SÂlih ve sÂdıklarla beraber olan bir kimse, istîdÂdı nisbetinde onların rûhÂniyetinden feyz alır. Kendisi ne kadar kusurlu olursa olsun, samimiyetle sevip yakın olduğu, Âidiyet ve mensûbiyet duyguları icinde bulunduğu makbul ve mûteber kimselerden dolayı bir değer kazanır.Şeyh SÂdî Hazretleri buyurur:
“Halkın, KÂbe ortusune yuz surduğunu ve onu optuğunu goruyorsun. O ipek ortu, zÂhiren ipek boceğinin kozasından yapıldığı icin şohret ve îtibar bulmadı. LÂkin bir muddet, mukaddes KÂbe duvarında bulundu da, onun icin aziz oldu.”
Allah katında makbul bir varlığa yakınlık, cansız varlıklara bile bir kıymet kazandırmaktadır. Şuphesiz ki bu kÂide, varlıkların en mukerremi ve şereflisi olan insanoğlu icin, cok daha fazla gecerlidir.
CenÂb-ı Hak Âyet-i kerîmede:
“Ey îmÂn edenler! Allahʼtan korkun ve sÂdıklarla beraber olun.” (et-Tevbe, 119) buyurmaktadır.
Butun insanlar, beden olarak birbirlerinin neredeyse aynısı veya benzeridir. Fakat ic Âlemleri; muhabbet, ulfet ve unsiyet ettikleri kişilerin şahsiyet ve karakterine gore bir mÂhiyet kazanır. SÂlih ve sÂdıklarla beraber olan bir kimse, istîdÂdı nisbetinde onların rûhÂniyetinden feyz alır. Kendisi ne kadar kusurlu olursa olsun, samimiyetle sevip yakın olduğu, Âidiyet ve mensûbiyet duyguları icinde bulunduğu makbul ve mûteber kimselerden dolayı bir değer kazanır.
LÂkin bunun zıddına; muhabbet ve hayranlık duyulan fÂcir ve fÂsık kimselerin gafletlerinden de az veya cok, fakat mutlak menfî bir pay, beraberinde bulunan kişiye sirÂyet eder. Varlıklar ve gonuller arasındaki bu hÂl transferi sebebiyle insan, hangi mekÂnlarda bulunduğuna ve kimlerle beraber olduğuna dikkat etmelidir. Zira buna gore mÂnen seviye kazanmakta veya kaybetmektedir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan