
Lebbeyk ne demek? Lebbeyk duası ne zaman okunur? Telbiye nasıl getirilir? Lebbeyk duası Arapca, okunuşu ve anlamı...Lebbeyk sozlukte “buyrunuz, ne emrettiniz efendim” anlamlarına gelir. Hac veya umreye niyetlenen kimse ihrama girdiği zaman ve daha sonra hac veya umrenin bir takım vecibelerini tamamlayıncaya kadar “lebbeyk zikri”ni okur.
TELBİYE NASIL GETİRİLİR? Abdullah b. Omer ’den (r.a) naklen gelen bir hadis telbiyenin şeklini şoyle belirler: ...Abdullah b. Omer ’den (r.a); şoyle demiştir: Ben telbiyeyi Resûlullah ’ın (mubarek ağzından) aldım (oğrendim). O şoyle buyuruyordu:
Lebbeyk Duası Arapca لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ، لَبَّيْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ، إِنَّ الْحَمْدَ، وَالنِّعْمَةَ، لَكَ وَالْمُلْكَ، لاَ شَرِيكَ لَكَ
Lebbeyk Duası Okunuşu “Lebbeyk, Allahumme lebbeyk, Lebbeyke l şerike leke lebbeyk. İnnel hamde ve ’n-ni ’mete leke ve ’l mulk, l şerike leke”
Lebbeyk Duası Anlamı “Tekrar tekrar icabet sana Ya Rabbi, tekrar icabet sana, tekrar icabet sana. Senin ortağın yoktur. Her emrini ifaya hazırım. Hic şuphe yok ki, hamd ve nimet sana mahsustur. Mulk (kÂinatın mutlak hukumranlığı) senindir. (Bunların hic birinde) senin ortağın (ve benzerin) yoktur.” (Muslim, Sahih, Kitabu ’l-Hacc, 3; İbn MÂce, Sunen, Menasik, 15; Ebû DÂvud, Menasik, 26) Telbiyede Allah ’ın davetine icabet edilmekten soz edilmektedir. Nitekim ihrama giren bir kimse Allah ’ın davetine icabet etmiş olmaktadır. Kadı İyaz ’ın beyanına gore bu icabet Hz. İbrahim ’den (a.s.) kalmıştır. İbn Abbas ’tan rivayet olunan bir hadis-i şerifte buyrulur: Hazret-i İbrahim (a.s), KÂbe ’yi bina edip tamamladıktan sonra kendisine “Hac icin insanları davet et” emri verildi. Hazret-i İbrahim (a.s.): -Benim sesim onlara ulaşmaz, dedi. Allah TeÂlÂ; -Sen davet et, sesini duyurmak bana aittir, buyurdu. Bunun uzerine Hazret-i İbrahim (a.s.): -Ey insanlar, Beyt-i Atik ’i haccetmeniz size farz kılınmıştır, diye nida etti. Bu sozu yerle gok arasında bulunanların hepsi işitti. “Gormuyor musunuz? İnsanlar en uzak yerlerden icabet edip geliyorlar.” (İbn Hacer, Fethu ’l-BÂrî, 4/152)
İslam ve İhsan