değişebilir. (sabah erken, okul donuşu, akşam yemeğinden sonra vb. ) Oğrenci bir hafta kendini gozleyerek en verimli saatleri saptayabilir. Genel olarak bedenin dinlenmiş ve zihnin oğrenmeye acık olduğu saatler verimli kabul edilmektedir. Gunun sonuna daha mekanik ve rutin işler bırakılabilir. Bu tur etkinlikler fazla yoğunlaşmayı gerektirmez ve birey yorulunca bırakabilir.
Calışma planında her derse belirli bir sure ayrılmalıdır. Bu sure dersin zor yada kolay oluşuna, calışılacak konunun uzunluğu veya kısalığına, oğrencinin konu ile ilgili on bilgisine ve calışma yontemine (okuma,yazma,yineleme) gore değişir. Genellikle bir saatlik dersin odev ve calışılması icin iki-uc saat ayrılması onerilir. Oğrenci planı uyguladığı ilk haftayı deneme haftası olarak gormeli ve calışmayı planladığı dersin başlangıc ve bitiş saatlerini kaydetmelidir. Boylece hangi derse ne kadar surede calışıldığı saptanacaktır.
Calışma surelerinin calışma planında aynı saatlere yerleştirilmesi gerekir. Boylece o saatlerde calışma alışkanlığı kazanılacak ve calışmaya dikkatin toplanması kolaylaşacaktır. Ayrıca alışkanlık haline geldikten sonra aynı saatte calışılmazsa gerginlik duyulacak ve gerginlik calışılmaya başlandığı zaman ortadan kalkacaktır.
Calışma icin ayrılacak zaman saptanırken dersin sınıfta verileceği gun ve saate yakın olmasına dikkat edilmelidir. Dersten once ders veya konu calışılırsa, dersin iceriği hakkında bilgi sahibi olunur ve dersi anlamanın kolaylaşmasının yanı sıra anlaşılmayan noktalar sorulabilir. Unutmanın en aza inmesi icin de dersten sonra yinelemek gerekir. Boylece hem unutma azalır hem de dersi izleme ve oğrenme kolaylaşır.
En verimli calışma aralıklı calışmadır. Ara vermeden uzun sure calışma kadar uzun sure dinlenme verilerek calışmada verimsizdir. Ara vermeden uzun sure calışma zihnin yorulmasına ve dikkatin dağılmasına yol acar. Uzun sureli dinlenme ise tekrar calışmaya donmeyi gucleştirir. Calışma ve d,inlenme suresi dersin ozelliğine gore değişirse de ortalama olarak onerilen, 40-50 dakikalık calışmadan sonra 10 dakika dinlenmedir. Ancak matematik, fizik gibi dersler calışılırken problem cozmeden ara verilmemelidir. Ayrıca her yeni konuyu calışmaya başlamadan once ara verilmelidir.
Birbirine benzeyen iki ders ust uste calışılmamalıdır. Orneğin psikoloji ve sosyoloji dersi yerine, tarih ve matematik dersi arka arkaya calışılırsa daha iyi olur. Boylece oğrenilenler birbirine karışmayacağı gibi sıkıcı olmasının da onune gecilir.
Oğrenme uzerinde en aza bozucu etki yapan etkinlik uykudur. Bir oğrenci yatmadan once on dakika sureyle o gun calıştığı dersleri tekrarlayarak uykuya gecer ve sabah gune bir gun once yapmış olduğu on dakikalık tekrarı yaparak başlarsa, calıştıklarını daha iyi korur.
Verimli calışma daha fazla disiplin ve hırsla elde edilir. Bu demek değildir ki dinlenmek icin zaman ayrılmasın. Verimli calışmak icin dinlenmek şarttır. Calışma planı hazırlanırken dinlenmek ve eğlenmek icin zaman ayrılmalıdır. Eğer birey kendini genellikle yorgun hissediyorsa bu durumun nedenleri aranmalıdır. Havasız bir oda, ağır yemekler ve yeterince spor yapmamak yorgunluğa neden olabilir. Yorgunluk ve isteksizlik nedenleri bulunur ve değiştirilebilir. Şimdi yukarıda sayılan ilkeleri goz onune alarak zamanın nasıl planlanacağını inceleyelim.
