Beş vakit namazı vaktin hangi kısmında kılmak daha faziletlidir? Hangi amel daha faziletlidir? Allah ’ın en sevdiği amel hangisidir?Namazı vaktinde kılmak ile ilgili hadisler ve hadislerin acıklaması...
Ummu Ferve (r.a.) şoyle der:
Efendimiz ’e:
“–Amellerin hangisi daha faziletlidir?” diye soruldu.
Allah Resûlu:
“–İlk vaktinde kılınan namazdır” buyurdu. (Tirmizî, SalĂ‚t, 13/170; Ebû DĂ‚vûd, SalĂ‚t, 9/426. Ayrıca bkz. BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît, 5; CihĂ‚d, 1; Muslim, ÎmĂ‚n, 137-139)
Abdullah bin Mesût (r.a.) şoyle buyurmuştur:
“Nebiyy-i Ekrem Efendimiz ’e:
«‒Amellerin hangisi Allah ’a daha sevgilidir?» diye sordum:
«‒Vaktinde (kılınan) namaz» buyurdu.
«‒Sonra hangisi?» dedim:
«‒Sonra anne babaya iyilik» buyurdu.
«‒Sonra hangisi?» dedim:
«‒Allah yolunda cihĂ‚t» buyurdu.
Resûlullah Efendimiz bana bunları soyledi. Daha fazlasını soraydım onları da haber verirdi.” (BuhĂ‚rî, MevĂ‚kîtu ’s-SalĂ‚t, 5)
Hadislerin Acıklaması Resûlullah, en faziletli amelin hangisi olduğu sorusuna, “ilk vaktinde kılınan namaz” cevabını vermiştir.[1]
KULU İLK VAKTİNDE NAMAZA KOŞTURAN SEBEPLER CenĂ‚b-ı Hak, namazın ilk vaktinde kılınmasından daha cok rĂ‚zı olmaktadır. Cunku bunda, Allah ’a muhabbet, itaat ve teslîmiyetin zirvesi gorulmektedir. Kulu ilk vaktinde namaza koşturan sebepler, işte bu guzel hasletlerdir. Dolayısıyla Allah TeĂ‚lĂ‚ da bu duygularla kılınan namaza, muhabbet ve rızĂ‚ ile mukĂ‚bele etmektedir.
VAKTİNDE YAPILAN KIYMETLİDİR Diğer taraftan, bir iş, vaktinde yapıldığında daha kıymetli olur. Zira her şeyin en verimli hĂ‚li, kendisi icin tayin edilen vakitte zuhûr eder. Namaz da istenilen vakitte kılınırsa, fayda ve fazileti Ă‚zĂ‚mî derecede tecellî eder.
CenĂ‚b-ı Hak, ilk vaktin ve erken davranmanın kıymetini beyan etmek icin Kur ’Ă‚n ’da kullarına; “Koşun”, “Yarışın” buyurmuş ve ibadetler hususunda boyle davrananları methetmiştir.[2] Bu da gosteriyor ki, her şeyin evveli, daha faziletli ve daha kıymetlidir.[3] Dolayısıyla mu ’minler, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın “el-Evvel” ismi-i şerifinin tecellîsine mazhar olabilmek icin, ibadetlerini ilk vaktinde yapmaya koşarlar.
Butun bunları tefekkur eden bir mu ’minin, mecbûr kalmadığı surece namazını geciktirmesi, mazur gorulecek bir durum değildir. Zaten, namaza ağır davranmak ve vaktini geciktirmek, munĂ‚fıkların vasıfları arasında zikredilmektedir.
NİSA SURESİ TEFSİRİ Âyet-i kerimede şoyle buyrulur:
“...Şuphesiz ki (munĂ‚fıklar) namaza kalktıkları zaman, tembel davranırlar, insanlara gosteriş yapar ve Allah ’ı da pek az zikrederler.” (NisĂ‚ 4/142)
AlĂ‚ bin AbdurrahmĂ‚n Ă‚yetin tefsiri mĂ‚hiyetindeki şu hĂ‚diseyi nakleder:
Bir gun oğleden sonra Enes bin MĂ‚lik ’in yanına gitmiştik. Enes, biz varınca hemen kalkarak ikindi namazını kıldı. Kendisine namazı erken kıldığını soyledik. O da nicin boyle yaptığını anlatarak dedi ki:
“Peygamber Efendimiz ’in şoyle buyurduğunu işittim:
«O munĂ‚fıkların namazıdır! O munĂ‚fıkların namazıdır! O munĂ‚fıkların namazıdır! Onlardan biri oturur, oturur, tam guneş sararıp batmaya yuz tutunca ve şeytanın iki boynuzu arasına girince kalkar, kuşun yem toplaması gibi hızlıca dort defĂ‚ yatıp kalkar, namazda da Allah ’ı pek az zikreder.»” (Muvatta ’, Kur ’Ă‚n-ı Kerim, 46; Muslim, MesĂ‚cid, 195)
Allah Resûlu, nerede olursa olsun, vakti girdiği anda hemen namaz kılmaktan cok hoşlanırdı.[4] Hatta onun, butun namazlarını ilk vaktinde kıldığı bile soylenebilir. Nitekim Âişe vĂ‚lidemiz şoyle demektedir:
“Resûlullah, namazı son vaktine kadar iki defĂ‚ bile tehir etmeden Allah TeĂ‚lĂ‚ O ’nu katına aldı.” (Tirmizî, SalĂ‚t, 13/174; Ahmed, VI, 92)
NAMAZI İLK VAKTİNDE KILMAK Yani, Efendimiz ’in savaş gibi mecbûrî sebeplerle namazı ilk vaktinde kılamadığı zamanlar, yok denecek kadar azdır. O, en zor şartlarda bile namazını ilk vaktinde kılmıştır. Buna meşakkatli seferler dahî mĂ‚ni olamamıştır. Şu hĂ‚dise bunun en guzel misallerinden biridir:
“Bir sefer esnĂ‚sında Resûlullah ve ashabı, dar bir gecide gelmişlerdi. Resûl-i Ekrem Efendimiz bineğin uzerindeydi. Yağmur uzerlerine devamlı yağıyor, altlarında meydana gelen camur (bataklık hĂ‚lini alıp inmelerine mĂ‚ni oluyordu). Namaz vakti gelmişti. Resûlullah muezzine emretti, muezzin ezan okuyup kĂ‚met getirdi. Fahr-i KĂ‚inĂ‚t Efendimiz bineğinin uzerinde olduğu hĂ‚lde one gecti ve ashĂ‚bına namaz kıldırdı. ÎmĂ‚ ile namaz kılıyordu. Secdeleri yaparken rukûdan biraz daha fazla eğiliyordu.” (Ahmed, IV, 173-174; Tirmizî, SalĂ‚t, 186/411)
PEYGAMBERİMİZ VE ASHABININ İLK VAKİT HASSASİYETİ Allah Resûlu, kendisi namazlarını ilk vaktinde kılma hususunda titiz davrandığı gibi, ashĂ‚bını da bu ahlĂ‚k uzere yetiştirirdi. Bir defĂ‚sında, oğle namazını kıldırdıktan sonra Ă‚cil bir işi cıkmış ve bir kısım ashĂ‚bıyla uzak bir yere gitmek mecbûriyetinde kalmıştı. Gittikleri yerden gec donebileceklerini dikkate alarak Hz. BilĂ‚l ’e (r.a.):
“–İkindiye kadar donemezsem, Ebûbekir ’e soyle, namazı kıldırsın!” buyurdu.
İkindi vakti girince BilĂ‚l (r.a.), Hz. Ebû Bekir ’e (r.a.):
“–Ebûbekir! Resûlullah gelemedi. Namaz vakti de girdi. İmam olup namaz kıldırır mısın?” diye sordu.
