
Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, İslam'da istikbÂli gormek istemek ve gaybdan haber alabilmek icin; yıldızlara/burclara, el ayasına bakmak, iskambil ve kahve falı acmak, ruh cağırmak, cinnîlerle temÂsa gecmek gibi uğraşların maneviyatı zedeleceğinden hatt -Allah korusun- îmÂna zarar vereceğinden bahsediyor... MÂlum olduğu uzere îmÂnın altı şartından biri; “kadere îman”dır. İstikbÂlin neler getireceğini ve gaybı Allahʼtan başkası bilemez. Kulun hayır zannettikleri şer olabilir, şer zannettikleri de hayır olabilir. Bu bakımdan muʼmin, CenÂb-ı Hakkʼın takdirine karşı dÂimî bir on kabul ile, rız ve teslîmiyet gostermekle mukelleftir.
HÂl boyle iken, luzumsuz ve mÂnÂsız bir merak ile kader sırrına vÂkıf olmaya calışmak, istikbÂli gormek istemek ve gaybdan haber alabilmek icin; yıldızlara/burclara, el ayasına bakmak, iskambil ve kahve falı acmak, ruh cağırmak, cinnîlerle temÂsa gecmek gibi uğraşlar, mÂneviyÂtı zedeleyen hatt -Allah korusun- îmÂna zarar veren hurÂfeler cumlesindendir.
Dolayısıyla İslÂmʼın kesinlikle men ettiği bu nevî bÂtıl yollara tevessul etmek veya gaybdan haber verdiğini iddi eden falcılara, kÂhinlere, buyuculere başvurarak onların şeytÂnî veya cinnî vesveselerle karışık yorum ve tahminlerinden medet ummak; bir muslumana asl yakışmaz.
CenÂb-ı Hak biz kullarını acıkca îkaz buyuruyor:
“De ki: Goklerde ve yerde, Allahʼtan başka kimse gaybı bilmez…” (en-Neml, 65)
“Ey îman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları, birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” (el-MÂide, 90)
Osman Nûri Topbaş
İslam ve İhsan