
Âhirette nerede olmak istiyorsak, hayatımızı ona gore tanzim etmeliyiz. Son nefesimizin Hakkʼa vuslat olarak gercekleşebilmesi icin, hayatımızın da vuslat iştiyÂkı icinde gecmesi îcÂb eder.Son nefese Hakk ’a kulluk ve mahlûkata hizmet şuuruyla hazırlanan o hiclik ve tevÂzu Âbidesi ŞÃ‚h-ı Nakşibend Hazretleri son nefes hakkında şoyle buyurmuştur:
“Son nefeste ne ile olmak isterseniz, onunla meşgul olunuz.”
SON NEFESTE İMAN UZERE OLMAK
Son nefeste bize lÂzım olan, şehÂdettir; îmÂn uzere Hakk ’ı zikredebilmektir. Bu sebeple bir omur, zikir hÂlinde, Hakk ’ı hic unutmayarak, ilÂhî kameraların altında olduğumuzun idrÂkinde olmak zarurîdir.
Bu idrÂk icerisinde bir omur geciren Hak Âşıkları, ilÂhî aşka vesile olan ustadlarına da buyuk bir muhabbet icinde olmuşlardır. Başta Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- olmak uzere, ilÂhî muhabbetin ulvî rehberlerine muhabbet, iştiyak ve vef dolu mısralar yazmışlardır.
YANIK MUHABBET TERENNUMLERİ…
Aslen hıristiyan olduğu hÂlde, Hakîkat-i Muhammediye ’yi idrÂkin hazzına ulaşınca, gozu yaşlı bir mu ’min ve yanık bir Peygamber Âşığı hÂline gelen Yaman Dede ’ye talebeleri sordular:
“–Siz, niye MevlÂn ve Mesnevî ’den bu kadar cok bahsediyorsunuz?”
Cevabı şu vefÂlı cumleler oldu:
“–Oğlum, benim elimden Hazret-i MevlÂn tuttu. O, beni Hazret-i Peygamber ’in kapısına goturerek hidÂyetime vesîle oldu. Beni ateşten kurtaran birisini bu kadar anmam az bile!”
Yaman Dede, Allah Rasûlu ’ne kavuşmanın heyecanı icerisindeydi. Bu heyecanı şu yanık mısralarla dile getirdi:
Susuz kalsam, yanan collerde cÂn versem elem duymam,
Yanardağlar yanar bağrımda, ummÂnlarda nem duymam,
Alevler yağsa goklerden ve ben masseylesem duymam
CemÂlinle ferah-nÂk et ki yandım y RasûlÂllah!..
İlÂhî aşkı ve o aşkın mihmandÂrı olan RasûlullÂh ’a muhabbeti, daha bircok yanık yurek dile getirdi. RasûlullÂh ’ı ruyada gormek, mahşer yerinde şefÂatine nÂil olmak, O ’nun havz-ı Kevserinden nûş edebilmek, cennette O ’nunla beraber olabilen bahtiyarlar zumresine iltihak etmek hasretleriyle yanan, yandıkca kavrulan bu dertli sîneler, aşkın en guzel terennumlerini ifade ettiler.
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN MUHABBETİYLE DOLU OLMAK
Hazret-i Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in muhabbetiyle dopdolu, şeb-i arûsa muştÂk icli bir şair olan Fuzûlî, bir gazelinde şoyle der:
Gul-î ruhsÂruna karşu gozumden kanlu akar su,
Habîbum fasl-ı guldur bu; akarsular bulanmaz mı?
“YÂ RasûlallÂh! Gul mevsiminde akan suların bulandığı gibi; Sen ’in aşkından, Sana kavuşup kavuşamayacağımın derdinden, gul yuzune karşı yalvarmaktan, gozumden kanlı yaşlar akıyor…”
Son devrin buyuk meşÃ‚yıhından Muhammed Es‘ad Efendi kuddise sirruhHazretleri de RasûlullÂh ’a duyduğu aşkın her ciheti saran ateşini, ne guzel ifade eder:
TecellÂ-yı cemÂlinden, Habîbim nev-bahÂr Âteş!
Gul Âteş, bulbul Âteş, sumbul Âteş, hÂk u hÂr Âteş!
“Habîbim, Sen ’in guzelliğinin tecellî ederek ortaya cıkmasından dolayı, Sana Âşık olan ilkbahar ateş, gul ateş, bulbul ateş, sumbul ateş, toprak ve diken ateş!..”
Onların yana yana vuslatı ozleyişlerini, bu mısraları okuyuvererek anlamak mumkun değildir. Onların hakikî mÂnÂsı, ancak onlar gibi aşk-ı ilÂhî ummÂnına girmek ve o huzûrun derinliklerine suzulmekle mumkundur. Hazret-i MevlÂn ’nın dediği gibi;
“Beni tam anlamak istersen benim gibi ol!”
Bu zevki; hissetmeyenin bilemeyeceğini, İbrahim bin Edhem Hazretleri ne guzel ifade ediyor:
“İlÂhî muhabbetteki vecd ve istiğrÂkımız muşahhas bir şey olsaydı; krallar onu alabilmek, o zevki tadabilmek icin butun hazinelerini de krallıklarını da fed ederlerdi.”
OLUMUMUZ BİR VUSLAT ÂNI OLSUN
CenÂb-ı Hak, fÂnî muhabbetleri kalpten tasfiye ederek, «muhabbetullÂh»a birer basamak eyleyebilen Hak Âşıklarının hÂllerinden bizlere nasipler ikrÂm eylesin.
Rabbimiz bizleri de, son nefeste;
“Ey huzûra ermiş nefs! Rabbinden hoşnut olmuş ve Hak rızÂsına kavuşmuş olarak Rabbine don! HÂlis ve sÂdık kullarımın arasına, cennetime gir!” (el-Fecr, 27-30) hitÂbını işiterek, olumunu bir vuslat Ânı olarak yaşayan kullarından eylesin.
Âmîn!..
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Yuzakı Dergisi, Yıl: 2011 Ay: Aralık Sayı: 82
İslam ve İhsan