
Şeytan nedir? Şeytan kimdir? İblis neden isyan etti? Şeytan Hz. Adem ve Havva ’yı (a.s.) nasıl aldattı? Şeytan insanın icine girebilir mi? Şeytan insanları nasıl kandırıyor? Şeytan kimlere musallat olur? Şeytanla ilgili ayet ve hadisler...Şeytana aldanmamak ile ilgili hadisler ve hadislerin acıklaması…
İSLAM ’DA ŞEYTAN NEDİR? İslĂ‚m ’da şeytan; gozle gorulmeyen fakat varlığı kesin olan, azgınlık ve kotulukte cok ileri giden, kibirli, Ă‚si, insanları saptırmaya calışan cin demektir.
Kur ’Ă‚n ’da ilk şeytandan “İblis” diye bahsedilir. İblis, hased, kibir ve hırs yuzunden azmış ve isyan ederek sapıklığa duşmuş cinlerdendir. Onun, cinlerden ve insanlardan yardımcıları vardır. Bir zamanlar kendisine melekler arasında yer verilen bu ilk ve en buyuk şeytan, sonradan kibre kapılarak Allah ’a isyĂ‚n etmiş ve ilĂ‚hî rahmetten kovulmuştur.
İSLAM ’DA ŞEYTAN İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER Abdullah bin Mesut (r.a.) der ki: Resûlullah şoyle buyurdu:
“Muhakkak ki şeytanın ve meleğin insanoğlunun kalbi uzerinde yonlendirici tesiri vardır. Şeytanın tesiri kotuluğe sevketmeye ve hakkı yalanlamaya, meleğin tesiri ise hayra doğru ve hakkı tasdik etmeye yoneliktir. Meleğe Ă‚it hayra yonelik tesiri gonlunde hisseden kimse bunu Allah ’tan bilsin ve Allah ’a hamd etsin. Kendisini kotuluk tarafına cekmeye calışan bir tesir hisseden kimse de kovulmuş şeytanın şerrinden CenĂ‚b-ı Hakk ’a sığınsın.”
Sonra Resûlullah şu Ă‚yet-i kerimeyi okudu:
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cirkinlikleri telkin eder.” (Bakara 2/268) (Tirmizî, Tefsîr, 2/2988)
***
Ali bin Huseyin ’den (r.a.) rivĂ‚yet edildiğine gore Nebiyy-i Ekrem Efendimiz ’in muhterem zevcesi Safiyye binti Huyey ona şoyle haber vermiştir:
Nebî, Mescid ’de itikĂ‚fa girmişti. Hanımları ziyĂ‚retine gittiler. Bir muddet sonra yanından ayrılmak istediler. Efendimiz Safiyye binti Huyey ’e:
“–Sen acele etme, ben de seninle geleyim” buyurdu.
Cunku o, (biraz uzakta bulunan ve) daha sonra UsĂ‚me bin Zeyd ’e verilen evde oturuyordu. Nebiyy-i Ekrem, evine goturmek icin onunla birlikte dışarı cıktı. O esnĂ‚da Ensar ’dan iki kişiyle karşılaştı. Onlar Peygamber Efendimiz ’e baktılar, (Ă‚ilesinin yanında olduğunu gorunce biraz hızlanarak) gecip gittiler. Nebiyy-i Ekrem onlara:
“–Yavaş olun, bu kadın Safiyye bint-i Huyey ’dir” buyurdu. Onlar da:
“–SubhĂ‚nellĂ‚h, ey Allah ’ın Resûlu! (Sizin hakkınızda nasıl yanlış şeyler duşunebiliriz)” dediler. Resûlullah de onlara:
“–Şeytan insanın vucudunda kanın akışı gibi dolaşır. Onun sizin kalbinize bir şuphe atmasından korktum” buyurdu. (BuhĂ‚rî, İ ’tikĂ‚f, 11. Ayrıca bkz. BuhĂ‚rî, Bed ’u ’l-Halk, 11; AhkĂ‚m, 21; Muslim, SelĂ‚m, 23-25; Ebû DĂ‚vûd, Savm, 79; Edeb, 81; İbn-i MĂ‚ce, SıyĂ‚m, 65)
***
Abdullah bin Mes ’ûd (r.a.) der ki:
Resûlullah eliyle bir cizgi cizdi ve:
“–Bu Allah ’ın dosdoğru yoludur” buyurdu. Sonra bu cizginin sağına ve soluna başka cizgiler cizdi ve:
“–Bunlar da farklı farklı yollardır. Her birinin uzerinde o yola cağıran bir şeytan vardır” buyurdu. Sonra CenĂ‚b-ı Hakk ’ın şu Ă‚yetini tilĂ‚vet etti:
“Şuphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur; oyle ise ona tĂ‚bî olun. Başka yolları takip etmeyin ki sizi O ’nun yolundan saptırıp parca parca yapmasınlar. Gunahlardan sakınıp takvĂ‚ sahibi olasınız diye Allah bunları size emretti.” (En ’Ă‚m 6/153) (Ahmed, I, 465, 435; III, 397. Ayrıca bkz. İbn-i MĂ‚ce, Mukaddime, 1; DĂ‚rîmî, Mukaddime, 23; HĂ‚kim, II, 349/3241)
***
Ebû Hureyre ’den (r.a.) rivĂ‚yet edildiğine gore Nebiyy-i Ekrem şoyle buyurmuştur:
“Namaz icin ezan okunduğu zaman, şeytan arkasını donup ezanı duymayacağı yere kadar yellenerek kacar. Ezan bitince geri gelir. Namaz icin kĂ‚met getirilince tekrar arkasını donup kacar. KĂ‚met bittiğinde yine gelir ve kişi ile nefsi arasına sokulup ona: «FilĂ‚n şeyi hatırla, filĂ‚n şeyi hatırla!» diyerek, daha once aklına gelmeyen şeyleri hatırlatır. Neticede kişi kac rekĂ‚t kıldığını bilemez olur.” (Muslim, SalĂ‚t, 19. Ayrıca bkz. BuhĂ‚rî, EzĂ‚n, 4; Amel fi ’s-salĂ‚t, 18; Sehv, 6; Bed ’u ’l-Halk, 11; Ebû DĂ‚vûd, SalĂ‚t, 31; NesĂ‚î, EzĂ‚n, 20, 30)
***
CĂ‚bir (r.a.) der ki: Resûlullah Efendimiz ’in şoyle buyurduğunu işittim:
“Şeytan, Arap yarımadasında namaz kılanların kendisine kulluk etmelerinden umidini kesmiştir. Fakat onları birbirlerine duşurmeye, aralarını acmaya calışacaktır.” (Muslim, MunĂ‚fıkîn, 65. Ayrıca bkz. Tirmizî, Birr, 25/1937; Fiten, 2/2159; Ahmed, III, 313, 354, 384)
***
Huzeyfe (r.a.) der ki:
Resûlullah ile birlikte yemek yiyeceğimiz zaman, o, yemeğe başlayıp elini dokundurmadan biz elimizi yemeğe surmezdik. Yine bir gun onunla birlikte yemek yiyecektik. Derken kucuk bir kız cocuğu geldi. Sanki biri onu arkasından itiyormuş gibiydi. Hemen elini yemeğe uzattı; fakat Resûlullah elini tuttu. Daha sonra bir bedevî geldi; o da arkasından itiliyormuş gibiydi. Allah Resûlu onun da elini tuttu ve sonra şoyle buyurdu:
“Şeytan Allah ’ın ismi zikredilmeden (besmele cekilmeden) başlanan bir yemeğe katılmayı pek arzu eder. O, şu yemeğe katılmak icin bu kızcağızı getirdi. Fakat ben elini tuttum. Sonra bu bedevî sayesinde yemeğe katılmak icin onu alıp getirdi; onun da elini tuttum. Nefsimi kudretiyle elinde bulunduran Allah ’a yemin ederim ki, şeytanın eli, onların eliyle birlikte avucumdaydı.” (Muslim, Eşribe 102. Ayrıca bkz. Ebû DĂ‚vûd, Et`ime, 15/3766; Ahmed, V, 382, 397; HĂ‚kim, IV, 121/7088)
İSLAM ’DA ŞEYTAN CenĂ‚b-ı Hak, insanı yaratıp meleklere ona secde etmelerini emrettiğinde, hepsi secde ettiler ancak şeytan kibirlenerek secde etmedi. “Ben camurdan yarattığın bir kimseye secde eder miyim hic!” dedi. (İsrĂ‚ 17/61)
Kendisinin ateşten, insanın ise camurdan yaratıldığını ileri surup yanlış bir kıyas yaptı ve ustun olduğu zannına kapıldı. (A ’rĂ‚f 7/12)
Kibirlenmeyi hic sevmeyen CenĂ‚b-ı Hak ise, onu rahmetinden ve cennetinden kovdu. Kibirlenmesine mukĂ‚bil onu alcalttı. LĂ‚netinin kıyĂ‚met gunune kadar uzerinde olacağını bildirdi.
