Hz. Muhammed (s.a.v.) kimdir? Hz. Muhammed (s.a.v.) ne zaman ve nerede dunyaya gelmiştir? Allah ’ın insanlığa gonderdiği son elci ve son peygamber; Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) hayatı, evlilikleri, peygamberliği, mucizeleri, hicreti, savaşları, ibadet hayatı, sosyal ilişkileri, vefatı ve daha fazlası haberimizde...Allah ’ın son elcisi; Hz. Muhammed ’in sallallahu aleyhi ve sellem kısaca hayatı.
Hz. Muhammed (s.a.v.) kimdir? Peygamberimiz ne zaman ve nerede doğdu? Peygamberimizin doğumunda gercekleşen mucizeler nelerdir? Peygamberimizin anne, baba ve dedesinin isimleri nelerdir? Peygamberimizin şemaili ve ahlakı nasıldı? Peygamberimize ilk vahiy nasıl geldi? Peygamberimiz insanları İslam ’a nasıl davet ediyordu? Peygamberimizin evlilikleri ve evlilik hayatı nasıldı? Peygamberimizin katıldığı savaşlar sırasıyla hangileridir? Peygamberimizin gunluk hayatı ve ibadetleri nasıldı? Peygamber Efendimiz nasıl vefat etti? Peygamberimizin kabri nerededir? HZ. MUHAMMED ’İN (S.A.V.) KISACA HAYATI - Hz. Muhammed (s.a.v.) Kısaca Kimdir? Hz. Muhammed (s.a.v.) 571 yılında Mekke ’de doğdu. Doğmadan once babası Abdullah ’ı; 6 yaşındayken annesi Âmine ’yi kaybetti. Sonra dedesi Abdulmuttalib ’in himayesine girdi. Dedesinin vefatından sonra amcası Ebû Talib ’in yanında yetişti. Kucuk yaşlardan itibaren ticarete atıldı. Mekke ’de yaşayan ve puta tapan insanlara karşı cıktı. Peygamber olmadan once insanlar arasında guzel ahlakı, durustluğu, adĂ‚leti ile tanınarak “el-Emîn: En emniyetli kişi” sıfatını aldı. 25 yaşında iken Hz. Hatice ile evlendi. Hz. Hatice ’den Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiye, Ummu Gulsum, Fatıma adında 6 cocuğu oldu. Kasım ve Abdullah kucuk yaştayken vefat etti. Ara sıra yanına azığını alarak Nur Dağı ’ndaki Hira Mağarası ’nda inzivaya cekilirdi. 610 senesinde Ramazan ayının 17. gunu Hira Mağrası ’da vahiy meleği Cebrail (a.s.) geldi ve ona ilk vahiy “oku” emrini verdi. Boylece Hz. Muhammed‘e (s.a.v.) 40 yaşında peygamberlik verilmiş oldu. Peygamber Efendimiz, tebliğe en yakınlarından başladı. O ’na ilk eşi Hz. Hatice sonra kızları iman etti. Ardından Hz. Ali daha sonra Zeyd bin Harise ve Hz. Ebubekir iman etti. İnsanlar arasındaki eşitsizliği gideren, adaleti gozeten İslam dini daha cok fakir insanlar ve koleler arasında kabul gordu. Muslumanların sayısını gunden gune arttı. İlk Muslumanlar Mekkeli putperestlerin hakĂ‚ret, alay, eziyet, işkence ve boykot gibi kotu tavır ve davranışlarına mĂ‚ruz kaldı. Muslumanlar Mekke ’de oturamayacak hĂ‚le geldikleri zaman Allah ’ın izniyle Peygamber Efendimiz ve ashabı 622 senesinde Mekke ’den Medine ’ye hicret etti. Hz. Ebubekir, Peygamber Efendimiz ’in yol arkadaşı oldu. Medineli Muslumanlar (Ensar) Mekkeli muhacirleri cok iyi karşıladılar. Ensar ile muhacirler kardeş ilan edildi. Boylece Medine İslam Devleti kuruldu. İslam Devleti ’nin kurulmasıyla muşrikler Muslumanlara saldırmaya başladı. 624 yılında muşriklerle yapılan ilk savaş olan Bedir Savaşı ’nı Muslumanlar kazandı. Mekkeli muşrikler Bedir Savaşı ’nın intikamını almak icin Medine uzerine yuruduler. 625 yılında yapılan Uhud Savaşı ’nda Peygamberimizin gorevlendirdiği okcuların yerini terk etmesiyle Hz. Hamza ile birlikte 70 sahabe şehit oldu. İki taraf birbirine ustunluk kuramadığı icin Mekkeli muşrikler buyuk bir guc toplayarak tekrar Medine uzerine yuruduler. Peygamber Efendimiz bunu haber alınca Selman-ı Farisi ’nin tavsiyesi ile Medine ’nin etrafına hendekler kazdırdı. 627 yılında yapılan Hendek Savaşı ’nda muşrikler kayıplar vererek cekildiler. 628 yılında Muslumanlar hacca gitmeye karar verdiler. Bundan tedirgin olan Mekkeliler Muslumanlara izin vermek istemediler. 628 yılında imzalanan Hudeybiye Anlaşması ile Mekkeli muşrikler Muslumanların varlığını resmen tanıdı. 628 yılında Muslumanlar Hayber ’i fethetti. Hayber ’in fethi ile Şam ticaret yolu Muslumanların eline gecti. Muslumanlar, Bizans ile ilk kez 629 yılında Mute ’de savaştılar. 630 yılında Mekke ’nin fethi gercekleşti. Mekke ’nin fethinden sonra Arap yarımadası hızlı bir şekilde Muslumanların kontrolu altına girdi. Muslumanlar ve putperest Arap kabileleri arasında 630 yılında gercekleşen Huneyn Savaşı ’nı Muslumanlar kazandı. Hz Muhammed ’in (s.a.v.) son seferi ise 630 yılında Tebuk ’e oldu. Hz. Muhammed (s.a.v.) son kez Muslumanlarla beraber 632 yılında hacca gitti ve buna Veda Haccı adı verildi. Peygamberimiz, Veda Haccı ’nda 100 bin Muslumana hitap etti. Hz. Muhammed (s.a.v.) 632 yılında Medine ’de vefat etti. Peygamberimizin kabri Medine ’de Ravza-ı Mutahhara ’da bulunmaktadır. Âlemlere rahmet olarak gonderilen son peygamber; Hz. Muhammed ’in sallallahu aleyhi ve sellem ayrıntılı hayatı.
