
Cemaatle namaz kılmanın fazileti ve faydaları nelerdir? Peygamberimizin cemaatle namaz kılmaya verdiği onem nedir? Cemaatle namaz kılmak ile ilgili hadisler.Cemaatle namaz kılmak ile ilgili hadisler ve hadislerin acıklaması...
1. İbn-i Omer ’den (r.a) rivÂyet edildiğine gore Resûlullah şoyle buyurmuştur:
“Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.” (BuhÂrî, EzÂn, 30; Muslim, MesÂcid, 249)
2. Ebû Hureyre ’den (r.a) rivÂyet edildiğine gore Resûlullah:
“–Size, Allah ’ın kendisiyle gunahları yok edip, dereceleri yukselttiği amelleri haber vereyim mi?” buyurdu.
AshÂb-ı kirÂm:
“–Evet, haber veriniz ey Allah ’ın Resûlu!” karşılığını verdiler.
Resûlullah Efendimiz:
“–Gucluklere rağmen abdesti guzelce almak, mescitlere doğru cokca adım atmak ve bir namazdan sonra diğerini gozlemektir. İşte, bekleyeceğiniz en faziletli nobet (ribÂt) budur” buyurdu. (Muslim, TahÂret, 41)
3. Ebû Hureyre ’den (r.a) rivÂyet edildiğine gore Resûlullah şoyle buyurmuştur:
“Sizden biri, abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde oturduğu muddetce, melekler kendisine: «Allah ’ım, onu bağışla, Allah ’ım ona rahmetinle muamele eyle!» diye dua eder.” (BuhÂrî, EzÂn, 36)
4. Ebû Hureyre ’den (r.a) rivÂyet edildiğine gore Resûlullah şoyle buyurmuştur:
“İmam Fatiha ’yı bitirip «Âmîn» dediğinde siz de «Âmîn» deyiniz. Kimin Âmini meleklerin Âmin demesine muvÂfık duşerse, onun gecmiş (kucuk) gunahları mağfiret edilir/ortulur.” (BuhÂrî, EzÂn, 111; Muslim, SalÂt, 72)
5. Ebû Hureyre (r.a) der ki: Nebiyy-i Ekrem şoyle buyurdu:
“Munafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hicbir namaz yoktur. Onlar, bu iki namazda ne kadar cok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi.” (BuhÂrî, EzÂn, 34; Muslim, MesÂcid, 252. Ayrıca bkz. İbn-i MÂce, MesÂcid, 18)
HADİSLERİN ACIKLAMASI İslÂm, birlik beraberliğe ve toplum hÂlinde yaşamaya onem verir. Allah TeÂlÂ, kullarının ictimÂîleşmesini istemektedir. Bunun icin de Kur ’Ân-ı Kerim ’de insanların bir arada olmalarına yonelik pek cok emir ve işaretler yer alır. Bunlardan birinde şoyle buyrulur:
“Topluca Allah ’ın ipine (Kur ’Ân ve Sunnet ’e) sımsıkı sarılın, boluk porcuk olmayın…” (Âl-i İmrÂn 3/102-103)
Resûlullah Efendimiz de cemaat hÂlinde bulunmanın ehemmiyet ve faziletini şoyle beyan eder:
“…Allah ’ın eli (yardımı) cemaatle birliktedir.” (Tirmizî, Fiten, 7/2167)
“Cemaat rahmettir, tefrika ise azaptır.” (Ahmed, IV, 278)
“…Size beş şey emrediyorum, bunları bana Allah emretti: İşitmek, itaat etmek, cihÂt, hicret ve cemaat. Kim bir karış da olsa İslÂm cemaatinden ayrılırsa, geri donunceye kadar İslÂm bağını boynundan cıkarmış olur.” (Tirmizî, Edeb, 78/2863)
Bu İslÂmî rûhu sağlayacak en kuvvetli Âmil de, ibadetlerin en muhimi olan namaz etrafında toplanmak, cami ve cemaate devam etmektir. Allah Resûlu ’nun, gerek Kub ’yı gerekse Medîne-i Munevvere ’yi teşrif buyurduklarında yaptıkları ilk iş, hemen bir mescit inşÃ‚ etmek olmuştur.[1] Daha sonra bunların sayısı hızla artmıştır. Peygamber Efendimiz ’in sunnetini takip eden Muslumanlar da tarih boyunca fethettikleri yerlere, hep camiler inşÃ‚ etmişlerdir. Gunumuzde hÂl cami yapmak en buyuk şeref ve hizmet olarak gorulmektedir. Cunku cami ve cemaat, Muslumanların birbirleriyle kaynaşarak, kardeşlik rûhunu elde ettikleri en muhim mekÂnlardır. Camilerdeki birlik ve beraberlik rûhunu gosteren şu hadis-i şerif, ne kadar dikkat cekicidir:
“…Biriniz cemaati bırakıp sadece kendisine dua edecekse, başkalarına imamlık yapmasın! Kim boyle yaparsa (cemaate) ihanet etmiş olur.” (Ahmed, V, 250, 260; Tirmizî, SalÂt, 148/357)
Bu hadis-i şerif, hangi keyfiyette bir cemaat olmak gerektiğini gostermekle birlikte, aynı zamanda ummet-i Muhammed icin yapmamız gereken duanın ne kadar ehemmiyetli olduğunu da gostermektedir.
Nitekim ummetine her namazda dua etmek, Resûlullah Efendimiz ’in sunneti idi. Hz. Ayşe (r.a.), Peygamber Efendimiz ’i neşeli gorduğu bir gun:
“–Ey Allah ’ın Resûlu, benim icin Allah ’a dua ediver!” demişti.
Resûlullah:
“Allah ’ım, Ayşe ’nin gecmiş, gelecek, gizli ve acık butun gunahlarını mağfiret eyle!” diye dua etti.
Hz. Ayşe vÂlidemiz o kadar mesrûr oldu ki, sevincinden başı onune duştu.
Resûlullah:
“–Dua etmem seni sevindirdi mi?” diye sordu.
O da:
“–Senin duan beni neden sevindirmesin ki?” dedi.
Bunun uzerine Resûlullah:
“–VallÂhi bu, benim ummetim icin her namazda yaptığım duÂmdır” buyurdu. (İbn-i HibbÂn, Sahîh, XVI, 47/7111; Heysemî, IX, 243)
MÂruf Kerhî (k.s.) da şoyle buyurur:
“Kim her gun on defa:
«AllÂh ’ım, ummet-i Muhammed ’in hÂlini ıslÂh eyle! AllÂh ’ım, ummeti Muhammed ’in sıkıntılarını gider! AllÂh ’ım, ummet-i Muhammed ’e rahmet eyle» derse AbdÂl ’dan (Allah dostlarından) yazılır. (Ebû Nuaym, Hilye, VIII, 366)
UMMET İCİN DUA Bu sebeple Allah dostları, dualarında hep ummet-i Muhammed ’i duşunerek şu şekilde iltic etmişlerdir:
Allah ’ım! Ummet-i Muhammed ’i mağfiret eyle!
Allah ’ım! Ummet-i Muhammed ’e rahmet eyle!
Allah ’ım! Ummet-i Muhammed ’e yardım eyle, zafer nasîb eyle!
Allah ’ım! Ummet-i Muhammed ’i muhÂfaza eyle!
Allah ’ım! Ummet-i Muhammed ’i bir araya getir ve yekvucût eyle!
Allah ’ım! Ummet-i Muhammed ’i ıslah eyle!