İBLİS NEDEN İSYAN ETTİ? Kibir ve gurûru sebebiyle isyan eden iblis, yine aynı sebeple af dilemeyi de duşunmeyerek Allah ’tan muhlet istedi. İnsanların tekrar diriltileceği gune kadar yaşayarak olumden kurtulmayı hayĂ‚l etti. CenĂ‚b-ı Hak da imtihan Ă‚leminin bir cilvesi olarak ona kıyĂ‚met gunune kadar muhlet verdi. Boylece Ă‚hirete kesin olarak iman edenle şuphe icinde bulunanı ayırt edip gostermeyi murĂ‚d etti. (Sebe ’ 34/21)
Bunun uzerine şeytan, ocunu almak icin insanlara gunahları susleyeceğini, onları azdırmak icin her turlu hîleye baş vuracağını ve onlara her yonden yaklaşmaya calışacağını yeminle ifade etti:
“Elbette onlara onlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların coklarını şukredenlerden bulmayacaksın!” dedi. (A ’rĂ‚f 7/17)
Ancak ihlĂ‚sa erdirilen kulları istisnĂ‚ ederek onlara gucunun yetmeyeceğini bildirdi.
CenĂ‚b-ı Hak ise, şeytanı ve ona tĂ‚bî olanları cehennemiyle korkutarak muhtelif îkazlarda bulundu. (Bkz. A ’rĂ‚f 7/11-18; Hicr 15/30-44; SĂ‚d 38/71-85)
ŞEYTAN HZ. ADEM VE HAVVA ’YI (A.S.) NASIL ALDATTI? Yuce Rabbimiz daha sonra ilk insan Hz. Âdem ’i ve HavvĂ‚ vĂ‚lidemizi cennete yerleştirdi. Butun nimetlerden bol bol yemelerine musĂ‚ade etti, ancak bir ağaca yaklaşmalarını yasakladı. Artık insanın imtihanı başlıyordu. Şeytan faaliyete gecerek binbir hîle ile onlara yaklaştı. Yeminler etti, yalanlar soyledi, vaadlerde bulundu, “Ben sizin iyiliğinizi istiyorum” dedi, akıl verdi, gûyĂ‚ yol gosterdi ve sonunda onları aldattı.
Âyet-i kerimelerde bu durum şoyle haber verilir:
“Derken şeytan, birbirlerine kapalı ayıp yerlerini kendilerine gostermek icin onlara vesvese verdi ve: «Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı» dedi. Onlara: «Ben gercekten size oğut verenlerdenim» diye yemin etti. Boylece onları hîle ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine gorundu. Onlar cennet yapraklarından alıp uzerlerini ortmeye başladılar. Rab ’leri onlara: «Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apacık bir duşmandır, demedim mi?» diye nidĂ‚ etti.” (A ’rĂ‚f 7/20-22)
Şeytan, insanı, daha ileri gitme hırsı ve ebedî kalma arzusuyla aldatmıştı. Demek ki bu duygulara dikkat etmek lĂ‚zımdır.
İnsanlar, şeytana uyup ilĂ‚hî emre isyan edince, CenĂ‚b-ı Hak da onları cennetten cıkardı ve birbirlerine duşman olarak yeryuzune, meşakkatler Ă‚lemine indirdi. Boylece insanlığın imtihanı ve cilesi başlamış oldu. (Bakara 2/36; A ’rĂ‚f 7/24)
ŞEYTANIN TUZAKLARI Bu macerayı, insanların ibret alması icin anlatan Allah TeĂ‚lĂ‚, şu uyarılarda bulunur:
“Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine gostermek icin elbiselerini soyarak cennetten cıkardığı gibi sizi de aldatmasın!” (A ’rĂ‚f 7/27)
“Ey insanlar! Yeryuzunde bulunanların helĂ‚l ve temiz olanlarından yeyin, şeytanın peşine duşmeyin; zira şeytan sizin apacık bir duşmanınızdır.” (Bakara 2/168)
“Kim Allah ’ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apacık bir ziyana duşmuştur. (Şeytan) onlara soz verir ve onları umitlendirir; hĂ‚lbuki şeytanın onlara soz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir.” (NisĂ‚ 4/119-120)
“…Şeytan insanı (ucuruma surukler, sonra da) yuzustu bırakıp rezil rusva eder.” (FurkĂ‚n 25/29)
“Her kim onu dost edinirse, mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azĂ‚bına surukler.” (Hac 22/4)
ŞEYTANI DOST EDİNMEYİN Kur ’Ă‚n ’da şeytanın niyetlerini ve hilelerini bu şekilde tafsilatıyla haber veren Allah TeĂ‚lĂ‚, sonunda kullarına şoyle sorar:
“Şimdi siz beni bırakıp da iblisi ve onun zurriyyetini mi dost ediniyorsunuz?! HĂ‚lbuki onlar sizin duşmanınızdır!” (Kehf 18/50)
Yuce Rabbimizin bu kadar îkazından sonra, insanoğlunun aklını kullanarak şeytana karşı uyanık olması beklenirdi. Onun verdiği boş kuruntulara kapılmayıp, emirlerine isyan etmesi umulurdu. Şeytanın hîle ve desîselerini hemen fark ederek hem kendini hem de diğer kardeşlerini kurtarması umîd edilirdi. Ancak oyle olmadı. İnsanların coğu, butun îkazlara rağmen ebedî duşmanlarına gonul kaptırdı. Onun son derece zayıf olan tuzağına kolayca duşuverdi ve izini adım adım takip etti. Oyle zamanlar oldu ki ona pabucunu ters giydirdi. Hayretten parmaklarını ısırttı da şeytan, “Ben senden uzağım, ben Âlemlerin Rabbi olan Allah ’tan korkarım” diye onların yanından uzaklaşmak mecbûriyetinde kaldı. (Haşr 59/16; EnfĂ‚l 8/48)
CenĂ‚b-ı Hak kullarına sitem ederek şoyle buyurur:
“Andolsun ki iblis, onlar hakkındaki zannını doğru cıkardı. Mu ’minlerden bir zumre hĂ‚ric hepsi ona tĂ‚bî oldular. HĂ‚lbuki şeytanın onlar uzerinde hicbir nufuzu yoktu. Ancak Ă‚hirete iman edeni, şuphe icinde kalandan ayırt edelim diye (ona bu fırsatı verdik). Rabbin gercekten her şeyi koruyup gozetendir.” (Sebe ’ 34/20-21)
Demek ki şeytan insanları ellerinden tutup zorla gunaha goturemez. Sadece vesvese verir. Ancak buna mukabil insana melek de ilhamlarda bulunur. Nitekim birinci hadisimizde insan uzerinde hem meleğin hem de şeytanın tesiri olduğu, meleğin hayra, şeytanın ise şerre cağırdığı ifade edilmektedir. İnsan kendisini kotuluk tarafına ceken duygu ve duşuncelere kapılmaya başladığında, bunun şeytandan olduğunu anlamalı ve hemen Allah ’a sığınmalıdır.
Kişi insafla hareket ederse, gonlune doğan hislerin melekten mi yoksa şeytandan mı olduğunu rahatlıkla anlayabilir. Cunku şeytan dĂ‚imĂ‚ edepsizliği, yuzkızartıcı sucları ve kotuluğu emreder. Melek ise hayra, iyiliğe ve Ă‚hiret hazırlığına cağırır. Bu noktada insanın, hayır yonunde bir tercihte bulunarak imtihanı kazanma gayreti icinde olması gerekir.
Diğer taraftan şeytan, yaptığı kotuluğu insana cĂ‚zip gosterir. Nefis de o cĂ‚zibeye kapıldığında insanın tehlikeye duşmesi kolaylaşır. Dolayısıyla insanın her zaman icin cok uyanık bulunması îcĂ‚b eder.
CenĂ‚b-ı Hak şeytanın vesveselerine karşı şu tavsiyede bulunur:
“Eğer şeytandan gelen kotu bir duşunce seni durtecek olursa, hemen Allah ’a sığın. Cunku O işitendir, bilendir.” (Fussılet 41/36)
Buna gore, insan her an dua ve zikir hĂ‚linde bulunarak devamlı sûrette nefsinin, şeytanın ve diğer varlıkların şerrinden Allah ’a sığınmalı, istiĂ‚zede bulunmalıdır.
