
Bozulan bir oructa yalnız kazayı gerektiren durumları uc noktada toplamak mumkundur.
BESLENME YA DA TEDAVİ AMACI OLMADAN BİR ŞEY YEMEK YADA İCMEK
Beslenme veya tedavi amacı taşımayan bir şeyi yemek veya icmek orucu bozar ve yalnız kazayı gerektirir. Bunlar, yenilip icilmesi mutat (normal, alışılmış) olmadığı gibi insan tabiatının meyletmediği şeylerdir. MeselÂ; kuru pirinc, kuru darı ve mercimek, ciğ hamur, un, ham meyve yemek veya fındık, badem ve cevizi kabuğuyla yutmak boyledir. Bunlar yiyecek maddesi olmakla birlikte, bu şekilde yenilmesi normal değildir. Bir defada cok miktarda tuz yemek de boyledir. Bunlardan az da olsa bilerek yemekle oruc bozulur ve yalnız kaza gerekir. Az miktarda tuz yemek ise, gıdalanma amacını taşıdığı icin hem kazayı hem de kefÂreti gerektirir.
Ağıza giren yağmur, kar ve doluyu isteyerek yutmak, su icme niteliğinde olup orucu bozar, fakat kişinin kastı olmaksızın boğaza kendiliğinden inen yağmur, kar ve dolu tanesi orucu bozmaz.
Unutarak bir şey yemekle veya icmekle yahut cinsel temasta bulunmakla oruc bozulmaz. Bu konuda farz ile vacip veya nÂfile oruc arasında fark yoktur. Cunku yanılma ve unutma hÂli affedilmiştir. Allah Rasûlu (s.a.s) unutarak yiyip icenlerin oruca devam etmelerini, onları Allah ’ın yedirip icirdiğini soylemiştir.( BuhÂrî, Savm, 26 ; Muslim, SıyÂm, 17) Fakat yanlışlıkla yiyip icmek bundan farklı olup, Hanefîlere gore orucu bozar. MeselÂ; bir kimse oruclu olduğunun farkında olduğu halde kasıtsız olarak yanlışlıkla bir şey yese veya icse orucu bozulur ve kaza gerekir. Abdest alırken ağzına aldığı sudan yutmak veya denizde yuzerken su yutmak bu niteliktedir.
ŞÃ‚fiîler ’e gore orucu bozma kastı bulunmadığı icin, yanlışlıkla bir şey yiyip icenin orucu bozulmaz. MÂlikîler ’e gore ise, boyle bir durumda oruc bozulur ve kazası gerekir. Cunku orucun ruknu olan imsak ortadan kalkmış olur.
Oruclu kişinin yemek yemekte olduğu gorulse bakılır; eğer bu kimse yaşlı veya gucsuz birisi ise susulması caiz gorulmuştur. Eğer oruca gucu yeten birisi ise, ona oruclu olduğunu hatırlatmamak, tercih edilen goruşe gore harama yakın mekruh sayılmıştır.
Diş etlerinin kanaması durumunda, tukuruğe denk veya daha fazla olan kan boğaza giderse orucu bozar. Daha azı bozmaz, cunku bundan kacınmak guctur.
Kusma kasten yapılmadığı durumlarda orucu bozmaz. Kasten yapıldığında ise, ağız dolusu olması durumunda oruc bozulur.
Ağız dolusu balgam cıkarmak Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed ’e gore orucu bozmaz.
Yukarıdaki meselelerin dayandığı delil şu hadistir: “Oruclu kimse kendiliğinden kusarsa kaza gerekmez. Kendi isteği ile kusarsa orucunu kaza etsin.” (Ebû DÂvud, Savm, 33; Tirmizî, Savm, 24, 25; İbn MÂce, SıyÂm, 16 ; DÂrimî, Savm, 25; MÂlik, Muvatta ’, SıyÂm, 47; ŞevkÂnî, age, IV, 204.)
Yenilmesi mutat olmayan ve kendisinden kacınmak da mumkun bulunmayan bir şeyin iceriye gitmesi orucu bozmaz. MeselÂ; yakılan ateşin dumanı, havada dağılan duman, oğutulen veya tokmakla dovulen şeylerden kalkan toz orucu bozmaz. Ucan bir sineğin buruna veya boğaza kacması da boyledir. Fakat ilÂcın, meselÂ, dişe konulan bir karanfilin iceriye gitmesi orucu bozar.
Kulak veya buruna damlatılacak ilÂc, boğaz yoluyla mideye ulaşabilmesi yuzunden orucu bozar. Kulağa giren veya dokulen su ise orucu bozmaz. Goze damlatılan bir ilac boğazda hissedilse bile orucu bozmaz. Goze surulen bir surme de eseri ve rengi tukurukte gorulse bile oruca zarar vermez. Cunku gozun boğaza bağlantısı dolaylı olup, goz damlası veya surmenin iceriye nufûzu deri gozenekleri yoluyla olmuş sayılır.
İlÂc kullanma, aşı ve iğne yaptırma: İslÂm ’da hasta olan kişi oruca dayanabilecek durumda ise oruc tutabilir. Bu durumda gunluk olarak belirli saatler alması gereken ilÂcları varsa durum ne olur? Ağız, burun, on ve arka gibi normal yollardan oruclu iken alınacak yiyecek, icecek, ilÂc ve benzeri şeylerin orucu bozacağı konusunda İslÂm bilginleri arasında goruş birliği vardır. Bu yuzden ağızdan alınacak hap, şurup, pastil vb. ilaclar orucu bozar.
Ebû Hanife ’ye gore karın boşluğuna veya beyne kadar ulaşan derin yaralara surulen ilaclar karın boşluğuna veya beyne ulaşınca oruc bozulur ve kazayı gerektirir. Buna gore aşı veya iğne yoluyla deri altına, adaleye veya damara zerkedilen ilac orucu bozar. Cunku bu yolla alınan ilÂc, serum veya aşı tam iceriye akıtılmış ve butun vucuda yayılmış olur. Ayrıca oruclunun isteğiyle uygulanmış ve vucudun salÂhına elverişli bulunmuştur. İlÂcın bu şekilde iceriye girmesi, suyun deri gozeneklerinden iceriye nufuz etmesi niteliğinde değildir. Bu duruma gore aşı veya iğneyi zaruret bulunmayan durumlarda iftardan sonra yapmak ihtiyata daha uygundur.
İmam Muhammed ve Ebû Yûsuf ’a gore, bir şey normal yollardan iceriye girmedikce oruc bozulmaz. Cunku oruc, “normal bir yoldan, ağız veya burun gibi bir uzuvdan iceriye bir şey goturmemek sûretiyle kendini tutmak” şeklinde tanımlanır. Bu konuda derin bir yaraya konan ilÂcın karına veya beyne ulaşmasına itibar edilmez. Cunku bu nufuz etme normal bir yolla olmamıştır. Buna gore, aşı ve iğnenin de orucu bozmaması gerekir.
Gunumuzde, muctehit imamlar devrinde bulunmayan ve aclığı, susuzluğu giderecek ya da oruca karşı vucuda direnc sağlayacak hap, iğne, serum vb. nin kullanılması oruc ibadetini amacından uzaklaştırabilir. Cunku bir cok ilÂcın tableti yerine ayrıca iğnesi bulunabilmektedir. Tablet şeklini ağızdan alanın orucu bozulurken, aynı ilÂcın sıvı olarak şırınga ile adaleye zerkedilmesi halinde orucun bozulmaması bir celişki meydana getirebilir. Bu yuzden gunduz ilÂc almak zorunda olan hastaların orucu kazaya bırakması, durumu hafif olanların ise iğneyi iftardan sonra yaptırması ihtiyata daha uygun olsa gerektir.
OZUR SEBEBİYLE ORUCU BOZMAK
Oruclu kimsenin bir gıda maddesini veya ilÂcı bir ozur sebebiyle alması yalnız kazayı gerektirir. Hastalık, yolculuk, ikrÂh, hata, ihmal veya şuphe şer ’î ozurlerdendir. Bu durumlar sebebiyle bir şey yemek veya icmek yahut orucu bozacak şekilde ilÂc kullanmak kazayı gerektirir, kefÂret gerekmez. MeselÂ;
a) Abdestte veya abdest dışında mideye su kacırmak,
b) Başındaki veya karnındaki derin bir yarayı tedavi ederken ilacın beyne veya karın boşluğuna ulaşması,
c) Uyumakta olan kimseye su icirilmesi,
d) Ağır bir işte calışırken hastalanarak kendisine bir zarar gelmesinden korkup orucun bozulması,
e) Unutarak yiyip ictikten veya cinsel ilişkide bulunduktan sonra, oruc bozuldu zannıyla gunun geri kalan kısmında bilerek bir şey yemek veya cinsel ilişkide bulunmak.
f) Gece niyetlenmeyip, gunduz niyetlendikten sonra, bu niyetin yetersiz olduğunu sanarak yiyip icmek,
g) Geceden oruc tutmaya niyetlenip mukim olarak sabahlayan ve gunduz yolculuğa başlayan kimsenin, sefer halinde iken orucu bozmanın caiz olduğunu sanarak yiyip icmesi veya cinsel ilişkide bulunması,
h) Gece oruc tutmaya niyetlenen yolcunun, ikamete niyetlendikten sonra yemesi,
i) Sabah vaktinin girip girmediği konusunda şuphe icinde bulunan kimse, yemeye icmeye devam etse, fakat bu arada ikinci fecrin doğmuş olduğu anlaşılsa yalnız kaza gerekir, kefÂret gerekmez. Cunku fecrin doğuşu kesin olarak bilinmezden once aslolan gecenin devam etmesidir.
j) Oruclu kimse guneşin battığını sanarak orucunu bozsa, ancak guneş batmamışsa guneşin battığı kanaati ile orucunu bozduğu icin kaza gerekir, kefÂret gerekmez. Bir kimse yemek yerken imsak vakti girse, hemen yemeği bırakırsa o gunku oruca devam edebilir.
RAMAZAN DIŞINDA TUTULAN ORUC ŞEHEVİ NEDENLERLE BOZULURSA
Oruclu kimsenin şehvetini cinsel birleşmenin dışında bir yolla tatmin etmesi kazayı gerektirir, kefÂret gerekmez. Bir kimse Ramazan dışında tutmakta olduğu bir orucu yemek, icmek veya cinsel ilişkide bulunmak suretiyle bozarsa, Ramazan ayını ihlÂl soz konusu olmadığı icin kefÂret değil, kaza gerekir.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Donduren, İslam İlmihali, Erkam Yanları, 2011, İstanbul
İslam ve İhsan