Namazın şartları kactır? Namazın şartları nelerdir? İşte namazın 6 şartı.Namazın on iki farzından altısı, namaza başlamadan once bulunması gereken farzlar olup şunlardır:
NAMAZIN ŞARTLARI KACTIR? 1) Hadesten tahÂret, 2) Necasetten tahÂret, 3) Setr-i avret, 4) İstikbÂl-i kıble, 5) Vakit, 6) Niyet. Bunlara, “namazın şartları” denir.
Diğer altısı da namaza başladıktan sonra bulunması gereken farzlar olup şunlardır: (1) İftitah tekbiri, (2) Kıyam, (3) Kıraat, (4) Rukû, (5) Secdeler, (6) Namazın sonunda tehiyyat ’ı okuyacak kadar oturmak. Bunlara da “namazın rukunleri” denir. Bunlardan başka ta ’dil-i erkÂn ve namazdan kendi isteği ile cıkmak gibi, kimi muctehitlerce rukun sayılan farzlar da vardır.
NAMAZIN ŞARTLARI Burada once namazın şartları uzerinde duracağız:
1) Hadesten TahÂret Namaz abdesti olmayan, cunup, Âdetli veya loğusa bulunan kimselerin durumuna “hades hÂli” denir. Bunlardan namaz abdesti gerekenin suyla abdest alması, gusul yapması gerekenin de suyla boy abdesti alması veya su bulunamaması ya da bulunup da kullanılamaması durumunda teyemmum abdesti alması ile “hadesten temizlenme” meydana gelir. Abdestsizlik hÂline “kucuk hades”, cunupluk ve bu hukumde olanlara “buyuk hades” denir. Bunlardan temizlenme maddî kirleri giderme, beden sağlığını koruma gibi yararlar yanında, kişiyi Yuce Rabb ’ine ibadete hazırlar.
Allah TeÂl şoyle buyurur:
“Ey îman edenler, namaza kalkacağınız zaman yuzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başınızın bir bolumunu meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cunup iseniz, iyice temizlenin… Eğer su bulamazsanız temiz toprakla teyemmum edin.” [1]
Hz. Peygamber de şoyle buyurmuştur: “Sizden birinizin namazı, abdestsiz olduğunda abdest almadıkca kabul olunmaz.” [2]
Farz, vÂcip, sunnet veya nÂfile namaz veya tilÂvet yahut şukur secdesi gibi eksik namaz icin abdestli bulunmak şarttır. Abdestsiz kılınacak bir namaz gecerli olmaz.
Namaz kılarken herhangi bir sebeple abdest bozulsa, namaz da bozulmuş olur. Hz. Peygamber (s.a.v.) şoyle buyurmuştur: “Sizden biri, namazda yellendiği zaman, namazdan ayrılıp abdest alsın ve namazını iade etsin.” [3]
2) NecÂsetten TahÂret Namazdan once beden, elbise veya namaz kılınacak yerin, kan, idrar, dışkı gibi dinen pis sayılan şeylerden temizlenmesi gerekir. Bu temizlik, namazın gecerli olması icin on şarttır. Elbisede veya namaz kılınan yerde, ayak, el ve dizler ile sağlam goruşe gore alnın konulacağı yerde dort gramdan (1 miskal) fazla insan dışkısı gibi katı veya avuc icinden daha geniş alana yayılan kan, insan sidiği veya şarap gibi sıvı bir şey bulunsa, namaz sahih olmaz.
Mekke ’de İslÂm ’ın başlangıc gunlerinde inen bir Âyette, “(Ey habibim!) Giysilerini temizle.” buyurulmuştur.[4] İbn Sîrin, buradaki emrin elbisedeki pisliği su ile temizlemek olduğunu soylemiştir. Yine Mekke donemine ait bir Âyette, namaz sırasında guzel giysilerin giyilmesi istenir.[5] İbÂdet yeri temizliği ise butun İbrÂhimî dinlerde ortak bir değer olup, KÂbe-i Muazzama ’da sembolleşmesi Kur ’Ân ’da şoyle belirtilir:
“Biz, İbrahim ve İsmail ’e; tavaf edenler, ibÂdete kapananlar, rukû ve secde edenler icin Evim ’i (KÂbe ’yi) temiz tutun, diye emretmiştik.” [6] Temizlikleri ummete ornek gosterilen Medine ’li Kuba halkı Kur ’Ân ’da şoyle ovulur:
“Orada, temizlenmeyi seven kimseler vardır. Şuphesiz Allah cok temizlenenleri sever.” [7]
3) Setr-i Avret Erkeklerin ortmesi farz olan avret yeri; gobekleri altından diz kapaklarına kadar olan kısımdır. Hz. Peygamber şoyle buyurmuştur: “Erkeğin avret yeri, gobeği ile diz kapağı arasıdır.” [8]
Kadınların yuzleriyle ellerinden başka, sarkan sacları dahil butun bedenleri avret yeri sayılır. Yuzleriyle elleri ise namazda ve bir fitne korkusu bulunmadıkca namaz dışında avret değildir. Sağlam gorulen goruşe gore, ayakları avret değildir, fakat kolları ile kulakları ve salıverilmiş sacları avrettir. Allah TeÂl şoyle buyurmuştur:
وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا “Kadınlar, kendiliğinden gorunen dışında, sus yerlerini acmasınlar.” [9] Hz. Peygamber, “kendiliğinden gorunen yerler” i, “eller ve yuz” olarak acıklamıştır.[10] Diğer yandan, Hz. Âişe ’den nakledilen, kadının namaz kılarken başını ortmesi gerektiğini bildiren hadis de, sacların ortme kapsamına girdiğini gosterir.[11]
Buna gore kadının baş veya uyluk gibi bir uzvunun dortte biri, bir rukun ed edecek kadar acık kalsa, Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed ’e gore namaz bozulur. Ebû Yûsuf ’a gore ise, kadının baş veya başka bir uzvunun yarıdan fazlası acık bulunmadıkca namazı bozulmaz. İlk goruşteki muctehitler dortte birini tamamı hukmunde sayarken, Ebû Yûsuf yarıdan fazlayı tam hukmunde saymıştır.
Cildin rengini gosterecek derecede ince olan elbise veya coraplarla avret yeri ortulmuş sayılmaz. Cunku bununla ortunme gercekleşmez.
ŞÃ‚fiîler ’e gore, vucut hatlarını belli eden dar elbiseyle namaz kılmak kadınlar icin mekruhtur, erkeklerin de boyle bir giysiyi terk etmesi daha uygundur.[12]
4) İstikbÂl-i Kıble Namaz kılarken kıbleye yonelmek demektir. Muslumanların kıblesi Mekke ’de bulunan KÂbe ’dir. Hz. Peygamber ve sahÂbiler namazlarını Medine doneminin ilk bir bucuk yılında, Kudus ’teki Mescid-i Aks ’ya doğru kılmışlardı. Bedir Gazvesi ’nden iki ay kadar once inen;
“Yuzunu Mescid-i Haram tarafına cevir. Siz de olduğunuz yerde, yuzunuzu onun tarafına cevirin.” Âyetiyle, kıble KÂbe ’ye cevrildi.[13]
KÂbe ’yi gozle goren kişi, bizzat KÂbe ’nin kendisine yonelir. KÂbe ’den uzakta bulunan kişi ise, onun bulunduğu tarafa yonelir. Yuzunu ve yonunu o tarafa cevirmesi yeterlidir. Kıble yonunun tam olarak bilinememesi durumunda, araştırma yapılır ve yoğunlaşmış kanaate gore yonelerek namaz kılınır. Araştırma eski veya yeni bir mihrabı esas almak, bilen guvenilir bir kişiye sormak, pusula ve benzeri Âletler, kutup yıldızı, guneş, ay, ruzgÂrın esme yonu gibi kanıtlar yardımıyla yapılır. Kıble hakkında bilgisi olan kimseyi bulan kişi, onun verdiği habere uyar. Namaz icinde iken uyarılırsa, uyarılan yone donmesi gerekir. Hz. Peygamber ’in ve sahabenin uygulaması boyle olmuştur.[14]
Bir kimse namazda iken, bir ozur olmaksızın goğsunu kıble tarafından cevirecek olsa namazı bozulur. Otomobil, otobus, tren, vapur, ucak, at gibi binek uzerinde her turlu nÂfile namaz kılınabildiği gibi, yere inip kılma imkÂnı bulunmayan durumlarda farz namaz da kılınabilir. Binek uzerinde kıble tarafına yonelme veya kıble yonunu izleme imkÂnı olmayınca, mumkun olan tarafa doğru namaz kılınır. Cunku yukumlulukler gucun yetmesiyle sınırlıdır.
Sonuc olarak Muslumanların butun namazlarda, yeryuzunun en eski ve en kutsal mabedi olan KÂbe-i Muazzama ’ya yonelmeleri, aralarındaki birliğin, nizam ve intizamın, ortak ibadet sevincinin ifadesidir.
5) Vakit Farz namazlar ile bunların sunnetleri, vitir namazı, teravih ve bayram namazları icin vakit de şarttır. Farz namazlar; sabah, oğle, ikindi, akşam, yatsı namazlarıdır. Cuma namazı da oğle namazı yerine gecer. Vaktinden once kılınacak farz namaz sahih olmadığı gibi, vaktinden sonraya bırakılan namaz da kazaya kalmış olur. Cuma, bayram namazları, cenaze namazı ve sunnet namazlar kaza edilmez.
Kur ’Ân-ı Kerîm ’in ceşitli Âyetlerinde “salÂt, tesbih, hamd ve secde etmek” gibi “parca zikredip butunu kastetme” yoluyla namaz vakitlerine işaret edilir. Ayrıca namazın muminlere, vakitli olarak farz kılındığı bildirilir.[15]
Yaygın kabule gore, namazın farz kılındığı Mîrac gecesinin ertesi gunu Cebrail (a.s.), Hz. Muhammed ’e gelerek, bizzat imamlık yapmış ve namaz vakitlerinin başlangıc ve bitiş zamanlarını gostermiştir.[16]
Gunumuzde yetkili makamların hazırladığı takvimlerde farz namazların vakitleri Kur ’Ân ve sunnette belirtilen esaslara gore tesbit edilmektedir.
Vitir namazının vaktinin başlangıcı, yatsı namazından sonradır. Vitrin sonu ise, ikinci fecrin doğmasından biraz onceye kadardır.
Teravih namazının vakti, tercih edilen goruşe gore, yatsı namazından sonradır, sabah namazının vaktine kadar devam eder. Teravih, vitir namazından once de, sonra da kılınabilir. Ancak yatsı namazı kılınmazdan once, teravih namazı kılınsa, iadesi gerekir.
Bayram namazlarının vakti, guneş doğup, kerahet vakti cıktıktan sonra başlar, guneşin gokyuzunde en yuksek noktaya cıkışına (istivÂ) kadar devam eder.
Hicbir namazın kılınamayacağı uc mekruh vakit vardır: a) Guneşin doğmasından, yukselmesine kadar gecen sure ki bu yaklaşık 45-50 dakika surer. b) Guneşin tam tepe noktasında bulunduğu zaman. c) Guneşin batma zamanı. Guneşin batmasına yakın, yalnız o gunun ikindi namazının farzı kılınabilir.
NÂfile namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler: a) İmsak vakti girdikten sonra yalnız sabah namazının sunneti kılınabilir. b) Sabah namazını kıldıktan sonra guneş doğuncaya kadar. c) İkindi namazını kıldıktan sonra guneş batıncaya kadar. d) Akşam namazının farzından once. e) Bayram namazlarından once. f) Arafat ve Muzdelife ’de birleştirilerek kılınan iki farz namaz arasında. g) Farz namazın vakti daralınca. h) Sabah namazı dışında, farz icin kamet getirilirken. i) Cuma gunu hatip minbere cıktığından, Cuma namazı sonuna kadar nÂfile namaz kılmak mekruhtur.
6) Niyet Niyet; azmetmek, kesin olarak istemek, kastetmek demektir. Namaz konusunda niyet, Allah icin namaz kılmayı istemek ve hangi namazın kılınacağını bilmektir.
