
İslam ’da namazın onemi nedir? Namazın faydaları nelerdir? Namazın fazileti ve hikmetleri nelerdir? Îmandan sonra Allah ’ı zikretmek icin yapılan amellerin en fazîletlisi ve en kĂ‚mili namazın onemi, fazileti ve faydaları.Kulu, MevlĂ‚ ’nın vuslat deryĂ‚sına goturen ibĂ‚det pınarlarının en buyuğu ve ehemmiyetlisi hic şuphesiz ki namazdır. Zira namaz, şumûl, muhtevĂ‚ ve rutbe bakımından butun ibĂ‚detlerin zirvesi ve ozu durumundadır.
KĂ‚inĂ‚ttaki butun varlıklar; Guneş, yıldızlar, cayır, cimen, ağaclar, hayvanlar hep zikir hĂ‚lindedir. Saflar hĂ‚linde ucan kuşlar, dağlar, taşlar, keyfiyeti bizce mechul bir tesbihat ile Hakk ’a kulluk ederler. NebĂ‚tĂ‚tın ibĂ‚deti kıyĂ‚m hĂ‚linde, hayvanlarınki rukû hĂ‚linde, cansız sayılan varlıklarınki de yere kapanmış vaziyette, yani secde hĂ‚lindedir. SemĂ‚ ehlinin durumları da boyledir. Meleklerin bir kısmı kıyĂ‚mda, bir kısmı rukûda, bir kısmı secdede, bir kısmı da tesbîh ve tehlîl hĂ‚lindedir. Ancak CenĂ‚b-ı Hakk ’ın mu ’minlere bir mîrĂ‚c olarak ikrĂ‚m ettiği namaz ise, butun bu ibĂ‚detleri kendinde toplamıştır. Dolayısıyla namazı guzelce kılanlar, yerde ve gokte bulunan butun varlıkların ibĂ‚detlerinin hepsini ihtivĂ‚ eden bir ibĂ‚det yapmış olarak hesapsız mukĂ‚fat ve derûnî tecellîlere nĂ‚il olurlar.
BENZERSİZ İBADET Namaza benzeyen hicbir ibĂ‚det yoktur. Namaz kılan kimse, namazdan başka hicbir şeyle meşgul olamaz. Namaz onu, her turlu alĂ‚kadan keser. CenĂ‚b-ı Hak ile başbaşa tĂ‚rifsiz bir vuslat yaşatır. Diğer ibĂ‚detlerde durum boyle değildir. MeselĂ‚ oruclu kişi, aynı anda calışabilir, hacceden kişi gerektiğinde alışveriş yapabilir. Ama namaz kılan kişinin maddesi de mĂ‚nĂ‚sı da, huzûr-i ilĂ‚hîdedir. Nitekim Ă‚yet-i kerîmede:
“Secde et ve yaklaş!” buyrulur. (el-AlĂ‚k, 19)
NAMAZIN FAYDALARI Maddî bakımdan namaz; insan vucudunun muhtelif ic ve dış hareketlerde bulunmasını sağlar. Hayatı nizam uzere tertiplice yaşama temrinleri yaptırmak sûretiyle kişiye zaman disiplini kazandırır.
MĂ‚nevî olarak namaz; ilĂ‚hî huzurda bulunma, tefekkur etme, korku zamanında tesellî verme, neş ’e zamanında rûhĂ‚niyeti takviye etme, îmĂ‚nı koruma, CenĂ‚b-ı Hak ile unsiyetin artması gibi feyz ve bereketlerle doludur.
İctimĂ‚î guzellikleri bakımından namaz; birlik ve beraberlik, tanışma, unsiyet, ulfet, îman ve kardeşlik bağlarının kuvvetlenmesi gibi sayısız guzelliklere vesîledir. Bilhassa cemaatle kılınan namaz, Cuma ve bayram namazları, insanlar arasında ırk, renk, dil, makam ve mevkî ayrımı yapmaksızın AllĂ‚h ’a kullukta aynı safta bir araya gelme, butunleşme, yardımlaşma ve ictimĂ‚î muhasebeyi sağlar.
RûhĂ‚nî tecellîleri bakımından namaz; kişinin ilĂ‚hî huzûra cıkarak ihlĂ‚s, takvĂ‚ ve sadĂ‚kat gibi guzel vasıflar kazandığı bir ibadettir. İnsan, namazda kalp Ă‚lemini mĂ‚nevî bir bahar iklîmine cevirir.
Namaz gunde en az beş defa tekrarlandığı icin devamlı CenĂ‚b-ı Hakk ’ı hatırlatır. Kalp ve vicdanı AllĂ‚h ’a bağlar. AllĂ‚h ’ın sonsuz kudretini, mutlak irĂ‚desini, rahmet ve merhametini, kerem ve ihsĂ‚nını, azap ve ikàbını insanın kalbine yerleştirir. Boylece insanı gunah, cirkinlik ve haksızlıklardan alıkoyar. Âyet-i kerîmede şoyle buyrulur:
“(Rasûlum!) Sana vahyedilen Kitab ’ı oku ve namazı kıl! Muhakkak ki namaz, hayĂ‚sızlıktan ve kotulukten alıkoyar. AllĂ‚h ’ı zikretmek, şuphesiz en buyuk iştir. Allah yaptıklarınızı bilir.” (el-Ankebût, 45)
Bir kişi Peygamber Efendimiz ’e gelerek:
“–Falan zĂ‚t gece namaz kılıyor, sabah olunca da hırsızlık yapıyor!” dedi. Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- şoyle buyurdu:
“–Hakîkî namaz kılıyorsa, bu namazı ve namazda okuduğu Kur ’Ă‚n Ă‚yetleri, onu yaptığı kotu fiilden uzaklaştıracaktır.” (Ahmed, II, 447)
Gercekten de muslumanlar arasında suc işleme oranı cok duşuktur. Bugun dunya uzerinde en az cinĂ‚yet işlenen yerler musluman ulkelerdir. Avrupalı araştırmacılar, İslĂ‚m ulkelerinde cinĂ‚yet oranı neden duşuk diye cok ciddî ilmî calışmalar yapmaktadırlar.[1]
Bunun en muhim sebebi, İslĂ‚m ’ın getirdiği inanc esasları, ibadetler ve ahlĂ‚k kĂ‚ideleridir. İslĂ‚mî bir eğitim alan insan, Allah ’tan korkar, yaptığı zerre kadar iyilik ve kotuluğun dahî karşılığını Ă‚hirette goreceğine inanır. Neticede şerlere kilit, hayırlara anahtar olur.
Muayyen vakitlerde kılınan namaz, gun icinde insanı belli aralıklarla iş yoğunluğundan ve hayatın monotonluğundan kurtarıp rahatlatır. Rabb ’ine karşı itaat, teslîmiyet ve şukran duygularını ifĂ‚de etmesini sağlar. Secdeye varan insan, kendisiyle yuz yuze gelerek ic Ă‚lemine donme fırsatı bulur.
İnsanların giderek birbirinden uzaklaştığı, menfaatperestliğin one cıktığı ve ferdiyetciliğin hĂ‚kim olduğu gunumuz dunyasının muhim bir hastalığı da yalnızlık hissidir. İnsanı psikolojik rahatsızlıklara surukleyen bu hastalığın en guzel ilĂ‚cı namazdır. Namaz, ister ferdî olarak, isterse fazîletini artırmak icin cemaatle kılınsın, insanın yalnızlık hissini gunde en az beş defa giderir. Cunku namaz, insanı AllĂ‚h ’ın huzûruna cıkardığı icin, tek başına kılsa bile, ona yalnız olmadığını hatırlatır. Cemaatle kılındığında ise insanı hem AllĂ‚h ’ın huzûruna goturur hem de diğer mu ’min kardeşleriyle bir araya getirir.