Calışma planı hazırlamadan once oğrenci verimli ders calışma becerilerini kazanmalıdır. Verimli ders calışma alışkanlıklar etkili oğrenmeyi gercekleştirmenin yanı sıra zamanın en verimli kullanılmasını da sağlar. Zamanı planlamadaki ilk adım onceliklerin saptanmasıdır. Birey once kendisi icin neyin onemli neyin onemsiz olduğuna karara vermeli veya yapmak istedikleri ile yapmak zorunda olduklarını oncelik sırasına koymalıdır. Bircok oğrenci yapmak istedikleri ve yapmak zorunda olduklarını gercekleştirecek zamanı bulamaz. Sosyal yaşamın sunduğu eğlenceler ve oğrenciliğin gerekleri arasında secim yapmak zorunda kalır. Orneğin, sinemaya gitmek veya gec saatte televizyondaki bir programı izlemek, arkadaşları ile buluşmak yapmak istedikleri, ders calışmak, sınavlara hazırlanmak, odev hazırlamak ise yapmak zorunda olduğu etkinliklerdir. Bu secimler oğrencilerde catışma yaratır. Oğrenci amaclarına ulaşmada engellenme yaratan catışmalardan kurtulabilmek icin onceliklerini belirlemeli ve şu soruları yanıtlamalıdır. Benim icin bu etkinlikler icinde en onemlisi hangisidir ? Hangi etkinliklerden vazgecebilirim ? En az onemli olan etkinlikler hangisidir ?
Onceliklerin net bir bicimde saptanabilmesi icin şoyle bir uygulama yapılabilir:
Yonerge: Gelecek bir hafta icin planlarınızı duşunun. Yapmak istediğiniz ve yapmak zorunda olduğunuz etkinlikleri listeleyin.


ETKİN DİNLEME


Dinleme bir beceridir. Ve bu beceri birtakım ilke ve yontemlerle cok daha etkili bir şekilde kullanılabilir. İnsan iletişiminin yaklaşık %90 ı sozel olarak yapılmaktadır. Bu iletişinin ancak yarısı kısa bir sure sonra hatırlanabilir. Aradan daha fazla zaman gectiğinde ise %20-25 ini bile zor hatırlarız. Butun bu nedenlerden dolayı etkili dinleme ilke ve yontemlerini oğrenmek ve bunları uygulamak daha da onem kazanmaktadır.
Etkili dinleme sadece soylenilenleri duymak değil, aynı zamanda bu soylenenleri onemli bulmak, kavramak ve değerlendirmektir. Ayrıca etkin dinleme aktif bir surectir.
Olaya bir de başka bir boyuttan bakalım. Etkin dinleme oğretmen-oğrenci ilişkilerini de olumlu bir yonde etkiler. Oğretmen genellikle kendini dinleyen ve dinlediğini ceşitli bicimlerde belli eden oğrencilere daha fazla ilgi gosterir ve onlara donerek konuşur. Oğretmen dersi anlatırken dinleyicilere ihtiyac duyar. Bu nedenle başını sallayan, not tutan, dikkatini yoğunlaştıran aktif oğrencilere daha fazla ilgi gosterir.
Oğetmenin sınıf icindeki en onemli gorevlerinden biri oğrenciye bilgi aktarmaktır ve bunu oğretmen genellikle anlatarak gercekleştirir Oğrenci ise oğretmenin bu anlattıklarını anlamak amacıyla dinlemektedir. İşte onemli olan da oğrencinin bu dinleme işlevini nasıl yaparsa daha başarılı olacağıdır.
Etkin bir dinleeyici olmak icin "İFİKAN" adlı bir yontemi uygulayabiliriz.
Bu yontem;
İ - İleriye
F - Fikirler
İ - İşaretler
K - Katıl
A - Araştır
N - Not tut olmak uzere 6 basamaktan oluşmaktadır.
Bu basamakları kısaca acıklayalım.
Oncelikle ileriye bak basamağından başlayalım. Oğrenci sınıfta oğretmenini dinlerken, oğetmenin anlattıklarından yola cıkarak daha sonra neler soyleyebileceğini tahmin etmeye calışmalıdır. Bu da oğrencinin dikkatinin dağılmasını engeller ve oğrenciyi devamlı uyanık tutar. Hatta oğrencinin aktif olarak katılmasını sağlar. Oğrenci daha onceden o gunku konuları okuyarak sınfa gelirse hem anlatılanlara yabancı kalmamış olur hem de dersteki tahminlerini daha kolay bir şekilde yapar. Bu yontemle oğrenci derste anlatılanları daha once okuduğu icin daha kolay bir şekilde hatırlar.
İkinci olarak fikirler basamağı karşımıza cıkıyor. Bu basamak bize onemli fikir ve duşuncelere onem vermemiz gerektiğini ve bunları goz ardı etmememiz gerektiğini anlatmaktadır. Oğrenci oğretmenin bir ders boyunca anlattıklarının ana fikrini bulmaya calışmalıdır. Ders boyunca kendi kendine bu konunun ana fikri nedir?, Burada anlatılmak istenen nedir? gibi sorular sorması gerekir. Bu sorular oğrencinin ana fikir ve kavramları bulmasına yardımcı olur.
Ucuncu olarak işaretler basamağına bakalım. Oğrenci sınıf icinde devamlı uyanık olmak zorundadır. Oğretmenin hicbir dediğini kacırmamalıdır. Oğretmenin işaretlerine karşı dikkatli ve uyanık olmalıdır. Bir oğretmen konuyu anlatırken mutlaka ufak ipucları verir. Bazı konuların uzerinde ısrarla durur. Orneğin bir konunun onemli bir bolumunu anlatırken belirli kelimeler kullanır, ses tonunda farklılıklar yaratarak ceşitli ipucları verir. Oğretmenler seslerini yukselterek ya da "burası onemli", "dikkat ederseniz" gibi sozel vurgularla onemli noktalara işaret ederler. Bir oğretmen hicbir zaman bu bir sınav sorusudur demez, ama ceşitli ipuclarıyla bunu belli eder. Bu ipuclarından birkacına ornek verirsek: onemli, başlıca, can alıcı, burada esas fikir, şunu unutmayın ki, sonuc olarak, bu sebeple, ozetle vb. ...Bu ipuclarına dikkat edildiği taktirde oğrenci sınavda sorulabilecek soruları tahmin edebilir.
Bir başka basamak ise "katıl" basamağıdır. Oğrenci sınıf icinde devamlı aktif olmalıdır. Pasif bir oğrenci hicbir zaman başarılı olamaz. Oğrenci derse her fıratta katılmalıdır. Oncelikle derse zamanında gelmeli, sınıfta oturacağı yeri iyi secmeli, gorebileceği, duyabileeği bir yere oturmalıdır. Ve ders sırasında oğretmenin soylediklerine gulumseyerek, kaşlarını catarak, başını sallayarak olumlu ya da olumsuz tepki gostermelidir. Boylece oğretmen de anlaşılan ya da anlaşılmayan yerleri cok daha iyi bir şekilde gorebilir. Ayrıca bu oğretmeni de memnun eder. Onun motivasyonunu artıtırır, onu cesaretlendirir. Oğretmen dinlenildiğinin farkına varır.Oysa ki anlattıklarına karşı hicbir tepki gostermeyen donuk, pasif oğrenciler karşısında oğretmen de bir şeyler anlatmak istemez. Oğrenciler oğretmene tepkide bulunarak dersin kalitesini yukseltmekte oğrencilerin elindedir. Beşinci olarak karşımıza "araştır" basamağı cıkıyor. Oğrenciler nedense ders sırasında soru sormaktan cok cekinmektedirler. Ve fikirlerini, goruşlerini rahatca soyleyememektedirler. Oysa ki bu cok yanlıştır. Ders sırasında anlaşılmayan bir yer varsa ya da merak edilen bir soru varsa bu soru rahatlıkla sorulmalıdır. Hicbir şekilde cekinilecek bir durum soz konusu değildir. Sorulara verilen cevap anlaşılmadıysa ve acıklamalar yeterli değilse, yeni sorular sorulmalı ve acıklama yapılmasmı istenilmelidir. Eğer ders icerisinde zaman yetmediyse, ders bittikten sonra oğretmene ya da diğer oğrencilere de sorulabilir.