Namazda niyetin farz olduğu konusunda İslÂm Âlimlerinin goruş birliği vardır. Ancak coğunluk bunu sıhhat şartı sayarken, ŞÃ‚fiîler ve bazı MÂlikîler rukun sayarlar.
Allah TeÂl şoyle buyurur:
“Oysa onlara, dini yalnız AllÂh ’a ozgu kılarak ve hanîfler olarak O ’na kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekÂt vermeleri emrolunmuştu. İşte sağlam din budur.” [17]
Sayısı tevÂture ulaşan rÂvîlerce nakledilen bir hadiste şoyle buyurulur: “Ameller niyetlere goredir. Herkes icin niyet ettiği şey vardır.” [18]
Namaza niyetin kalp ile yapılması yeterli ise de, dille de soylenmesi coğunluk fakihlere gore mustehaptır.
Niyetin iftitah tekbirine yakın olması menduptur. Fakat tekbirden sonra yapılacak bir niyet ile namaz sahih olmaz. Tercih edilen goruş budur. Başka bir goruşe gore ise, tekbirden sonra Subhaneke ’den veya Eûzu ’den once yapılacak bir niyet ile de namaz caiz olur.
Farz namazlarda veya vitir, tilÂvet secdesi, adak namazı ve bayram namazları gibi vÂcip bir namazda, bunların belirlenmesi gerekir. Nitekim namazları kaza ederken de hem vaktin hem de, “ilk veya son kazaya kalan” şeklinde gunun belirlenmesi gereklidir. MeselÂ; “Bugunku sabah namazının farzına veya cuma namazına veya vitir yahut bayram namazına” diye niyet edilir.
NÂfile namazlarda; “Niyet ettim, şu vaktin ilk sunnetini” veya “son sunnetini kılmaya” denilir. Bununla birlikte, nÂfilelerde “namaz kılmaya” diye mutlak niyet de yeterlidir.
Namaza başlarken yapılan niyetin namazın sonuna kadar hatırda tutulması gerekmez. Buna gore, bir kimse bir vaktin farz namazına niyet ederek namaza başlasa, daha sonra nÂfile kılıyormuş gibi bir zan ile namazını tamamlasa, namazın başında niyetlendiği farz namazı kılmış sayılır.
İmama uyan kimsenin, kılacağı namazı ve imama uyduğunu belirtmesi gerekir.
Bir imamın erkek cemaate imam olmak icin niyet etmesi şart değildir. İmamın, “bana uyanlara imam oldum” gibi genel olarak yapacağı niyet kadın cemaati de kapsar ve boyle genel bir niyet daha uygundur.
Dipnotlar:
[1] MÂide, 5/6. [2] BuhÂrî, Vudû, 2; Muslim, TahÂre, 2; Tirmizî, TahÂre, 1; DÂrimî, Vudû, 21; A. İbn Hanbel II, 39. [3] Ebû DÂvûd, TahÂre, 81, SalÂt, 187; Tirmizî, RadÂ, 12. [4] Muddessir, 74/4. [5] A ’rÂf, 7/31. [6] Bakara, 2/125. [7] Tevbe, 9/108. [8] A. İbn Hanbel, II, 187. [9]
Nûr, 24/31. [10] Ebû DÂvûd, LibÂs, 31. [11] İbn MÂce, TahÂre, 132; Tirmizî, SalÂt, 160; A. İbn Hanbel, Musned, IV, 151, 218, 259. [12] Komisyon, İlmihal, Neşr. T.D.V., I, 230, 231. [13] Bakara, 2/144. [14] Bakara, 2/115; ZeylÂî, Nasbu ’r-Raye, I, 304; Tirmizî, SalÂt, 139; NesÂî, SıyÂm, 43; İbn MÂce, İkÂme, 56. [15] NisÂ, 4/103. [16] Ebû DÂvûd, SalÂt, 2, H.No: 393; Tirmizî, SalÂt, H. No: 149; A. İbn Hanbel, Musned, I, 382, III, 330, 331, 352. [17] Beyyine, 98/5. [18] BuhÂrî, Bedu ’l-Vahy, 1; Muslim, İmÂre, 155.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Donduren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan