Kimseye imanla olme garantisi verilmemiş iken son nefeste halimiz ne olacak?
CenÂb-ı Hak buyuruyor:

“Ey îmÂn edenler! Allah ’tan, O ’na yaraşır şekilde korkun ve ancak Muslumanlar olarak can verin.” (Âl-i İmrÂn, 102)

Resûlullah buyurdular:

“Bir kimse son nefeste (hÂlis bir kalb ile) kelime-i tevhîd getirirse, cennete girer…” (HÂkim, Mustedrek, I, 503)

“SuleymÂniye Medresesi ’nden emekli Hadis muderrisi Salih Efendi, omrunun son demlerinde tasavvuftan da nasib almak ister.

Allah ’ın kaderde tÂyin ettiği murşidini aramaya koyulur. İstanbul ’daki tum sûfî simalarla goruşur, sonunda KelÂmî DergÂhı postnişîni Muhammed EsÂd Erbilî hazretlerinde karar kılar. Yanına varıp elini oper ve ona:

“Araştırdım ve gordum ki, devrimizin en buyuk kutbu, en buyuk gavsi sizsiniz” der.

UMMETİN EN BUYUĞU KİMDİR?

Şeyh Es ’ad Erbîlî (k.s.) ona:

“Hocaefendi, bize kutubluk verilirken yanımızda değildiniz. Dolayısıyla bilmiyorsunuz. Biz, aslında kutub falan değiliz. Sizin husn-i zannınıza gore şeyhiz ve kutubuz” cevabını vererek, muderrise şu soruyu yoneltir:

“Hocaefendi! Soyleyin Peygamber Efendimiz ’den sonra bu ummetin en buyuğu kimdir?”

“Hz. Ebûbekir Sıddîk (r.a.).”

“Peki, hocaefendi! Hz. Ebûbekir ’e son nefeste imanla olme garantisi, hayatta iken verildi mi?”

“Hayır, zira Peygamberlerin dışında hicbir ferde, son nefeste imanla olme garantisi verilmemiştir.

BİZİM SONUMUZ NE OLACAK?

Es ’Âd Efendi hazretleri (k.s.) bunun uzerine der ki:

“Bu ummetin en buyuğune bile imanla olme garantisi verilmemiş iken, bu Âcizin son nefeste durumu ne ola ki? Bizim sonumuz ne olacak? Yıllardır bu havf (korku) ile yaşıyoruz. Acaba imanla olebilecek miyiz? Nerede kaldı şeyhlik, nerde kaldı kutubluk, son nefeste iman, son nefeste iman.”

Kaynak: Mustafa Eriş, Mahmud Sami Efendiden Hatıralar I
İslam ve İhsan