İSTİAZE NEDİR? İstiĂ‚ze, Allah ’a sığınıp O ’nun kudretini ve kulun şeytan karşısındaki aczini itiraf etmektir. Cunku şeytan gizli, bĂ‚tınî bir duşmandır ve cok amansızdır. Onun şerrini ancak onu yaratan Allah def edebilir. O oyle bir duşmandır ki insan duşmanları gibi alttan almayı, yuze gulmeyi, idare etmeyi ve iyilik yapmayı kabul etmez. Muslumanların insanlardan olan duşmanlarıyla savaşmak icin melekler inmişti, ancak şeytanlardan olan duşmanlarla mucadele ederken Allah ’a sığınmamız emredilmektedir. ZĂ‚hir duşmanın oldurduğu Musluman şehid olur, bĂ‚tın duşmanın oldurduğu mu ’min ise ilahî rahmetten kovulur. ZĂ‚hir duşmana mağlup olan imtihan edilmiş ve ecir kazanmış olur, bĂ‚tın duşmana mağlup olan ise fitneye duşmuş, dinden uzaklaşmış olur. MĂ‚dem ki şeytan insanı goruyor ama insan onu goremiyor, o hĂ‚lde insan da şeytanı goren ancak onun kendisini goremediği Allah ’a sığınmalıdır. (Bkz. Husnu Gecer, KulliyĂ‚t, s. 110)
ŞEYTAN İNSANIN İCİNE GİREBİLİR Mİ? İkinci hadisimizde, şeytanın damardaki kan gibi insanın icinde dolaştığı, yani onu aldatma ve tesiri altına alma imkĂ‚nına sahip olduğu ve bunun icin cok calışarak her turlu fırsatı değerlendirdiği haber verilmektedir. Ancak bu durum, onun her istediğini yapabileceği anlamına gelmez. CenĂ‚b-ı Hak her ne kadar imtihan îcĂ‚bı ona muhlet ve bazı imkĂ‚nlar vermişse de sınırsız bir kuvvet ve salĂ‚hiyet vermemiştir. Aslında onun tuzakları cok zayıftır. Ancak insan nefsi gunahlara heves ettiği icin, onlara kendiliğinden kapılıp gider. Şeytan sadece gunahları suslu gosterip dĂ‚vet eder, insan da coğu zaman yanlışlığını bilerek onlara duşer.
Hadisimizde şeytanın boş durmayıp her fırsatta vesvese verdiği anlatılmak istenmektedir. Bu sebeple insanın bu ezelî duşmanına karşı dikkatli ve uyanık olması îcĂ‚b eder. Bir mu ’min, insanların yanlış anlayacağı davranışlardan sakınmalı ve tohmet mahallerinde bulunmamaya îtinĂ‚ gostermelidir. Bununla birlikte kendisi de insanların bazı hareketleri sebebiyle hemen zanna kapılmamalı, işin aslını iyice oğrenmeden karar vermemelidir. Yanlış anlaşılmaya musait hususlarda acıklama yapmalı ve dikkatli davranmalıdır. Efendimiz bu hususta bizlere cok guzel bir usûl ve metod tĂ‚lim etmiştir.
ALLAH ’IN YOLU VE YOLDAN SAPTIRAN TEHLİKELER Ucuncu hadisimizde Resûlullah, Allah ’ın dosdoğru yolu ile insanları ondan saptıran diğer tehlikeli yolları, şekil cizerek anlatmıştır. Boylece hem konuyu acık ve net bir şekilde ortaya koymuş hem de bizlere guzel bir anlatım metodu oğretmiştir.
Doğru yol bir tanedir. Bu yol, kendisine girenleri toplayıp birleştiren ve dağıtmayan tevhid yoludur. Onun hĂ‚ricindekiler az veya cok bu dosdoğru yoldan ayrılır ve insanı yanlış istikĂ‚metlere surukler. Allah Resûlu bu yanlış yolların her birinin başında bir şeytanın bulunduğunu ve insanları o yola dĂ‚vet ettiğini haber vermektedir.
Şeytan, insan nefsine hak yolunu zor ve sevimsiz gosterir, onun dışındaki butun yolları suslu ve cĂ‚zip hĂ‚le getirir. HĂ‚lbuki SırĂ‚t-ı Mustakîm hĂ‚ricindeki bu yollar, muhtelif dinler, mezhepler, bid ’atler ve sapıklıklar, mu ’minleri fırka fırka, grup grup yapıp Allah yolundan ayırır ve parcalar.
Dolayısıyla mu ’minlere duşen nefsin hevĂ‚sına tĂ‚bî olmak değil, dostun rızĂ‚sını arayarak sırĂ‚t-ı mustakîm uzere yurumektir.
ŞEYTANIN İBADETLERDEKİ HİLELERİ Dorduncu hadisimizde, şeytanın insanı ibadetler konusunda aldattığı, bilhassa namaz kılarken aklına olmadık şeyler getirdiği haber verilmektedir. İnsanlar Allah ’a kulluk ettikce cileden cıkan ve azaplarda yanan şeytan, onları bundan uzaklaştırmak icin var gucuyle calışır. Buna muvaffak olamazsa ibadetlerin icini boşaltır. Huşû, ihlĂ‚s ve samîmiyetten uzak hĂ‚le getirir.
ŞEYTANI KACIRAN ŞEYLER Hadisimizde, şeytanın ezan ve kĂ‚meti işitince buyuk bir korku ve dehşete kapılarak kactığı anlatılmaktadır. Fakat şeytanın vazifesi insanları saptırmak ve yoldan cıkarmak olduğu icin, tekrar tekrar geri doner. Neticede namaz kılanın kalbine birtakım dunyevî duşunceler getirmek sûretiyle onun gonlunu namazdan uzaklaştırır ve kac rekĂ‚t namaz kıldığını dahî unutturur. Bunun caresi, hatıra gelen şeyi duşunmemeye calışmak ve namazda Allah ’ın huzurunda olduğumuzu hatırlamaktır.
Şeytan insanı her turlu hayırdan alıkoymak icin durmadan calışır. Resûlullah, namaz sonrası ve yatağa girince yaptığımız tesbîhĂ‚tın fazilet ve sevĂ‚bından bahsettikten sonra şoyle buyurmuştur:
“Şeytan, namazda iken birinize gelir ve: «şunu hatırla, bunu hatırla» der, namazdan ayrılıp gidinceye kadar buna devam eder. Neticede kişi bu tesbîhĂ‚tı bile terk eder. Kişi yatağına girince de şeytan ona gelir, (bu zikirleri yapmadan) uyutmaya calışır ve uyutur da.” (Tirmizî, DeavĂ‚t, 25/3410; Ebû DĂ‚vûd, Edeb 99-100/5065; NesĂ‚î, Sehv, 90)
ŞEYTAN İNSANLARI NASIL KANDIRIYOR? Beşinci hadisimizde şeytanın insanları ictimĂ‚î hayatta aldatarak birbirlerine duşurduğu, aralarına husûmet ve duşmanlık tohumları attığı haber verilmektedir.
Hadisimizde gecen “tahriş” kelimesi, duşmanlık, anarşi ve fitne cıkarmaya yonelik her turlu faaliyeti icine alır. Bunlar da şeytanın ve adamlarının işidir. Bu durumda, din kardeşliğine ters duşen her turlu tahrik ve fesat karşısında şuurlu hareket ederek şeytanı sevindirmemek gerekir. Cunku Muslumanlar arasında cıkacak her turlu kusme, ilgi kesme, duşmanlık ve fitne hĂ‚disesi, şeytanın arzu ettiği ve memnun olduğu yanlış davranışlardır. Boyle durumlarda dikkatli hareket etmeli ve kardeşlik hukukunu ayakta tutmaya calışmalıdır. Dargınlar en fazla uc gun icinde barışmalı, yapılan hatalar sebebiyle ozur dilenmeli ve mu ’minler birbirlerine karşı musĂ‚maha ile yaklaşmalıdırlar.
Şeytanın iki mu ’mini birbirine duşurmek icin nasıl gayret ettiğini ve buna karşı nasıl bir tedbîr almak gerektiğini gosteren şu rivĂ‚yet ne kadar ibretlidir:
Resûlullah AshĂ‚b-ı KirĂ‚m ’ın arasında otururken, bir adam geldi, Hz. Ebûbekir ’e hakĂ‚retler ederek onu uzdu. Ancak Ebûbekir (r.a.) sukût etti, adama cevap vermedi. Adam ikinci sefer aynı şekilde hakaret ederek eziyet verdi. Hz. Ebûbekir yine sukût etti. Adam ucuncu sefer de hakaret edince Hz. Ebûbekir adama hak ettiği cevabı verdi.
Bunun uzerine Resûlullah kalkıp yurudu. Hz. Ebûbekir hemen arkasından yetişerek:
“–Ey Allah ’ın Resûlu, yoksa bana darıldınız mı?” diye sordu.
Allah Resûlu:
“–Hayır” buyurdu. Sonra da şoyle devam etti:
“–LĂ‚kin semĂ‚dan bir melek inmiş, o adamın sana soylediklerini yalanlıyor, senin adına ona cevap veriyordu. Sen karşılık verip intikamını alınca melek gitti, onun yerine şeytan geldi. Bir yere şeytan gelince ben orada durmam!” (Ebû DĂ‚vûd, Edeb, 41/4896)
ŞEYTANIN GUNLUK HAYATTAKİ OYUNLARI Altıncı hadisimizde şeytanın insanı gunluk işlerinde aldatmaya calıştığı anlatılmaktadır. Yemek, icmek, uyumak, eve girip cıkmak, mal kazanmak, evlĂ‚t yetiştirmek gibi hususlarda şeytan butun asker ve suvĂ‚rileriyle insanlara saldırır ve onlara ortak olmak ister.
Resûlullah, ummetine yon veren hadis-i şeriflerinde şoyle buyurmuştur:
“Şuphesiz şeytan sizden birinin her işinde hazır olur. Hatta yemeği esnĂ‚sında bile yanında bulunur. Birinizin lokması duşerse, uzerine yapışanları temizleyip yesin, lokmasını şeytana bırakmasın.” (Muslim, Eşribe, 133-135)
Şeytanlar bir eve girmek, orada gecelemek, evdeki nimetlerden faydalanmak, orada insanları aldatmak ve gunahlar işletmek isterler. Buna mĂ‚nî olan şey, kişinin eve girerken besmele cekmesidir. Bir kimse evine girerken besmele cekerse, bunu duyan şeytanların lideri, adamlarına, buyuk bir uzuntuyle, o gece bu evde kalamayacaklarını soyler. Bununla birlikte onlar, yemekten faydalanabilecekleri umidiyle yemek vaktini beklerler. Şayet o evde yemek yenirken besmele cekilmezse, şeytanlar buyuk bir zevkle karınlarını doyurur ve yemeğin bereketini alıp gotururler. İnsanın Allah ’ı zikretmemesi, onlar icin bir gıda, bir beslenme ve guclenme vesilesi olur. Sonra da ev halkını aldatmaya calışırlar. Eğer yemek yenirken besmele cekilirse, o evden hicbir şekilde faydalanamayacaklarını anlayarak orayı terk etmek mecbûriyetinde kalırlar.
Şeytan insanın işine de ortak olmak ister. Bu ortaklık, insanın kotu bir niyet ve duşunceyle evden cıktığı anda başlar. Bu durum hadis-i şerifte şoyle anlatılır:
“Evinden cıkan herkesin elinde iki sancak bulunur; biri meleğin elinde, diğeri de şeytanın elinde olur. Eğer o kişi, Allah ’ın sevdiği ve rızĂ‚sına uygun olan bir iş icin cıkarsa, onu evine donunceye kadar elindeki sancak ile melek takip eder. Eğer Allah ’ın gazabını celbeden bir iş icin cıkarsa şeytan elindeki sancak ile onu izler. O kimse evine donunceye kadar şeytanın sancağı altında olur.” (Ahmed, II, 323)
CenĂ‚b-ı Hak, şeytanın mal ve evlĂ‚tlar hususundaki idlĂ‚llerini/saptırmalarını şoyle haber verir:
“(İblis) dedi ki: «Şu benden ustun kıldığına da bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, onun neslini kendime bağlayacağım!» Allah TeĂ‚lĂ‚ buyurdu: «Git! Onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin ki hepinizin cezası cehennemdir. Size tam olarak uygun olan ceza budur. Onlardan gucunun yettiği kimseleri dĂ‚vetinle şaşırt; suvĂ‚rilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ/uzerlerine yuru; mallarına, evlĂ‚tlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun. Şeytan, insanlara, aldatmadan başka bir şey vaad etmez. Şurası muhakkak ki, benim (ihlĂ‚slı) kullarım uzerinde senin hicbir hukmun olmayacaktır. (Onları) koruyucu olarak Rabbin kĂ‚fîdir.” (İsrĂ‚ 17/62-65)
İnsanların ferdî, ictimĂ‚î ve iş hayatında muhtelif bahanelere sığınarak yanlışlara ve gunahlara goz yummaları, hep bu şeytanın saptırmaları ve boş vaadleri netîcesindedir. Pek cok kişi, daha cok kazanmak, daha iyi olmak, ileride hĂ‚lini duzelmek gibi umidlerle gunahlara teslim olmaktadır. HĂ‚lbuki, bu işlerde nefsin ve şeytanın parmağı olduğunu hicbir zaman unutmamak lĂ‚zımdır. Mu ’min Allah ’ın yardım ve korumasına nĂ‚il olabilmek icin ihlĂ‚s ve takvĂ‚ ipine sarılmalı, onları elde etmenin yollarını aramalıdır.