En son basamak ise " Not Tutma" basamağıdır. Dinleme yoluyla oğrenilen bilgiler cok uzun sureler hafızada duramaz. Oğrenilenlerin zaman zaman tekrar edilmesi gerekir. Bir oğrenci ders sonunda, o derste dinlediğinin ancak %55 ini hatırlayabilir.Tekrar yapılmadığı surece bu oran bir hafta sonra %17 lere duşer. Bu yuzden not tutmanın cok buyuk bir onemi vardır. Not tutmanın iki onemli yararı vaırdır. Bunlarda birincisi eğitimin temel şartı olan "Aktif katılımı" sağlar. Oğrenci derste pasif durumdan aktif duruma ggecer. Not tutma sayesinde derste devamlı uyanık olur, dikkatini derse yoğunlaştırır ve dikkatinin dağılmasını engeller. İkinci onemli yararı ise unutmayı engelemesidir. Unutkanlık duşmanını bizim avantajımıza cevirerek en onemli girişim not tutmaktır. Ozellikle alınan notlar eve gelince bir de temize cekilirse hafızaya daha iyi yerleşir.

Not tutulurken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır.
Oncelikle not tutulan kağıt konusunda comert olmamız gerekir. İleride okuduğumuz zaman anlayabileceğimiz şekilde, boşluklar bırakılarak not tutmamız da yarar vardır. Hicbir zaman kucuk bir kağıda sıkışık bir şekilde not tutulmamalıdır. Hatta not tutmak icin bir defter olursa daha duzenli not tutulur. Ve de sayfanın altında, ustunde, yan taraflarında boşluk bırakılırsa buralara eksik kalan bigileri daha sonra yazabiliriz.
Not tutmaya ilk gunden başlanılması gerekir. Ve duzenli olarak not tutulması cok onemlidir.
Dinleme ile not tutma arasında bir denge oluşturmak gerekir. Tum dikkati dinlemeye ayırırsak, verimli bir şekilde not tutamayız. Aynı şekilde cok ayrıntılı not almaya kalkışırsak bu sefer de anlatılanları anlamamız gucleşir ve bu da dinlemeyi olumsuz etkiler. Dolayısıyla dinleme ve not tutma arasındaki dengeyi cok iyi ayarlamamız gerekir.
Derste not tutarken ana fikirleri, onemli noktaları not etmek cok onemlidir. Not alırken secici olmakta yarar vardır. Onemli noktaları belilerken oğretmen bize ceşitli ipucları verir. "Burası onemli","Burada esas olan", "Dikkat ederseniz" vb. ipuclarıyla bu bolumlerin onemini vurgular. Bu bolumler mutlaka not alınmalı ve onemli olduğunu belirtmek icin de yanına * işareti konmalı ya da altı cizilmelidir.
Not tutarken zamandan tasarruf etmek ve geri kalmamak icin, oğrenci kendi anlayabileceği şekilde ceşitli kısaltmalar kullanmalıdırn. Bu kısaltmalardan bazılarına ornek verirsek:
-ve &
-gibi .
-orneğin or
-sonuc olarak son.ol.
-kadar =
-matematik mat
-yuzyıl yy
-birbirine 11
-buna ek olarak +
-acısından ?
Not tutarken oğrenci kendi cumleleriyle not almalıdır. Bu şekilde hem oğrenci oğretmenin anlattıklarını ozetleme imkanı bulur, hem de anladığı bicimde not alma imkanı bulur. Bazı durumlarda anlatılanların aynı şekilde not alınması gerekebilir. Ya da tahtada yazılanları aynı şekilde kaydetmek gerekebilir. Bu durumda anlatılanlar ya da yazılanlar aynı şekilde not alınmalıdır.