Hz. Ebûbekir de (r.a.):
“–Peki, istersen kılalım” dedi ve ilk vaktinde kılabilmek icin namaza durdular. Onlar namazdayken Efendimiz teşrif buyurdu.[5]
SAVAŞTA BİLE AKSATMADILAR Mugîre bin Şuʻbe ’nin (r.a.) haber verdiğine gore o, Resûlullah Efendimiz ’le birlikte Tebuk gazĂ‚sında bulunmuştu. Muğire (r.a.) şoyle anlatır:
“Resûlullah Efendimiz kazĂ‚-yı hĂ‚cet icin cukur bir yere doğ­ru gitti. Ben de bir kap su alarak onunla birlikte biraz yurudum (ve orada kendisini bekledim). Vakit, sabah namazından onceydi. Resû­lullah, kazĂ‚-yı hĂ‚cetten sonra yanıma donunce bu kaptan ellerine su dokmeye başladım. Ellerini uc defa yıkadı. Sonra yuzunu yıkadı. Sonra cubbesini kollarından cıkarmaya calıştı. Fakat cubbesinin yenleri dar idi. Bu sefer ellerini cubbenin icine doğru cekerek kollarını cubbenin altından cıkardı ve kollarını dirsekleriyle birlikte yıkadı. Sonra mestleri uzerine meshetti. Sonra cemĂ‚atin yanına doğru yoneldi. Ben de onunla birlikte yurudum.
Cemaat Abdurrahman bin Avf ’ı (r.a.) one gecirmişler namaz kılıyorlardı. Resûlullah iki rekĂ‚tın birine yetişti ve cemaat­la birlikte son rekĂ‚tı kıldı. Abdurrahman bin Avf (r.a.) selĂ‚m verince Resûlul­lah namazını tamamlamak uzere kalktı. Bu vaziyet, Muslumanları telĂ‚şa duşurdu ve «SubhĂ‚nallĂ‚h! SubhĂ‚nallĂ‚h!» diye cokca tesbih etmeye başladılar. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz namazını bitirince onlara dondu ve:
«‒İyi ettiniz» veya «İsĂ‚bet ettiniz!» buyurdular.
Namazı vaktinde kılmış ol­malarından dolayı onlara gıpta ediyor, bu davranışlarından memnun kaldığını ifade ediyordu. (Muslim, SalĂ‚t, 105)
Diğer rivayette Mugîre (r.a.):
“Ben AbdurrahmĂ‚n ’ı geri cekmek istedim, fakat Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz:
«‒Bırak onu!» buyurdular” demiştir. (Muslim, SalĂ‚t, 105)
Resûlullah namazını ilk vaktinde kılan kimseleri methederek ornek gostermiş ve onlara Allah ’ın rahmetini dilemiştir. Bir defĂ‚sında şoyle buyurmuştur:
“Allah, kardeşim Abdullah bin RevĂ‚ha ’ya rahmet etsin! Namaz vakti nerede girse, hemen orada durup (namazını kılar).” (Heysemî, IX, 316)
ALLAH ’IN EN SEVDİĞİ AMEL ZîrĂ‚ ikinci hadisimizde ifade edildiği gibi namazı vaktinde kılmak, Allah ’ın en fazla sevdiği ve istediği amel-i sĂ‚lihlerin başında gelir. Namazı geciktirip vaktini kacırmak veya mustehĂ‚b olan vaktinden geri bırakmak ise, “namazı zĂ‚yî etmek” olarak kabul edilmiştir.
Âyet-i kerîmede şoyle buyrulur:
“Sonra arkalarından bozuk bir guruh geldi, namazı zĂ‚yi ettiler ve şehvetleri ardına duştuler. Bunlar da azgınlıklarının cezĂ‚sı olarak Cehennem ’in «GayyĂ‚» kuyusunu boylayacaklardır.” (Meryem 19/59)
HaccĂ‚c, namazı vaktinden tehir edince, Enes bin MĂ‚lik (r.a.):
“‒Resûlullah Efendimiz zamanında mevcut olan şeylerden hicbirini bugun goremiyorum!” demişti. Kendisine:
“‒Namaz da mı?” denildi.
