
Allah ’ı hatırlamaktan alıkoyacak nefsi arzulara karşı en tesirli ilac...Namazın faziletiyle ilgili hadisler ve hadislerin acıklaması...
1. Ebû Hureyre ’den (r.a) rivÂyet edildiğine gore Resûlullah şoyle buyurmuştur:
“Kişi buyuk gunahlardan kacındığı takdirde; beş vakit namaz, bir Cuma onceki Cuma ’ya kadar, Ramazan da onceki Ramazan ’a kadar arada (işlenmiş kucuk) gunahlara keffÂret olur.” (Muslim, TahÂret, 16)
2. Ebû Hureyre (r.a), Resûlullah Efendimiz ’i şoyle buyururken işitmiştir:
“–Ne dersiniz? Birinizin kapısının onunde bir nehir aksa, o kimse her gun bu nehirde beş defa yıkansa, (vucûdundaki) kirden bir eser kalır mı?”
AshÂb-ı KirÂm:
“–O kimsenin kirinden hicbir şey kalmaz” dediler.
Resûlullah:
“–Beş vakit namaz, işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla gunahları silip yok eder” buyurdu. (Muslim, MesÂcid, 283. Ayrıca bkz. BuhÂrî, MevÂkît, 6; Tirmizî, Edeb, 80/2868; NesÂî, SalÂt, 7/460; İbn-i MÂce, İkÂmet, 193)
HADİSLERİN ACIKLAMASI Namaz, imandan sonra, Allah ’ı zikretmek icin yapılan amellerin en faziletlisi[1] ve en kÂmilidir. Kelime-i şehÂdetten sonra İslÂm ’ın en onemli ruknudur.
NEFSÎ ARZULARA KARŞI EN TESİRLİ İLAC Namaz, Hakk ’ı hatırlamaktan alıkoyacak nefsî arzulara karşı en tesirli ilactır. Korku ile umidi namaz kadar ortaya cıkaran, yardım ve hidayet talebini onun kadar icinde barındıran başka bir ibadet yoktur. Namaz, gunun belli vakitlerinde tekrarlandığı icin nefisler uzerinde daha tesirli, arzu ve hevesleri daha cok dizginleyici, her hususta doğruluğa ve istikÂmete daha cok teşvik edici bir ibadettir. Bunun icindir ki Hz. Ali (r.a.) memurlarından birine:
“Her şey, senin namazına bağlıdır” buyurmuştur.[2]
KUCUK GUNAHLARA KEFARET
Başta beş vakit namaz olmak uzere farz ibadetler, buyuklerinden kacınıldığı takdirde kucuk gunahlara keffÂret olmaktadır. Gunahı kalmayan kimsenin ise derecesini yukseltmektedir. CenÂb-ı Hak şoyle buyurur:
“Gunduzun iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Cunku iyilikler kotulukleri (gunahları) giderir. Bu, oğut almak isteyenlere bir hatırlatmadır.” (Hûd 11/114)
“Eğer yasaklandığınız buyuk gunahlardan kacınırsanız, kucuk gunahlarınızı orteriz ve sizi şerefli bir mevkîye yerleştiririz.” (Nis 4/31)
NAMAZIN KAZANDIRDIKLARI Namazın insana kazandırdığı yuksek dereceleri gosteren şu rivÂyet, aynı zamanda ikinci hadisimizin vurûd sebebi[3] mÂhiyetindedir:
Sa ’d bin Ebû Vakkas (r.a.) anlatıyor:
“İki kardeş vardı. Bunlardan biri diğerinden kırk gun evvel vefat etti. Peygamber Efendimiz ’in yanında daha once vefat eden kardeşin faziletinden bahsedildi. Bunun uzerine Resûlullah:
«–Diğeri Musluman değil miydi?» diye sordu.
«–Evet, ey Allah ’ın Resûlu, Muslumandı ve fen biri de değildi!» dediler.
Resûlullah:
«–Kıldığı namazın ona ne dereceler kazandırdığını siz nereden bileceksiniz? Namaz, sizden birinin kapısının onunde akan ve her gun icine beş def girip yıkandığı, suyu bol ve tatlı bir nehre benzer. Ne dersiniz, bu durum onda hic kir bırakır mı? Siz, namazın onu hangi derecelere ulaştırdığını bilemezsiniz» buyurdu.” (Muvatta ’, Kasru ’s-SalÂt, 91. Krş. Muslim, MesÂcid, 284)
Sonraya kalan kardeş, erken olene gore daha fazla namaz kıldığı icin, daha yuksek dereceler kazanmıştır. Yani insan, huşû ile ne kadar cok namaz kılarsa, mÂnevî derecesi o kadar cok artar. Bu sebeple, elden geldiğince farzlardan sonra nÂfile namazlar kılarak omrumuzu bereketlendirmeli ve Âhiret sermÂyemizi artırmalıyız.
Diğer bir husus da, gurul gurul akan bu bol sulu nehrin, hemen kapımızın onunde olmasıdır. Yani nehir bize cok yakın, ondan su almamız ve icine girip yıkanmamız cok kolaydır. Kucuk bir gayretle, CenÂb-ı Hakk ’ın vaad ettiği buyuk lutuf ve ihsanlara kavuşabiliriz.
GECMİŞ GUNAHLARDAN ARINMA VESİLESİ
Gecmiş gunahlardan arınma vesîlesi olan namaz, insanı gelecekte gunaha ve cirkinliklere duşmekten de alıkor.[4] Cunku, namaz sÂyesinde kucuk gunahlardan arındığını bilen kimse, aynı zamanda buyuk gunahlara duşmemek icin de bir irÂde eğitimi almış olur. Hakkıyla kılınan namaz, sahibine rûhî bir olgunluk kazandırır ve kalbinin huşû ile dolmasını sağlar. Kalbi huşû ile dolan kişi de Allah ’ın rÂzı olmadığı şeylerden buyuk bir titizlikle sakınır ve boylece gunahlardan arınır.
Buna binÂen Resûlullah, “Namaz nûrdur”[5] buyurmuştur. Yani namaz, bir nûr gibi ortalığı aydınlatarak insanı mÂsiyetlerden, kotuluk ve cirkinliklerden meneder ve onu en doğru yola iletir. Diğer taraftan, kul kalbindeki her şeyi cıkarıp zÂhiren ve bÂtınen sadece Allah ’a yoneldiği icin, kılınan namazlar, mÂrifet nurlarının parlamasına, kalplerin inşirÂhına ve hakikatlerin keşfine sebep olur. Aynı zamanda namaz, mu ’minlerin yuzunu dunyada ve Âhirette nûr gibi parlatan kıymetli bir ibadettir.
CENNETİN ANAHTARI Namaz, Cennetin anahtarı[6] olduğu icin, Resûlullah, Cennete girmek ve orada kendisine komşu olmak isteyenlere, namazı ve secdeyi tavsiye etmiştir.
Rebîa bin KÂ ’b (r.a.) şoyle anlatır:
Peygamber Efendimiz ’in yakınında geceler, ona abdest suyunu getirir ve diğer ihtiyaclarını gorurdum. Bir gun Allah Resûlu bana:
«–İste!» buyurdu.
Ben de:
«–Cennette seninle beraber olmayı isterim» dedim.
Efendimiz:
«–Başka bir şey istesen olmaz mı?» buyurdu.
Bu sefer ben:
«–Dileğim ancak budur!» dedim.
Bunun uzerine Resûlullah:
«–Oyleyse cokca secde ederek kendin icin bana yardımcı ol!» buyurdu.” (Muslim, SalÂt, 226; Ahmed, III, 500)
SevbÂn (r.a.), Peygamber Efendimiz ’e:
“–Bana oyle bir amel soyle ki onu yaptığımda Allah beni Cennetine koysun!”
“–Allah ’a en sevgili amel hangisidir?” gibi sorular sorduğunda, Resûlullah, ona şu cevabı vermiştir:
“–Allah icin cokca secde etmeye bak! Zira kendisi icin bir secde yaptığında, Allah TeÂl seni bir derece yukseltir ve bir gunahını siler.” (Muslim, SalÂt, 225)
Efendimiz, diğer bir sahÂbîye de:
“(Âhirette) bana kavuşmak istersen, secdeleri coğalt!” buyurmuştur. (Ahmed, III, 428)
CEHENNEMDEN KURTULUŞ VESİLESİ
Secde aynı zamanda Cehennemden kurtuluş vesîlesidir. Bu hakikat, hadis-i şerifte şoyle beyan edilir:
“…KıyÂmet gunu Allah TeÂlÂ, Cehennem ehlinden dilediklerine rahmet edecektir. Meleklerine, dunyadayken Allah ’a ibadet edenleri oradan cıkarmalarını emredecek, onlar da cıkaracaklardır. Melekler, onları secde izlerinden tanırlar. Allah, cehenneme secde izlerini yemeyi haram kılmıştır. Ateş, insanın her tarafını yakar, sadece secde yerine dokunamaz.” (BuhÂrî, EzÂn, 129)
Secdeden maksat, umûmiyetle namazdır. Bu rivÂyetlerde namaz, en muhim ruknu olan secde ile ifade edilmiştir. Dolayısıyla insanı Cennete koyacak ve Peygamber Efendimiz ’e komşu edecek ibadet, namazdır.
Namaz, bununla da kalmayıp, Cennete giren mu ’minleri cemÂlullÂha ulaştıracaktır. Yani namaz, Allah TeÂl ’nın Âhiretteki ru ’yet ve muşÃ‚hedesine bir hazırlık olması icin emredilmiştir. Cerîr (r.a.) şoyle anlatır:
Bir gece Resûl-i Ekrem Efendimiz ’le birlikte oturuyorduk. Allah Resûlu, dolunaya bakarak şunları soyledi:
“–Şu dolunayı birbirinizi itip kakmadan rahatca nasıl goruyorsanız, (aynı şekilde) Rabbinizi de (Cennette) oyle rahatca goreceksiniz. Artık guneşin doğmasından ve batmasından onceki butun namazları kılabilmek icin elinizden gelen gayreti gosteriniz!”
Allah Resûlu , bu sozlerin ardından şu Âyet-i kerimeyi okudu:
“…Guneşin doğmasından ve batmasından once Rabbini hamd ile tesbîh et; gecenin bir kısım saatleri ile gunduzun iki ucunda da tesbîh et ki, Rabbinin rızÂsına erebilesin.”[7] (TÂh 20/130) (BuhÂrî, MevÂkît 16, 26; Tefsîr, 50/1; Tevhîd, 24; Muslim, MesÂcid, 211)
Gorulduğu gibi, Resûlullah, CenÂb-ı Hakk ’ı gorebilmenin vesîlesi olarak oncelikle farz namazları zikretmektedir.
RUH VE BEDEN İCİN ŞİFA
Namaz, rûhların mÂnevî gıdÂsı olduğu gibi, aynı zamanda maddî beden icin de şifÂdır. Vucûdun, elbiselerin ve namaz mahallinin temiz olması gibi şartlar getirdiği icin, sıhhatin en muhim muhÂfızı namazdır. Ayrıca namazın, muhtelif uzuvların hareket etmesine, eklemlerin bukulmesine ve kasların gerilip gevşemesine imkÂn sağlayarak vucûda zindelik verdiği de bilinen bir hakikattir.[8]
Namaz, aynı zamanda Muslumanların hayatında bir denge unsurudur. Her gun muayyen vakitlerde ed edilen bu ibadet, kişiyi disipline ve duzenli bir hayata alıştırır.
Dipnotlar:
[1] Muslim, ÎmÂn, 137-140.
[2] Abdulaziz Caviş, Anglikan Kilisesine Cevap, s. 96.
[3] Vurûd sebebi, bir hadis-i şerifin soyleniş veya bir fiil bildiriyorsa işleniş sebebi demektir. Bununla meşgul olan hususî bir ilim dalı mevcuttur. Kur ’Ân-ı Kerim icin EsbÂbu ’n-Nuzûl İlmi ne ise, hadisler icin EsbÂbu Vurûdi ’l-Hadîs İlmi odur. Bu ilim, daha cok hadislerin taşıdığı hukumleri ve onlardaki nÂsih-mensûhu anlamaya yardımcı olur.
[4] Ankebût 29/45.
[5] Muslim, TahÂret, 1.
[6] Tirmizî, TahÂret, 3/4; Ahmed, III, 340.
[7] Bu Âyet-i kerime, beş vakit namazın vakitlerini veciz bir şekilde tÂyin etmektedir. Konuyla ilgili ayrıca bkz. Hûd 11/114; İsr 17/78; Rûm 30/17-18; M. KÂmil Yaşaroğlu, “Namaz” mad., Diyanet İslÂm Ansiklopedisi, XXXII, 351.
[8] Dikkat edilirse, namazdaki hareketlerle insanın yaratılış şekli arasında tam bir uyum mevcuttur. Sanki insan namaz kılmak icin yaratılmıştır veya namaz insan fıtratına en uygun ibadettir. Diğer varlıklardan hicbiri, insan formunda yaratılmadığı icin, namazdaki hareketleri tam olarak yerine getiremez.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Efendimiz ’den Hayat Olculeri, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
NAMAZI VAKTİNDE KILMANIN FAZİLETİ - VİDEO