Oğrenci not tutarken aklına takılan yerleri ya da anlayamadığı bolumleri oğretmene sormaktan cekinmemelidir. Boylece not alırken hem eksik not alımamış olunur hem de anlayarak not alınır.
Oğrenci hafızasına cok guvense bile mutlaka sınıfta oğretmen tarafından soylenen ve vnemli gorduğu her şeyi not etmelidir. Boylece unutkanlık sonucu doğabilecek olumsuz sonucları engellemiş olur.
Dikkat edilmesi gereken en onemli noktalardan biri de tutulan notların mutlaka temize gecirilmesidir. Oğrenci tuttuğu notları temize gecirirken bir kez daha tekrar etmiş olur ve bu da unutmasını engeller. Eğer mumkunse tutulan notlar o gece ya da bir sonraki dersten once temize gecirilmelidir.
İyi dinlemek venot tutmak sadece eğitimin değil, hayat başarısının da en onemli unsurudur. İyi bir dinleyici olmanın temel kuralı iyi not tutmak, iyi not tutmanın yolu da iyi bir dinleyici olmaktır. Bu anlamda iyi not tutmak ve iyi bir dinleyici olmak birbirleriyle bağlantılı iki kavramdır.
Teorikte anlatılan bu hususlar, pratikte uygulandığında oğenciye bircok yararlar sağlar. Cok ufakmış gibi gorunen ayrıntılar ileride buyuk farklar yaratacaktır. Bunu sizler de yaşayıp gorebilirsiniz.


SINAVLARI NASIL ATLATIRIM?

Eğitim psikologlarından en iyi on oneri:

Yardım alın:
Oğretmenlerinize sınava nasıl calışılabileceğini sorun.
Calışır ve tekrarlarken kısa aralar verin:
Yorgun bir zihin iyi hatırlayamaz.
Calışma programı yapın:
En iyi calışabileceğinizi duşunduğunuz zamanlarda tekrarlar yapın.
Sağlıklı kalın:
İyi uyuyun ve yeterli beslenin.
Egzersiz yapın:
Yuruyun, koşun, herhangi bir sporla uğraşın.
Olumlu duşunun:
Başarısızlığı veya geleceği duşunmeyin.
Elinizden gelenin en iyisini yapın:
Hic kimse daha fazlasını yapamaz.
Tetikte olun:
Hasta gibi hissederseniz, endişeleriniz hakkında birileriyle konuşun.
Cok rahat ta davranmayın:
Sınav konusunda biraz endişe cok calışmanızı sağlar.
Akıllı olun:
Eğer sınavdan sonra bu konuyu konuşmak istemiyorsanız, konuşmayın. Aslında bu konuda hic duşunmeyin bile. Yapılan yapılmıştır. Yazdıklarınızı değiştiremezsiniz

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------





Hakkımızda
Anasınıfı
İlkokul - Ortaokul
Lise
İletişim
Yayınlarımız
Projelerimiz
Veli Goruşme Saatleri
Fotoğraf Albumu

Ankara > İlkoğretim 2. Kademe > Veliye Yonelik Calışmalar > Etkin Ders Calışma Yontemleri
Etkin Ders Calışma Yontemleri

Cocuklarımıza etkin yaşam becerilerini kazandırmak, başarılı olmaları konusunda desteklemek kısacası hayata hazırlamak icin okul-aile işbirliği her zaman cok onemli bir yer tutmaktadır. Oğrenciler uzerinde karşılıklı olarak kontrol edebildiğimiz ve kontrol edemediğimiz durumlar vardır. Bizler, oğrencilerimizin okul ortamları icinde motivasyonlarını, derse katılma, surdurme becerilerini desteklemeye calışmakta ve etkin ders calışma yontemlerini oğretmekteyiz. Onların, ev ortamlarında etkin ders calışmaya başlama ve surdurme becerilerini desteklemek, calışma ortamlarını duzenlemek ve oğrendikleri teknikle ders calışma davranışlarını takip etmenin, sizlerin gercekleştirebileceği onemli noktalar olduğu inancındayız.