Mu ’minin yaptığı işler hususunda Efendimiz ’in bir îkazı da şoyledir:
“Başına bir şey gelirse, «şoyle yapsaydım, boyle olurdu» diye hayıflanıp durma! «Allah ’ın takdiri bu, O, ne dilerse yapar» de. Zira «Eğer şoyle yapsaydım» gibi sozler şeytanı memnun edecek işlerin kapısını acar.” (Muslim, Kader, 34. Ayrıca bkz. İbni MĂ‚ce, Mukaddime, 10)
İnsan acziyet gosterir, vesveseli olur, kadere rızĂ‚ gostermez ve tevekkule sığınmaz ise, işinde tereddutlere kapılır, rızĂ‚sızlık, kadere karşı cıkma ve Allah ’ı inkĂ‚r gibi imana muhĂ‚lif hĂ‚llere duşebilir. Bu ise sadece şeytanı sevindirir.
Şeytana karşı birlik ve beraberliğin ehemmiyetine vurgu yapan Allah Resûlu şu tavsiyede bulunmuştur:
“Şeytan insanın kurdudur. Tıpkı suruden ayrılan koyunu kapan kurt gibi. Sakın gruplara bolunmeyin. Cemaatten, toplumdan ve mescidlerden ayrılmayın.” (Ahmed, II, 400; V, 335; HĂ‚kim, I, 73/59)
“Şeytan tek kişi ile iki kişiye musallat olup vesvese verir. Eğer uc kişi olurlarsa onlara musallat olamaz.” (Muvatta ’, İsti ’zĂ‚n, 36)
Aslında şeytan, niyetini bozmayan kişiye zarar veremez. Cunku “şeytanın hilesi cidden zayıftır.” Ona guc veren, insan nefsinin hevĂ‚ ve hevesleridir. Nitekim Allah Resûluşoyle buyurur:
“Kadı zulmetmediği muddetce Allah TeĂ‚lĂ‚ onunla beraberdir (yardımcısıdır). Zulme yer verdiği zaman Allah onu terk eder ve şeytan yanına gelerek kendisinden hic ayrılmaz.” (Tirmizî, AhkĂ‚m, 4/1330)
ŞEYTAN KİMLERE MUSALLAT OLUR? Âyet ve hadislerden, Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın şeytanları busbutun serbest bırakmadığı, onların da belli kĂ‚idelere uymak mecbûriyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Allah ’ı zikretmeyi unutan ve kotu niyet besleyen kişilerin işlerine ortak olabilmeleri hususunda şeytanlara izin verildiği gorulmektedir. Fakat gonlu uyanık olan, her zaman Allah ’ı zikreden, evine besmeleyle giren, sofrasına besmeleyle oturan ve Allah ’ın emirlerine riĂ‚yet eden kimselerin ne evlerinden ne de işlerinden şeytanın faydalanması mumkun değildir.
CenĂ‚b-ı Hak, rahmet ve merhametiyle muĂ‚mele ederek, takvĂ‚ yolunda gayret eden mu ’minleri ve bilhassa ihlĂ‚slı kullarını şeytanın saptırmalarından muhĂ‚faza etmektedir. Âyet-i kerimelerde şoyle buyrulur:
“Allah ’ın size lûtuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız mustesna, şeytana uyup giderdiniz.” (NisĂ‚ 4/83)
“Gercek şu ki, iman edip de yalnız Rab ’lerine tevekkul edenler uzerinde onun (şeytanın) bir hĂ‚kimiyeti yoktur. Onun hĂ‚kimiyeti, ancak kendisini dost edinenlere ve onu Allah ’a ortak koşanlaradır.” (Nahl 16/99-100)
Yuce Rabbimiz şeytandan korunmamız icin bizlere bir de dua oğretmektedir:
“De ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından ve vesveselerinden sana sığınırım! Onların yanıma gelmelerinden de sana sığınırım ey Rabbim!” (Mu ’minûn 23/97-98)
VelhĂ‚sıl şeytanı memnun eden her hareket insanın aleyhinedir. Cunku onun gayesi ve en buyuk zevki, insana maddî ve mĂ‚nevî zarar vermektir. Oyleyse her fırsatta Allah TeĂ‚lĂ‚ ’yı zikredip O ’na sığınarak şeytanın umitlerini boşa cıkarmalı ve hîlelerine aldanmamalıdır.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Efendimiz ’den Hayat Olculeri, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
ŞEYTAN İNSANOĞLUNA NİCİN DUŞMANDIR?