Nuh kavminin helak olmasının sebepleri nelerdir? İşte cevabı...Nûh kavminin helÂk sebeplerinden başlıcaları şunlardır:

1) Kufur icindeydiler. Peygamberlerini, haşri ve neşri inkÂr ediyorlardı.

2) Putlara tapıyor ve şirki teşvîk ediyorlardı.

3) Nûh ’u (a.s.) kucumsuyor, Âsî olup O ’na eziyet ediyorlardı.

4) Kibirliydiler; fakîrlere “reziller” diye hitÂb ediyorlardı. Hikmet sÂhiplerini de kucuk goruyorlardı. Hakîkaten, kibirleri yuzunden fakîrlerle oturmayı isteme­mek de, helÂk olan kavimlerin kotu hasletlerinin başlıcalarındandır.

5) Kadınlarında edeb, iffet ve hay yoktu.

6) Duny lezzetlerine cok duşkunduler.

7) Şukretmiyorlardı. HÂlbuki CenÂb-ı Hak, verdiği nîmetlere şukredilmesini ve nankorluk edilmemesini emretmektedir.

Bir hadîs-i şerîfte şukur ve sabır ehli şoyle tavsîf edilmiştir:

“İki haslet vardır ki, bunlar her kimde bulunursa AllÂh onu şukredici ve sabredici olarak yazar. Bu iki haslet kendisinde bulunmayan kimseyi ise şukredici ve sabredici olarak yazmaz:

Her kim dînî hususlarda kendinden ustun olana bakıp ona uyar ve dunyevî konularda ise kendinden aşağı olana bakıp, AllÂh ’ın verdiği nîmetlere hamdederse, işte boyle olan kimseyi AllÂh, şukredici ve sabredici olarak yazar. Dînî hususlarda kendinden aşağıda olana bakan, dunyevî konularda ise kendinden ustun olana bakıp elde edemediklerine uzulen kimseyi de AllÂh şukredici ve sabredici olarak yazmaz.” (Tirmizî, KıyÂmet, 58)

Nûh (a.s.) cok şukredici bir kuldu. AllÂh TeÂl onun bu husûsiyetini, butun in­sanlığı ilÂhî nîmetler karşısında şukredici olmaya teşvîk icin şoyle hatırlatır:

إِنَّهُ كَانَ عَبْدًا شَكُورًا

“Şunu bilin ki Nûh cok şukreden bir kul idi.” (el-İsrÂ, 3)

Nitekim Nûh (a.s.) bir şey yiyip icmesinden elbise giymesine kadar, her hareketinde dÂim CenÂb-ı Hakk ’a hamd hÂlindeydi. Giyinirken, yerken “besmele” ceker; yediğini bitirince veya giydiğini cıkarınca da “elhamdulillÂh” derdi. Bunun icin CenÂb-ı Hak ona “Abden şekûrÂ: şukredici bir kul” ismini vermiştir. (İbn-i Hanbel, ez-Zuhd, s. 50)

ŞUKUR NEDİR?

Şukur; kulun, ihsÂn edilen nîmetlere ve iyiliklere karşı sevinerek onları ihsÂn eden Rabbine ceşitli soz ve davranışlarla hÂlisÂne bir kullukta bulunmasıdır. Bu da gosteriyor ki şukur, nîmetin hakîkî sÂhibini bilmenin ismidir.

Seriyyu ’s-Sakatî -kuddise sirruh- buyurur:

“Bir kimse bir nîmete kavuşur, fakat şukrunu îf etmez ise, o nîmet elinden alınır!”

Nitekim CenÂb-ı Hak Âyet-i kerîmede buyurur:

لَئِنْ شَكَرْتُمْ َلأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ“…Eğer şukrederseniz, elbette size (nîmetimi) artırırım. Ve eğer nankorluk eder­seniz, hic şuphesiz azÂbım cok şiddetlidir!” (İbrÂhîm, 7)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan