Bir muʼmin, nîmetlere nÂil olduğunda şımarıp azgınlaşmamalı, bilÂkis Allah icin infÂk ederek fiilî şukrunu, AllÂhʼı zikrederek de kavlî şukrunu îf etmelidir.Şeyh SÂdî Hazretleri buyurur:

“İyi gunlerinde fakirlerin, gariplerin, muhtacların gonlunu al. Onların gonlunu almak, başa gelecek belÂları defeder. Muhtac, senden hÂlini arz ederek bir şey isteyecek olursa, ver. Vermediğin takdirde, bir zÂlim cıkar, senden zorla alır.”

İslÂmʼda mulk; AllÂhʼa Âittir, kula emÂnet edilen bir imtihan metÂıdır. Fakat îman firÂsetinden mahrum olanlar, mulkun bu ilÂhî imtihan vasfından gÂfildirler.

Âyet-i kerîmelerde buyrulur:

“İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nîmet verdiğinde (bunun hikmetini duşunmeden) «Rabbim bana ikram etti.» der. Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise «Rabbim beni onemsemedi.» der.” (el-Fecr, 15-16)

Dolayısıyla bir muʼmin, nîmetlere nÂil olduğunda şımarıp azgınlaşmamalı, bilÂkis Allah icin infÂk ederek fiilî şukrunu, AllÂhʼı zikrederek de kavlî şukrunu îf etmelidir.

CENNET'E DAVET

Rızık darlığıyla imtihan edildiğinde de isyan etmemeli; sabır, şukur ve rız hÂlinde Rabbine yonelerek bu durumdan da mÂnen kazanclı cıkmayı bilmelidir. Zira CenÂb-ı Hak;

“Sen Oʼndan rÂzı, O da senden rÂzı olarak Rabbine don!” (el-Fecr, 28) emr-i celîliyle rız hÂlindeki kullarını Cennetʼine dÂvet etmektedir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan