
Vahiy nedir, nasıl gelir? Vahiy ceşitleri nelerdir? Vahyin geliş şekilleri nelerdir? Peygamberlik ve vahiy...Peygamberlik ve vahiy birbirinden ayrılmayan iki kavramdır. Vahiy almayan peygamber duşunulemez. Yuce Allah, emirleri, yasakları diğer hukumleri ve butun haberlerini peygamberine vahyeder peygamberler de bunları insanlara tebliğ ederler.
VAHİY NEDİR? Sozlukte; gizli konuşma, gonderme, emir, işaret, ilham gibi anlamlara gelen vahiy, “Allah TeÂl ’nın dilediği şeyleri peygamberlerine, mahiyeti bizce tam olarak bilinmeyen bir yolla bildirmesi” demektir. Vahiy bir haldir, bir yaşayıştır. Nasıl gercekleştiğini ve niteliğini ancak onu yaşayan peygamber bilir. Vahiy, Allah ’la peygamberi arasında bir sırdır. Ancak vahyin geliş şekilleri ve peygamber uzerindeki Peygamberlerin ashabına bildirmeleriyle insanlar tarafından bilinebilmiştir.
VAHİY SADECE PEYGAMBERLERE Mİ GELİR? Vahiy ile kalpte beliren bilgi demek olan keşif ve ilham birbirinden farklıdır. Vahiy sadece peygambere gelen kesin, değişmez ve daima hakikati ifade eden bir bilgidir. Allah tarafından korunmuş olan peygamberin kalbine, guvenilirliğinde şuphe olmayan bir elci yani Cebrail meleği aracılığıyla bırakılır. Peygamberler dışındaki insanlara da gelebilen ilhamın ise kesin doğruluğundan bahsedilemez. Kalpte beliriveren ilhamın her zaman yanılma payı vardır.
Vahyin nasıl bir olay olduğunun ve mahiyetinin insanlarca bilinememesi ve insanların onu tecrube etmemiş olması vahyi inkÂr etmek icin bir sebep değildir. Cunku bu gun pozitif bilimlerin de izah edemediği, gozlemleyemediği ve tecrube edemediği (Mesela; zek turu, guneşin ic sıcaklığı, atomun parcacıkları, DNA şifreleri gibi) bircok bilginin hemen hemen herkesin kabul ettiği bir bilgilerdir.
VAHYİN CEŞİTLERİ NELERDİR? Yuce Allah ’ın:
“Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur. Yahut bir elci gonderip, izniyle dilediğini vahyeder...”[1] Buyurduğu ayeti kerimeden yola cıkarak uc ceşit vahiy olduğunu soyleyebiliriz.
1. Allah ’ın dilediği bilgileri, peygamberin kalbine ani olarak ulaştırmasıdır. Bu vahye ornek, Peygamber Efendimiz ’in “kudsî hadis”[2]leridir.
2. Allah ’ın perde arkasından peygamberiyle konuşmasıdır. Bu ceşit vahiyde, peygamber Allah ’ı gormeden, ilahi kelÂmı işitir. Hz. Musa ’nın (a.s.) Tûr Dağı ’nda aldığı vahiy gibi.
3. Vahyin, melek aracılığıyla peygambere getirilmesidir. Vahiy meleği Cebrail, vahyi kelimeler halinde peygambere getirirdi. İlahi kitaplar bu ceşit vahiyle gelmiştir.
VAHYİN PEYGAMBERİMİZE GELİŞ ŞEKİLLERİ NELERDİR? Peygamber Efendimiz ’e vahiy şu şekillerde gelmiştir:
1. Sadık ruyalar halinde. Peygamberimizin gorduğu ruyalardan bir kısmı, daha sonra gercek hayatta aynen meydana gelmiştir.
2. Cebrail (a.s.) tarafından vahyin, Peygamber uyanıkken kalbine bırakılması. Şu ayet bu ceşit vahyin delilidir: “O ’nu uyaranlardan olasın diye, Cebrail, apacık Arapcayla senin kalbine indirmiştir”[3]
3. Cebrail ’in (a.s.) insan şekline girerek, getirdiği vahiy. Bu vahyin en hafif şeklidir. Cibril hadisi diye meşhur olmuş olay buna ornek olarak gosterilebilir.
