Namaz gunun belli zaman dilimlerinde yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Bu itibarla farz namazlar icin vakit şarttır. Yine her bir farz namaza bağlı sunnet namazlar, vitir, teravih ve bayram namazları icin de vakit şarttır. Bir farz namaz, vaktinin girmesinden once eda edilemeyeceği gibi, vaktinin cıkmasından sonra da eda edilemez. Bir farz namazın vakti icinde kılınması edÂ, vaktinin cıkmasından sonra kılınması da kaz olarak adlandırılır. Bir namazın ozursuz olarak vaktinde kılınmaması ve ileriki bir vakitte kaz edilmek uzere ertelenmesi doğru değildir ve gunahtır. İlgili hadisten hareketle, unutma ve uyuma gibi mazeretler nedeniyle vaktinde kılınamamış olan namazın daha sonra kılınması gerekir.

İhmal ederek, gevşeklik gostererek namazın vakti icerisinde kılınmaması gunah olduğu icin kimi bilginler, bu şekilde mazeretsiz olarak vakti icerisinde kılınmamış olan namazların kaz edilemeyeceğini, gunahından kurtulmak icin tovbe etmek gerektiğini ileri surmuşlerdir. Bu bilginler, aynı şekilde uyuma ve unutma mazereti sebebiyle vaktinde kılınamamış bir namazın hatırlanıldığında eda niyetiyle kılınacağını belirtmişlerdir. Esasen niyet ederken hangi farz namazın kılındığının belirlenmesi (tayin) şart olmakla birlikte, eda veya kaz şeklinde bir belirleme yapmak gerekli değildir. Cunku kazÂya kalmış bir namaz, eda niyetiyle kaz edilebileceği gibi, henuz vakti cıkmamış bir namaz da kaz niyetiyle eda edilebilir.

KazÂ, sadece beş vakit farz namaz ve bir de vitir namazı icin soz konusudur. Cuma ve bayram namazları ve sunnet namazlar kaz edilemez.

KAYNAK: Diyanet İşleri Başkanlığı, İlmihal-1, İman ve İbadetler, 2013, Ankara
İslam ve İhsan