Oğrencilerimizle surdurduğumuz gerek bireysel gerek grup goruşmelerinden edindiğimiz sonucları da goz onunde tutarak, onların daha etkin calışmalarını sağlamak ve işbirliğimizi daha da guclendirmek amacıyla aşağıdaki konuları sizlerle paylaşmak istiyoruz.
COCUKLARIMIZA ETKİN CALIŞMA YONTEMİNİN KAZANDIRILMASINDA
AKLIMIZDA TUTMAMIZ GEREKENLER
Okul başarısı doğuştan getirdiğimiz bir yetenek değil; oğrenilerek kazanılan bir beceridir.
Tum alışkanlıklar gibi calışma alışkanlığını da birdenbire değiştirmek kolay değildir; var olan bir alışkanlığı değiştirerek yerine bir şeyler kazandırmak; ancak bilincli, kararlı ve sabırlı bir caba ile başarılabilir. Calışma alışkanlığının kazandırılması icin cocukların, bireysel ozelliklerine (dikkat ve algılama suresi, var olan calışma alışkanlıkları, oğrenme şekli, vb.) en uygun olan calışma yonteminin belirlenmesi ve duzenli bir şekilde uygulamasına yardımcı ve destek olunması onemlidir.
Tembel insan yoktur. Sadece guclu amacları olmayan insanlar vardır.
Oğrencilerin, "neden calışmaları gerektiği"ne dair hedeflerinin olması cok onemlidir. Belirledikleri hedeflere ulaşmaksa, amacları olmalıdır. Oncelikle kucuk hedeflerle başlayıp, bu hedeflere ulaşmanın sonucundaki başarı hissinin cocuklarınıza yaşatılması gerekir. Ulaşılan her hedef, bir sonraki başarının kapısını acmaktadır. Bu, aynı zamanda kendine guveni ve yapabileceğine ilişkin desteği de beraberinde getirecektir. Boylece calışmak; sıkıcı bir iş olmaktan cıkıp amaca yaklaştıran anlamlı bir sistem ve disiplin olarak yaşamlarında kalıcı bir duzen sağlayacaktır.
Oğrenme bir sonuc değil, bir surectir. Bu surecte sonucun değil, cabanın odullendirilmesi (ovulmesi, desteklenmesi) onemlidir.
Sınav sonuclarına odaklı odullendirmeler, oğrenciler uzerinde istediğimiz etkiyi yapmamaktadır. Oğrencilerin, oğrenme sureci icindeki cabalarının odullendirilmesi, hem calışma disiplini kazanmaları hem de bunu surdurmeleri acısından cok onemlidir; cunku oğrenme bir durağa değil bir yolculuğa benzer ve hayat boyu devam eder. Eğer oğrencilere calışma sistemi kazandırmak istiyorsak onların; sonuca giden yolda gosterdikleri cabayı odullendirmemiz, beklemedikleri sonuclarla karşılaştıkları durumlarda hayal kırıklığı (başaramıyorum, yapamıyorum, beceremiyorum... vb. duyguları) yaşayıp vazgecmelerini (calışsam da yapamıyorum zaten) ve başarılarını tesaduflere bırakmalarını engellemede onemli katkı sağlayacaktır.
Başarılı oğrenme %50 moral, %50 tekniktir.
Başka bir ifadeyle moral; uygun duygusal durum ve motivasyonu, teknik ise nasıl başarılı bir şekilde oğrenilmesi gerektiğini ifade eder. Oğrenme surecinde kullanılabilecek her teknik oğrenilebilir; ancak tek başına yeterli olmaz. Bu nedenle oğrencilerin, etkin oğrenme stratejileriyle birlikte, yeterli moral ve motivasyona ihtiyacları vardır. Onları bu konuda desteklememiz, model olmamız ve yapabileceklerine duyduğumuz inancı ve guveni gostermemiz etkili olacaktır.
Olumsuz geleceğin değil, olumlu geleceğin vurgulanması gerekir.
Orneğin, "Boyle devam edersen yapamazsın" yerine "Caba gosterirsen başarabilirsin" vurgulanmalıdır. Boylece, yapabileceklerine duyduğumuz inancı goren oğrencilerin moral ve motivasyonu desteklenmekte, bizim olumlu beklentilerimize yanıt veren oğrencilerin, kendilerinden beklentileri de olumlu yonde gelişebilmektedir.
Cok calışmak her zaman iyi oğrenmek değildir; onemli olan etkin calışmaktır.
Cok calıştığı halde başarılı olamayan oğrenciler vardır. Plansız, programsız, bireysel ozelliklerine uymayan ve yanlış calışma yontemleriyle ne kadar calışılırsa calışılsın etkin sonuc alınamamaktadır. Ote yandan dinlenmeye ve eğlenmeye vakit ayırmadan calışmak, cocuklar uzerinde yorgunluk, bıkkınlık ve motivasyon eksikliği yarattığından yine etkin sonuc vermemektedir. Onemli olan masa başında ne kadar vakit gecirildiği değil, gecirilen vaktin nasıl değerlendirildiğidir.
Etkin oğrenmenin sağlanabilmesi icin calışma ortamlarının duzenlenmesi gerekir.
Calışma ortamlarının oğrenmeyi destekleyecek şekilde duzenlenmesi onemlidir. Calışma ortamında dikkat dağıtıcı etki yaratan teknolojik aracların (TV, bilgisayar, telefon) bulunmamasına ozen gostermeliyiz. Ozellikle farklı ilgilerin onem kazandığı ergenlik doneminde, kendilerini kontrol etmede gucluk ceken oğrenciler, bu ilgilerini dengelemede de sıkıntılar yaşarlar. Bu nedenle, oğrencilerimizin odalarında bulunan teknolojik aracları doğru bir zamanlama ile kullanabilmeleri gucleşmektedir. Bu tur teknolojik aracların daha kontrollu ortamlara alınmalarının gerekli olduğu inancındayız. Boylece, oğrencilerimizin, zamanlama ve icerik acısından bu tur aracları daha doğru kullanmalarına ve calışma ortamlarında oğrenmeye daha cok konsantre olabilmelerine yardımcı olabiliriz. Oğrencilerimizin, calışmaya masa başında başlaması ve surdurmesi etkin bir oğrenme icin gereklidir.
Calışma davranışı programlanırken, dinlenme ve eğlenmeye vakit ayrılmalıdır.
En iyi calışma yontemi; calışmak, tekrarlamak ve dinlenmektir. Calışmadan en iyi verimi almak icin oğrenme suresini 20-40 dakikalık bolumlere ayırmak gerekir. 20-40 dakikalık oğrenmenin ardından, oğrenilenlerin tekrarı icin 10 dakikalık bir surenin ayrılması gerekir; cunku 24 saat icerisinde hic tekrar yapılmazsa oğrenilmiş olanın %80'ni unutulur. Yazılı ve sozlu sınavlarda edinilen başarı, oğrencilerin almış olduğu bilgilerin ne kadarını hatırladığına dayandığından, etkin calışmada tekrar, cok onemli bir yer tutmaktadır. Oğrencilerimizin bireysel ozelliklerini goz onunde tutarak hazırladığımız ders calışma planlarında, okulda ders saatinde oğrenilmiş olan konuların, evde 5-10 dakika tekrar edilmesini oneriyoruz. Bu sayede, okulda 40 dakikalık ders saatinde oğrenmiş oldukları konuları ileriye donuk daha rahat yerleştirebileceklerine ve oğreneceklerine inanıyoruz. Yapılan tekrarların ardından verilen dinlenme suresi, oğrencilerin bir sonraki oğrenme seansına daha etkin başlamalarını sağlayacaktır. Dikkatini uzun