HZ. MUHAMMED ’İN (S.A.V.) HAYATI - Hz. Muhammed (s.a.v.) Kimdir? Son peygamber Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) hayatı.
Peygamberimiz Nerede ve Ne Zaman Dunyaya Geldi? (Hz. Muhammed (s.a.v.) Ne Zaman ve Nerede Doğdu?) Hz. Muhammed (s.a.v.) Fil Vakası ’ndan 50 veya 55 gun sonra 20 Nisan 571 Pazartesi gunu (et-Taķvîmu ’l-Arabî, s. 33-44) AdnĂ‚nîlerin ana yurdu kabul edilen Mekke ’de dunyaya geldi.
Peygamberimizin Doğumunda Meydana Gelen Mucizeler ResûlullĂ‚h ’ın (s.a.v.) kĂ‚inĂ‚ta teşrîf ettiği mubĂ‚rek gecede bĂ‚zı hĂ‚rikulĂ‚de hĂ‚ller vukû bulmuştur. Bu mûcizelerden birkacı şoyledir:
Hazret-i Âmine ’nin bildirdiğine gore kendisi, ne hĂ‚mileliği ne de doğum esnĂ‚sında hicbir zahmet cekmemiş ve AllĂ‚h Rasûlu dunyĂ‚ya gelirken doğu ile batı arasını aydınlatan bir nûrun kendisinden cıktığını gormuştur. Peygamber temiz bir şekilde, ellerini yere dayayarak doğmuş ve başını semĂ‚ya kaldırmıştır. (İbn-i Sa ’d, I, 102, 150.) O anda şeytan, hayĂ‚tında hic olmadığı kadar buyuk bir cığlık koparmıştır. (İbn-i Kesîr, el-BidĂ‚ye, II, 271.) İran başkadısı ve din adamı MûbezĂ‚n, ruyĂ‚sında birtakım serkeş develerin bir suru yuruk atları onlerine katarak Dicle ırmağını gectiklerini, İran topraklarına yayıldıklarını gormuştur. SemĂ‚ve VĂ‚disi ’ni su basmıştır. KisrĂ‚ ’nın sarayından 14 sutun yıkılmıştır. İranlıların, tapınaklarında bin yıldan beri hic sonmeden yanan ateşleri sonmuştur. (İbn-i Kesîr, el-BidĂ‚ye, II, 273.) PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN COCUKLUĞU (Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) Cocukluk Donemi) Doğumundan iki ay evvel babası, altı yaşındayken de annesi vefĂ‚t etti. Annesi vefat ettikten sonra Hz. Muhammed ’i (s.a.v.) dedesi Abdulmuttalib himaye etti. Abdulmuttalib, Hz. Muhammed ’e (s.a.v.) gereken ihtimamı gosterdi. Yanından hic ayırmadı, ona baba şefkati ve sevgisinin eksikliğini hissettirmedi.
Abdulmuttalib olumunden once, sekiz yaşında olan Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) bakımını oğlu Ebû TĂ‚lib ’e vasiyet etti. Ebû TĂ‚lib, Hz. Muhammed ’i (s.a.v.) cocuklarından daha fazla sevdi, onun uğurlu olduğuna inandı ve iyi yetişmesi icin gayret sarfetti. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ’in ikinci annem dediği hanımı FĂ‚tıma bint Esed (r.a.) de ona kendi cocuklarından daha cok alĂ‚ka gosterdi. Ebû TĂ‚lib nubuvvetten sonra da yeğeninin yanında yer aldı ve kendisini korumak icin elinden geleni yaptı.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN EVLİLİK HAYATI (Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) Evlilikleri ve Eşleri) Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) ilk hanımı, Hz. Hatice validemizdir. Sevgili Peygamberimiz ilk evliliğini Mekke ’de yaptığı sırada yirmi beş yaşında, Hz. Hatice annemiz kırk yaşındaydı. Hazret-i Muhammed ’in (s.a.v.) Hatîce validemiz ile izdivĂ‚cından Kasım, Zeynep, Rukıyye, Ummu Gulsum, Fatıma ve Abdullah; Hazret-i Mariye ile izdivĂ‚cından ise İbrahim dun­yĂ‚ya geldi. Efendimiz ’in husûsî hallerinden birisi, Ă‚ile hayatı ve evliliği idi. Onun cok evlenmesinin sebep ve hikmetleri vardı.
Peygamber Efendimizin diğer hanımları; Sevde Binti Zema, Aişe, Zeynep Binti Huzeyme, Meymûne Binti Haris, Hafsa Binti Omer, Zeynep Binti Cahş, Safiye Binti Huyey, Cuveyriye Binti Haris, Ummu Seleme ve Ummu Habîbe (r.a.) validemizdir.
