Cem nedir veyahut ne demektir? Cem-i takdim ve cem'i tehir nedir? Yolculukta, yağmurda, hastalıkta, ihtiyac ve sıkıntıda namaz nasıl cem edilir?Cem‘ kelimesi, sozluk anlamı itibariyle “iki veya daha fazla şeyi bir araya getirmek, toplamak” anlamlarına gelir.
CEM-İ TAKDİM VE CEM-İ TEHİR NEDİR? Cem‘in fıkıhtaki terim anlamı ise “birbirini takip eden iki namazın (oğle ile ikindinin veya akşam ile yatsının), bu ikisinden birinin vaktinde, birlikte ve peşipeşine kılınması”dır. Eğer bu birlikte kılma birinci namazın vaktinde ise buna cem‘-i takdîm, ikincisinin vaktinde ise cem‘-i te'hîr denilir.
Âlimler, hac zamanında Arafat'ta oğle ile ikindinin oğle namazının vaktinde birlikte kılınması (cem-i takdîm) ve Muzdelife'de akşam ile yatsının yatsı namazının vaktinde birlikte kılınması (cem-i te'hîr) konusunda goruş birliği etmişlerdir. Bu iki yer dışında iki namazı cemederek birlikte kılmanın cÂiz olup olmadığında ve cemetmeyi cÂiz kılan mazeretlerin neler olduğunda farklı goruşler one surmuşlerdir.
Hanefî mezhebinde, hac zamanında Arafat ve Muzdelife'deki cemin dışında, iki namazın bir vakitte cemedilmesi cÂiz gorulmez. Bununla birlikte Hanefîlere gore yolculuk, yağmur gibi cemi mubah kılan mazeretlerin bulunması durumunda şoyle bir cem uygulaması mumkundur:
Bir namaz (oğle veya akşam), diğer namazın (ikindi veya yatsı) vaktinin girmesine yakın bir zamana kadar geciktirilip, bu namazın kılınmasından sonra diğerinin vaktinin girmesi ve bu namazın da kendi vaktinde kılınması mumkundur. Bu uygulamada, bir namaz hemen diğerinin ardından kılındığı icin buna “cemu'l-fiil” ve “cemu'l-muvÂsala” denildiği gibi, bir namaz son vaktinde diğeri de ilk vaktinde olmak uzere her namaz kendi vakti icinde kılınmış olacağı icin buna “mÂnevî cem” ve “şeklî (sûr&#238 cem” de denilir. Bu şekildeki cem, yukarıda tanımı verilen gercek anlamda bir cem değildir. Cunku bu uygulamada vakit değil, fiil birleştirilmektedir.
İmam Ebû Hanîfe, arefe gunu Arafat'ta birlikte kılınan oğle ve ikindi namazının cemaatle kılınmasını şart koştuğu halde diğer mezhepler bu şartı aramazlar. Cem ile namaz kılınırken bir ezan okunur, fakat iki namaz icin ayrı ayrı kamet getirilir. Oğle namazının farzı eda edildikten sonra sunnet kılınmaksızın ikindi namazına gecilir. İkindi namazı oğle namazına tÂbi olduğundan, oğle namazı herhangi bir nedenle sahih olmamışsa ikindi namazının da oğle ile birlikte iade edilmesi gerekir. Muzdelife'de ise akşam ile yatsı namazı tek ezan ve tek kamet ile kılınır. Akşamın farzı ile yatsının farzı arasında sunnet namaz kılınmaz. Arada sunnet kılınmışsa yatsı icin tekrar kamet getirilir.
NAMAZ HANGİ DURUMLARDA CEM EDİLİR? Diğer mezheplerde cem, belirli sebep ve şartlarla cÂiz gorulmuştur. Şiî-Ca‘ferî mezhebinde ise hicbir mazerete gerek olmaksızın iki namazın bir vakitte cemedilmesi cÂizdir. Cemi kabul edenlere gore, iki namazın cemedilmesini cÂiz kılan sebepler, ayrıntıdaki goruş ayrılıkları bir tarafa bırakılacak olursa şunlardır:
Yolculuk (sefer), Yağmur, camur, kar, dolu, Hastalık, İhtiyac ve meşguliyet. YOLCULUKTA NAMAZ NASIL CEM EDİLİR? Hanefîler dışındaki coğunluk Âlimler, yolculuğu bir mazeret kabul ederek, yolculukta cem yapılmasını cÂiz gormuşlerdir. Ancak bazı ayrıntılarda aralarında goruş ayrılığı vardır. Buna gore MÂlikîler, cem yapmanın cÂiz olabilmesi icin yolculuğun yorucu bir yolculuk olmasını şart koşarken, ŞÃ‚filer ve Hanbelîler, yorucu olup olmamasına bakılmaksızın yolculuğun her hÂlukÂrda cem icin bir mazeret olduğunu soylerler. Bu noktada ŞÃ‚filer, MÂlikîlerin ve Hanbelîlerin aksine, ayrı bir şart ileri surerek, cem yapmayı cÂiz kılan yolculuğun, herhangi bir yolculuk değil, namazların kısaltılmasını cÂiz kılan nitelik, sure veya mesafedeki yolculuk olduğunu soylerler. Bu arada yolculuğun turune ve amacına bağlı olarak da bazı goruş ayrılıkları ortaya cıkmıştır. Kimi MÂlikîler, deniz yolculuğunu da sefer hukmunden istisna etmişlerdir.