Allah ’ım! Ummet-i Muhammed ’in sıkıntılarını gider![2]
İşte, Muslumanlar, din kardeşlerine dua ederek boylesine birbirlerine muhabbetle kenetlenmiş sağlam bir cemaat olmalıdırlar. Bu ulvî maksada ulaşmanın en guzel yolu da, cemaatle namaza devam etmektir. Namazları camide cemaatle kılmak, mu ’minleri bencillik ve ferdiyetten kurtarmak sûretiyle, boylesine diğergam, birbirinin iyiliğini isteyip hakkında dua eden ve birbirine bağlı kardeşler hÂline getirmektedir. Bundan dolayı Allah Resûlu, mu ’minleri devamlı cemaate teşvik etmiştir. Cemaatle kılınan namazın faziletinden bahsederek, bunun, yalnız kılınan namaza nisbetle yirmi yedi derece daha ustun olduğunu haber vermiştir. Hatta sevÂbın, cemaatin sayısına gore daha da arttığını beyan ederek şoyle buyurmuştur:
“Bir kimsenin diğer bir kimseyle kıldığı namazı, yalnız kıldığı namazdan daha bereketli ve sevÂbı daha fazladır. İki kişi ile kıldığı namazı da bir kişi ile olan namazından daha bereketli ve ustundur. Beraber kılanların sayısı ne kadar cok olursa, Allah TeÂl ’nın o kadar cok hoşuna gider.” (Ebû DÂvûd, SalÂt, 47/554; NesÂî, İmÂmet, 45/841)
CenÂb-ı Hakk ’ın bu hoşnutluğunu da şu misalle anlatmıştır:
“Musluman bir kimse, namaz ve zikir icin cokca camilerde bulunduğunda, Allah TeÂl onun bu hÂlinden, tıpkı bir Âilenin, gurbetteki yakınları donduğunde sevindiği gibi, sevinc duyar ve hoşlanır.” (İbn-i MÂce, MesÂcid ve ’l-CemÂÂt, 19)
YAPILAN İBADETİN ECRİ
İkinci hadisimizde, namazı cemaatle kılmanın hatÂlara keffÂret olup dereceleri yukselttiği haber verilirken, bu esnÂda karşılaşılan zorluklara da sabır gostermek gerektiğine işaret edilmiştir. Cunku bu yolda sabırla karşılanan her bir zorluk, yapılan ibadetin ecrini artıracaktır.
Hadisin sonu ile ucuncu hadis, camilere gonulden bağlanarak oradan ayrılmak istemeyen mu ’minler icin buyuk mujdeler ihtiva etmekte ve bu davranışın ustunluğunu bildirmektedir. Namazı bitirince, ondan aldığı hazla biraz yerinde oturan ve diğer vaktin hasretini ceken mu ’minler, sınırlarda nobet tutmuş gibi buyuk ecir kazanarak meleklerin duasına mazhar olmaktadır. Hak dostları, camilere bu şekilde gonulden bağlanmayı; “iman ulkesinin hudutlarında nefis ve şeytan duşmanlarına karşı nobet tutmak” şeklinde anlamışlardır.
Ancak burada abdesti bozmamak şartı getirilmiştir ki, bu da abdestli bulunmanın ehemmiyetini bir defa daha gozler onune sermektedir.
CEMAATLE NAMAZ KILMANIN FAZİLETİ Muslumanların cemaate gonul huzûruyla gelerek cami ile ulfet etmeleri onemli olduğu gibi, namaz esnÂsında uyanık ve huşû hÂlinde bulunmaları da son derece ehemmiyetlidir. Cemaat, namazda farklı duşuncelere dalarak imamın ne okuduğundan habersiz olmamalıdır. Bu sebeple muhim bir dua olan FÂtiha Sûresi ’ni dikkatle dinlemeli ve ihlÂsla Âmîn demelidir.
Resûlullah, cemaati ihmal etmenin zararlarından da bahsetmiştir. Muhtelif hadislerinde, cemaate devam etmekte zorlanan insanları uyarmıştır. Cunku bu konuda tembellik gostermek, munÂfıkların alÂmetidir. Cemaate gelmek onlara cok ağır gelir. Hele sabah ve yatsı namazları, imanı zayıf olanlar icin buyuk bir imtihandır. Dolayısıyla bu iki namaz icin camiye gitmenin sevabı, diğer vakitlere gore daha fazladır.
Osman bin AffÂn (r.a.) bir gun yatsı namazına gelmişti. Cemaatin henuz az olduğunu gorunce mescidin gerisinde bir yere uzandı ve insanların coğalmasını beklemeye başladı. O esnÂda İbn-i Ebû Amre gelip Hz. Osman ’ın (r.a.) yanına oturdu. Osman (r.a.) ona kim olduğunu sordu. O da kendisini tanıttı.
Hz. Osman (r.a.):
“–Kur ’Ân ’dan ne kadar biliyorsun?” diye sordu. O da ne kadar bildiğini haber verdi.
Daha sonra Hz. Osman (r.a.) şoyle dedi:
“–Ey kardeşimin oğlu! Resûlullah Efendimiz ’i şoyle buyururken işittim:
«Yatsı namazını cemaatle kılan kimse, gecenin yarısını namazla gecirmiş gibidir. Sabah namazını cemaatle kılan kimse ise butun gece namaz kılmış gibidir.»” (Bkz. Muvatta ’, Salatu ’l-Cemaa, 7; Muslim, MesÂcid, 260; Tirmizî, SalÂt, 165; Ebû DÂvûd, SalÂt, 47)
Allah TeÂlÂ, kullarının namazı cemaatle kılmalarına o kadar ehemmiyet vermektedir ki, normal zamanlar bir tarafa, savaşlarda dahî askerlerin cemÂatle namaz kılmasını emrederek, bu namazı nasıl kılacaklarını Kur ’Ân-ı Kerim ’de bizzat tÂlim buyurmuştur. (Nis 4/102; BuhÂrî, SalÂtu ’l-Havf, 1-4; Tirmizî, Tefsîr, 4/3035; Ahmed, II, 522; HÂkim, III, 32/4323)
Resûlullah da bu konu uzerinde ısrarla durmuş, muhim bir mÂzeret olmadıkca cemaate devam edilmesini istemiştir.
Nitekim bir gun Abdullah bin Ummu Mektûm (r.a.) gelip:
“–YÂ Resûlallah! Ben gozu gormeyen ve evi de camiye uzak olan bir kişiyim. Bir kılavuzum var, o da bana yumuşak davranmıyor ve yardımcı olmuyor. Namazımı evimde kılmaya ruhsat var mı?” demişti.
Efendimiz:
“–Ezanı işitiyor musun?” diye sordu.
O, “Evet” deyince:
“–Senin icin bir ruhsat bulamıyorum” buyurdu. (Ebû DÂvûd, SalÂt, 46/552)
Bu hÂdise cemaate devam etmenin ne kadar ehemmiyetli olduğunu vurgulamaktadır. Yoksa Âm olmak, cemaate gelmemek icin kabul goren mÂzeretler arasındadır. LÂkin bu durumda olan kişiler de, imkÂn bulabildikleri nisbette, cemaatin buyuk fazilet ve sevabından mahrum kalmamalıdırlar.
Allah Resûlu, cemaat hususunda ihmalkÂr davrananları şoyle îkaz etmiştir:
“Kim ezanı işitir de cemaate gelmezse, kıldığı namaz (kÂmil bir namaz olarak) kabul edilmez. Ancak bir ozru varsa, o başka.” (İbn-i MÂce, MesÂcid, 17)
CEMAATLE NAMAZ KILMAYANIN MAZERETLERİ
Âlimlerimiz hadis-i şeriflerden hareketle “CemÂate gitmemeyi mubah kılan ozurler”i şoyle sıralamışlardır:
1. Yuruyemeyecek kadar hasta olmak,
2. Felcli olmak,
3. Cok yaşlı olmak,
4. Kor olmak,
5. Kolu veya ayağı kesik olmak.
Bunların dışında herkesin kendi durumuna gore meşrû sayılan muhim mazeretleri de cemÂate gitmemeyi mubah kılabilir. MeselÂ, kişinin evde hastasının başında bulunma mecbûriyeti, bunlardan biridir.
Namazı cemaatle kılmaya bu kadar onem verilmesinin sebebi, mu ’minleri kurtuluşa sevketmektir. Cunku cemaat, ebedî kurtuluşun en buyuk vÂsıtalardan biridir. ZÂten, hayrın bekÂsına ve ebedî kurtuluşa vesile olması sebebiyle cemaatle namaza, “FelÂh” ismi verilmiş ve mu ’minler camiye, “Hayye ale ’l-felÂh: Haydin felÂha/kurtuluşa” diye cağrılmıştır. (Adil Bebek, “Felah” md., DİA, XII, 301)
CEMAATLE NAMAZ KILMANIN FAYDALARI
Fert ve toplumun felÂhını sağlayan cemaatle namazın, mu ’minin kişiliğini inşÃ‚ acısından pek cok faydası vardır. Bunlardan bir kacı şoyledir:
1. Namazın yirmi yedi derece daha faziletli olması,
2. Gunahların affedilip mÂnevî derecelerin yukselmesi,
3. Meleklerin dua, istiğfar ve şahitliğine mazhar olmak,
4. Ameldeki nifak sıfatından kurtulmak,
5. Namazı en makbul zaman olan ilk vaktinde kılmak,
6. İftitÂh tekbirine yetişerek buyuk bir ecir kazanmak,
7. İctimÂîleşmek,
8. Şeytandan uzaklaşmak,
9. Toplu yapılan dua ve zikirlerin feyzinden istifÂde etmek,
10. Muslumanlar arasındaki ulfetin devam etmesi,
11. TÂat ve ibadet hususunda yardımlaşmak,
12. İmamdan işiterek namaz sûrelerini guzelce okumayı oğrenmek,
13. Namazı kÂmilen ve huzurlu bir şekilde ed edebilmek...
Cemaatle namaz, ırk, renk, dil, makam ve mevkî ayrımı yapmaksızın Allah ’a kullukta aynı safta bir araya gelme, butunleşme, yardımlaşma ve ictimÂî muhasebeyi sağlayarak ummet şuurunu kuvvetlendirir. Aynı duşunce ve hedefleri paylaşan bir cemaat ortamında, fertler arasındaki ayrılıklar onemli olcude aşılarak gonullere eşitlik ve kardeşlik duyguları yerleşir ve dinî bir coşku yaşanır.
ASR-I SAADET ’TE CEMAATLE NAMAZ HASSASİYETİ Allah ve Resûlu ’ne itaatte zirve olan ornek nesil AshÂb-ı KirÂm, namazı cemaatle kılmaya son derece ihtimÂm gosterirlerdi. Abdullah bin Mes ’ud (r.a) bunu şoyle ifade eder:
“VallÂhi ben, nifÂkı bilinen bir munÂfıktan başka (cemaatle) namazdan geri kalanımız olduğunu gormemişimdir. Allah ’a yemin ederim ki (hasta) bir adam iki kişi arasında ayakta sallanır hÂldeyken bile namaza getirilir ve onların iki taraflı desteğiyle safta durdurulurdu.” (Muslim, MesÂcid, 256-257)
Konumuz acısından guzel bir misÂl de şudur:
Resûlullah zamanında iki Musluman vardı. Bunlardan biri tuccar, diğeri de kılıc yapan bir demirci idi. Tuccar olan sahÂbî, ezanı duyduğunda terazi elinde ise hemen kenara koyar, yerde ise olduğu gibi bırakıp doğruca Mescid-i Nebevî ’ye giderdi.
Kılıc ustası da, cekic orsun uzerindeyse o vaziyette bırakır, kılıca vurmak uzere kaldırmışsa arkasına atar ve hemen Mescid-i Nebevî ’ye giderdi. İşte bu ve benzeri kişileri medhetmek uzere Allah Teal şu Âyet-i kerimeyi indirdi:
“Onlar, ne ticaret ne de alışverişin, kendilerini Allah ’ı zikretmekten, namaz kılmaktan ve zekÂt vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gozlerin dehşet icinde kalarak allak bullak olduğu bir gunden korkarlar.” (Nûr 24/37) (Kurtubî, XII, 184)
İbn-i Mes ’ûd (r.a.) bir gun carşıda, ezanı duyar duymaz mallarını bırakarak namaza koşan bir takım insanlar gormuştu. Bunun uzerine şoyle dedi:
“–İşte bunlar, Allah TeÂl ’nın (az evvel zikredilen) Nûr Sûresi ’nin 37. Âyetinde methettiği kimselerdir.” (Heysemî, VII, 83)
Dipnotlar:
[1] Ecdadımız, camilere cok ehemmiyet vermiş, bir beldeyi fethedince orada yaptıkları ilk iş, hemen bir cami inşÃ‚ etmek olmuştur. Bu hÂli şÃ‚ir ne guzel ifÂde eder:
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına cil cil kubbeler serpen ordu?
[2] Bkz. Ebû Nuaym, Hilye, VIII, 366; İbn-i AsÂkîr, TÂrîhu Dımeşk, XXXIX, 402.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Efendimiz ’den Hayat Olculeri, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
CEMAATLE NAMAZ KILMAK NEDEN TAVSİYE EDİLMİŞTİR?