Allah yolunda canını veren kimseye şehid denir (coğulu şuhedÂ). Boyle bir kişiye şehid denilmesinin ne anlama geldiği konusundaki goruşlerden bazıları şunlardır: Boyle bir kişiye şehid denilmiştir; cunku bu kişinin cennete gireceğine şahitlik edilmiştir. Boyle bir kişiye şehid denilmiştir; cunku olumu anında birtakım rahmet melekleri hazır bulunmuştur. Boyle bir kişiye şehid denilmiştir; cunku kendisi CenÂb-ı Allah'ın mÂnevî huzurunda hazır olarak rızıklandırılacaktır.

Şehidlik Muhammed ummetine tahsis edilmiş ustun bir pÂye, buyuk bir mertebedir. Kur'an'da "Allah yolunda oldurulenlere olu demeyin! Onlar diridirler, fakat siz farketmiyorsunuz" (el-Bakara 2/154) ve "Allah yolunda oldurulenleri olu sanmayın! Onlar diridirler. Rableri katından rızıklandırılmaktadırlar" (Âl-i İmrÂn 3/169) buyurulmuştur. Peygamberimiz de bir hadislerinde "Şehid cennettedir" buyurmuş (Ebû DÂvûd, “CihÂd”, 25), başka bir hadiste de "Allah katında hayırlı bir mertebede iken olmuş kullar icinde, dunya icindekilerle birlikte kendisine verilecek olsa bile, şehidden başka hicbir kimse yeniden dunyaya gelmek istemez. Cunku şehidler, şehidliğin ne denli ustun bir mertebe olduğunu gormuş oldukları icin, dunyaya donup yeniden bir kere daha şehid olmak icin can atarlar" (BuhÂrî, “CihÂd”, 6) diyerek, Âhirette verilen ustun mertebe yanında şehÂdet şerbetini icmenin, şehidliği tatmanın da ayrı bir zevki bulunduğunu ifade etmiş olmaktadır. İslÂm dininde şehidlik yuksek bir mertebe olarak kabul edildiği ve Allah yolunda oldurulenler şehidlik pÂyesiyle taltif edildiği icin, muslumanlar acısından Allah yolunda olmek sevimli ve gonulden istenen bir iş haline gelmiştir.

Bircok hadiste hangi durumda bir muslumanın şehid olacağı konusuna acıklık getirilmiştir. Bir hadiste, canı, malı ve namusu uğruna olen kişinin şehid olacağı bildirilmiştir. Korunması dinin amacları arasında yer alan can, mal ve namus uğruna olmenin şehid olarak nitelendirilmesi, bu hususlara dinimizde ne kadar onem verildiğini de gostermektedir.

İslÂm hukukcuları ilgili hadislerden yola cıkarak dunyevî ve uhrevî hukumler bakımından şehidleri uc kısımda değerlendirmişlerdir.

1. Hem dunya hem Âhiret hukumleri bakımından şehid sayılanlar: Bunlar Allah yolunda savaşırken oldurulen kişilerdir. KÂmil mÂnada şehid bunlardır ve bunlara "hukmî şehid" denilir. Bu tur şehidler yıkanmaksızın, kanlı elbiseleriyle defnedilir, elbiseleri onların kefeni yerine gecer. Uzerindeki silÂh ve başka ağırlıklar alındıktan sonra cenaze namazı kılınarak defnedilir. Diğer uc mezhebe gore, şehidlerin yıkanmasına gerek olmadığı gibi uzerlerine cenaze namazı kılınmasına da gerek gorulmemesi, yine şehidin elde etmiş olduğu yuksek pÂye ile ilgilidir.

2. Sadece dunya hukumleri bakımından şehid sayılanlar: Kalbinde nifak bulunmakla yani munÂfık olmakla birlikte, dış gorunuşu itibariyle musluman olduğuna hukmedilen ve muslumanların saflarında bulunduğu sırada duşman tarafından oldurulen kişiler bu grupta yer alır. Bunlar dunyada yapılacak işler bakımından şehid muamelesi gorurler.

3. Sadece Âhiret hukumleri bakımından şehid sayılanlar: Allah yolunda savaşırken aldığı bir yaradan dolayı o anda değil de, daha sonra olen kişiler bu grupta yer alırlar.

Ayrıca hadislerde şehid oldukları bildirilmekte olan, yanlışlıkla veya haksız yere oldurulen kişi, yangında, denizde veya gocukaltında can veren kişiler; veba, kolera, sıtma gibi yaygın ve onlenmesi zor hastalıklar sebebiyle olenler, ilim tahsili yolunda, helÂl kazanc uğrunda, gerek kendisinin gerekse, -isterse gayri muslim olsun- başkalarının can, mal ve namusları uğrunda olenler, loğusa iken olen ve cuma gecesinde olen kimseler de bu grupta yer alan şehidlerdir.

Kur'an'da "Allah'a ve elcisine itaat eden kimseler; Allah'ın nimetine mazhar olmuş bulunan peygamberler, sıddîklar, şehidler ve iyi/sÂlih kullar ile birlikte bulunacaklardır" (en-Nis 4/69) buyurularak, şehidlerin Allah katındaki itibarına işaret edildikten sonra Allah ve Resulu'ne itaat eden, yani İslÂm dininin getirdiği hukumlere boyun eğen kimsenin de aynı şekilde iyi muamele goreceği belirtilir. Hz. Peygamber de"Kim şehid olmayı ictenlikle dilerse, Allah onu şehidlerin menzilesine ulaştırır, bu kişi isterse yatağında olmuş olsun" (Muslim, “İmÂre”, 156-157; Nesaî, “CihÂd”, 36) buyurarak muslumanın iyi niyet ve samimi arzusunun bile Allah katında ustun bir değere sahip olduğunu belirtmiştir.

KAYNAK: Diyanet İşleri Başkanlığı, İlmihal-1, İman ve İbadetler, 2013, Ankara
İslam ve İhsan