4. Cebrail (a.s.) gorunmeksizin vahyin, cıngırak sesine benzer bir sesle birlikte gelmesi. Bu ceşit vahyin cok ağır olduğu Peygamber Efendimiz tarafından bizzat bildirilmiştir. Tehdit ve korkutma muhtevası olan bircok ayeti kerime bu şekilde gelmiştir. Vahyin gelişi sırasında, Peygamber Efendimiz son derece heyecanlanırdı hatta titrer ve terlerdi.[4]
5. Cebrail ’in (a.s.), Hz. Peygamber ’e uyku halindeyken getirdiği vahiy. Bazı mufessirlere gore Kevser sûresi bu şekilde vahyedilmişitir.
6. Cebrail ’in (a.s.) kendi şekliyle yani melek gorunumunde getirdiği vahiydir. Bu şekliyle vahiy iki defa gercekleşmiştir. Birincisi Peygamber Efendimiz ’in, ilk vahiy aldığı gun Hira ’dayken, ikincisi de Mirac ’ta meydana gelmiştir: “Andolsun ki, O ’nu, bir diğer defa da Sidretu ’l-munteha ’nın yanında gordu.”[5]
7. Vahyi, Peygamber Efendimiz ’in vahiy meleği olmaksızın yani doğrudan Allah ’tan alması veya perde arkasından Allah ’la konuşması şeklinde gercekleşen vahiydir. Bu da Mirac ’ta gercekleşmiştir.
Sahabe-i Kiram vahyin gelişi sırasında Allah Resulu ’nun nasıl bir hal aldığını şoyle bildirmişlerdir.
Vahyin gelişi esnasında Peygamber Efendimiz ’e ağır bir sıkıntı hÂli gelirdi. Mubarek yuzu gul gibi pembeleşir, gozlerini kapatır, başını onune eğerdi. AshÂbı da başlarını onlerine eğerlerdi. Vahiy hÂli sona erinceye kadar hic kimse edebinden oturu başını kaldırıp Peygamber Efendimiz ’in simasına bakamazdı.
Vahiy geldiği zaman bazen de, yuzunun yakınlarında arı uğultusu gibi bir ses işitilirdi. ResûlullÂh, o esnada cabuk cabuk nefes alırdı. En soğuk gunlerde bile, alnından inci taneleri gibi terler dokulurdu.[6]
8. Vahiy kÂtiplerinden Zeyd bin SÂbit ’in (r.a.) bildirdiğine gore gelen vahyin ağırlığı, inen hukumlerin ağırlığı ile mutenasip olurdu. Yani, inen vahiy ilÂhî vaat ve mujde mahiyetinde ise CebrÂîl (a.s.) insan suretinde gelir, bu ise Peygamber Efendimiz ’e bir gucluk vermezdi. Fakat vahiyde azap ile korkutmaya dair ilÂhî ikazlar olduğu zaman da, dehşet sacan bir cıngırak sesi gibi gelirdi.
9. Vahiy, Allah Resûlu deve uzerinde iken geldiğinde, hayvan vahyin ağırlığına tahammul edemez, dizleri bukulur ve cokerdi. Nitekim Peygamber Efendimiz, Adb isimli devesinin uzerinde bulunduğu sırada MÂide Sûresi ’nin ucuncu Âyeti nazil olmaya başlayınca Adb ’nın ayakları kırılacak gibi olmuş, AllÂh Resûlu devenin uzerinden inmişti.[7]
10. İnen vahyin manevi ağırlığı olduğu gibi Allah Resulu ’nun bedenen de bir ağırlık ve meşakkat hissettiği de olurdu. Zeyd bin SÂbit (r.a.) şoyle der: “ResulullÂh ’ın yanında oturuyordum. Bu esnada Allah Resulu ’ne vahiy geldi. Dizi benim dizimin uzerindeydi. VallÂhi o anda Resulullah ’ın dizinden daha ağır bir şey hissetmemiştim. Neredeyse dizim kopacak sandım.” (Ahmed, V, 190-191)
Dipnotlar:
[1] Şûra sûresi, 51. ayet [2] Kudsi hadis:Mana olarak Allah ’a, lafız olarak Allah Rasulu ’ne ait olan sozlere denir. [3] Şuara sûresi, 193- 195. ayetler [4] Buhari, Bed ’ul – vahy. 2. [5] Necm sûresi, 13-14. ayetler [6] BuhÂrî, Bed ’u ’l-Vahy 1/2, Umre 10; Muslim, FedÂil 87, Hudûd 13; Tirmizî, Tefsir 23/3173; Ahmed, V, 327. [7] Ahmed, II, 176; VI, 445; İbn-i Sa ’d, I, 197; Taberî, Tefsîr, VI, 106.
İslam ve İhsan
VAHİY NEDİR?
VAHYİN GELİŞ ŞEKİLLERİ NELERDİR?