
Dunyevî meşgaleler esnÂsında dahî gonlu AllÂh ’a verebilmek, halk icindeyken bile kalben Hak ’la beraber olabilmek, her mu ’minin gonul ufkunda bulunması gereken ulvî bir hedeftir.Ebû ’l-Hasan Harakānî Hazretleri buyurur:
“Siz «Allah -celle celÂluhû-» derken, başka bir soz soyleyen kimse ile asl sohbet etmeyiniz!”[1]
[Allah TeÂl ’yı zikretmekten maksat, kalben O ’nunla beraber olabilmektir. Yani dil, Hakk ’ın esmÂsını telÂffuzla meşgulken, gonul de butun dikkatini CenÂb-ı Hakk ’a teksif etmelidir. Zikrin feyz ve bereketine nÂil olabilmek icin; dilin soylediğini, gonul dili de tasdik ederek bunu dÂimî bir şuur ve idrÂk hÂline getirmelidir.
Bu hÂle ulaşan Hak Âşıklarını, artık hicbir fÂnî, nefsÂnî ve dunyevî meşgale Allah ’tan uzaklaştıramaz. Bu yuzden, değil zikir esnÂsında Allah ’tan gÂfil kalmak, dunyevî meşgaleler esnÂsında dahî gonlu AllÂh ’a verebilmek, halk icindeyken bile kalben Hak ’la beraber olabilmek, her mu ’minin gonul ufkunda bulunması gereken ulvî bir hedeftir.
HAKÎKÎ MÂNÂDA NAMAZ KILIYOR MUSUNUZ?
Osmanlı devrinde yetişmiş olan buyuk zÂtlardan İmÂm Birgivî Hazretleri ’nin şu kıssası ne kadar mÂnidardır:
İmÂm Birgivî Hazretleri, bir gun devrin ŞeyhulislÂm ’ının verdiği bir fetvÂyı uygun bulmaz, fetv kağıdını imh eder. Bu durumu oğrenen ŞeyhulislÂm, İmam Birgivî Hazretleri ’ni huzûruna davet eder.
İmÂm Birgivî Hazretleri fetvÂhÂneye girdiğinde ŞeyhulislÂm namaza durmuştur. Fakat Birgivî Hazretleri namazda olan ŞeyhulislÂm ’a selÂm verir, sonra da bir koşeye gecip oturur. Namazını bitiren ŞeyhulislÂm, hayreti daha da artmış bir hÂlde İmÂm Birgivî ’ye hitÂben:
“–Be kardeşim, hem verdiğimiz fetvÂyı imh edersin hem de namaz kılmakta olan birine selÂm verilmeyeceğini duşunemeyecek kadar gaflet icindesin!” der.
Birgivî Hazretleri gÂyet sakin:
“–Dediğiniz doğrudur, lÂkin ben namaz kılana selÂm vermedim ki…” der. ŞeyhulislÂm ’ın:
“–Nasıl olur, ben namaz kılıyordum.” demesi uzerine de:
“–Hayır, siz namaz kılmıyordunuz.” karşılığını verir.
Bunun uzerine ŞeyhulislÂm, hayret ve şaşkınlığı daha da artmış bir hÂlde:
“–Namaz kılmıyorduysam, ya ne yapıyordum?!” diye sorar.
Birgivî Hazretleri, muhÂtabını irşad maksadıyla kerÂmeten şu cevÂbı verir:
“–Siz hakîkî mÂnÂda namaz kılmıyordunuz. Zira o esnÂda şu duvara bir pencere acıp acmamanın kararını vermekle meşguldunuz.”
ŞeyhulislÂm, bu cevap karşısında Âdeta donakalır. Zira gercekten de o sırada duvara pencere acıp acmamayı duşunmuştur. Bunun uzerine, Birgivî Hazretleri ’nin ne kadar buyuk bir mÂn ustÂdı olduğunu anlar ve ellerine kapanıp affını diler.[2]
[1] CÂmî, NefahÂt, s. 444.
[2] Bkz. Naim Erdoğan, Dînî HikÂyeler (Nuzhetu ’l-MecÂlis adlı eserden tercume), sf. 267-268, Cile Yayınları, İstanbul, 1979.
İslam ve İhsan