Enes (r.a.):
“‒Onun da pekcok şeyini zĂ‚yî etmediniz mi?” buyurdu. (BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît, 7)
İmĂ‚m Zuhrî (r.a.) şoyle anlatır:
“Bir defĂ‚sında Şam ’da Enes bin MĂ‚lik ’in odasına girmiştim, ağlıyordu. Ona:
«‒Seni ağlatan nedir?” dedim.
Enes (r.a.):
«‒Resûlullah zamanında gorduğum şeylerden bugun namaz dışında başka bir şey goremediğim icin ağlıyorum. Bu namaz da zĂ‚yî edilmiş durumdadır» buyurdu.” (BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît, 7)
BİR NAMAZ KALDI Enes (r.a.) insanların İslĂ‚mî esasları tatbik ederken titiz davranmadıklarını, namazları geciktirdiklerini, hattĂ‚ bazı kimselerin namazı vakit cıkarken veya cıktıktan sonra kıldıklarını gorunce cok uzulmuş, AshĂ‚b-ı Kiram ’ın dînî hassĂ‚siyetinin kalmadığını ifade etmiştir. Namazı hatırlattıklarında ise “Bir namaz kaldı onun da pekcok sunnetlerini, Ă‚dĂ‚b ve erkĂ‚nını terkettiniz!” demek istemiştir.
Bu ifadeler, îkazda mubĂ‚lağa yapıldığını gosteriyor. Yoksa insanlar İslĂ‚m ’ın emirlerini tamamen terketmiş değillerdi. Ama AshĂ‚b-ı Kiram ’ın gosterdiği hassĂ‚siyeti gostermedikleri bir gercekti.
Dipnotlar:
[1] Allah Resûlu, “Hangi amelin daha faziletli olduğu” sorusuna farklı zamanlarda; Allah ’a ve Resûlu ’ne iman, vaktinde kılınan namaz, kıyamı uzun tutmak, Allah icin sevmek ve Allah icin buğzetmek, yuksek sesle telbiye getirilen ve bolca kurban kesilen hac gibi farklı cevaplar vermiştir. Bunun birkac sebebi vardır: 1. Allah Resûlu, zamanı ve muhĂ‚tabın durumunu dikkate alarak cevap vermiştir. 2. Bir amelin fazileti, İslĂ‚m ’a sağladığı faydanın azlık veya cokluğu nisbetindedir. Resûlullah, verdiği cevaplarda bu hususu dikkate almıştır. 3. Amellerdeki ustunluk, değişik acılardan ele alındığında farklılık arzetmektedir. Bunu hesaba katan Hz. Peygamber, her zaman, soru sahibinin maksadına en uygun cevabı vermiştir. 4. Allah Resûlu, bu cevaplarıyla, zikri gecen amellerin ne kadar faziletli olduğunu beyan etmek istemiştir. [2] Âl-i İmrĂ‚n 3/114, 133; EnbiyĂ‚ 21/90; Mu ’minûn 23/61; Hadîd 57/21. [3] İbn-i Arabî, el-FutuhĂ‚tu ’l-Mekkiyye, VI, 73-74. [4] BuhĂ‚rî, SalĂ‚t, 48. [5] Bkz. BuhĂ‚rî, EzĂ‚n, 48; Amel fi ’s-salĂ‚t, 3, 16; Sehv, 9; Sulh, 1; AhkĂ‚m, 36; Muslim, SalĂ‚t, 102; Ebû DĂ‚vûd, SalĂ‚t, 168-169/940; NesĂ‚î, İmĂ‚met, 7/782.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Efendimiz ’den Hayat Olculeri, Erkam Yayınları


İslam ve İhsan