Sosyoloji alanında mutehassıs olan Prof. Dr. Umit Meric şoyle demiştir:
“Namaz kılan bir toplumun psikolojiye, zekĂ‚t veren bir toplumun da sosyolojiye ihtiyacı yoktur.”
CenĂ‚b-ı Hak, namaz husûsunda “Secde et ve yaklaş!”[2] buyuruyor. FelĂ‚ha eren kullarının namazı huşû ile kıldıklarını haber veriyor.[3] Huşû ile kılınan bir namaz sĂ‚yesinde insanın CenĂ‚b-ı Hakk ’a karşı tevekkul ve teslîmiyeti artar. Bu teslîmiyet neticesinde kişi, psikolojik rahatsızlıklardan muhĂ‚faza edilir. Zira o, en yuce kuvvete, yani CenĂ‚b-ı Hakk ’a teslim olarak kendini Ă‚deta ebedî huzûrun kollarına bırakmıştır.
NAMAZI BİLEREK TERK ETMENİN HUKMU Namaz kılan bir mu ’min, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın muhĂ‚fazası altında olduğunu hisseder ve buyuk bir mĂ‚nevî huzur ve emniyet duygusu icinde yaşar. Zira Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- namaz kılmayanlar icin şoyle buyurmuşlardır:
“…Kim namazı bile bile terk ederse, o kişi Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın himĂ‚yesinden ve hıfz u emĂ‚nından uzak kalır.” (İbn-i MĂ‚ce, Fiten, 23)
Dolayısıyla namaz kılan bir toplum madden ve mĂ‚nen sıhhatli olur. Nitekim Asr-ı SaĂ‚det ’te Medîne ’ye bir doktor gelmişti. Yapacak bir iş bulamadı. Neticede Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ona Ă‚ilesinin yanına donmesini tavsiye ettiler.[4] Yine, bize gelen nakillere baktığımızda, Asr-ı SaĂ‚det ’te psikolojik bir rahatsızlığa rastlamıyoruz.
CenĂ‚b-ı Hak, Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’i ornek olarak gondermiştir. O her hususta ornek olduğu gibi psikoloji ve rûhî tedĂ‚vi husûsunda da ornektir. Aynı şekilde toplumun ıslĂ‚hı husûsunda da ornektir. Bunun en buyuk delili de Asr-ı SaĂ‚det toplumudur…
Diğer taraftan namaz, îmandan sonra, AllĂ‚h ’ı zikretmek icin yapılan amellerin en fazîletlisi[5] ve en kĂ‚milidir. Kelime-i şehĂ‚detten sonra İslĂ‚m ’ın en muhim ruknudur. Namaz kılan insanın kucuk gunahları affedilir.
BEŞ VAKİT NAMAZIN FAZİLETLERİ Bir gun Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz ashĂ‚bına:
“–Ne dersiniz? Birinizin kapısının onunde bir nehir aksa, o kimse her gun bu nehirde beş defa yıkansa, (vucûdundaki) kirden bir eser kalır mı?” diye sormuşlardı. AshĂ‚b-ı kirĂ‚m:
“–O kimsenin kirinden hicbir şey kalmaz.” dediler. Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-:
“–Beş vakit namaz, işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla gunahları silip yok eder.” buyurdular. (Muslim, MesĂ‚cid, 283. Bkz. BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît, 6)
Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz gurul gurul akan bu bol sulu nehrin, hemen kapımızın onunde olduğunu haber veriyor. Yani nehir bize cok yakın, ondan su almamız ve icine girip yıkanmamız cok kolay! Kucuk bir gayretle, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın vaad ettiği buyuk lûtuf ve ihsanlara kavuşabiliriz.
CENNETİN ANAHTARI Namaz, Cennet ’in anahtarı[6] olduğu icin, Allah Rasûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, Cennet ’e girmek ve orada kendisine komşu olmak isteyenlere, cokca secde etmelerini tavsiye buyururlardı.[7]
Secde, aynı zamanda Cehennem ’den kurtuluş vesîlesidir. Bu hakîkat, hadîs-i şerîfte şoyle beyan edilir:
“…KıyĂ‚met gunu Allah TeĂ‚lĂ‚, Cehennem ehlinden dilediklerine rahmet edecektir. Meleklerine, dunyadayken AllĂ‚h ’a ibadet edenleri oradan cıkarmalarını emredecek, onlar da cıkaracaklardır. Melekler, onları secde izlerinden tanırlar. Allah, Cehennem ’e secde izlerini yemeyi haram kılmıştır. Ateş, insanın her tarafını yakar, sadece secde yerine dokunamaz.” (BuhĂ‚rî, EzĂ‚n, 129)
Secdeden maksat, umûmiyetle namazdır. BĂ‚zı Ă‚yet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde namaz, en muhim ruknu olan secde ile ifade edilmiştir.
MUMİNLERE CEMALULLAH ’I SEYRETTİREN İBADET Namazın bir faydası daha vardır ki o hepsinden muhimdir. O da Cennet ’e giren mu ’minlere CemĂ‚lullĂ‚h ’ı seyrettirmesidir. AshĂ‚b-ı kirĂ‚mdan Cerîr -radıyallĂ‚hu anh- şoyle anlatır:
Bir gece Rasûl-i Ekrem Efendimiz ’le birlikte oturuyorduk. Allah Rasûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, dolunaya bakarak şunları soylediler:
“–Şu dolunayı birbirinizi itip kakmadan rahatca nasıl goruyorsanız, (aynı şekilde) Rabb ’inizi de (Cennet ’te) oyle rahatca goreceksiniz. Artık Guneş ’in doğmasından ve batmasından onceki butun namazları kılabilmek icin elinizden gelen gayreti gosteriniz!”
Allah Rasûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, bu sozlerin ardından şu Ă‚yet-i kerîmeyi tilĂ‚vet ettiler:
“…Guneş ’in doğmasından ve batmasından once Rabb ’ini hamd ile tesbîh et; gecenin bir kısım saatleri ile gunduzun iki ucunda da tesbîh et ki, Rabb ’inin rızĂ‚sına erebilesin!” (TĂ‚hĂ‚, 130)[8] (BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 16, 26; Tefsîr, 50/1; Tevhîd, 24; Muslim, MesĂ‚cid, 211)
HĂ‚sılı namaz, insanı yaratılış maksadına ulaştıran en muhim ibadettir. Zaten insanın iskelet yapısının, rahatca rukû ve secde edebilecek durumda halkedilmesi de bir bakıma namazı kolaylaştırmak ve boylece insanı maksadına daha cok yaklaştırmak icindir. Bu sebeple insan, butun hayatını namaz vakitlerine gore tanzim etmeli, namazı hayatın mihveri kılmalıdır.
Dipnotlar:
[1] MeselĂ‚ bkz. Cordova, Ana; “An Examinational Causes of Low Murder Rates in Islamic Societies”: American Society of Criminology. [2] el-AlĂ‚k, 19. [3] Bkz. el-Mu ’minûn, 1-2. [4] Bkz. Halebî, İnsĂ‚nu ’l-Uyûn, III, 299. [5] Bkz. Muslim, ÎmĂ‚n, 137-140. [6] Bkz. Ahmed, III, 340. [7] Bkz. Muslim, SalĂ‚t, 225, 226; Ahmed, III, 428, 500. [8] Bu Ă‚yet-i kerîme, beş vakit namazın zamanlarını haber vermektedir. Bu mevzû ile alĂ‚kalı ayrıca bkz. Hûd, 114; el-İsrĂ‚, 78; er-Rûm, 17-18; M. KĂ‚mil Yaşaroğlu, “Namaz” mad., Diyanet İslĂ‚m Ansiklopedisi, XXXII, 351.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Din İslam, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
NAMAZIN ONEMİ İLE İLGİLİ AYETLER