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’E İLK VAHİY NASIL GELDİ? (Hz. Muhammed ’e (s.a.v.) İlk Vahiy Nerede ve Ne Zaman İndi?) Âlemlerin varlık sebebi Peygamber Efendimiz, nezih bir genclik ve ulvî bir Ă‚ile hayĂ‚tı ile sergi­lediği mustesnĂ‚ mukemmelliklerin ardından, kırk yaşlarında iken peygamberlik mertebesine nĂ‚il oldu. Kırk yaşına altı ay kala, ilĂ‚hî kudret O ’na Mekke ’deki HirĂ‚ Mağarası ’nı kudsî bir mektep olarak actı. MubĂ‚rek Ramazan ayının 17. gunuydu. (İbn-i Sa ’d, I, 194.) Resûl-i Ekrem Efendimiz, mûtĂ‚dı uzere HirĂ‚ Mağarası ’nda idiler. CebrĂ‚îl Aleyhisselam geldi ve Hazret-i Peygamber ’e: “–Oku!” dedi.
Peygamber Efendimiz: “–Ben okuma bilmem!” karşılığını verdi. Bunun uzerine melek, Hazret-i Peygamber ’i tĂ‚kati kesi­linceye kadar sıktı. Sonra yine: “–Oku!” dedi. Efendimiz yine: “–Ben okuma bilmem!” cevĂ‚bını verdi. CebrĂ‚îl Aleyhisselam ikinci kez O ’nu tĂ‚kati kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar: “–Oku!” dedi. Hazret-i Peygamber yine: “–Ben okuma bilmem! (Ne okuyayım?)” dedi.
CebrĂ‚îl Aleyhisselam Hazret-i Peygamber ’i ucuncu defĂ‚ da sıkıp bıraktı. Ardından vahy-i ilĂ‚hîyi kendisine şoyle bildirdi: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aleka ’dan yarattı. Oku, Rabbin nihĂ‚yetsiz kerem sĂ‚hibidir. O, kalemle yazmayı oğretti. İnsana bilmediği şeyleri oğretti.” (el-Alak, 1-5) Bu emr-i ilĂ‚hî ile AllĂ‚h ’ın Resûlu ’nun şahsında butun insanlığa Rabbin en buyuk lutfu olan Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in nuzûlu başlamış oldu.
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN TEBLİĞİ Resûlullah, zor şartlar altında Peygamberlik vazifesine başladı. İnsanlara doğru yolu gostermek icin pek cok sıkıntılara katlandı. Yeryuzune îmĂ‚nı, adĂ‚leti, merhameti, muhabbeti yerleştirmek icin calıştı. İnsanların hem dunyalarını hem de ebedî olan Âhiret hayatlarını kurtarmak icin kendisini helĂ‚k edercesine buyuk bir gayret gosterdi.
Peygamber Efendimiz, İslĂ‚m ’a dĂ‚vet ederken en yakınlarından başlamış, zaman ve mekĂ‚na gore davranmış, muhĂ‚tabının hĂ‚let-i rûhiyesini ve anlayış seviyesini gozetmiş, tedrîcîliğe riĂ‚yet etmiş, bulduğu her fırsatı değerlendirmiş, hicbir zaman zorlaştırmamış, dĂ‚imĂ‚ kolaylaştırmış, hep mujdelemiş, aslĂ‚ nefret ettirmemiştir.
PEYGEMBER EFENDİMİZ ’İN HİCRETİ (Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) Hicreti) Hicret, Allah ’ın izniyle Hz. Muhammed (s.a.v.) ve ashabının, zulum ve baskılardan kurtulmak icin 622 ’de Mekke ’den Medine ’ye goc etmelerine verilen isimdir.
İkinci Akabe Bey ’ati ’nden sonra muşrikler, Muslumanların sığınıp kendilerini koruyacak bir yere hicret edeceklerini oğrenince, yaptıkları eziyetleri busbutun artırdılar. Muslumanlar bu dayanılmaz işkenceler sebebiyle Mekke ’de oturamayacak hĂ‚le geldikleri icin, hĂ‚llerini Peygamber Efendimiz ’e arz ettiler ve hicret icin izin istediler.
AllĂ‚h Resûlu, AllĂ‚h ’ın izni ile Muslumanlara Medîne yollarını işĂ‚ret etti ve şoyle buyurdu:
“Bundan boyle sizin hicret edeceğiniz şehrin, iki kara taşlık arasında hurmalık bir yer olduğu bana gosterildi.” (BuhĂ‚rî, KefĂ‚let, 4)
Onlara EnsĂ‚r ile, yĂ‚ni Medîneli Musluman kardeşleriyle kucaklaşmalarını emretti ve:
“AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚ sizin icin kardeşler ve huzur bulacağınız bir diyĂ‚r lutfetti!” buyurdu.
Bundan sonra Muslumanlar, muşriklere hissettirmeden hazırlandılar, birbirlerine yardım ederek gizlice hicret etmeye başladılar.
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN MUCİZELERİ (Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) Mucizeleri) Hz. Peygamber ’in, peygamberliğini ispat eden belli başlı mûcizeler vardır.
Bir gecenin cok kısa bir anında Mescid-i HarĂ‚m ’dan, Mescid-i AksĂ‚ ’ya gitmesi ile başlayan isrĂ‚ ve mi‘rac mûcizesi. (el-İsrĂ‚ 17/1) Ayın iki parcaya ayrılması. (BuhĂ‚rî, “MenĂ‚kıb”, 27; Muslim, “MunĂ‚fikun” 46) Taşın Hz. Peygamber ’le konuşması. (Muslim, “FezĂ‚il”, 2) İlk zamanlar yanında hutbe okuduğu hurma kutuğunun, minber yapıldıktan sonra, Hz. Peygamber ’in minbere cıkışında inlemeye başlaması, bunun uzerine Hz. Peygamber ’in ona yaklaşarak okşar gibi elini gezdirmesi ve kutuğun susması. (BuhĂ‚rî, “MenĂ‚kıb”, 25) Hayber fethinde bir Yahudi kadının, Hz. Peygamber ’i oldurmek amacıyla, ona kızartılmış zehirli koyun eti sunması uzerine, kendisinin zehirli olduğunu koyunun haber vermesi. (BuhĂ‚rî, “Tıb”, 55; Muslim, “SelĂ‚m”, 18; Ebû DĂ‚vûd, “DıyĂ‚t”, 6) PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN SAVAŞ VE GAZVELERİ (Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) Savaşları ve Seferleri) Bedir Savaşı (Detaylı bilgi icin tıklayınız) Bedir Muharebesi veya Bedir Savaşı, 13 Mart 624 (17 Ramazan 2 H.) tarihinde Muslumanların, Mekkeli muşriklerle yaptığı ilk savaştır. Muşriklerin sayısı 950 veya bin idi. Yuz veya iki yuzu atlı, yedi yuzu develiydi. Coğu zırhlıydı. Kureyş ’in butun buyukleri gelmişti. Yanlarına şarkıcı cĂ‚riyelerini de aldılar, defler caldırarak ve Muslumanları kotuleyen şiirler okutarak yola cıktılar. Hicretin ikinci yılı, Ramazan ayının on ikisiydi. AllĂ‚h Resûlu, AbdullĂ‚h bin Umm-i Mektûm ’u namazları kıldırmak uzere Medîne ’de vekil bırakarak 313 kişilik ordusuyla şehir­den cıktı. Bunların 64 ’u MuhĂ‚cir, gerisi EnsĂ‚r ’dandı. Ucu atlı, yetmişi develi, diğerleri de yaya idiler. Nihayetinde iki guc arasında vuku bulan Bedir Savaşı, mu ’minlerin zaferiyle neticelendi.
Uhud Savaşı (Detaylı bilgi icin tıklayınız) Uhud Muharebesi veya Uhud Savaşı hicretin ucuncu yılında, 23 Mart 625 (7 Şevval 3 H.) Cumartesi gunu vuku buldu. Bu savaş Mekkeli muşrikler tarafından Bedir Savaşı ’ndaki kayıplarının ocunu almak ve Muslumanların yukselen gucunu kırmak icin yapıldı. 70 sahabinin şehit duştuğu Uhud Savaşı ’da Peygamber Efendimiz ’in amcası, Allah ’ın arslanı Hz. Hamza da şehit oldu.
Hendek Savaşı (Detaylı bilgi icin tıklayınız) Hendek Muharebesi veya Hendek Savaşı 31 Mart 627 (5 H.) tarihinde Yesrib ’in (gunumuzde Medine) Mekkeli muşrikler ve Beni Kureyza Yahudileri tarafından sonraki 27 gun boyunca kuşatılmasıdır. Hendek Savaşı Muslumanların Mekkeli muşrikler arasındaki ucuncu ve son muharebedir.
Hudeybiye Antlaşması (Detaylı bilgi icin tıklayınız) Hudeybiye Antlaşması ya da Hudeybiye Barışı, 628 yılı (6 H.) martında Medineli Muslumanlarla Mekkeli muşrikler arasında yapılan barış antlaşmasıdır. Hudeybiye Barış Antlaşması ile Mekkeli muşrikler, Muslumanların siyasî varlığını resmen kabul etti.
Hayber'in Fethi (Detaylı bilgi icin tıklayınız) Muslumanlarla Mekkeli muşrikler arasında yapılan Hudeybiye MuĂ‚hedesi ’ni, gorunuşteki durumuyla İslam cephesinin kuvvetsizliğine hamleden munafıkların bu tavrına Hayber Yahudileri de katılmıştı. Hz. Ali ’nin buyuk kahramanlıklar gosterdiği Hayber ’in fethi 628 yılında (hicretin 7. yılı Muharrem ayı sonlarında) gercekleşti.
Mute Savaşı (Detaylı bilgi icin tıklayınız) İslam devletinin Medine ’de kurulmasından sonra 629 yılında (8 H.) Muslumanlarla Rumlar arasında yapılan ilk savaş.
Mekke'nin Fethi (Detaylı bilgi icin tıklayınız) Peygamber Efendimiz, 1 Ocak 630 yılında (10 Ramazan 8 H.) 10 bin kişilik bir ordu ile Medine ’den cıktı. Dort koldan Mekke ’ye giren İslam ordusu, 11 Ocak 630 yılında (20 Ramazan 8 H.) ciddi bir direnişle karşılaşmadan bu mubarek beldeyi fethetti.
Huneyn Gazvesi (Detaylı bilgi icin tıklayınız) Huneyn Gazvesi veya Huneyn Savaşı, hicretin sekizinci yılında, Mekke ’nin fethinden on altı gun sonra pagan HevĂ‚zin ve SĂ‚kif kabileleriyle 27 Ocak 630 yılında (8 Şevval 8 H.) Huneyn vadisinde meydana geldi.
Tebuk Seferi (Detaylı bilgi icin tıklayınız) Hz. Peygamber ’in emriyle 630 yılında (9 H.), Şam ’da toplanan 40 bin kişilik Bizans ordusuna karşı carpışmak uzere Medine ’den Tebuk ’e 30 bin kişilik İslam ordusu gonderildi. Bizans ordusu geri cekildiği icin savaş yapılmadı. Tebuk seferi, İslam devletine siyasi ve askeri anlamda zafer kazandırdı.
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN ŞEMÂİLİ (Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) Yuzu Nasıldı?) Peygamberimizin terbiyesi altında yetişen uvey oğlu Hind b. Ebû HĂ‚le, Resûl-i Ekrem ’in şemĂ‚ilini şoyle tasvir eder: “Allah ’ın elcisi iri yapılı ve heybetliydi. Yuzu ayın on dordu gibi parlaktı. Uzuna yakın orta boylu, buyukce başlı, sacları hafif dalgalıydı. Sacı bazan kulak memesini gecerdi. Rengi nûrĂ‚nî beyaz, alnı acık, kaşları hilĂ‚l gibi ince ve sıktı. Burnu ince, hafifce kavisliydi. Sakalı sık ve gur, yanakları duzdu. Butun organları birbiriyle uyumlu olup ne zayıf ne de şişmandı. Goğsu ile iki omuzunun arası genişce, mafsalları kalıncaydı. Bilekleri uzun, avucu genişti. Yururken ayaklarını yere sert vurmaz, sakin fakat hızlı ve vakarlı yurur, meyilli bir yerden iniyormuş gorunumu verirdi. Bir tarafa donduğunde butun vucuduyla donerdi. Konuşmadığı zaman daha cok yere doğru bakar ve duşunceli gorunurdu. Arkadaşlarıyla yururken onları one gecirir, kendisi arkadan yururdu. Yolda karşılaştığı kimselere once o selĂ‚m verirdi.” (İbn Sa‘d, I, 422; TaberĂ‚nî, XXII, 155-156; Beyhakī, II, 154-155; Heysemî, VIII, 273-274; ayrıca bk. HİLYE; ŞEMÂİL)
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN AHLAKI Hz. Peygamber Kıyamet'e kadar gelecek insanlara ornek bir şahsiyet, davranışlarından ders alınacak bir rehber olarak gonderildiği icin (el-AhzĂ‚b 33/21) hayatın her yonunu kapsayan ustun bir ahlĂ‚kla donatılmıştır. (el-Kalem 68/4)
Devlet başkanlığından aile reisliğine kadar her sahada ustun bir ahlĂ‚k ortaya koymuştur. Hz. Aişe, Resûlullah ’ın ahlĂ‚kının Kur ’an ’dan ibaret olduğunu belirtmiş (Muslim, MusĂ‚firîn, 139), Hz. Peygamber de CenĂ‚b-ı Hak tarafından en guzel şekilde eğitildiğini ifade etmiştir. (MunĂ‚vî, I, 429)
Resûl-i Ekrem guzel ahlĂ‚k uzerinde ozellikle durmuş, ahlĂ‚kî erdemleri tamamlamak icin gonderildiğini soylemiş (el-Muvatta, “Ĥusnu ’l-ħuluķ”, 8; Musned, II, 381) ve yuzunu guzel yarattığı gibi huyunu da guzelleştirmesi icin Allah ’a dua etmiş (Musned, I, 403; VI, 68, 155), mukemmel imanın guzel ahlĂ‚klı olmakla sağlanabileceğini bildirmiştir. (Ebû DĂ‚vûd, Sunnet, 15; Tirmizî, RađĂ‚, 11)
Onun başkalarına tavsiye ettiği ahlĂ‚k ilkelerini hayatı boyunca uygulaması (BuhĂ‚rî, Riķāķ, 18) bu ilkelerin daha cok benimsenmesini sağlamıştır.
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN EDEP VE NEZAKETİ (Muhammed ’in (s.a.v.) Edep ve Hayası) Hz. Peygamber, herkese değer verir ve hicbir şekilde nezaketi ihmal etmezdi. Gorduğu insanlara ayırım yapmadan once o selĂ‚m verir, erkeklerle tokalaşır, muhatabı elini bırakmadıkca o da bırakmazdı. Karşısındakine butun vucuduyla donerek konuşur ve muhatabı yuzunu cevirmedikce Resûl-i Ekrem de cevirmezdi. (Tirmizî, Śıfatu ’l-ķıyĂ‚me, 46)
İnsanlara guzel soz soyler, guleryuz gosterir ve boyle davranmanın sevap olduğunu soylerdi. (BuhĂ‚rî, Śulĥ, 11, Edeb, 68; Tirmizî, Birr, 36)
İki şeyden birini yapmakta serbest bırakıldığında kolay olanı tercih ederdi. (BuhĂ‚rî, MenĂ‚ķıb, 23; Muslim, FeżĂ‚il, 77)
Kendisi binek uzerindeyken yanında bir başkasının yaya yurumesinden rahatsızlık duyardı. (Ebû DĂ‚vûd, Edeb, 127, 128; NesĂ‚î, İstiĂ‚źe, 1)
Kendisini evlerine davet edenleri kırmaz ve gonullerinin hoş olması icin orada nĂ‚file namaz kılardı. Birinin yanlış bir davranışını veya uygun olmayan kıyafetini gorduğu zaman utandırmamak icin ona hatasını soylemez, bu uyarıyı başkalarının yapmasını tercih ederdi. (Ebû DĂ‚vûd, Tereccul, 8; Edeb, 4)
Ağzından cirkin soz cıkmaz, ahlĂ‚kı guzel olanın hayırlı insan olduğunu soylerdi. (BuhĂ‚rî, Edeb, 38)
Hayatında hicbir kadını ve koleyi dovmemiş, şahsına yapılan haksızlıktan dolayı intikam almamıştı. (Muslim, FeżĂ‚il, 79)
On yıl boyunca hizmetinde bulunan Enes b. MĂ‚lik ’e bir defa bile kızmamış, yaptığı bir hata yuzunden onu azarlamamıştı. (Muslim, FeżĂ‚il, 51)
Son derece edepliydi ve hayĂ‚nın imandan olduğunu soylerdi. Bir şeyden hoşlanmadığının ancak yuzunden anlaşıldığı, hanımların bazı ozel hallerine dair sordukları sorulara cevap verirken oldukca zorlandığı belirtilmektedir. (BuhĂ‚rî, Ĥayıż, 13, 14, ŚalĂ‚t, 8, MenĂ‚ķıb, 23, Edeb, 72, 77)
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN MERHAMETİ Resûl-i Ekrem, Muslumanlara karşı cok merhametliydi. Yaptığı bazı nĂ‚file ibadetleri onların da coşkuyla ifa ettiğini gorunce bunların farz kılınabileceğini ve sonucta Muslumanların zor durumda kalacağını duşunerek bu tur ibadetleri yapmaktan vazgecerdi. (BuhĂ‚rî, Teheccud, 5) Cocuklara da sonsuz bir şefkat gosterirdi; onları kucaklayıp oper, bağrına basardı. (BuhĂ‚rî, CenĂ‚iz, 32)
Duada bulunması icin kucağına verilen bebeklerin ustunu kirletmesini onemsemez. (BuhĂ‚rî, Vuđû, 59), kız ve erkek torunlarını omuzuna alıp mescide gider, hatta onlar omuzunda iken namaz kılardı. (BuhĂ‚rî, ŚalĂ‚t, 106) Namaz sırasında ağlayan bir cocuğun sesini duyunca namazı cabuk kıldırırdı. (BuhĂ‚rî, EźĂ‚n, 65) Kadınların hicbir şekilde incitilmesini istemezdi. Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de onun muminlere olan duşkunluğunden, şefkat ve merhametinden soz edilmiş, Muslumanların sıkıntıya uğramasının onu cok uzduğu bildirilmiştir. (et-Tevbe 9/128)
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN COMERTLİĞİ Hz. Peygamber, son derece comertti. Kendisinden bir şey istendiği zaman ona cok ihtiyacı da olsa verirdi. Bir defasında yamacta yayılan koyun surusunu gorup birkac koyun isteyen bedevîye butun suruyu vermişti. (BuhĂ‚rî, “CenĂ‚iz”, 28; “Edeb”, 39)
Duşmanları bile Resûl-i Ekrem ’in ustun şahsiyetini ovmek zorunda kalırdı. Ebû SufyĂ‚n, ticaret icin gittiği Suriye ’de Bizans İmparatoru Herakleios ’un Peygamber hakkındaki sorularına cevap verirken onun en belirgin ozelliklerinin doğruluk, iffet, ahde vefa ve emanete riayet olduğunu soylemişti. (BuhĂ‚rî, Bedu ’l-vaĥy, 7)
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN GUNLUK HAYATI Hz. Peygamber, Mekke ’de once dedesinin, ardından amcasının himayesinde buyumuştu. Bir ara cobanlık yapmış ve ticaretle uğraşmış, nihayet zengin bir hanım olan Hz. Hatice ile evlenmişti. Medine ’ye hicret ettiğinde herhangi bir mal varlığı yoktu. Diğer muhacirler gibi o da bir sure ensarın yardımıyla gecindi. Bedir Gazvesi ’nden sonra nĂ‚zil olan ve ganimetlerin beşte birinin Allah ’a, Allah ’ın Resulune, onun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara ait olduğunu bildiren Ă‚yet (el-EnfĂ‚l 8/41)
Peygamber ailesinin başlıca gecim yolunu belirlemiş oldu. Resûl-i Ekrem ’e buyuk hayranlık duyan, Uhud Gazvesi ’nde Mekkeliler ’e karşı onun yanında savaşan, bu savaşta olmesi halinde Benî Nadîr arazisindeki hurma bahcelerinin tasarrufunu Resûlullah ’a bıraktığını bildiren Yahudi din Ă‚limi, muhtedî sahĂ‚bî Muhayrîķ en-Nadrî, Uhud Gazvesi ’nde olunce bahcelerinin geliri Resûl-i Ekrem ’e kaldı. Mekkelilerle gizli bir anlaşma yapan Benî Nadîr Yahudilerinin Medine ’den surgun edilmesi uzerine Hz. Peygamber ailesinin yıllık gecimine yetecek kadar miktarı onların topraklarında yetişen urunlerden almaya başladı. (BuhĂ‚rî, Meġāzî, 14; Nafaķāt, 3)
“Fey” denilen bu tur gelirlere fethedilen yerlerden alınan bazı mallar, Hayber ve Fedek arazilerinden gelen yıllık urunun belli bir miktarı da ilĂ‚ve edildi.
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN ZUHDU (Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) Takvası) Boylece Medine ’ye geldikten bir sure sonra maddî imkĂ‚nlara kavuşan Resûl-i Ekrem malını Muslumanların ihtiyaclarına harcar, kendisi son derece mutevazi bir hayat surerdi. Rızkının ailesine yetecek kadar olmasını ister, canı ve malı emniyette, vucudu sıhhatte, gunluk yiyeceği yanında bulunan kimseyi bahtiyar sayardı. (BuhĂ‚rî, Riķāķ, 17; Tirmizî, Zuhd, 34)
Yatağının yuzu tabaklanmış deriden, ici de yumuşak hurma lifindendi (BuhĂ‚rî, Rikāk, 17) Daha cok bir hasırın uzerinde yatar, hasırın vucudunda iz bırakması sahĂ‚bîlerini uzduğu halde kendisi buna aldırmazdı. (Tirmizî, Zuhd, 44)
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN KOMŞULUK İLİŞKİLERİ (Hz. Muhammed (s.a.v.) Komşularına Nasıl Davranırdı?) Evinin, ailesinin işlerini kendi gorur, bu konuda kimsenin yardımını kabul etmezdi. Evde bulunduğu saatlerde ev işlerine yardımcı olurdu. (Musned, VI, 256) Onune getirilen yemekte kusur aramazdı; hoşuna giderse yer, gitmezse yemezdi. (BuhĂ‚rî, Etime, 21)
Yakınında bulunanlara ve komşularına karşı lutufkĂ‚rdı. İyi bir mumin olabilmek icin komşularına iyi davranmak, onları rahatsız etmemek, kendisi icin istediğini onlar icin de istemek, komşusunun guvenini kazanmak, pişirdiğinden komşusuna ikram etmek gerektiğini soylerdi. (BuhĂ‚rî, MenĂ‚kıbu ’l-enśĂ‚r, 20, NikĂ‚ĥ, 80, Edeb, 31; Muslim, ÎmĂ‚n, 71-75, Birr, 142; Tirmizî, Birr, 28)
PEYGAMBERİMİZİN YAPTIĞI İBADETLER (Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) İbadet Hayatı) Hz. Peygamber, ibadet etmekten derin bir zevk alır, İslĂ‚miyet ’in temeli olan namaz, zekĂ‚t, hac ve oruc gibi ibadetlere buyuk onem verirdi. (BuhĂ‚rî, ÎmĂ‚n, 2) Bazan ayakları şişinceye kadar namaz kıldığı olurdu. (BuhĂ‚rî, Rikāk, 20) Bazan her namaz icin abdest alır, bazan da bir abdestle birkac namaz kılardı. Farzlardan once veya sonra sunnet namazları kılar, sabah namazının sunnetine hepsinden fazla ihtimam gosterirdi. (BuhĂ‚rî, EźĂ‚n, 14, 16, Teheccud, 27; Muslim, MusĂ‚firîn, 94, 96, 105, 304)
Gecenin bir kısmında uyur ve dinlenir, ozellikle son ucte birinde uyanıp doğrulur ve gokyuzune bakarak Âl-i İmrĂ‚n Sûresi ’nin son on bir Ă‚yetini okur, ardından sonuncusu vitir olmak uzere dokuz, on bir veya on uc rek‘at namaz kılardı. (BuhĂ‚rî, Teheccud, 10, 16, Tefsîr, 3/17-20; Muslim, MusĂ‚firîn, 105, 121)
Yolculuk sırasında bineğinin uzerinde de nĂ‚file namaz kılardı. Ramazan ayının son on gununde mescidde itikĂ‚fa cekilerek butun vaktini ibadetle gecirirdi. (BuhĂ‚rî, İtikĂ‚f, 1, Taķśîr, 7-10; Muslim, MusĂ‚firîn, 69, 74, 78, 79, 143)
Resûl-i Ekrem, Ramazan dışındaki oruclarında bazan bir ay boyunca hic oruc tutmayacağını duşundurecek kadar oruca ara verir, bazan da oruca hic ara vermeyeceği sanılacak kadar uzun sure oruc tutardı; ancak ŞĂ‚ban ayının tamamına yakınını oruclu gecirirdi. Zaman zaman hic iftar etmeden ardarda oruc tutar (savm-i visĂ‚l), bu sırada kendisini CenĂ‚b-ı Hakk ’ın yedirip icireceğini soyler, ancak aclığa dayanamayacakları gerekcesiyle başkalarının bu şekilde oruc tutmasına izin vermezdi. (BuhĂ‚rî, Śavm, 20, 48-50, 52, 53; Muslim, ŚıyĂ‚m, 55-61, 172-180)
ZekĂ‚ta tĂ‚bi olacak kadar bir malı evinde iki uc gunden fazla tutmadığı icin hicbir zaman zekĂ‚t mukellefi olmadı. Hayatının son yılında VedĂ‚ haccı diye bilinen ilk ve son haccını yaptı. Her yıl Ramazan ayında CebrĂ‚il ile o gune kadar inen Ă‚yetleri birbirlerine okurlardı. (BuhĂ‚rî, FeżĂ‚ilu ’l-KurĂ‚n, 7) Resûl-i Ekrem, her gun Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in bir kısım sûrelerini, yatmadan once Secde ve Mulk veya İsrĂ‚ ve Zumer Sûrelerini okurdu. (Tirmizî, FeżĂ‚ilu ’l-KurĂ‚n, 9, 21)
Kendisi veya bir başkası rahatsızlandığı zaman ise Muavvizeteyn gibi bazı sûre ve Ă‚yetleri okurdu. (Muslim, SelĂ‚m, 50, 51)
Allah ’ı her durumda anıp zikreden Hz. Peygamber ’in (Muslim, Hayıż, 117) gunluk dua ve zikirleri vardır. Her gun yetmiş defadan fazla tovbe ve istiğfar ettiğini soyler, yerken ve icerken, evine girerken ve cıkarken, yatarken ve kalkarken, elbisesini değiştirirken ceşitli dualar okurdu. Dua etmek icin belli bir zamanı secmemekle beraber gunduz ve gecenin ceşitli saatlerinde, ozellikle geceleyin ibadet etmek icin kalktığında ve ‘Bakī Mezarlığı ’na gittiğinde uzun uzun dua ederdi. (BuhĂ‚rî, Teheccud, 1, DaavĂ‚t, 3; Muslim, Źikir, 42; NesĂ‚î, CenĂ‚iz, 103)
Resûl-i Ekrem ’in ibadetleri olculuydu. Ashabına guclerinin yettiği kadar ibadet yapmayı tavsiye eder, Allah katında en değerli ibadetin az da olsa devamlı yapılanı olduğunu soylerdi. (BuhĂ‚rî, ÎmĂ‚n, 43, Śavm, 52; Muslim, MusĂ‚firîn, 215-221)
Bir gecede Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’i hatmetmek, sabaha kadar namaz kılmak, Ramazan dışında butun bir ay oruc tutmak gibi bir Ă‚deti yoktu. (Muslim, MusĂ‚firîn, 139; NesĂ‚î, ĶıyĂ‚mu ’l-leyl, 17)
PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN ŞAHSİYETİ VE NUBUVVETİ Allah Resûlu, muruvvet itibĂ‚rıyla kavminin en ustunu, soy itibĂ‚rıyla en şereflisi, ahlĂ‚k bakımından en guzeli idi. Komşuluk hakkına en ziyĂ‚de riĂ‚yet eden, hilim ve sadĂ‚katte en ustun olan, insanlara kotuluk ve eziyet etmekten en uzak duran O idi. Hic kimseyi kınayıp ayıpladığı, hic kimseyle munĂ‚kaşa ettiği gorulmemişti. Guzel ahlĂ‚kı ile butun insanlar arasında temĂ‚yuz ediyordu. Herkes O ’nu iyilik ve guzel davranışlarıyla tanıyor ve hurmet ediyordu.
Resûlullah, zor şartlar altında peygamberlik vazifesine başladı. İnsanlara doğru yolu gostermek icin pek cok sıkıntılara katlandı. Yeryuzune îmĂ‚nı, adĂ‚leti, merhameti, muhabbeti yerleştirmek icin calıştı. İnsanların hem dunyalarını hem de ebedî olan Ă‚hiret hayatlarını kurtarmak icin kendisini helĂ‚k edercesine buyuk bir gayret gosterdi.
PEYGAMBERİMİZİN VEFATI - Peygamber Efendimiz ’in Son Sozleri Peygamber Efendimizin vefĂ‚tına uc gun kala CenĂ‚b-ı Hak her gun CebrĂ‚il Aleyhisselam ’ı gondererek Resûlu ’nun hatırını sormuştu. Son gun olunca CebrĂ‚il Aleyhisselam bu sefer yanında olum meleği AzrĂ‚il Aleyhisselam de bulunduğu hĂ‚lde geldi. CebrĂ‚il Aleyhisselam:
“–Ey AllĂ‚h ’ın Resûlu! Olum meleği senin yanına girmek icin izin istiyor! HĂ‚lbuki o, Sen ’den once hicbir Âdemoğlunun yanına girmek icin izin istememiştir! Sen ’den sonra da hicbir Âdemoğlunun yanına girmek icin izin istemeyecektir! Kendisine izin veriniz!” dedi. Olum meleği iceri girip Peygamber Efendimizin onunde durdu ve:
“–YĂ‚ ResûlallĂ‚h! Yuce AllĂ‚h beni Sana gonderdi ve Sen ’in her emrine itaat etmemi bana emretti! Sen istersen rûhunu alacağım! İstersen, rûhunu sana bırakacağım!” dedi. Peygamber Efendimiz:
“–Ey olum meleği! Sen (gercekten) boyle yapacak mısın?” diye sordu. AzrĂ‚il Aleyhisselam:
“–Ben, emredeceğin her hususta sana itaatla emrolundum!” dedi. CebrĂ‚il Aleyhisselam:
“–Ey Ahmed! Yuce AllĂ‚h seni ozluyor!” dedi. Peygamber Efendimiz:
“–AllĂ‚h katında olan, daha hayırlı ve daha devamlıdır. Ey olum meleği! Haydi, emrolunduğun şeyi yerine getir! Rûhumu, canımı al!” buyurdu. Peygamber Efendimiz, yanındaki su kabına iki elini batırıp ıslak ellerini yuzune surdu ve:
“–LĂ‚ ilĂ‚he illallĂ‚h! Olumun, akılları başlardan gideren ıztırap ve şiddetleri var!” buyurduktan sonra, elini kaldırdı, gozlerini evin tavanına dikti ve:
“–Ey AllĂ‚h ’ım! Refik-ı A ’lĂ‚, Refîk-ı A ’lĂ‚ (yĂ‚ni yuce dost, yuce dost)!..” diye diye Rabb ’ine duyduğu aşk ve iştiyĂ‚kın tezĂ‚huru olan nice ulvî hĂ‚tıralarla dolu bir omru ardında bırakarak bu fĂ‚nî Ă‚lemden hakîkî Ă‚leme hicret etti.
Peygamberimiz Kac yaşında, Nerede ve Hangi Tarihte Vefat Etti? Peygamber Efendimiz; 8 Haziran 632 yılında (Hicri 11, Rebiulevvel 12) Pazartesi gunu, Medine ’de ve 63 yaşında vefat etti.
Peygamberimizin Kabri Nerededir? (Hz. Muhammed ’in (s.a.v.) Kabri Nerededir?) Peygamberimizin kabri, Medine ’deki Mescid-i Nebevî ’nin icinde Ravza-i Mutahhara ’da yer almaktadır. Riyazul Cenne yani Cennet Bahceleri olarak da bilinir. Ravza, bahce anlamındadır.
Kaynaklar:
DİA Osman Nuri Topbaş, Hazret-i Muhammed Mustafa 1, Erkam Yayınları Osman Nuri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN FİZİKSEL OZELLİKLERİ NELERDİR? PEYGAMBERİMİZİN KİŞİSEL OZELLİKLERİ NELERDİR? PEYGAMBERİMİZİN AHLAKİ OZELLİKLERİ NELERDİR? PEYGAMBERİMİZ NASIL ŞUKREDERDİ? PEYGAMBERİMİZ NASIL BİR OĞRETMENDİ? PEYGAMBERİMİZİN GUNLUK HAYATI NASILDI? PEYGAMBERİMİZİN SIK SIK YAPTIĞI DUALAR PEYGAMBER EFENDİMİZ ’İN YAPTIĞI MESLEKLER PEYGAMBERİMİZİN TEMİZLİK ADABI PEYGAMBERİMİZİN YEME İCME ADABI PEYGAMBERİMİZİN GİYİM KUŞAM ADABI PEYGAMBERİMİZİN SELAMLAŞMA ADABI İslam ve İhsan
Peygamberimizin Hayatı - Mekke Devri
Peygamberimizin Hayatı - Medine Devri
Peygamberimizin Ozellikleri