İman nedir, ne anlama gelir? İman etmenin şartları nelerdir? iman esasları nelerdir? İmanın tanımı, anlamı ve kapsamı.İman, İslam dininin esaslarına inanmaktır. İslam'a gore kişinin kurtuluşa erebilmesi icin iman etmesi şarttır.
İMAN NEDİR? İman sozlukte, "bir kişiyi soylediği sozde tasdik etmek, doğrulamak, soylediğini kabullenmek, gonul huzuru ile benimsemek, karşısındakine guven vermek, guvenlikte olmak, şupheye yer vermeyecek bicimde icten ve yurekten inanmak" anlamlarına gelir.
Terim olarak ise, Hz. Peygamber'i, Allah TeÂlÂ'dan getirdiği kesin olarak bilinen hukumlerde (zarûrÂt-ı dîniyye) tasdik etmek, onun haber verdiği şeyleri tereddutsuz kabul edip bunların gercek ve doğru olduğuna gonulden inanmak demektir.
Buna gore; imanın hakikati ve ozu kalbin tasdikidir. Kalbin tasdiki imanın değişmeyen aslî unsurudur. İmanla bilgi arasında cok yakın bir ilişki soz konusudur. Her inanan kişi, neye inandığını bilir, fakat her bilme inanmayı gerektirmez. İnanılacak esaslarla ilgili bilgiye iman denilebilmesi icin, kişinin gonlunde ve kalbinde hur iradeye dayalı bir boyun eğişin, teslimiyetin ve tasdikin bulunması gerekir. İman edene sevap, etmeyene ceza verilmesinin dayanağı, kişinin gonulden bağlılığının ve tasdikinin bulunup bulunmamasıdır.
İmanın, bir kalp işi, kalbin tasdiki olduğunu gosteren Âyet ve hadislerden bazıları şunlardır:
"Ey Peygamber, kalpleri iman etmediği halde, ağızlarıyla inandık diyenlerden ve Yahudilerden kufur icinde koşuşanlar seni uzmesin..." (el-MÂide 5/41)
"Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslÂm'a acar..." (el- En‘Âm 6/125).
"Allah cennetlikleri cennete, cehennemlikleri cehennem'e koyacak, sonra da bakın kalbinde hardal tanesi kadar imanı olan birisini bulursanız onu cehennem'den cıkarın diyecektir." (BuhÂrî, “ÎmÂn”, 15; Muslim, “ÎmÂn”, 82)
İmanın esası, inanılacak şeyleri kalbin tasdik etmesidir. Bir kimse diliyle inandığını soylese bile kalbiyle tasdik etmezse mumin olamaz. Buna karşılık kalbiyle tasdik edip inandığı halde, dilsizlik gibi bir ozru sebebiyle inancını diliyle acıklayamayan veya tehdit altında olduğu icin kÂfir ve inancsız olduğunu soyleyen kimse de mumin sayılır. Bunun en belirgin orneği şu olaydır:
SahÂbîlerden AmmÂr b. YÂsir, Kureyş muşriklerinin ağır baskılarına ve olum tehditlerine dayanamayarak kalben inanmakla birlikte, diliyle Musluman olmadığını, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) dininden cıktığını soylemiş, bu olay hakkında Âyet-i kerîme inerek, AmmÂr'ın mumin bir kimse olduğu belirtilmiştir: "Kalbi imanla dolu olduğu halde (inkÂra) zorlanan kimse haric, kim iman ettikten sonra Allah'ı inkÂr ederse ve kim kalbini kÂfirliğe acarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır. Onlar icin buyuk bir azap vardır" (en-Nahl 16/106)
İmanın aslî unsuru kalbin tasdiki olmakla birlikte kalpte neyin gizli olduğunu insanlar bilemediği icin, kalpteki inancın dil ile soylenip acığa vurulması, o kişinin de dunyada bu soz ve ikrarına gore bir işleme tÂbi tutulması gerekmektedir. Bu sebeple ikrar, yani kalpte bulunan inancın dil ile ifade edilmesi, imanın bir parcası değil, Âdeta onun dunyevî şartıdır.
İMANDA İKRARIN ONEMİ Kalplerde neyin gizli olduğunu ancak Allah bilir. Bir kimsenin iman ettiği, ya kendisinin soylemesiyle veya cemaatle namaz kılmak gibi mumin olduğunu gosteren belli ibadetleri yapmasıyla anlaşılır. O zaman bu kimse mumin olarak tanınır, Musluman muamelesi gorur, Musluman bir kadınla evlenebilir. Kestiği hayvanın eti yenir, zekÂt ve oşur gibi dinî vergilerle yukumlu tutulur. Olunce de cenaze namazı kılınır, Musluman mezarlığına defnedilir. Eğer bir kimse inancını diliyle ikrar etmezse ona, Muslumana ozgu bu tur hukumler uygulanmaz.
İmanda ikrarın cok onemli olduğunu Peygamber Efendimiz şu hadisleriyle dile getirmişlerdir:
"Kalbinde buğday, arpa ve zerre olcusu iman olduğu halde Allah'tan başka Tanrı yoktur. Muhammed O'nun elcisidir diyen kimse cehennemden cıkar." (BuhÂrî, “ÎmÂn”, 33; Tirmizî, “Cehennem”, 9; İbn MÂce, “Zuhd”, 37)
"İnsanlar Allah'tan başka Tanrı yoktur. Muhammed O'nun elcisidir deyinceye kadar kendileriyle savaşmakla emrolundum. Ne zaman bunu soylerlerse can ve mal guvenliğine sahip olurlar. Ancak kamu hukuku gereği uygulanan cezalar bundan mustesnadır. İc yuzlerinin muhasebesi ise Allah'a aittir." (BuhÂrî, “CihÂd”, 102; Muslim, “ÎmÂn”, 8; Ebû DÂvûd, “CihÂd”, 104)
Dil ile ikrar bu derece onemli olduğu icin genellikle iman, "Kalp ile tasdik ve dil ile ikrardır" şeklinde tanımlanmıştır. Fakat imanı bu şekilde tanımlamak, kalbi ile inanmadığı halde inandım diyenin mumin olmasını gerektirmez. Bu konuda bir Âyet-i kerîmede, "İnsanlardan bazıları da vardır ki inanmadıkları halde Allah'a ve Âhiret gunune inandık derler" (el-Bakara 2/8) buyurulmuştur.
Kaynak: İslam İlmihali 1, TDV Yayınları
İslam ve İhsan
İMAN VE İSLAM'IN ŞARTLARI NELERDİR?