Farz, vÂcip veya nÂfile turunden herhangi bir namazın gecerli sayılması icin aranan şartlara sıhhat şartları denir. Bunlar namazın mahiyetinden bir cuz olmadıkları ve namaza hazırlık ozelliği taşıdıkları icin şart olarak isimlendirilir. Namaz ibadetini meydana getiren unsurlar ise namazın mahiyetini oluşturdukları icin namazın rukunleri şeklinde ifade edilir. Bir namazın gecerli olması icin aranan şartların ve rukunlerin yerine getirilmesi zorunlu olduğu icin hepsi aynı zamanda namazın farzlarıdır.Namazın on iki farzı vardır. Namazın farzları, namazın dışındaki farzlar ve namazın icindeki farzlar olarak iki gruba ayrılır. Namazın dışındaki farzlar, namazdan once ve namaza hazırlık mahiyetinde olduğu icin “namazın şartları” (şurûtu ’s-salÂt) olarak adlandırılır. Namazın icindeki farzlar ise, namazın varlığı ve tasavvuru kendisine bağlı olduğu, yani bu farzlar namazın mahiyetini oluşturduğu icin “namazın rukunleri” (erkÂnu ’s-salÂt) adını alır. İşte namazın şartları ve rukunları...

NAMAZIN ŞARTLARI

Namazın şartları şunlardır:

1- Hadesten TahÂret

Hades kelimesi, “abdestsizlik ya da cunupluk sebebiyle meydana geldiği kabul edilen hukmî kirlilik” anlamındadır. Namazın gecerli olabilmesi icin abdesti olmayan bir kişinin abdest alması, cunupluk halindeki kişinin de gusul abdesti alması gerekir. Âdet ya da loğusalık durumları devam eden kadınlar namaz kılamaz. Bu halleri sona erdikten sonra namaz kılabilmeleri icin gusul abdesti almaları icap eder. Gusul abdesti veya abdest alabilecek su bulamayan yahut su bulduğu halde kullanma imkÂnı olmayan kişi teyemmum eder.

2- NecÂsetten TahÂret

Vucut, elbise ve namaz kılınacak yerde bulunan ve namazın gecerliliğine engel olan maddî pisliklerin temizlenmesi gerekir. Hanefî mezhebinde benimsenen goruşe gore namaz kılınacak yerin temizliğiyle ilgili asgari şart ayakların, ellerin, dizlerin ve alnın konacağı yerlerin temiz olmasıdır; burnun konacağı yer necis olursa -mekruh olmakla birlikte- namaz gecerli olur.

3- Setr-i Avret

“Vucutta dinen ortulmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerler” anlamındaki avret mahallinin namazda ortulmesi şarttır. İmkÂn olduğu halde ortunmeden kılınan namaz gecerli olmaz. Namazın bozulmasına sebep olan acık yerin olcusu konusunda fakihler arasında farklı goruşler vardır (bk. SETR-i AVRET). Namazda giyilen kıyafetin vucudun rengini gostermeyecek şekilde olması gerekir. Vucut hatlarını belli eden elbise ile kılınan namaz -mekruh olmakla birlikte- gecerlidir.

4- İstikbÂl-i Kıble

Bu şart namaz kılarken kıbleye (KÂbe) yonelme gereğini ifade eder. Mescid-i HarÂm ’da namaz kılan kimsenin yuzunu ve yonunu bizzat KÂbe binasına cevirmesi şarttır. KÂbe ’den uzakta bulunan kişi KÂbe ’nin bulunduğu tarafa yonelir. KÂbe ’ye uzak bolgelerde kıblenin belirlenmesi, KÂbe ’ye yonelmenin nasıl gercekleşeceği konusunda değişik goruşler mevcuttur (bk. KIBLE).

5- Vakit

Farz namazlar, bu namazların oncesinde ya da sonrasında kılınan sunnet namazlar, vitir namazı, teravih namazı ve bayram namazlarının kılınabilmesi icin vaktin girmiş olması şarttır. Vakit aynı zamanda namazın vucûb sebebidir. Farz namazları genellikle vaktin ilk girdiği anda kılmak daha faziletlidir. Yatsı namazını ise gecenin ilk ucte birlik bolumune kadar geciktirmenin faziletli olduğu kabul edilmiştir. Guneşin doğmasından yukselmesine kadar olan zaman diliminde, guneş tam tepe noktasındayken ve guneşin batma zamanında namaz kılmak mekruhtur. Bazı ozel durumlarda oğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarının birleştirilerek kılınması cÂiz gorulmuştur (bk. CEM‘). Fıkıh Âlimlerinin coğunluğu, vakitlerin tamamının ya da bir kısmının oluşmadığı bolgelerde yaşayan muslumanların vakitleri takdir ederek namaz vecîbelerini yerine getirmeleri gerektiğini ifade etmiştir (bk. Karaman, İslÂm ’ın Işığında Gunun Meseleleri, I, 110-120). Bir namazın vakti icinde kılınması edÂ, vakti cıktıktan sonra kılınması kaz olarak adlandırılır. Vakti girmeden kılınan namazın vaktinde yeniden kılınması gerekir. Vaktinde kılınamayan namaz “fÂite” diye isimlendirilir. Herhangi bir namazın ozursuz olarak vaktinde kılınmaması ve kaz edilmek uzere ertelenmesi gunahtır. Hanefîler dahil olmak uzere fakihlerin buyuk coğunluğu bilerek namaz kılmama halinde kazÂ, ayrıca tovbe edilmesi gerektiği goruşundedir. Duşman korkusu veya bir hastanın tedavisiyle meşguliyet gibi meşrû bir mazeret sebebiyle namazın kazÂya bırakılması gunah olmaz (ayrıca bk. EDÂ; KAZÂ; VAKİT).

BEŞ VAKİT NAMAZIN VAKİTLERİ

MUSTEHAP VAKİTLER

NAMAZ İCİN MEKRUH VAKİTLER

KUTUPLARDA NAMAZ VAKTİ
6- Niyet

“Yalnızca Allah rızÂsı icin namaz kılmayı istemek ve hangi namazı kılacağını bilmek” anlamına gelen niyet fakihlerin coğunluğuna gore namazın sıhhat şartı, ŞÃ‚fiîler ve bazı MÂlikîler ’e gore namazın ruknudur. Niyetin kalple yapılması esas olup dille soylenmesi şart değildir. Ancak dille niyet etmek mustehaptır. Niyetin başlangıc tekbiriyle birlikte yapılması faziletli kabul edilmiştir. NÂfile namazlarda yalnızca namaza niyet etmek yeterli olup hangi namaz olduğu konusunda belirleme yapmak şart değildir. Cemaatle kılınan namazlarda imama uymaya niyet etmek gerekir.



NAMAZIN RUKUNLERİ

1- İftitah Tekbiri

Namaza başlarken “Allahuekber” cumlesini soylemektir. “Tahrîme” olarak da adlandırılır. Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf ’a gore namazın şartı, İmam Muhammed ile diğer uc mezhebe gore namazın ruknudur. TÂzim ifade etmeyen dua cumleleriyle namaza başlandığında tekbir yerine getirilmiş olmaz. Tekbir cumlesinde Allah kelimesinin ilk harfini uzatarak Âllah şeklinde okumak mÂnayı bozacağı icin namazı gecersiz kılar (ayrıca bk. TEKBİR).

2- Kıyam

İftitah tekbiri ve her rek‘atta Kur ’an ’dan okunması gerekli asgari miktar suresince ayakta durmayı ifade eden kıyam, farz ve vÂcip namazlarda ve Hanefî mezhebinde benimsenen goruşe gore sabah namazının sunnetinde bir rukundur; gucu yeten kişi bu ruknu yerine getirmeden (mesel oturarak) farz veya vÂcip bir namaz kılarsa namazı gecerli olmaz. Bu asgari sure, kıyam tanımı ve kıyamdayken ellerin nerede ve ne şekilde bağlanacağı hususunda mezheplere gore farklılıklar vardır (bk. KIYAM). Hasta veya ayakta durmaya gucu yetmeyen kişiden kıyam yukumluluğu duşer, bu durumdaki kişiler namazı oturarak kılar. NÂfile namazlarda kıyam rukun sayılmadığı icin bunlar bir ozur bulunmasa da oturarak kılınabilir, ancak ayakta kılmak daha faziletlidir.

3- Kıraat

“Kıyamdayken Kur ’Ân-ı Kerîm ’den okunması gereken asgari miktarın okunması” demektir. Kıraatin iki rek‘atlı farz namazların, sunnet ve nÂfile namazlarla vitir namazının her rek‘atında farz olduğu konusunda goruş birliği vardır. Hanefî mezhebine gore, kıraatin farz olduğu her rek‘atta kısa uc Âyet veya buna denk duşen bir uzun Âyet okumak gerekir. Diğer uc mezhepte kıraatin asgari miktarı her rek‘atta FÂtiha sûresinin okunmasıdır. Hanefîler ’e gore kıraat uc ve dort rek‘atlı farz namazların herhangi iki rek‘atında farz, ilk iki rek‘atta yerine getirilmesi ise vÂciptir. ŞÃ‚fiî ve Hanbelîler ’e gore kıraat farz namazın uc ve dorduncu rek‘atında da rukundur. Kıraat vecîbesinin dayanakları, imama uyan kimsenin kıraat yukumluluğu, Kur ’an ’ın Arapca lafzının yerine bu lafızların meÂlinin okunması halinde kıraat şartının yerine gelmiş olup olmayacağı konularında goruş farklılıkları vardır (bk. İBADET; KIRAAT).

4- Rukû

Her rek‘atta eller dizlere varacak derecede sırtın eğilmesini ifade eder. Hz. Peygamber ’in uygulamasında en uygun rukû şekli sırt ve baş duz bir satıh meydana getirecek olcude eğilmektir. ŞÃ‚fiî ve Hanbelî mezheplerine gore rukûa giderken ve rukûdan kalkarken elleri kaldırmak sunnettir.

5- Secde

“Her rek‘atta vucudun belirli uzuvlarını yere veya yere bitişik bir mahalle koyarak iki defa kapanmak” demektir. Resûl-i Ekrem ’in uygulamasına en uygun secde yuz, eller, dizler ve ayak parmakları olmak uzere yedi organ uzerine yapılan secdedir. Bunlardan sadece bir kısmı yerine getirildiğinde secdenin gecerli olup olmayacağı konusunda mezhepler arasında farklı goruşler vardır (bk. SECDE).

6- Ka‘de-i Ahîre

Namazların son rek‘atlarında belli bir sure oturmayı ifade eder. Uc veya dort rek‘atlı namazların ikinci rek‘atında yapılan oturuşa “ka‘de-i ûl” denir. Hanefîler ’e gore Tahiyyat okuyacak kadar, MÂlikîler ’e gore selÂm cumlesini soylemeye yetecek kadar, ŞÃ‚fiîler ’e gore teşehhud ve “Salli BÂrik” dualarını okuyup namazdan cıkmak icin verilen iki selÂmdan ilkini vermeye yetecek kadar, Hanbelîler ’e gore ise teşehhudu ve Salli BÂrik dualarını okuyup iki tarafa selÂm verebilecek kadar bir sure oturmak gerekir. Ka‘dede oturuş şekli, asgari suresi, ka‘delerde okunan teşehhudun sozleri ve hukmunde goruş ayrılıkları vardır (bk. KA‘DE; TEŞEHHUD).

TADİL-İ ERKÂN

Namazın esasını oluşturan şartlar ve rukunler bunlardan ibaret olmakla birlikte ta‘dîl-i erkÂn ve namazdan kendi fiiliyle cıkmak fakihlerin bir kısmına gore namazın farz veya vÂcipleri arasında yer alır. Ta‘dîl-i erkÂn “rukunleri duzgun, yerli yerinde ve duzenli olarak yapmak” demektir. “Yerine getirilen ruknun tam yapıldığına kanaat getirilmesi” anlamında olmak uzere “tuma ’nîne” kelimesi ile de ifade edilmektedir.

Namazda ta‘dîl-i erkÂn rukûda, rukûdan doğrulma sırasında, secdede ve iki secde arasındaki oturuşta soz konusudur. Ebû Yûsuf ’a ve Hanefîler ’in dışındaki uc mezhebin fakihlerine gore rukun kabul edilmiştir. Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed ’e gore ise vÂciptir.

“Kişinin namazın sonunda kendi isteğiyle yaptığı bir fiille namazdan cıkması” anlamına gelen “hurûc bi-sun‘ih” Ebû Hanîfe ’ye gore namazın bir ruknudur. Ebu Yûsuf ve İmam Muhammed ’e gore ise teşehhud miktarı oturmakla namaz tamamlanmış olur.

Diğer taraftan farzlar arasında sıraya riayet etmek (tertip) ŞÃ‚fiî ve Hanbelî mezheplerine gore namazın rukunlerindendir. ŞÃ‚fiî ve MÂlikîler ’e gore namazdan cıkmak icin birinci selÂmın verilmesi, Hanbelî mezhebine gore iki tarafa selÂm verilmesi farzdır.

Kaynak: M. KÂmil Yaşaroğlu, Diyanet İslam Ansiklopedisi

NAMAZ NASIL KILINIR?

NAMAZIN FARZLARI NELERDİR?

NAMAZIN VACİPLERİ NELERDİR?

NAMAZIN SUNNETLERİ NELERDİR?

NAMAZI BOZAN DURUMLAR
Beş Vakit Namazın 5 Hikmeti
İslam ve İhsan