YAĞIŞLI HAVADA NAMAZ NASIL CEM EDİLİR? Yağmur, şiddeti konusundaki goruş ayrılıkları bir tarafa bırakılacak olursa, MÂlikî, ŞÃ‚fi ve Hanbelî mezheplerinde, yolcu olmayan (mukim) kişiler icin bir mazeret kabul edilmiş ve boyle gunlerde namazın cem‘i belli şartlarla cÂiz gorulmuştur. MÂlikîler ve Hanbelîler, sadece akşam ile yatsının mescidde cem‘-i takdîm olarak cemedilmesini cÂiz gorurken, ŞÃ‚fiîler buna oğle ve ikindinin cem‘ini de ilÂve etmişlerdir. Bu ve benzeri sebepler, evde değil, sadece mescidde cemaatle birlikte cem‘ yapmayı cÂiz hale getirir.
ŞÃ‚filer, yerlerin camurlu olmasını cem‘ yapmayı cÂiz kılan mazeret kabul etmezken, Hanbelîler bunu bir mazeret saymış, MÂlikîler ise cem‘in cÂiz olabilmesi icin camurla birlikte zifiri karanlık durumunun bulunmasını şart koşmuşlardır.
HASTALIKTA NAMAZ NASIL CEM EDİLİR? MÂlikîler'e gore hasta bir kişi, ikinci bir namazın vaktine kadar durumunun namaz kılamayacak derecede kotuleşeceğinden veya bayılacağından endişe ediyorsa, cem‘ yapabilir. Hanbelîler de hastalık sebebiyle meşakkat soz konusu olduğunda cem‘i cÂiz gormuşler ve emzikli kadını, istihÂze kanı goren kadını, ozur sahibi kişileri ve her vakit icin abdest almaktan Âciz olan kişileri de aynı hukumde tutmuşlardır. ŞÃ‚fiîler'e gore ise hastalık sebebiyle cem‘ cÂiz değildir.
İHTİYAC VE SIKINTIDA NAMAZ NASIL CEM EDİLİR? İhtiyac ve sıkıntı sebebiyle cem‘ genelde cÂiz gorulmemiştir. Cem‘ konusunda en geniş goruşe sahip olan Hanbelî mezhebinde sıkıntı ve meşguliyetin cem‘i cÂiz kılacağı soylenmektedir. Hanbelî fakihi Ebû Ya‘la'nın bu hususta getirdiği olcu şudur: "Cumanın ve cemaatle namazın terkedilmesini cÂiz kılan her sebep, cem‘i de cÂiz kılar." İbÂzî mezhebine gore ise namazın vaktinde kılınmasında sıkıntı doğuran her mazeret cem‘ icin bir sebep teşkil eder. İbn Sîrîn, İbn Şubrume, Eşheb gibi unlu Âlimler ve bazı ŞÃ‚fiî fakihleri, bir sebep olmaksızın cem‘ yapılmasını daitiyat haline gelmemesi şartıyla- cÂiz gormuşlerdir. Saîd b. Museyyeb'in de bu yonde bir fetvası bulunmaktadır.
Mezheplerin cem konusunda goruş ayrılığına duşme sebepleri uc noktada toplanabilir:
Namazların vakitlerini tayin eden hadisler yanında, cem‘ konusunda birbiriyle celişir gozuken haberlerin bulunması. Bu durumda kimi Âlimler, cem‘ konusundaki haberlerin, vakitlemeye ilişkin hadisleri tahsis ettiğini ileri surerek cem‘i cÂiz gorurken, kimileri de cem‘ konusundaki haberleri te ’vil ederek cem‘e karşı cıkmışlardır. Arafat ve Muzdelife'de cem‘ yapmanın meşrûluğunda ittifak vardı Diğer zaman ve yerlerdeki namazın buna kıyas edilip edilmeyeceği tartışma konusu olmuştur. Bu kıyası cÂiz gorenler, cem‘i de cÂiz gormuşlerdir. Namazların muşterek vakitleri olup olmadığı noktasındaki tartışma da, cem‘ konusundaki goruş ayrılığının onemli bir nedeni olmuştur. NAMAZIN CEM EDİLMESİ Beş vakit namazın ilk ve son vakitleri, ayrıntıdaki ihtilÂflar bir yana, bellidir ve herkes tarafından kabul edilmektedir. Ca‘ferî mezhebinin vakit anlayışı, eEhl-i sunnet'ten farklı olup, olağan durumlarda bile cem‘e imkÂn veren bir şekildedir. Şiîler genelde cem yaparak namaz kıldıkları icin, onların namazı uce indirdiği zannedilir.
Burada cemi cÂiz gorenlerin ve cÂiz gormeyenlerin gerekcelerini tartışmayacağız. Hanefîler iki yer dışında cemi kabul etmemiş, diğer mezhepler belli mazeretler sebebiyle cem‘i kabul etmişlerdir. Hanefî mezhebinin goruşu, teorik olarak daha tutarlı ve savunulabilir olmakla birlikte, gunumuzde cem‘in yapılmasının namaz kılanlara sağlayacağı birtakım kolaylıklar bulunmaktadır. Cem yapmak sonradan ortaya cıkmış, uydurulmuş bir uygulama değildir.
Nitekim Arafat ve Muzdelife'de cem‘ yapılacağını butun mezhepler soylemektedir. Bunun yanında Hz. Peygamber'in (s.a.s.) ceşitli zamanlarda ve ceşitli durumlarda iki namazı birleştirerek bir vakitte kıldığı yonunde rivayetler bulunmaktadır. Gerek Arafat ve Muzdelife'deki cem‘in, gerekse oteki rivayetlere gore ceşitli zamanlarda yapılan cem‘in gerekcesi ve hikmeti namaz kılanlara kolaylık sağlanmasıdır. Hz. Peygamber'in (s.a.s.), korku ve yolculuk durumu olmaksızın da oğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı birlikte kıldığına dair rivayetler bulunduğu gibi (Muvatta, I, 144; Muslim, “SalÂtu'l- musÂfirîn”, 49), bazı sahÂbîlerin de cem‘ yaptığı nakledilmektedir.
Cemin Arafat ve Muzdelife dışında cÂiz olmadığını savunan Hanefîler ise buyuk olcude, namazların belli vakitlere gore belirlendiğini bildiren Âyetlere (el-Bakara 2/238; en-Nis 4/103) ve Cibrîl'in peş peşe iki gun Hz. Peygamber'e (s.a.s.) imamlık yaparak namazların ilk ve son vakitlerini gostermesine dayanmışlardır. Bu Âyetler ve bu rivayet, her bir namazın kendine ozel bir vakti bulunduğuna ve bu vaktin oncesine veya sonrasına alınmasının cÂiz olmadığına delÂlet etmektedir. Hanefîler ayrıca, namazın kasten geciktirilerek vaktinin cıkmasına yol acmayı tehditli ifadelerle yasaklayan hadislere ve İbn Mes‘ûd'dan (r.a.) gelen mukabil rivayetlere de tutunmuşlardır.
Namaz icin ozel vakitler konulmuş ve bu vakitler namazın vucûbu icin sebep kılınmıştır. Kur'an'da mucmel olarak belirtilen vakitler, Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından belirlenmiş ve namaz vakitleri tevÂturle sabit olmuştur; tevÂturle sabit olan bir şeyi de haberi vahidle terketmek kesinlikle cÂiz değildir. Şu kadar ki namaz vakitlerini fiilî olarak uygulayan ve belirten Hz. Peygamber (s.a.s.) olduğu gibi, cem‘in meşruiyetini soz ve fiili ile belirten de odur. Sunnetin bir kısmı alınıp bir kısmı atılamayacağına gore, bunların arasını uzlaştırmak gerekir.
Buna gore, olağan ve normal durumlar icin beş vakit namazın vakitlerine titizlikle uyulması kuraldır. Ancak bazı ozel durumlarda, ihtiyac ve zaruret sahiplerine de cem ruhsatı tanınmış olmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur:
Cem, bir ruhsat ve kolaylaştırmadır; gerektiğinde bu ruhsattan istifade edilmelidir. Sunnî fıkıh mezheplerine gore kural, her namazın kendi ozel vaktinde kılınmasıdır. Ancak gecerli bir mazeretin olması durumunda cem yapılabilir. Namaz dinin direği kabul edildiği icin, hicbir mazeret nedeniyle terkine izin verilmemiş, fakat kılınabilmesi icin birtakım kolaylıklar getirilmiştir. Bu bakımdan olağan dışı durumlarda, alışkanlık haline getirmemek kaydıyla ve belirli şartlarla cem yapılabilir.
Namazı vaktinde kılmalarında bir sıkıntı ve gucluk soz konusu olan kişilerin, kendi durumlarını yukarıdaki bilgi ve ruhsatlar cercevesinde değerlendirerek netice itibariyle Allah'a karşı şahsî sorumluluğunu ilgilendiren bu konuda kendilerinin karar vermesi en uygun olan yoldur. Ayrıca bilinmelidir ki cem-i takdîm veya cem-i te ’hîr yapmak, namazın amacının gercekleşmesi bakımından, namazın kazÂya kalmasından daha uygun bir cozum olarak gorunmektedir.
Kaynak: İslam İlmihali 1, TDV Yayınları
İslam ve İhsan
NAMAZLAR HANGİ DURUMLARDA CEM EDİLİR?
DEVLET GOREVİNDE OLAN BAZI KİŞİLER NAMAZINI CEM EDEBİLİR Mİ? CEM SADECE SEFERLİKTE Mİ OLUR?
NAMAZLARDA ZARURET HALİNDE CEM YAPILABİLİR Mİ?