Bir kul kendi şahsı icin arzuladığı şeyleri mu ’min kardeşleri icin de arzulamazsa, îmÂnı kemÂle ermiş sayılmaz. Bu durumda butun Muslumanların kederde, tasada, sevincte, huzurda bir olması mumkun mudur? Muminler birbirini neden sevmelidir? İmanın tadı nasıl alınabilir?Hak TeÂl Hazretleri HucurÂt sûresinde: “Mu ’minler ancak kardeştirler. Onun icin (her hangi bir anlaşmazlıkta) kardeşlerinizin arasını duzeltiniz ve Allah ’tan korkun ki, rahmete şÃ‚yÂn olasınız…” (HucurÂt,10) buyurmuştur. Gercekten mu ’minler bir koke, bir asla bağlıdırlar ki o da ebedî hayÂtı tahakkuk ettiren îmÂndır.
SİZDEN BİRİNİZ KENDİSİ İCİN İSTEDİĞİNİ MUMİN KARDEŞİ İCİN DE İSTEMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLMAZ Mu ’minlerin haklarını korumak ve menfaatlarını gozetmekteki din kardeşliğinizi Allah ’tan korkarak yapın! Kardeşlik olan yerde şefkat ve merhamet vardır. Bir kul kendi şahsı icin arzuladığı şeyleri mu ’min kardeşleri icin de arzulamazsa, îmÂnı kemÂle ermiş sayılmaz. Nitekim Rasûlullah -sallallahu teÂl aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şerîfinde şoyle buyuruyor:
“Sizden herhangi biriniz şahsı icin arzuladıklarını mu ’min kardeşleri icin de arzulamadıkca, îmÂn etmiş olmaz.” Şu halde, Şer ’i Şerîfe uygun şekilde birbirlerine acımak, birbirlerini sevmek, birbirleriyle yardımlaşmak, İslÂmiyet ’in haklarını korumak ve Dîn-i Muhammedî ’yi mecdine ulaştırmak, butun Muslumanların uzerine vÂcibdir. Ve bu bakımdan butun mu ’minler tek kişi, tek vucûd gibidirler.
Resûl-i Ekrem -sallallahu teÂl aleyhi ve sellem- Efendimiz şu hadîs-i şeriflerinde bunu ne guzel ifÂde buyurmuşlardır: “Mu ’minler tek şahıs gibidirler. Bir uzuv muzdarip olduğu vakit, vucûdun diğer kısımları da uykusunu kaybedip ateşler icinde onun ızdırÂbını duyarlar.”
Diğer hadîs-i şeriflerde:
“Birbirlerine acımakta, birbirlerini sevmekte ve birbirlerine şefkat gostermekte, mu ’minlerin bir vucud gibi olduklarını gorursun! (Bu vucûdun) bir uzvu muzdarip olduğu takdirde diğer kısımları da uykuyu kaybedip ateşler icinde onun ızdırÂbını duyarlar.”
“Mu ’minler, birbirlerine kenetlenmiş (cuzlerden meydana gelmiş) bir bina gibidirler.” buyuruluyor.
Peygamberimiz -sallallahu teÂl aleyhi ve sellem- Efendimiz bizleri diğer taraftan Allah TeÂl ve Tekaddes Hazretlerinin şu hadîs-i kudsîleriyle mujdeliyor:
“Benim icin birbirini sevenlere, benim icin ziyÂretleşenlere, benim icin birbirlerine ikramda bulunanlara ve benim icin birbirlerine îtimÂd edip dost olanlara, benim de muhabbetim tahakkuk etmiştir.” Keza, Resûl-i Ekrem -sallallahu teÂl aleyhi ve sellem- Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde:4
“Yedi sınıf insan vardır ki, Allah TeÂl Hazretleri onları, hic bir golgenin bulunmadığı bir gunde (Arş ’ın) golgesiyle golgelendirir. (Bu sınıflardan biri de) birbirlerini Allah icin severek, hayatlarını boyle geciren ve bu hÂl uzere vefat eden iki kişidir.” buyurmuşlardır.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir gun ashabına şu mujdeyi verdiler:
“Yevm-i kıyamette insanların bir kısmı icin Arş-ı A ’l ’nın etrafına kursuler konacak (o kursulerde oturacaklar) yuzleri ayın ondordu gibi parlayacak, diğer) insanlar feryÂd ve korku icinde calkalanırken onlarda korku ve endişe olmayacak. Onlar oyle dostlar (velîler) dir ki onlar icin ne korku ne de huzun vardır.
– “Bunlar kimdir y Rasûlallah?” denildi:
“DunyÂda iken Allah icin birbirini sevenler.” buyurdular.
İMANIN LEZZETİ NASIL ALINIR? Diğer bir hadîs-i şerîflerinde:
“Kendisinde şu uc haslet bulunan kimse îmÂnın lezzetini tadar:
Allah TeÂl Hazretleri ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ’in kendisine (Hak ’dan gayri) başkalarından daha sevgili olması. Sevdiği kimseyi yalnız Allah icin sevmesi. Allah ’ın lutfuyla kufurden kurtulduktan sonra, tekrar kufre donmeyi ateşe atılmak kadar kerîh gormesidir.” buyurdular. Dîne hizmet etmek ancak ve ancak butun İslÂm Âlemindeki muslumanların aynı gaye etrafında birleşip aynı duygularla ummet-i İslÂm ’ı ve şeriatlarını her turlu tehlikeden korumak ve zafere ulaştırmakla mumkundur. Hak TeÂl Hazretleri mahlûkÂtını; nezîh şerîat-i Mu hammediyye ’ye tÂbi olmak, onun kÂnunlarını ve dîn kardeşliğinin ihtiva ettiği hakîkatları korumak, soz ve kalb birliği ile Muhammed Ummeti ’nin butun ferdlerinin haklarını emniyet altına almak sûretiyle kendisinin bilinmesi, ubûdiyyetin tahakkuku ve rubûbiyet haklarının yerine getirilmesi icin yaratmıştır. Boyle birbiriyle yardımlaşmak ve anlaşıp birleşmekteki asıl gaye de budur.
Kaynak: Mahmud SÂmî Ramazanoğlu, MusÂhabe-1, s.10- Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
BİR MUSLUMAN NASIL OLMALIDIR?